Gelir İdaresi Başkanlığı geçtiğimiz günlerde bir sirküler yayınladı. (25.03.2011-GVK-76/2011-2 Değer Artışı Kazancı)
Bilindiği gibi, gerçek kişilerde, gayrimenkuller sahip olunduktan, diğer bir ifadeyle iktisap edildikten sonra, belli süre içerisinde satılırsa, satıştan doğan kazanç gelir vergisine tabi.
Yayınlanan sirkülerin konusu işte bu iktisap tarihinin belirlenmesine ilişkindi.
Sirküler aslında Gelir İdaresi Başkanlığının yani Maliye Bakanlığının bir konuya ilişkin görüşünü açıklamak ve belli konulara çözüm getirmek üzere yayınlanır. Oysa bu sirküler çözümden çok sorun ve tartışma yaratacak gibi. Çünkü idare vergi yargısının çözüme bağladığı bir konunun tam tersine bir görüş belirtti yine.
Konu, arsasını kat karşılığı müteahhide verenlerin, bu sözleşme karşılığında aldıkları gayrimenkullerin satışındaki vergilemeyle ilgili.
Gelir Vergisi Kanununa göre 01.01.2007 tarihinden önce edinilen gayrimenkuller dört yıldan; bu tarihten sonra edinilen gayrimenkuller ise beş yıldan fazla elde tutulmak şartıyla, satıştan ne kadar kazanç sağlanırsa sağlansın gelir vergisi tabi değil.
Miras yoluyla edinilen gayrimenkullerin satışından sağlanan kazançlar ise hiçbir süreye bağlı olmaksızın vergiden istisna. Kat karşılığı müteahhide verilen arsa karşılığı alınan gayrimenkullerde bu dört ya da beş yıllık sürenin başlangıcı öteden beri tartışma konusu oldu.
İdare, bu süreyi, ilk gayrimenkul olan arsanın edinilme tarihinden değil, arsa karşılığı konutların teslim tarihinden başlatmaya çalıştı.
Örneğin, 2000 yılında satın alınmış arsa müteahhide verilip karşılığında 2006 yılında konutlar alınmış olsun.Satış 2008 yılındaysa idare doğan kazancı vergilemeye kalktı mükellefler ise vergileme için gerekli süre geçmiş olduğundan hep itiraz ettiler.
Konu yargıya intikal etti.
Konuya ilişkin kesin çözüm, vergi yargı sisteminin en üstündeki makam yani Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’ndan geldi ve mükellefler haklı bulundu. Vergi davaları durduk yere Dava Daireleri Genel Kuruluna gelmez. Bunun için Mahkemenin bir karar vermesi, Danıştay Dairesinin bunu bozması,Mahkemeninse kararında ısrar etmesi gerekir.
Nitekim böyle olmuş, mahkeme bu konuda mükellefi haklı bulmuş, Danıştay’ın bir dairesi ise idare lehine kararı bozmuş.
Ancak Mahkeme bozma kararına uymamış, kararında ısrar etmiş ve konu Dava Daireleri Genel Kuruluna gelmiştir.
Bakın 2004 tarihli ve mükellefi haklı bulan bu kararda Dava Daireleri Genel Kurulu ne diyor:
“bir kişinin kat edinme karşılığında arsasını müteahhide vermesi ve inşa edilen binadan kat sahibi olmasının, servetin de ğerlendirilmesi, servetin biçim değiştirmesi olduğu, öte yandan,dava dilekçesi ekinde bulunan Tapu Sicil Müdürlüğü yazısına göre, arsa karşılığı daire alımına konu arsa davacı tarafından 1988 yılında iktisap edildiğinden, servetin değerlendirilmesi olan dairelerin, 1998 yılında, yani yasal sınır olan dört yıldan sonra satıldığının açık olduğu, bu durumda, davacının gayrimenkul satışından elde ettiği değer artışı kazancını ilgili yıl gelir vergisi beyannamesinde göstermediğinden bahisle adına yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabet görülmediği”
Özetle kazancın vergiden istisna olması için geçmesi gereken süre kat karşılığı alınan gayrimenkullerin değil arsanın edinme tarihinden başlıyor.
Eee?
Bu karar Türkiye Cumhuriyetindeki tüm Mahkemeler ve yargı organları için bağlayıcı.
Yani aksi bir uygulamada dava açan her mükellef davasını kazanacak.
O halde bu sirkülerin anlamı ne ola ki?
Zaten çözüme bağlanmış bir konuyu çözüm gibi sorun haline getirmek idareye ne kazandıracak ki?
Bakalım, hep birlikte göreceğiz
E.Hesap Uzmanı/YMM
atilladolarslan@yontemymm.com.tr
muhasebevergi
twitter.com/vergivekanunla
http://vergikanunhaberleri.blogspot.com/