Pages

4 Şubat 2012 Cumartesi

Re’sen Tarhiyat Ve Uygulamada Sorunlar

Re’sen Tarhiyat Ve Uygulamada Sorunlar

Bilindiği gibi Vergi Usul Kanunumuzda tarhiyat şekilleri sayılmış ve 4 kısımda incelenmiştir. Bunlar;

•    Beyana dayalı tarhiyat
•    İkmalen tarh
•    Re’sen tarh
•    İdarece tahtır.

Re’sen tarh kanunumuzda şu şekilde tanımlanmıştır : Vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. Bu tanımdan yola çıkarak re’sen tarh için gerekli şartlar yine kanunumuzda sayılmıştır;

a) Vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi,
b) Vergi beyannamesi kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgilerin gösterilmemiş olması,
c) Vergi Usul Kanununa göre tutulması zorunlu olan defterlerin hepsinin veya bir kısmının tutulmamış olması, tasdik ettirilmemiş olması veya vergi inceleme yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemiş olması,
d) Defter kayıtları ve bunlarla ilgili belgelerin, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması,
e) Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması,
f) Serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirlerce imzalanma mecburiyeti getirilen beyanname ve eklerinin imzalattırılmaması veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporunun zamanında ibraz edilmemesi, gibi şartların mevcut olması durumunda vergi, vergi idaresince re’sen tarh edilir.

Re’sen tarhiyat yapabilmek için yukarıdaki şartlardan birinin varlığı yeterli olup, vergi matrahının tamamen veya kısmen kanuni defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilecektir.

.
VUK 30. maddesinin 9. fıkrasında ise; yukarıdaki 2'nci bent de yazılı halin vukuunda mükellefe Takdir Komisyonu tarafından 15 günden az olmamak üzere bir mühlet verilerek vergi matrahına ilişkin bilgileri vermeye ve kanuni defterlerini ibraz etmeye davet olunur. Bu davet üzerine mükellef istenilen bilgileri verir ve kanuni defterlerini ibraz ederse, defter ve vesikalar ihticaca salih bulunmak şartiyle, mükellefe takdir olunacak matrah defter ve vesikaları kayıtlarına göre tesbit olunacak miktardan fazla olamaz denmektedir.

.
Yani sadece beyannemenin verilmesi durumunda ek bilgi ve belge istenmekte aksi durumlarda re’sen tarh yoluna gidilmektedir. Ancak bu uygulama bilindiği üzere mükellef ile idare arasındaki uçurumun giderek derinleşmesine sebebiyet vermektedir.

.
Birçok küçük esnaf sadece geçimini sağlayacak düzeyde gelir elde edip işin mali yükümlülük kısmını ihmal etmektedir. Hal böyle olunca da verilmeyen beyannameler yönünden idare re’sen tarh yoluna giderken o meslek kolunda en yüksek gelir üzerinden matrah tespit etmekte ve ayrıca vergi zıyai cezası uygulamaktadır. Bu durumda zaten mali yükümlülüklerini eksik yerine getiren yada hiç yerine getirmeyen küçük esnafın mağduriyeti artmaktadır.

.
Sonuç olarak;

Re’sen tarh yapılırken, mükellefin gerçek durumunun göz alınması gerekmektedir. Bu yönüyle VUK’nun 30. Maddesinin mükellefin durumunu tespit etmekten uzak olduğu görülmektedir. Anılan kanunun 31. Maddesinde ise takdir komisyonunun mükellefin gerçek durumunu araştırmak yükümlülüğü bulunmakta ise de idare yukarıda da belirttiği gibi sadece anılan meslek kolundaki en yüksek matrahı gerçek matrah kabul ederek tarh yoluna gitmektedir. Bu ise zaten kayıt dışılık sorunu ile uğraşan idarenin mevcut mükellefleri de kayıt dışına itme sorununu ortaya çıkarmaktadır.

Nuri KUMRAL
SMMM
nurikumral@hotmail.com


Yücel ÜNAL
Stajer SMMM
yücel_45@hotmail.com

http://muhasebenet.net/haber.php?haber_id=1372