Kimileri ekonomik kalkınmanın ancak yabancı sermaye ile mümkün olduğunu savunurken, bazıları da yabancı sermaye artışının bir çeşit “ekonomik işgal” olduğunu savunuyor. Ortada bir gerçek var ki global bir dünyada yaşıyoruz ve ticaret sınır tanımıyor. Ekonomi, teknoloji ve ticaretteki gelişmeler karşısında hukuk da bu duruma ayak uydurarak yeni düzenlemelerle yabancı yatırımı cazip kılmaya çalışıyor.
Türkiye'de yabancı sermayeye ilişkin olarak kabul edilen ilk yasal düzenleme,1954 yılında çıkarılan 6224 Sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu'dur. 24 Ocak 1980 tarihli ekonomik tedbirler ve 8/168 sayılı Yabancı Sermaye Çerçeve Kararnamesi gibi düzenlemeler ile yabancı sermaye girişi teşvik edilmiş ve bu tarihten sonra yabancı sermaye yatırımlarında önemli artışlar görülmüştür. 1980 yılından sonra, yeni ekonomik kurallara uyum sağlanarak, dünya ülkeleri ile bütünleşme yoluna giren Türkiye'nin pazarı, dışa açık bir ekonomiye henüz tam olarak geçememiş olmasına rağmen yabancı sermaye açısından cazip hale gelmiş ve yabancı sermaye girişi hızla artmaya başlamıştır.
“Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” ise 2003 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun amacı, öncelikle doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesidir. Ayrıca yabancı yatırımcıların haklarının korunması, yatırım ve yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlara uyulması, doğrudan yabancı yatırımların gerçekleştirilmesinde izin ve onay sisteminin bilgilendirme sistemine dönüştürülmesi ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan yabancı yatırımların artırılması kanunun diğer amaçları arasındadır.
Uluslararası sermayeli şirketler İstanbul’dan sonra en çok Antalya (2.725 adet), Ankara (1.410 adet) ve Muğla’da (1.260 adet) bulunuyor.
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nda geçen yabancı yatırımcı, Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapan, yabancı ülkelerin vatandaşlığına sahip olan gerçek kişiler ile yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları ve yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişileri ifade eder. Doğrudan yabancı yatırım ise yabancı yatırımcı tarafından, yurt dışından getirilen,
- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca alım satımı yapılan konvertibl para şeklinde nakit sermaye,
- Şirket menkul kıymetleri (Devlet tahvilleri hariç),
- Makine ve teçhizat,
- Sınaî ve fikrî mülkiyet haklar,
ile yurt içinden sağlanan,
-Yeniden yatırımda kullanılan kâr, hâsılat, para alacağı veya malî değeri olan yatırımla ilgili diğer haklar,
- Doğal kaynakların aranması ve çıkarılmasına ilişkin haklar gibi iktisadî kıymetler aracılığıyla;
i) Yeni şirket kurmayı veya şube açmayı,
ii) Menkul kıymet borsaları dışında hisse edinimi veya menkul kıymet borsalarından en az % 10 hisse oranı ya da aynı oranda oy hakkı sağlayan edinimler yoluyla mevcut bir şirkete ortak olmayı ifade eder.
Yabancı yatırımcı sınırsız güvence altında
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile yabancı yatırımcı için bazı güvenceler getirilmiştir. Öncelikle uluslararası anlaşmalar ve özel kanun hükümleri tarafından aksi öngörülmedikçe, yabancı yatırımcılar tarafından Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapılması serbesttir ve yabancı yatırımcılar yerli yatırımcılarla eşit muameleye tabidirler. Yine kanunda düzenlenen başka bir güvence doğrudan yabancı yatırımların, yürürlükteki mevzuat gereğince, kamu yararı gerektirmedikçe ve karşılıkları ödenmedikçe kamulaştırılamaması veya devletleştirilememesidir.
Yabancı yatırımcıların Türkiye'deki faaliyet ve işlemlerinden doğan net kâr, temettü, satış, tasfiye ve tazminat bedelleri, lisans, yönetim ve benzeri anlaşmalar karşılığında ödenecek meblağlar ile dış kredi ana para ve faiz ödemeleri, bankalar veya özel finans kurumları aracılığıyla yurt dışına serbestçe transfer edilebilir. Yabancı yatırımcıların Türkiye'de kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı aynî hak edinmeleri serbesttir.
Yabancı sermayeli olarak kurulacak şirketlerin şirket kuruluşu için Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nden almak zorunda oldukları ön izin kaldırılmıştır. Yani kuruluş işlemi tamamen yerli sermayeli şirketlerde olduğu gibi gerçekleştirilmektedir. Türkiye'de kurulan yabancı sermayeli şirketler Türk şirketi sayıldığından bu şirketlerin hak ve yükümlülükleri de Türk Ticaret Kanunu ve diğer mevzuatla Türk şirketleri için belirlenen hak ve yükümlülükler çerçevesindedir.
Uluslararası sermayeli şirket sayılarına baktığımızda 2004-2007 yılları arasında %31’lik bir artış görmekteyiz. Bu artışta 2003 yılında yürürlüğe giren Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nun rolü büyüktür. 2008 yılında yabancı sermayeli şirket sayılarında ise %6,4’lük bir düşüş olmuştur.
Yabancı yatırımları düzenleyen mevzuat Türkiye’yi cazip kılıyor
2009 yılında yayınlanan Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Raporu’na göre Türkiye’de faaliyette bulunan uluslararası sermayeli şirket sayısı, 2008 yılı sonu itibarıyla 21.079 adettir. Bu şirketlerin 17.160 adedi uluslararası sermayeli şirket ve şube kuruluşu, 3.919 adedi ise yerli sermayeli şirketlere yapılan uluslararası sermaye iştiraki şeklindedir.
Türkiye’de faaliyette bulunan uluslararası sermayeli şirketlerin, başta toptan ve perakende ticaret olmak üzere, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri ile imalat sanayi sektörlerinde faaliyette bulundukları görülmektedir. Uluslararası sermayeli şirketlerin bulundukları illere göre dağılımına baktığımızda 21.079 adet uluslararası sermayeli şirketin illere göre dağılımında 11.533 adet şirket ile İstanbul birinci sırada yer almaktadır. Antalya (2.725 adet), Ankara (1.410 adet) ve Muğla (1.260 adet) illeri diğer en fazla uluslararası sermayeli şirketin faaliyette bulunduğu illerdir.
Türkiye’deki uluslararası yatırımlar açısından önemli menşe ülke olarak nitelendirilebilecek ülkeler Hollanda, Almanya, İngiltere, Lüksemburg, ABD, Fransa, Yunanistan, Belçika, İspanya ve Suudi Arabistan’dır.
Türkiye ulaşım, enerji ve yeterli teknolojik altyapıya ile insan kaynakları açısından yatırımcı için cazip koşullara sahiptir. Coğrafi açıdan ise tüm pazarlarla ilişki içinde olan bir jeopolitik konuma sahiptir. Tüm bu özellikler ve yabancı yatırımları düzenleyen mevzuat Türkiye’yi yabancı yatırımcı için cazip bir ülke haline getirmektedir.
İstatistiki Veriler Kaynak:
T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Raporu
Türkiye'de yabancı sermayeye ilişkin olarak kabul edilen ilk yasal düzenleme,1954 yılında çıkarılan 6224 Sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu'dur. 24 Ocak 1980 tarihli ekonomik tedbirler ve 8/168 sayılı Yabancı Sermaye Çerçeve Kararnamesi gibi düzenlemeler ile yabancı sermaye girişi teşvik edilmiş ve bu tarihten sonra yabancı sermaye yatırımlarında önemli artışlar görülmüştür. 1980 yılından sonra, yeni ekonomik kurallara uyum sağlanarak, dünya ülkeleri ile bütünleşme yoluna giren Türkiye'nin pazarı, dışa açık bir ekonomiye henüz tam olarak geçememiş olmasına rağmen yabancı sermaye açısından cazip hale gelmiş ve yabancı sermaye girişi hızla artmaya başlamıştır.
“Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” ise 2003 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun amacı, öncelikle doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesidir. Ayrıca yabancı yatırımcıların haklarının korunması, yatırım ve yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlara uyulması, doğrudan yabancı yatırımların gerçekleştirilmesinde izin ve onay sisteminin bilgilendirme sistemine dönüştürülmesi ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan yabancı yatırımların artırılması kanunun diğer amaçları arasındadır.
Uluslararası sermayeli şirketler İstanbul’dan sonra en çok Antalya (2.725 adet), Ankara (1.410 adet) ve Muğla’da (1.260 adet) bulunuyor.
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nda geçen yabancı yatırımcı, Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapan, yabancı ülkelerin vatandaşlığına sahip olan gerçek kişiler ile yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları ve yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişileri ifade eder. Doğrudan yabancı yatırım ise yabancı yatırımcı tarafından, yurt dışından getirilen,
- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca alım satımı yapılan konvertibl para şeklinde nakit sermaye,
- Şirket menkul kıymetleri (Devlet tahvilleri hariç),
- Makine ve teçhizat,
- Sınaî ve fikrî mülkiyet haklar,
ile yurt içinden sağlanan,
-Yeniden yatırımda kullanılan kâr, hâsılat, para alacağı veya malî değeri olan yatırımla ilgili diğer haklar,
- Doğal kaynakların aranması ve çıkarılmasına ilişkin haklar gibi iktisadî kıymetler aracılığıyla;
i) Yeni şirket kurmayı veya şube açmayı,
ii) Menkul kıymet borsaları dışında hisse edinimi veya menkul kıymet borsalarından en az % 10 hisse oranı ya da aynı oranda oy hakkı sağlayan edinimler yoluyla mevcut bir şirkete ortak olmayı ifade eder.
Yabancı yatırımcı sınırsız güvence altında
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile yabancı yatırımcı için bazı güvenceler getirilmiştir. Öncelikle uluslararası anlaşmalar ve özel kanun hükümleri tarafından aksi öngörülmedikçe, yabancı yatırımcılar tarafından Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapılması serbesttir ve yabancı yatırımcılar yerli yatırımcılarla eşit muameleye tabidirler. Yine kanunda düzenlenen başka bir güvence doğrudan yabancı yatırımların, yürürlükteki mevzuat gereğince, kamu yararı gerektirmedikçe ve karşılıkları ödenmedikçe kamulaştırılamaması veya devletleştirilememesidir.
Yabancı yatırımcıların Türkiye'deki faaliyet ve işlemlerinden doğan net kâr, temettü, satış, tasfiye ve tazminat bedelleri, lisans, yönetim ve benzeri anlaşmalar karşılığında ödenecek meblağlar ile dış kredi ana para ve faiz ödemeleri, bankalar veya özel finans kurumları aracılığıyla yurt dışına serbestçe transfer edilebilir. Yabancı yatırımcıların Türkiye'de kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı aynî hak edinmeleri serbesttir.
Yabancı sermayeli olarak kurulacak şirketlerin şirket kuruluşu için Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nden almak zorunda oldukları ön izin kaldırılmıştır. Yani kuruluş işlemi tamamen yerli sermayeli şirketlerde olduğu gibi gerçekleştirilmektedir. Türkiye'de kurulan yabancı sermayeli şirketler Türk şirketi sayıldığından bu şirketlerin hak ve yükümlülükleri de Türk Ticaret Kanunu ve diğer mevzuatla Türk şirketleri için belirlenen hak ve yükümlülükler çerçevesindedir.
Uluslararası sermayeli şirket sayılarına baktığımızda 2004-2007 yılları arasında %31’lik bir artış görmekteyiz. Bu artışta 2003 yılında yürürlüğe giren Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nun rolü büyüktür. 2008 yılında yabancı sermayeli şirket sayılarında ise %6,4’lük bir düşüş olmuştur.
Yabancı yatırımları düzenleyen mevzuat Türkiye’yi cazip kılıyor
2009 yılında yayınlanan Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Raporu’na göre Türkiye’de faaliyette bulunan uluslararası sermayeli şirket sayısı, 2008 yılı sonu itibarıyla 21.079 adettir. Bu şirketlerin 17.160 adedi uluslararası sermayeli şirket ve şube kuruluşu, 3.919 adedi ise yerli sermayeli şirketlere yapılan uluslararası sermaye iştiraki şeklindedir.
Türkiye’de faaliyette bulunan uluslararası sermayeli şirketlerin, başta toptan ve perakende ticaret olmak üzere, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri ile imalat sanayi sektörlerinde faaliyette bulundukları görülmektedir. Uluslararası sermayeli şirketlerin bulundukları illere göre dağılımına baktığımızda 21.079 adet uluslararası sermayeli şirketin illere göre dağılımında 11.533 adet şirket ile İstanbul birinci sırada yer almaktadır. Antalya (2.725 adet), Ankara (1.410 adet) ve Muğla (1.260 adet) illeri diğer en fazla uluslararası sermayeli şirketin faaliyette bulunduğu illerdir.
Türkiye’deki uluslararası yatırımlar açısından önemli menşe ülke olarak nitelendirilebilecek ülkeler Hollanda, Almanya, İngiltere, Lüksemburg, ABD, Fransa, Yunanistan, Belçika, İspanya ve Suudi Arabistan’dır.
Türkiye ulaşım, enerji ve yeterli teknolojik altyapıya ile insan kaynakları açısından yatırımcı için cazip koşullara sahiptir. Coğrafi açıdan ise tüm pazarlarla ilişki içinde olan bir jeopolitik konuma sahiptir. Tüm bu özellikler ve yabancı yatırımları düzenleyen mevzuat Türkiye’yi yabancı yatırımcı için cazip bir ülke haline getirmektedir.
İstatistiki Veriler Kaynak:
T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Raporu