Pages

2 Ağustos 2011 Salı

Limited Şirket ortaklık paylarının satışında Vergilendirme




Genellikle düşük sermayeli şir­ketlerin, kuruluşunun göreceli olarak daha basit olması ve sadece iki ortakla kurulmasının yeterli olduğu varsayımından hareket­le uygulamada limited şirket, anonim ortaklığa tercih edilmektedir.

.

An­cak anonim şirket ortakları ile limited şirket ortaklarının ortaklık hakla­rını elden çıkarmaları sonucu elde ettikleri gelirin vergilendirilmesi açı­sından anonim şirket (AŞ) ortakları lehine çok önemli vergisel farklılıklar bulunmaktadır.

.

Bilindiği gibi AŞ’lerde ortaklık payı hisse senetleri ile temsil edilir. His­se senedi basılmamış olsa bile bu eksiklik “geçici ilmühaber” ile giderile­bilir. Oysa limited şirketlerde ortaklık payı hisse senedi ile temsil edilmez. Söz konusu farklılık nedeniyle, bir gerçek kişi limited şirketteki ortak­lık payını devrettiği zaman, elde ettiği kazanç her durumda gelir vergisi­ne tabi iken, bir AŞ’deki hisse senedini iki yıl elde tuttuktan sonra devre­den gerçek kişinin elde ettiği kazanç, GVK’nın mük. 80. maddesi uyarın­ca hiçbir şekilde gelir vergisine tabi değildir.

.

Tüzel kişi ortaklar açısından ise bir limited şirketteki ortaklık hakkı­nın ya da bir AŞ’deki payını temsil eden hisse senetlerinin iktisap tarihin­den iki yıl geçtikten sonra elden çıkarılması halinde kazancın yüzde 75’ i ortaklara dağıtılmadığı takdirde kurumlar vergisinden istis­na olur ve iştirak satış işlemi hisse senedi olsun olmasın KDV istisnasın­dan yararlanır (KDVK, madde: 17/4-r). Buna karşın ortaklık hakkı veya hisse senedinin iki yıl geçmeden elden çıkarılması halinde elde edilen iş­tirak satış kazancı, kurumlar vergisine tabidir. KDV yükümlülüğü açısın­dan ise iki yıllık süre geçmeden hisse senetlerinin teslimi her durumda KDV’den istisna iken limited şirket ortaklık paylarının devrinde KDV açı­sından herhangi bir istisna bulunmamaktadır. Dolayısıyla, iktisap ile el­den çıkarma arasındaki sürenin iki yılı geçmemesi halinde, kurumlar ver­gisi mükelleflerinin limited şirketlerdeki iştirak paylarını elden çıkarmala­rı durumunda ayrıca devir bedeli üzerinden yüzde 18 KDV hesaplamala­rı gerekmektedir.

.

Limited şirketlerdeki iştirak hissesinin elden çıkarılmasına ilişkin yu­karıda belirtilen vergisel dezavantaj, limited şirketin AŞ’ye dönüştürül­mesi (nevi değiştirme) suretiyle aşılabilir. Limited şirketin nevi değişti­rerek AŞ’ye dönüşmesi halinde nevi değiştirme tarihinden sonra AŞ his­se senetlerinin elden çıkarılması KDV’den istisna olacaktır.

.

Nevi değiş­tirme konusuna ilişkin olarak değişik­likten sonra elde edilen hisse senetleri­nin iktisap tarihinin nevi değiştirme ta­rihi mi olacağı yoksa, limited şirketteki iştirak tarihi mi olacağı önemli bir ko­nudur. Bir numaralı KVK teb­liği uyarınca, KVK’nın 19 ve 20’nci mad­deleri kapsamında gerçekleştirilen devir ve bölünme (kısmi bölünme dahil) hal­lerinde, devrolan veya bölünen şirketin ortaklarına verilen hisselerin iktisap tari­hi olarak, bu yeni hisselerin verilmesine neden olan devrolan veya bölünen şir­ketin hisselerinin iktisap edildiği tarihin esas alınması gerekmektedir. Aynı ka­nunun 19’uncu maddesinde bu kanuna uygun nevi değiştirmeleri de devir hük­münde olduğundan, nevi değiştirme ha­linde, elde edilen hisse senetlerinin ikti­sap tarihi, limited şirketteki iştirakin ik­tisap tarihi olarak kabul edilir. Pratik­te bu, özellikle limited şirketlerin gerçek kişi ortakları açısından büyük bir vergi­sel avantaj yaratır. Bir limited şirkette iki yıldan fazla ortak olan bir gerçek kişi (sermaye artırımı yapıldıysa bunların da iki yıl önceden yapıldığı varsayımıyla), bu iştirak payını nevi değişikliği ya­pılmadan sattığında vergi ödemekle yü­kümlü olurken, nevi değişikliğine gidi­lip hisse senetlerini satması halinde her­hangi bir gelir vergisi yükü olmayacağından, limited şirket ortaklarının hissele­rini nevi değişikliğine gittikten sonra elden çıkarmaları tavsiye olunur.

.

Ancak söz konusu istisnalardan yarar­lanabilmek için elden çıkarılan anonim şirket sermaye payının basılı hisse sene­di ile temsil edilmesi önemlidir. He­nüz tam olarak yargı nezdinde açıklık kazanmamakla birlikte vergi idaresin­de, hisse senedini temsilen tanzim edil­miş olan muvakkat ilmühaberlerin his­se senetlerine tanınmış olan istisnalar­dan istifade etmemeleri gerektiği yö­nünde bazı görüşler mevcuttur. Bu ne­denle, muvakkat ilmühaberle temsil edi­len paylara ilişkin bir işlem yapılmadan önce konunun uzmanlarından tavsiye alınmalıdır.

.

Leon Aslan Coşkun

.

http://www.fortuneturkey.com/haberdetay.asp?news_id=1271