Şirketlerde üst düzey yönetici vasfında çalışanların işveren vekili statüsünde olmalarından kaynaklı olarak hukuki durumu son derece tartışmalı bir konudur. Özellikle üst düzey yöneticilerin fazla mesaiye hak kazanıp kazanmama tartışması halen daha güncelliğini korumaktadır.
Ancak bizim çalışmamızın konusunu üst düzey yöneticinin yıllık izin hakkı oluşturmaktadır. İşveren lehine verilmiş Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 28.09.2010 tarih 2008/34622 E. ve 2010/26085 K. sayılı kararı çerçevesinde yöneticinin yıllık izin hakkı işlenecektir.
Somut olayda; taraflar arasındaki, ihbar tazminatı farkı, izin, ücret, prim, eşit davranma borcuna aykırılık tazminatı alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi ile dosya Yargıtay önüne gelmiştir.
Karara konu olan olayda;davacı işçi işyerinde 18 yılı aşan süreyle çalışmış olup, son olarak genel müdür sıfatıyla görev yapmıştır. İş sözleşmesinin sona ermesinden önce 2.1.2006 tarihinde insan kaynakları tarafından davacıya 31.12.2005 tarihi itibarıyla kullanmadığı izin bakiyesinin 440 gün olduğu bildirilmiştir. Davacı işçi bu tarihten sonra da görev yapaya devam etmiş ve iş sözleşmesi 20.2.2006 tarihinde feshedilmiştir. Davacının yasal haklarını talep eden 24.2.2006 tarihli dilekçesinde, Yapı ve Kredi Bankasından devredilenler de dahil olmak üzere kullanmadığı izinler toplamının 220 gün olduğu açıklanmış, bunun dışındaki izin haklarını kullandığı belirtilmiş, yine devamla 220 gün dışında izin hakkının olmadığı vurgulanmıştır.
Davacı işçi genel müdür olması sebebiyle işyerinde izin defteri tutulması yönünde sorumluluk sahibidir. İnsan kaynakları tarafından bildirilen izin süresi işveren kayıtlarında yer alıp da kullanılan izinler düşüldükten sonra belirlenmiş ise de, davacının konumu itibarıyla kayıtlara intikal ettirmeksizin kullandığı izinlerini olması imkân dâhilindedir. Bu açıdan insan kaynaklarının yazılı cevabına rağmen, davacının kullanmadığı izin sürelerini belirten açıklaması, kendisi için bağlayıcı niteliktedir. Aynı zamanda sözü edilen belge, 220 gün dışında yıllık izinlerin kullanıldığına dair işçiden sadır olmuş yazılı belge niteliğindedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi davacı işçiye 24.2.2006 tarihli belgede sözü edilen 220 gün izin ücreti ödendiğine göre, bakiye izin hakkının bulunmadığı kabul edilmesi gerektiğinden bahisle mahkemece davacının yıllık izin ücreti isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne dair karar verilmesi hatalı olduğunu belirterek dosyayı bozmuştur.
Sonuç olarak; işveren lehine verilmiş işbu Yargıtay kararını hakkaniyetli bulduğumuz belirtmek gerekecektir.
Ancak bizim çalışmamızın konusunu üst düzey yöneticinin yıllık izin hakkı oluşturmaktadır. İşveren lehine verilmiş Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 28.09.2010 tarih 2008/34622 E. ve 2010/26085 K. sayılı kararı çerçevesinde yöneticinin yıllık izin hakkı işlenecektir.
Somut olayda; taraflar arasındaki, ihbar tazminatı farkı, izin, ücret, prim, eşit davranma borcuna aykırılık tazminatı alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi ile dosya Yargıtay önüne gelmiştir.
Karara konu olan olayda;davacı işçi işyerinde 18 yılı aşan süreyle çalışmış olup, son olarak genel müdür sıfatıyla görev yapmıştır. İş sözleşmesinin sona ermesinden önce 2.1.2006 tarihinde insan kaynakları tarafından davacıya 31.12.2005 tarihi itibarıyla kullanmadığı izin bakiyesinin 440 gün olduğu bildirilmiştir. Davacı işçi bu tarihten sonra da görev yapaya devam etmiş ve iş sözleşmesi 20.2.2006 tarihinde feshedilmiştir. Davacının yasal haklarını talep eden 24.2.2006 tarihli dilekçesinde, Yapı ve Kredi Bankasından devredilenler de dahil olmak üzere kullanmadığı izinler toplamının 220 gün olduğu açıklanmış, bunun dışındaki izin haklarını kullandığı belirtilmiş, yine devamla 220 gün dışında izin hakkının olmadığı vurgulanmıştır.
Davacı işçi genel müdür olması sebebiyle işyerinde izin defteri tutulması yönünde sorumluluk sahibidir. İnsan kaynakları tarafından bildirilen izin süresi işveren kayıtlarında yer alıp da kullanılan izinler düşüldükten sonra belirlenmiş ise de, davacının konumu itibarıyla kayıtlara intikal ettirmeksizin kullandığı izinlerini olması imkân dâhilindedir. Bu açıdan insan kaynaklarının yazılı cevabına rağmen, davacının kullanmadığı izin sürelerini belirten açıklaması, kendisi için bağlayıcı niteliktedir. Aynı zamanda sözü edilen belge, 220 gün dışında yıllık izinlerin kullanıldığına dair işçiden sadır olmuş yazılı belge niteliğindedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi davacı işçiye 24.2.2006 tarihli belgede sözü edilen 220 gün izin ücreti ödendiğine göre, bakiye izin hakkının bulunmadığı kabul edilmesi gerektiğinden bahisle mahkemece davacının yıllık izin ücreti isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne dair karar verilmesi hatalı olduğunu belirterek dosyayı bozmuştur.
Sonuç olarak; işveren lehine verilmiş işbu Yargıtay kararını hakkaniyetli bulduğumuz belirtmek gerekecektir.
Ali YÜKSEL / YARGITAY KARARLARI dünya.com
twitter.com/vergivekanunlar
http://vergivekanunlar.blogspot.com/