Sözleşmede Yer Alan Cezai Şart Nedeniyle Ödenen Bedellerin Gider Mahiyeti ve KDV Yönünden Durumu
Soru:
Sözleşme yapılarak mal tesliminde bulunulan firmanın girmiş olduğu ihale nedeniyle ilk firmadan tedarik ettiği malların gecikmesi nedeniyle ödediği cezanın yansıtılması uygulamasında kdv hesaplanacakmıdır?
İlk firma açısından yansıtılan bu ceza gider olarak göz önüne alınabilirmi?
Cevap:
Katma Değer Vergisi Kanunu Açısından;
Tazminat, bir kişinin başka bir kişiye verdiği maddi veya manevi zararın tazmini için zarar görene verdiği para olarak tanımlanabilir.
Bu tanımdan anlaşılacağı üzerine tazminat, bir malın veya hizmetin bedeli değildir.
KDV'nin ana konusu ise, ticari, sınaî, zirai ve mesleki alanda "Mal Teslimi" ve "Hizmet İfası" olup KDV'nin matrahı da bu teslim ve hizmetlerin bedelidir.
Bu nedenle, tazminatı tahsil eden KDV mükellefi olsa ve bu tazminat, mükellefiyeti ile ilgili bir konudan kaynaklansa bile KDV hesaplanması gerekmez.
Başka bir anlatımla tazminat olarak alınan paralar (gerçek mahiyeti mal veya hizmet bedeli veya bu bedelin eklentisi olmamak kaydıyla) KDV'nin konusuna girmez.
Sözleşmelerde cezai şart olarak belirtilen paraların, bu cezai şartı gerektiren durumun ortaya çıkması nedeniyle şart koşana ödenmesi şeklindeki tazminatlar da KDV'ye tabi değildir.
Konu hakkında verilen bir Özelge'nin sonuç bölümü şöyledir:
"… cezai şart olarak teslimin geç yapılması veya yapılmaması nedeniyle uygulanacak gecikme cezası, bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığı için KDV'ye tabi olmayacaktır."
Aynı konu ile ilgili olarak Vergi idaresine X A.Ş. ile Y derneği arasında yapılan sözleşme gereğince teslim edilmesi gereken malların süresinde teslim edilmemesinden dolayı ödenen gecikme cezasının katma değer vergisine tabi olup olmayacağı ile ilgili görüşü sorulmuştur. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının 18.01.2007 tarih ve B.07.1.GİB.0.01.54/5401-3035/3563 sayılı görüş yazısında teslim edilmesi gereken malların sözleşmede belirtilen sürede teslim edilmemesi durumunda tahsil edilen gecikme cezaları yada tazminatlar, bir mal teslimi veya hizmet ifası karşılığında ortaya çıkmadığından, katma değer vergisine tabi bulunmamaktadır denilmiştir.
Gelir ve Kurumlar Vergisi Açısından;
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde de, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Bununla beraber, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir.
2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanununun 40 ıncı maddesinde ise, safi kurum kazancının tespit edilmesi sırasında indirilecek giderler tadadi olarak sayılmış olup, maddenin (3) numaralı bendinde; işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Bu açıklamalara istinaden mal alıcınız ile şirketiniz arasında yapılan mal tedarik sözleşmesinde, mal teslimatı ile ilgili firmanızdan kaynaklanan bir sorun nedeniyle ceza ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunması halinde, sözleşmeye istinaden ödenen bu cezaların Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine istinaden gider olarak dikkate alınabilecektir.Sözleşmede böyle bir hüküm bulunmaması halinde ise ödenen cezaların gider olarak indirilmesi mümkün değildir.
Yıldırım ERCAN
KAYNAK :http://www.huseyinust.com/