
Doğruya Yol Ver Ekonomide, siyasette ya da bürokraside olsun Türkiye’nin önünü açacak en temel ifadelerden biri “yanlışı engelle, doğruya yol ver” olsa gerek. İçinde iki eylemi ifade eden söze göre, iki önemli gelişmeden söz etmek istiyorum. Bunlardan ilki “yanlışı engelle”mekle ilgili.
Hatırlanırsa 2008 yılında turizm sektörü için Katma Değer Vergisi (KDV) indirimi yapılmıştı. Sancılı ve sorunlu bir sürecin sonunda geceleme hizmetlerinde KDV yüzde 18’den 8’e düşürülmüştü.
Ancak, sıkıntılar bitmemişti. Bu vergi indiriminin hemen ardından turizm işletmelerinin alkollü içki alımlarında yüklendikleri KDV’leri indirim konusu yapamayacakları belirtilmişti.Bununla da yetinilmeyip KDV Kanunu’nun 29. maddesinin 2 numaralı fıkrası değiştirilmiş ve Bakanlar Kurulu’na, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, iade hakkını kısmen veya tamamen ya da amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen KDV ile sınırlı olmak üzere kaldırma konusunda yetki verilmişti.
Bakanlar Kurulu da bu yetkisini vakit kaybetmeksizin kullanmış ve turizm sektöründe, indirimli orana tabi işlemler nedeniyle doğacak KDV iadelerinin hesabında amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen KDV’nin dikkate alınmayacağını ilan etmişti.
Danıştay ise Bakanlar Kurulu’nun bu yetki kullanımını Anayasa’ya aykırı görmüş ve konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak ayrıca kararın yürütmesini de durdurmuştu.
Anayasa Mahkemesi 17 Kasım 2011 tarihli oturumunda ise, KDV Kanunu’nda yer alan; “Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen KDV’nin iade hakkını kaldırmaya;” hükmünü Anayasa’ya aykırı bulmuş ve iptal etmiştir.
Anayasamızın 73. maddesi, Bakanlar Kurulu’na, kanun ile belirlenecek aşağı ve yukarı sınırlar içinde, muafiyet, istisna, indirim ve oranlara ilişkin olarak değişiklik yapma yetkisi verir. Bakanlar Kurulu’nun bazı sektörler ve mal grupları için indirimli orana tabi işlemin bünyesine girecek KDV’nin dikkate alınmamasını belirlemesi ise bu yetki sınırlarını aşmak anlamına gelir.
Bu açıdan bakıldığında, Anayasa Mahkemesi kararını son derece doğru ve yerinde bir karar olarak görüyorum. Bu şekilde büyük bir yanlışın önüne geçilmiştir.
Elektronik Defterde Devrim
Gelelim sözümüzün ikinci eylemi “doğruya yol ver”e…
Vergi idaremizin teknolojiye ve bilgi sistemlerine uyum konusundaki başarısını defalarca dile getirdim. Yine son derece önemli bir adım atıldı ve “elektronik defter uygulaması” resmen başladı. Konuya ilişkin düzenleme yapan 1 sıra numaralı Elektronik Defter Genel Tebliği, 13 Aralık tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı.
Aslında bu uygulamanın yasal alt yapısı yıllar önce oluşturulmuştu. Gerek Ticaret Kanunu’nda gerekse Vergi Usul Kanunu’nda elektronik kayıt ve elektronik defter uygulamasına geçişe yönelik düzenlemeler yapılmıştı.
Doğal olarak uygulama, şu an için “isteğe” bırakıldı. İsteyen mükellefler 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren elektronik kayıt yapıp, elektronik defter düzenleyebilecekler.
Elbette bu sürecin başında pek çok sıkıntı yaşanacak. Ancak, uygulamanın yaygınlaşması ile sorunlar aşılacak ve bu uygulama, ileride, tüm mükellefler için zorunlu hale gelecek. Bu uygulama ile işletmelerin yaşadığı binlerce sayfalık defter tasdik ettirilmesi, defterlere kayıtların yazdırılması ve bunların muhafazası gibi kabuslar ise son bulacak.
Son sözümüz ise yine başlığımız olacak: “Yanlışı engelle, doğruya yol ver.”
http://www.yahyaarikan.com/index.php?option=com_content&view=article&id=70&Itemid=95