‘Fatura’ ticari yaşamımızda özellikle alış ve satışları kanıtlayan bir belgedir. Halen yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu’nun 23’üncü maddesi güncelleştirilerek Yeni Türk Ticaret Yasası’nın 21’inci maddesinde ‘Fatura ve Teyit Mektubu’ başlığı altında yer almıştır. Buna göre;
* Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
* Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
* Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü
olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten 8 gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygunluğunu kabul etmiş sayılır.
Vergi Usul Kanunu’nda yer alan fatura tanımlaması, Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan tanımlamadan farklı olup, fatura satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikasıdır.
Vergi uygulamaları açısından fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten azami 7 gün içinde düzenlenmek zorundadır. (Vergi Usul Kanunu Md:231/5)
Diğer yandan ‘Fatura düzenleyenin istemesi halinde müşteri kimliğini ve vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek’ zorundadır. (Vergi Usul Kanunu Md:231/6)
Yasal düzenleme gereği olarak birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler;
* Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara
* Serbest meslek erbabına
* Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara
* Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere
* Vergiden muaf esnafa
Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak zorundadırlar.
Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlarla yaptıkları iş bedelinin 2011 yılında 700 TL’yi geçmesi veya bedeli 700 TL’den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.
Uygulamada peşin yapılan satışlarla bedeli bilahare ödenmek üzere yapılan satışlarda bu durumun fatura üzerine yansıtılması konusunda ‘açık fatura’, ‘kapalı fatura’ kavramları kullanılmaktadır.
Bu bağlamda Ankara Ticaret Odası 21 Aralık 1948 tarihinde ‘Ticarethane tarafından satışı yapılan mallara ait fatura muhteviyatı alıcı tarafından faturanın altına damga pulu yapıştırılarak tarih, ticarethane klişe veya mühürü ile birlikte selahiyattar olan tarafından imza edilerek pulun iptal’ edilmesi halinde böyle bir faturayı bedeli alınmış (tahsil edilmiş) kapanmış, akide edilmiş bir fatura olarak kabul etmiştir. Söz konusu karar aynı Oda tarafından 25 Mart 1969 gün ve 536/640 sayılı teamül kararı olarak tekraren kabul edilmiştir.
Ankara Ticaret Odası’nın bu kararı daha sonraları yargı kararlarına da yansımıştır. Örneğin ‘Kapalı fatura, bedelin ödendiğine karine oluşturmasına karşın, faturanın açık olması halinde bedelin ödendiğinin ispat külfeti borçluya aittir.’ (Y.19 HD. 29.04.2005 gün E.8329, K. 4834)
Bir başka yargı kararına göre de ‘Satışa ilişkin fatura kapalı olduğundan, bu faturanın ödendiğine karine oluşturmuştur. Böyle bir durumda bu fatura bedelinin ödenmediğine dair savunma yapanın, bu hususu yasal delillerle ispat etmesi gerekir.’ (Y.11, HD.11.03.1999, E.9943, K.2033)
Uygulamada 1318 sayılı Finansman Kanunu’nun faturalara damga pulu yapıştırılmasına ilişkin hükmü yürürlükten kaldırıldığı gerekçesiyle bu uygulamanın geçerliliğini kaybettiği ileri sürülmektedir. (Doğanay, İsmail ‘Faturanın Kapatılması, Delil Olma Özelliği ve Faturaya İtiraz’ Yaklaşım Dergisi, Nisan 1993, S.4, Sf: 8-13)
Ancak çoğunluklu görüş olarak ‘açık-kapalı fatura’ uygulaması ve bunun bir ticari örf ve adet hukuku olarak geçerliliği halen devam etmektedir. (Ünal, Oğuz Kürşat ‘Türk Ticaret Kanununda ve Vergi Usul Kanununda Fatura ve İspat Kuvveti’ Gözden geçirilmiş ve güncelleştirilmiş 4. Baskı, Bilge Yayınevi, Ankara, 4.Baskı, 2006, Sf:30)
Veysi SEVİĞ
İ.T.O Gazetesi
* Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
* Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
* Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü
olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten 8 gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygunluğunu kabul etmiş sayılır.
Vergi Usul Kanunu’nda yer alan fatura tanımlaması, Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan tanımlamadan farklı olup, fatura satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikasıdır.
Vergi uygulamaları açısından fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten azami 7 gün içinde düzenlenmek zorundadır. (Vergi Usul Kanunu Md:231/5)
Diğer yandan ‘Fatura düzenleyenin istemesi halinde müşteri kimliğini ve vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek’ zorundadır. (Vergi Usul Kanunu Md:231/6)
Yasal düzenleme gereği olarak birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler;
* Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara
* Serbest meslek erbabına
* Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara
* Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere
* Vergiden muaf esnafa
Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak zorundadırlar.
Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlarla yaptıkları iş bedelinin 2011 yılında 700 TL’yi geçmesi veya bedeli 700 TL’den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.
Uygulamada peşin yapılan satışlarla bedeli bilahare ödenmek üzere yapılan satışlarda bu durumun fatura üzerine yansıtılması konusunda ‘açık fatura’, ‘kapalı fatura’ kavramları kullanılmaktadır.
Bu bağlamda Ankara Ticaret Odası 21 Aralık 1948 tarihinde ‘Ticarethane tarafından satışı yapılan mallara ait fatura muhteviyatı alıcı tarafından faturanın altına damga pulu yapıştırılarak tarih, ticarethane klişe veya mühürü ile birlikte selahiyattar olan tarafından imza edilerek pulun iptal’ edilmesi halinde böyle bir faturayı bedeli alınmış (tahsil edilmiş) kapanmış, akide edilmiş bir fatura olarak kabul etmiştir. Söz konusu karar aynı Oda tarafından 25 Mart 1969 gün ve 536/640 sayılı teamül kararı olarak tekraren kabul edilmiştir.
Ankara Ticaret Odası’nın bu kararı daha sonraları yargı kararlarına da yansımıştır. Örneğin ‘Kapalı fatura, bedelin ödendiğine karine oluşturmasına karşın, faturanın açık olması halinde bedelin ödendiğinin ispat külfeti borçluya aittir.’ (Y.19 HD. 29.04.2005 gün E.8329, K. 4834)
Bir başka yargı kararına göre de ‘Satışa ilişkin fatura kapalı olduğundan, bu faturanın ödendiğine karine oluşturmuştur. Böyle bir durumda bu fatura bedelinin ödenmediğine dair savunma yapanın, bu hususu yasal delillerle ispat etmesi gerekir.’ (Y.11, HD.11.03.1999, E.9943, K.2033)
Uygulamada 1318 sayılı Finansman Kanunu’nun faturalara damga pulu yapıştırılmasına ilişkin hükmü yürürlükten kaldırıldığı gerekçesiyle bu uygulamanın geçerliliğini kaybettiği ileri sürülmektedir. (Doğanay, İsmail ‘Faturanın Kapatılması, Delil Olma Özelliği ve Faturaya İtiraz’ Yaklaşım Dergisi, Nisan 1993, S.4, Sf: 8-13)
Ancak çoğunluklu görüş olarak ‘açık-kapalı fatura’ uygulaması ve bunun bir ticari örf ve adet hukuku olarak geçerliliği halen devam etmektedir. (Ünal, Oğuz Kürşat ‘Türk Ticaret Kanununda ve Vergi Usul Kanununda Fatura ve İspat Kuvveti’ Gözden geçirilmiş ve güncelleştirilmiş 4. Baskı, Bilge Yayınevi, Ankara, 4.Baskı, 2006, Sf:30)
Veysi SEVİĞ
İ.T.O Gazetesi
twitter.com/vergivekanunla
http://vergikanunhaberleri.blogspot.com/