Yurt Dışından Satın Alınan Avukatlık Hizmetlerinin K.V.K. ile K.D.V.K. Karşısındaki Durum ve Vergilendirmede Mükelleflerin Dikkat Etmeleri Gereken Hususlar
1. GİRİŞ
Türkiye’de son yıllarda yakalanan siyasi istikrarla birlikte ihracatımızda önemli bir artış meydana gelmiştir. Dışa açık bir büyüme modelinde firmaların ihracat olanaklarının artması yurt dışı bağlantılarını da kuvvetlendirmiş ve Türk firmalarının yurt dışı yatırımlarında önemli bir artış meydana gelmiştir.
Yurt dışı yatırımlardaki artış üretimde de artışı beraberinde getirmiş ve birçok Türk firmasının yurt dışındaki yatırımları önemli boyutlara ulaşmıştır. Firmaların büyümesi ise gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki yatırımlarında yatırımın bütün aşamalarında rekabet üstünlüğü kurmalarını gerektirmiştir ki bu durum yönetimde ve şirketin diğer bölümlerinde profesyonelleşmeyi zorunlu kılmıştır.
Yurt dışında faaliyet gösteren Türk firmalarının gerek yurt dışındaki vergi ve diğer mevzuat ve gerekse yatırım esnasında karşılaştıkları sorunlar için danışmanlık ve avukatlık hizmeti satın alması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu hizmetlerin profesyonel şirketlerden satın alınması yurt dışına yapılacak hizmet ödemelerinin vergilendirilmesini gündeme getirmiştir.
Bu makalemizde Türkiye’de faaliyet gösteren kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından yurt dışındaki hukuk (avukatlık) firmalarından satın alınan hizmet karşılığında gerek avukata gerekse avukatın bağlı olduğu şirkete yapılan ödemelerin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (K.V.K.) ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (K.D.V.K.) karşısındaki durumu analiz edilecek olup, yapılacak ödemeler noktasında mükelleflerin dikkat etmeleri gereken bazı hususlar üzerinde durulacaktır.
2. AVUKATLIK HİZMETİ KARŞILIĞINDA YAPILAN ÖDEMELERİN K.V.K. KARŞISINDAKİ DURUMU
Türkiye faaliyet gösteren kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından yurt dışından hizmet satın alınması durumunda yurt dışına ödeme yapılacağı için bu ödemelerin vergilendirilmesinde ödeme yapılan şahısların mukim olduğu ülke ile Türkiye arasında vergi anlaşmasının bulunması durumunda vergilendirme esasları için öncelikle anlaşma hükümleri uygulanacaktır. Bu kapsamda bu konu makalemizin aşağıdaki bölümlerinde iki başlık altında değerlendirilecektir.
.
2.1. Hizmet Ödemelerinin İç Mevzuatımıza Göre Vergilendirilmesi Esasları 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (G.V.K.’nun) 65’inci maddesi hükmüne göre, serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.
G.V.K.’nun bu tanımı ışığında avukatların yapmış oldukları işler sermayeden ziyade şahsi mesaiye ve bu kişilerin ilmi veya mesleki bilgisine bağlı olarak icra edildiği için serbest meslek faaliyetidir. Dolayısıyla bu kişilere yapılacak ödemeler serbest meslek ödemelerinin vergilendirilmesi esaslarına göre vergilendirilecektir.
Ödeme yapılan şahsın yurt dışında ikamet eden bir şahıs olması ve bu şahsın yurt dışında kurulmuş bir şirkete bağlı veya bağımlı olarak çalışması durumunda ödeme yurt dışına yapılacağından bu ödemelerin vergilendirilmesinde K.V.K.’nun dar mükellefiyete tâbi kurumların vergilendirilmesi esasları uygulanacaktır.
.
K.V.K.’nun 30’uncu maddesine göre, kanunî ve iş merkezi yurt dışında bulunan yabancı kurumlara yapılacak olan serbest meslek ödemeleri tevkif suretiyle vergilendirilecektir. Dolayısıyla yurt dışından satın alınan avukatlık hizmeti karşılığında direkt avukatın şahsına veya avukatın bağlı olduğu şirkete yapılacak ödemeler üzerinden 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (B.K.K.) uyarınca %20 nispetinde kurumlar vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
2.2. Hizmet Ödemelerinin Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarına Göre Vergilendirilmesi Esasları
Bu makalemizde avukatlık hizmetleri karşılığında yurt dışına yapılacak ödemelerin vergi anlaşmalarına göre vergilendirilmesi esaslarının irdelenmesinde Türkiye ile Belçika Krallığı arasında imzalanmış olan vergi anlaşması esas alınacaktır. Mezkûr Anlaşmanın “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14’üncü maddesi hükmünde serbest meslek faaliyetinin tanımı şu şekilde yapılmıştır:
.
“ ‘Serbest meslek faaliyetleri’ terimi, özellikle bağımsız olarak yürütülen bilimsel, edebi, artistik, eğitici ve öğretici faaliyetleri, bunun yanısıra, doktorların, avukatların, mühendislerin, mimarların, dişçilerin, muhasebecilerin bağımsız faaliyetlerini ve özel mesleki bilgi ve maharet gerektiren diğer faaliyetleri kapsamına alır.”
Belçika Anlaşmasının bu maddesi hükmüne göre, Belçika’da mukim yabancı bir firmadan satın alınan avukatlık hizmeti karşılığında yabancı firmaya yapılacak ödemeler Anlaşmanın bu maddesi hükmüne göre vergilendirilecektir. Bu kapsamda olmak üzere Anlaşmanın 14’üncü maddesinin 2’nci fıkra hükümlerinde şu düzenlemeye yer verilmiştir:
“2. Bir Akit Devlet teşebbüsünün serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız bu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve
(a) Teşebbüs, bu faaliyetleri icra etmek üzere bu diğer Devlette bir işyerine sahip olursa veya
(b) Faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler, herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşarsa,
sözkonusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.
.
Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca sözkonusu işyerine atfedilebilen gelir ya da yalnızca bu diğer Devlette icra edilen faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Her iki durumda da bu teşebbüs, sözkonusu gelir dolayısıyla bu diğer Akit Devlette 7 nci madde hükümlerine göre vergilendirilmeyi, yani sözkonusu gelir bu diğer Devlette bulunan bir işyerine atfedilebilirmiş gibi vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu tercih bu diğer Devletin sözkonusu gelir üzerinden tevkifat suretiyle vergi alma hakkını etkilemeyecektir.”
Buna göre, Belçika’da mukim yabancı bir şirketten satın alınan avukatlık hizmeti karşılığında yapılacak ödemeler üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapılabilmesi için söz konusu şirketin faaliyeti Türkiye’de icra etmesi ve bu kapsamda Türkiye’de işyeri olması veya şirketin Türkiye’ye göndermiş olduğu avukatın Türkiye’de icra ettiği hizmet faaliyetinin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşması gerekmektedir.
Şayet; Belçika’da mukim şirketten satın alınacak avukatlık hizmetinin şirketin avukatının Türkiye’ye gelmeden yurt dışında elektronik ortamda veya diğer şekillerde verilmesi durumunda yapılacak ödemeleri Türkiye’nin vergilendirme yetkisi olmayacaktır. Çünkü bu durumda Türkiye’de icra edilen herhangi bir serbest meslek faaliyeti bulunmayacaktır.
Serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de icra edilmesi durumunda ise, şayet yabancı şirketin Türkiye’de işyeri yoksa ve Türkiye’ye gönderdiği avukatın hizmet faaliyetini herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşmayacak bir sürede bitirirse bu durumda da yapılacak ödemeler üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
3. YURT DIŞINA YAPILAN HİZMET ÖDEMELERİNİN K.D.V.K. KARŞISINDAKİ DURUMU
3.1. Hizmet Faaliyetlerinde Katma Değer Vergisi
K.D.V.K.’nun 1’inci maddesine göre, yurt dışından mal ve hizmet ithalatı katma değer vergisinin konusuna girmektedir. Bu kapsamda katma değer vergisinin konusuna giren her işlem katma değer vergisine tabidir. Bu madde hükmü uyarınca yurt dışında mukim gerçek kişi ve kurumlardan sağlanan hizmet faaliyetleri üzerinden katma değer vergisi tarhiyatı yapılması gerekmektedir.
Mezkûr maddenin 2’nci fıkrası hükmü uyarınca, serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği G.V.K. hükümlerine göre G.V.K.’nda açıklık bulunmadığı hallerde Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edilecektir.
K.D.V.K.’nun 1’inci maddesinin 3’üncü fıkrası hükmünde ise, konumuza binaen özel bir düzenleme yapılmıştır. Bu fıkra hükmü uyarınca serbest meslek faaliyeti niteliğindeki hizmet faaliyetinin kanunların ve resmi makamların gösterdiği gerek üzerine yapılması, bunları yapan kişilerin hukuki statü ve kişilikleri, Türk tabiiyetinde bulunup bulunmamaları, ikametgâh ve işyerlerinin yahut kanunî merkez veya iş merkezlerinin Türkiye’de olup olmaması işlemlerin mahiyetini değiştirmeyecek ve vergilendirmeye mani teşkil etmeyecektir.
K.D.V.K.’nun bu açık hükmü karşısında kanunî ve iş merkezi Belçika’da bulunan yabancı kurumlardan hizmet ithalatı katma değer vergisine tâbi olup, bu işlemler üzerinden katma değer vergisi tarhiyatı yapılması zorunludur. Belçika’da mukim şirketin kanunî ve iş merkezinin yurt dışında bulunduğu gerekçesi ile yurt dışından ithal edilen hizmetlerin katma değer vergisinin konusuna girmemesi diye bir şey söz konusu değildir.
Serbest meslek faaliyeti bir çeşit hizmet faaliyeti olduğu için K.D.V.K. kapsamında “hizmet” teriminin ifade ettiği anlamında analitik incelemeye tâbi tutulması gerekmektedir. Bu kavramın analitik tanımı K.D.V.K.’nun 4’üncü maddesinde yapılmıştır. Söz konusu madde hükmü uyarınca hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir.
K.D.V.K.’nun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise “bu işlemler bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek ve imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebilir.” şeklinde açıklanmıştır.
3.2. Katma Değer Vergisi Tarhiyatı Açısından Önemli Bir Husus: İşlemlerin Türkiye’de Yapılması ve Hizmetten Türkiye’de Faydalanılması K.D.V.K.’nun 1’inci maddesi hükmü uyarınca, bir mal veya hizmetin katma değer vergisine tâbi olabilmesi için işlemin Türkiye’de yapılması gereklidir. Hangi hallerde bir işlemin Türkiye’de yapıldığı ise mezkûr Kanunun 6’ncı maddesinde hüküm altına alınmıştır. Söz konusu madde hükmü şu şekildedir:
“İşlemlerin Türkiye’de yapılması,
a) Malın teslim anında Türkiye’de bulunmasını,
b) Hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını,
ifade eder.”
Buna göre, yurt dışından ithal edilen bir hizmetin Türkiye’de katma değer vergisine tabi olabilmesi için şu iki şarttan bir tanesinin bulunması gereklidir:
1- Hizmetin Türkiye’de yapılması; veya,
2- Hizmetten Türkiye’de faydalanılması.
Yabancı kurumlar tarafından hizmetin Türkiye’de yapılması hizmet ifa etmek üzere kurum personelinin Türkiye’ye gönderilmesi şeklinde olmaktadır. Diğer bir ifadeyle mesela Belçika’da mukim bir şirkette avukat olarak çalışan bir personelin avukatlık hizmeti vermek amacıyla Türkiye’ye gelmesi durumunda Türkiye’ye gelen yabancı avukatlar “ifa işlemini Türkiye’de gerçekleştirecekleri” için hizmet Türkiye’de yapılmış olacak ve bu işlem katma değer vergisine tâbi olacaktır.
Hizmetten Türkiye’de faydalanılması ise yurt dışından ithal edilen hizmetten doğrudan doğruya hizmeti talep eden firmanın Türkiye’de faydalanması kastedilmektedir. Bunun objektif kriteri ise ithal edilen hizmetin Türkiye’deki firmanın faaliyetleri ile ilgisinin olması ve bu hizmet sayesinde bu faaliyetlerin icrasının devamıdır. Bu kapsamda yurt dışından ithal edilen hizmet ile Türkiye’deki firmanın faaliyet alanı tamamen farklı ise firmanın bu hizmetten Türkiye’de faydalanması söz konusu değildir.
Özet itibariyle; kanunî ve iş merkezi Belçika’da bulunan yabancı kurumlardan hizmet talep edilmesi halinde ve bu hizmetten Türkiye’de faydalanılması durumunda, yapılan bu hizmet katma değer vergisine tâbidir. Ancak hangi durumlarda hizmetten Türkiye’de faydalanıldığı hususunun tespiti burada önem arz etmektedir.
Hizmetin yabancı kurumlar tarafından tamamen veya kısmen yurt dışında ifa edilmiş olması halinde hizmetten Türkiye’de yararlanılıyorsa Türkiye’de katma değer vergisinin konusuna giren bir işlem yapılmış demektir. Her iki durumun da yurt dışında gerçekleşmesi halinde ise diğer bir ifadeyle hizmetin yurt dışında ifa edilmesi ve hizmetten yurt dışında yararlanılmış olması halinde Türkiye’de katma değer vergisinin konusuna giren bir işlem söz konusu olmayacaktır.
Yurt dışından hizmet ithal edilmesi durumunda ve hizmetin yabancı kurumun personelinin Türkiye’ye gelmeden direkt olarak yurt dışında verilmesi halinde hizmetten Türkiye’de faydalanılıp faydalanılmadığını tespit etmek çok zordur. Bu gibi durumlarda kanaatimize göre bir kurum yurt dışından hizmet talep ediyorsa bu talebin bu hizmetten faydalanmak için yapıldığının kabul edilmesi gereklidir.
Hizmetin Türkiye’de hizmet talep eden kurumun yurt dışındaki şubesi veya diğer bir birimi tarafından ve hizmet talebinin şubenin bulunduğu ülkede açılan dava için talep edilmesi durumları hariç yurt dışından ithal edilen her türlü hizmette hizmetten Türkiye’de faydalanıldığı kabul edilmeli buna göre katma değer vergisi tevkifatı yapılmalıdır.
Bu konu ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilmiş olan 14.01.2010 tarih ve B.07.1.GİB.04.99.16.01/2-MUK.562 sayılı muktezada özet olarak şu açıklamaya yer verilmiştir
Muktezanın tam metni için bkz.,. Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Sayı: 83, Kasım 2010, Sh. 328-329. :
“Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin birinci fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin, ikinci fıkrasında ise her türlü mal ve hizmet ithalatının katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 6’ncı maddesine göre ‘işlemlerin Türkiye’de yapılması’ hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade etmektedir. Buna göre; adı geçen hukuk firması tarafından bahse konu şirkete Malta’da verilen avukatlık hizmeti yurt dışında ifa edildiğinden ve hizmetten yurt dışında yararlanıldığından katma değer vergisinin konusuna girmemektedir.”
Bu muktezada hizmetin şirketin yurt dışındaki birimi tarafından talep edilip edilmediği belli değildir. Şayet hizmet Türkiye’deki şirketin Malta’daki şubesi tarafından talep ediliyor ve hizmet şube için veriliyorsa hizmetten yurt dışında faydalanılmaktadır. Bu durumda katma değer vergisi tevkifatı yapılmasına gerek yoktur. Ancak aksi durumda hizmetten Türkiye’de faydalanıldığının kabul edilmesi gereklidir. Çünkü bir firmanın yurt dışında herhangi bir biriminin olmaması durumunda faydalanma niyeti olmadan yurt dışından hizmet talep etmesi söz konusu değildir.
3.3. Hizmet İthalatında Katma Değer Vergisinin Mükellefi
K.D.V.K.’nun 8’inci maddesi hükmü uyarınca, hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar katma değer vergisinin mükellefidir. Buna göre, kanunî ve iş merkezi Belçika’da bulunan kurumlardan serbest meslek hizmeti talep edilmesi halinde bu işlemlerin Türk Lirası karşılığı üzerinden tarh edilecek katma değer vergisinin mükellefi hizmeti ifa eden kişi, kurum veya kuruluşlardır.
Her ne kadar hizmet ifalarında katma değer vergisinin mükellefi hizmet ifa eden kişi, kurum veya kuruluşlar olsa da hizmet ithalatı durumunda K.D.V.K. temelde vergi güvenliği gerekçesi ile “vergi sorumluluğu” müessesesine yer vermiştir. Bu müessese ise K.D.V.K.’nun 9’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Bu konu ile ilgili olarak ise 15 seri numaralı K.D.V.K. Genel Tebliğinde bazı açıklamalar yapılmıştır.
15 seri numaralı K.D.V.K. Genel Tebliğine göre, yurt dışındaki firmalara yaptırılan hizmetler katma değer vergisine tabi olup, bu gibi hizmet ifalarında mükellef esas itibariyle yurt dışındaki firma olmakla beraber, firmanın Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanunî merkezi ve iş merkezi bulunmaması halinde vergi hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.
3.4. Katma Değer Vergisinde Sorumluluk Uygulaması
K.D.V.K.’nun 9’uncu maddesi hükmü uyarınca, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilecektir.
Maliye Bakanlığı’nca 20.07.1995 tarih ve 22349 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 49 seri numaralı KDV Genel Tebliği’nin sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisinin indirimi başlıklı (B) bölümünde şu açıklamalar yapılmıştır:
“Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29 ve 34’üncü maddeleri gereğince, mükellefler yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, faaliyetlerine ilişkin olarak yüklendikleri katma değer vergisini indirebilmektedirler.
Buna göre, aynı Kanun’un 9’uncu maddesi gereğince sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisinin, 2 numaralı katma değer vergisi beyannamesine dayanılarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Sorumlu sıfatıyla beyanın hiç yapılmadığının veya eksik yapıldığının tespiti üzerine bu vergilerin ikmalen veya re’sen tarhedilmesi halinde de tarh edilen vergi aslı indirim konusu yapılabilecektir. İndirim, ikmalen veya re’sen tarhedilen vergi aslının vergi dairesine ödenmesi ve ödemenin gerçekleştiği takvim yılı aşılmaması şartıyla kanuni defterlere kaydedildiği dönemde, 1 numaralı katma değer vergisi beyannamesi ile yapılacaktır.”
Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında ikmalen tarhı istenilen vergi asıllarının vergi dairesine ödenen kısmının ödemenin gerçekleştiği takvim yılı aşılmamak kaydıyla 1 numaralı KDV Beyannamesi ile indirim konusu yapılabilecektir.
4. SONUÇ
Avukatlık hizmeti gerek Türk hukuk mevzuatı gerekse vergi anlaşmalarında yapılan tanım çerçevesinde serbest meslek faaliyetidir. Çünkü avukatlık hizmeti bir üniversite eğitimi gerektirmekte ve bu kapsamda ilmi veya mesleki bilgiyi ihtiva etmektedir. Avukatlık hizmetleri serbest meslek faaliyeti olduğu için bu hizmetlerin vergilendirilmesi serbest meslek kazançlarının vergilendirilmesi esaslarına göre olacaktır.
Kanunî ve iş merkezi Belçika’da bulunan yabancı bir kurumdan avukatlık hizmeti satın alınması durumunda yabancı kurumlara veya bu kurumun personeli olan yabancı avukata yapılacak ödemeler üzerinden K.V.K.’nun 30’uncu maddesine göre %20 nispetinde kurumlar vergisi tevkifatı yapılacaktır.
Ödeme yapılan kurum Belçika’da mukim olduğu için bu kurumlara yapılacak ödemelerin vergilendirilmesinde öncelikle Belçika Anlaşmasında hüküm altına alınan özel düzenlemeler uygulanacaktır. Belçika Anlaşmasına göre serbest meslek kazançlarını kaynak ülke olarak Türkiye’nin de vergilendirebilmesi için hizmetin Türkiye’de icra edilmesi ve yabancı kurumun Türkiye’de işyerinin olması veya kurumun personelinin Türkiye’deki faaliyetinin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşması gerekmektedir. Bu şartların gerçekleşmemesi halinde Türkiye’nin serbest meslek kazançlarını vergilendirme yetkisi bulunmamaktadır.
Yurt dışından ithal edilen hizmet faaliyetlerinde faaliyetin Türkiye’de icra edilmesi halinde bu faaliyet katma değer vergisine tabidir. Şayet faaliyet yurt dışında icra ediliyorsa bu hizmetin katma değer vergisine tabi olup olmadığının belirlenmesi için hizmetten Türkiye’de faydalanılıp faydalanılmadığının tespit edilmesi gereklidir.
Yurt dışında icra edilen avukatlık işleri Türkiye’de mukim kişi, kurum ve kuruluşlarca talep edildiği için bu hizmetlerden Türkiye’de faydalanılmaktadır. Dolayısıyla hizmet yurt dışında da icra edilse bu hizmetler katma değer vergisine tabidir. Şayet; hizmet talebi Türkiye’deki bir şirket tarafından şirketin yurt dışında bulunan bir şubesi için talep ediliyorsa hizmetten yurt dışında faydalanılacağı için bu faaliyetler katma değer vergisine tâbi değildir.
Levent BAŞAK
Tarih : 01.09.2011
Kaynak: Süryay Sürekli Yayınlar Ticaret ve Sanayi AŞ
http://www.huseyinust.com/Thread-Yurt-Disindan-Satin-Alinan-Avukatlik-Hizmetlerinin-K-V-K-ile-K-D-V-K-Karsisindaki-D