Telefon görüşme kayıtlarının delil durumuKamuoyunda günlük hayatta telefon görüşmelerinin dinlendiği hususunda yaygın bir kanaat vardır. Ses kayıtlarının özellikle ceza hukuku bakımından delil olma durumu da merak edilen konulardan birini teşkil etmektedir.
Ceza yargılamasının amacı hem maddi gerçeğe ulaşmak hem de temel hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlamaktır. İç hukukumuzda bu konu 5271 sayılı ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve 5397 sayılı Kanunla 2559 ,2803 ve 2937 sayılı yasalara getirilen değişikliklerde düzenlenmektedir.
CMK ile düzenlenen iletişimin tespiti, denetlenmesi ve kayda alınmasının amacı, bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, yani işlenmiş veya işlenmekte olan bir suça ilişkin delil elde etmektir(m.135). 5397 sayılı Yasayla getirilen önleme amaçlı iletişimin tespiti ve denetlenmesi ise, mülki görevlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılabilir. Bu şekilde elde edilen bulgularla bir suç işlendiğinin anlaşılması halinde , bu bulgular bir ceza soruşturması veya kovuşturmasında delil olarak kullanılamaz (5397 sayılı Km.1 ve 2).Ancak ,kolluk kuvvetleri olayı derhal adli birimlere bildirir ve Cumhuriyet Savcılığı takdir ederse soruşturmaya başlayabilir.
Bununla beraber , telefon görüşme kayıtlarının suçun faili olduğu kişiye ait olup olmadığının tespiti öncelikle çözümlenmesi gerekir. Suçun faili olduğu belirtilen kişi, iletişimin tespiti için yapılan konuşmaların kendisi tarafından yapılmadığını savunabilir. Bu durumda,ses kayıtlarındaki konuşmaların suçun faili olduğu belirtilen kişinin gerçek sesi olup olmadığının uzman bilirkişi incelemesi ile saptanması gerekecektir.
Aksine olarak,anılan kişi bu ses kayıtlarındaki konuşmaların kendisine ait olduğunu kabul etmekte ise,böylesi bir analiz incelemesine gerek kalmaz. Huzurlu ve güvenli telefon görüşmeleri yapılması dileğiyle.
Dr. Mevci Ergün
http://www.ekohaber.com.tr/Telefon_gorusme_kayitlarinindelil_durumu-ekohaber-5-haberid-14035.html