İktisadi alanda yürütülen her işte olduğu gibi rekabetin de belli kuralları olmak zorunda. Bu kurallara uyulmaması sonucu rekabet edenler arasında iktisadi gelişmeyi olumsuz etkileyen ve tüketicinin zarar görmesine neden olan haksız rekabeti yaratan kişiler, hukuk sisteminin yaptırımları ile karşılaşıyor.
Herkesle ve her şeyle rekabet halinde olduğumuz bir rekabet çağındayız. Rekabet olgusu hayatımıza çocukluktan itibaren giriyor; daha iyi bir eğitim almak, işimizde daha iyi olmak, rakiplerimizden daha başarılı olmak için sürekli yarış halinde yaşıyoruz. Rekabet söz konusu olduğunda “Her yol mubahtır” düşüncesini benimseyen kimseler olabilir. Ancak bahsi geçen rekabet, iktisadi alandaysa hukuk sistemi her yolun mubah olmasına müsaade etmeyecektir.
İktisadi alanda rekabet, bir piyasada iş veya hizmet sunanların rakiplerinden daha fazla kar etmek amacıyla yaptıkları yarışı ifade etmektedir. Ancak bu yarış yapılırken teşebbüslere hukuki sınırlar çizilmemesi, yarışın bazı teşebbüsler açısından yıkıcı bir hal almasına, iktisadi gelişmeyi olumsuz etkilemesine ve bunun sonucunda tüketicinin zarar görmesine neden olabilir.
Türkiye’de haksız rekabet hükümleri Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. 1994 yılında yürürlüğe giren Rekabetin Korunması Kanunu ise farklı bir alanı düzenlemektedir. Rekabet Kanunu'nda yasaklanan eylemler, haksız rekabet yaratan değil ancak mevcut rekabet düzenini bozan ya da bozmaya çalışan fiillerdir. Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan haksız rekabet kavramı, aldatıcı hareket veya iyi niyet kurallarına aykırı davranışlarla iktisadi rekabetin her türlü kötüye kullanılmasıdır. Haksız rekabet, teşebbüslerin iyi niyet kurallarına aykırı bir şekilde rekabet etmeleri halini ifade eder.
Haksız rekabete maruz kalma olasılığı olanlar da yasalara başvurabiliyor
Bu çerçevede teşebbüslerin değişik yollarla kamuoyuna kendi faaliyetleri ya da rakiplerinin faaliyetleri hakkında aldatıcı bilgi sunmaları, rakiplerini iyi niyet kurallarına aykırı şekilde kötüleyerek onlarla rekabet etmeye çalışmaları, rakiplerinin marka ya da ürünlerini taklit etme, rakiplerin ad ya da unvanlarını kullanma gibi yollara başvurmaları, haksız rekabet halleri olarak değerlendirilir. Haksız rekabetin yasaklanmasından beklenen asıl amaç, ahlaki ilkelere aykırı bir şekilde haksız rekabete maruz kalan teşebbüslerin korunmasıdır.
Türk Ticaret Kanunu’nda haksız rekabet teşkil eden fiiller sayılmıştır, ancak bunlar sınırlayıcı şekilde belirlenmemiş, örnek niteliğinde sıralanmıştır. Kötüleme, gerçeğe aykırı bilgi verme, yanıltıcı ilanlar yapma, istisnai yetenekleri olduğu zannını uyandırma, başkalarının yardımcılarına menfaat temini suretiyle kendine ya da bir başkasına çıkar sağlamak, yardımcıları iğfal suretiyle ticaret sırlarını ele geçirmek, haklı bir neden olmaksızın başkasının ticaret sırlarından faydalanmak, üçüncü şahısları yanıltabilecek dürüstlük kuralına aykırı beyanlarda bulunmak, iş hayatının koşullarına aykırı davranışlar şeklinde sıralanan koşullar, kanunda haksız rekabet örneği olarak belirtilmiştir.
Haksız Rekabet’in varlığı halinde haksız rekabet yüzünden ticari işletmesi veya işleri, müşterileri, kredisi, mesleki itibarı veya diğer iktisadi menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimse öncelikle fiilin haksız olup olmadığının tespitini isteyebilir. Eğer ortada bir haksız rekabet varsa bundan zarar gören kişi haksız rekabetin men’ini ve haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını; haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini talep eder. Ayrıca haksız rekabet uygulayanın kusuru varsa, zarar gören taraf, bu zarar ve ziyanın tazmini ile şartları mevcutsa manevi tazminat verilmesini talep edebilir.
Haksız rekabet eylemi doğrudan kendisine yönelmese de zarar gören ya da görme tehlikesi bulunan işletme sahipleri, haksız rekabet yüzünden ekonomik çıkarları zarara uğrayan müşteriler ve bunların bağlı oldukları mesleki kuruluşlar ve iktisadi birlikler, tazminat dışında kalan tespit, yasaklama ve düzeltme davalarını açabilirler.
Yukarıdaki açıklamalar göstermektedir ki rekabet yani sözlük anlamı ile üstünlük sağlamak amacıyla rakiplere karşı yürütülen yarışma iktisadi alanda olunca, bu yarışmayı iyi niyet kurallarına aykırı olarak yürüten kişiler hukuk sisteminin yaptırımları ile karşılaşacaktır.
Ayça Özdoğan/Avukat-Muhasebe Vergi