.
.
.
.
Cari Açığa Çözüm Önerileri
.
Vergi; doğru bir politika ile uygulanırsa, kamu giderlerini karşılamanın ötesinde pek çok önemli işlevi yerine getirir. Ekonomik gelişmeler üzerinde doğrudan etkisi vardır ve en basiti, vergi oranlarını artırmak talebi azaltır, talebin azalması fiyat ve üretimi etkiler. Son dönemde, neredeyse tüm dünya ekonomik krizlerle uğraşmakta. ABD, Yunanistan, İspanya, Portekiz sonrasında İtalya ve Fransa’nın yaşadığı sorunlar tüm dünya ülkelerini etkilemeye başladı.
Ülkemiz geçmiş tecrübelerin de etkisiyle bu krizlerden şimdilik nispeten az etkilenmekte. Ancak, “cari açık” gibi çok büyük ve temel ekonomik bir sorunumuz var. Bu; ihracatımızın çok üzerinde ithalat yapmamız, yani kazandığımızdan çok fazlasını harcamamız, daha da kötüsü üretip ihracat yapabilmek için ithalat yapmak zorunda olmamız demek.
Kısaca, cari açık bir ülkenin ürettiğinden fazlasını harcaması anlamına gelir ve bu açık, sağlıklı bir şekilde finanse edilmezse krize zemin hazırlar. Bugün bir krizin ülkemizi beklediği konusunda birçok ekonomist hemfikir. Bu açığın finansmanı için özellikle Merkez Bankası doğru adımlar attı. Ancak, bu yapısal problemin çözümünde daha kalıcı çözümler bulmak gerekli. Yapılması gereken en önemli iş; ihracatı artırıcı, ithalatı azaltıcı, ihraç ürünlerimizdeki girdilerin daha çok yerli girdilerden karşılanmasını sağlayan önlemlerin alınmasıdır. Bu noktada “vergi”ye büyük görev düşer.
Başlangıçta belirttiğim üzere “vergi” ekonomik göstergeler üzerinde doğrudan etkilidir. AB üyelik süreci ve Gümrük Birliği kapsamında, ithalat vergilerini artırıp ithalatı azaltmak doğrudan mümkün olmayabilir. Ancak, doğru bir vergi politikası ile ihracattaki artış desteklenirken cari açığın kapanması sağlanabilir.
Bu kapsamda yapılması gerekenler şöyle özetlenebilir.
* Kaldırılacak denen “kod uygulaması”, kaldırılmak bir yana dursun, tüm ülke çapında daha yoğun uygulanır hale geldi ve ihracatçıların korkulu rüyası olmaya başladı. Maliye bakanlarımızın sözlerine rağmen “kod uygulaması” kaldırılmadı.
.
“Katma Değer Vergisi Risk Analizi Projesi” adı altında daha yaygın bir şekilde uygulanmaya başladı. İhracatçılar, mal veya hizmet alımında bulunduğu firmalardan birinin kodda bulunması nedeniyle neredeyse ihracat yapmaktan vazgeçer hale geldi. Cari açığın önlenmesinde en büyük yardımı ihracattaki artış sağlayacaksa, ihracatçının bir an evvel bu korkulu rüyadan uyandırılması ve tüm dünyada uygulanan ihracatta katma değer vergisi iadesinin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte.
* Şu anda ülkemizde uygulanan en büyük ihracat desteğinin Dahilde İşleme Rejimi kapsamında sağlanan destekler olduğu söylenebilir. Bu, özünde ithalatı destekleyen ve ithalatı kolaylaştıran bir sistemdir. Sistem, ihraç edilecek ürünlerin imalatında kullanmak amacıyla yurt dışından temin edilen malların, gümrükte vergi ödenmeksizin ithalatına izin verir. Amaç, ihracatı artırmak için ithalatı kolaylaştırmaktır. Bu sistemin gözden geçirilmesi şarttır. İthalatta sağlanan bu ayrıcalığın yurt içi mal temininde de sağlanması gerekmektedir. İhracatçıların, ihraç edilecek ürünlerin imalatında kullanacakları malları yurt içinden katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi ödemeden temin edebilmelerine imkân sağlayan bir sistem ihracatçı firmalara büyük finansman yaratır ve cari açığın kapanmasına doğrudan etki eder.
* Katma Değer Vergisi Kanunu’nun geçici 17. maddesi, ihracatçıların yurt içi alımlarının katma değer vergisi ödenmeksizin yapılmasına imkân sağlamakta. Yani ithalatta sağlanan avantajlar, nispeten de olsa bu madde sayesinde yurt içi mal teminlerinde de sağlanmaktadır. İhracatçıların sağlıklı planlamalar yapabilmesi amacıyla bu madde, geçici madde olmaktan çıkartılıp kalıcı hale getirilmelidir. Ayrıca benzer avantajın, özel tüketim vergisi açısından da sağlanması önemlidir.
* Şu anda ülkemizde yatırım destekleri, 2009/15199 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar ve buna bağlı mevzuat ile şekillenir. Uygulanan bu destek sisteminde, ihracattaki artışı hedefleyen ve bu artışı destekleyen bir teşvik unsuru öngörülmemiştir. İhracatta göreceli olarak üstün olduğumuz sektörlerin belirlenmesi ve bu sektörlere sağlanan destek unsurlarının artırılması gerekmektedir.
* Gelir ve kurumlar vergisi mevzuatımızda ihracatçılarımıza özel teşvikler düzenlenebilir. Bu kapsamda, katma değeri yüksek sektörlerde ihracat yapan mükelleflere, indirimli gelir veya kurumlar vergisi uygulanması, hatta gelir veya kurumlar vergisinde ihracat kazançları istisnası tanınması mümkündür.
Bu örnekleri daha da artırıp, ayrıntılandırmak mümkün. Ancak, bu yapısal sorunun çözümünde önemli olan; kararlı iradenin ortaya koyulması ve vakit kaybedilmemesidir.
Ve Gelir İdaresi yanlıştan döndü…
Değerli okurlarım; 23 Şubat’ta yayımlanan makalemizde, Vergi Usul Kanunu’nun 339. maddesinde hüküm altına alınan “tekerrür” hükmünün gelir idaresince yanlış uygulandığını sizlerle paylaşmıştım. “Tekerrür”ün amacı sonradan işlenen suçlara daha yüksek ceza verilmesi olmasına rağmen, gelir idaresi daha önce işlenen suçlar için de “tekerrür” hükmünü uyguluyordu. Nihayet, gelir idaresi bu yanlışından döndü. İdare, 15 Ağustos’ta internet sitesinde yayımladığı 49 numaralı Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile durumu düzeltti. Özetle; “doğru galip geldi” herkes kazandı.
kaynak : http://www.yahyaarikan.com/index.php?option=com_content&view=article&id=70&Itemid=95