Ödünç (geçici) iş ilişkisi en genel tanımıyla; işverenin bir ödünç çalışma isletmesiyle sözleşme imzalaması ve isletmenin onun emrine bir işçiyi vermesiyle oluşan bir hukuki ilişkidir. Ödünç iş ilişkisi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Geçici İş İlişkisi” başlıklı 7. maddesinde düzenlenmiştir.
I- GİRİŞ
Söz konusu maddeye göre; işveren, devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi; holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmiş olur. Bu halde iş sözleşmesi devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini, iş sözleşmesine geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olur. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren işçiye talimat verme hakkına sahip olup, işçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür. Geçici iş ilişkisi altı ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiğinde en fazla iki defa yenilenebilir. İşverenin, ücreti ödeme yükümlülüğü devam eder. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden işveren ile birlikte sorumludur. İşçi, işyerine ve işe ilişkin olup kusuru ile sebep olduğu zarardan geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı sorumludur. İşçinin geçici sözleşmesinden aksi anlaşılmıyorsa, işçinin diğer hak ve yükümlülüklerine ilişkin bu Kanun’daki düzenlemeler geçici iş ilişkisi kurulan işverenle olan ilişkisine de uygulanır.
II- 5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU(SSGSSK)’NA GÖRE ÖDÜNÇ (GEÇİCİ) İŞ İLİŞKİSİ
Ödünç iş ilişkisi sosyal güvenlik mevzuatına ilk defa 5510 sayılı SSGSSK ile girmiştir. 5510 sayılı Kanun’un 12/2. maddesinde “… 4857 sayılı İş Kanunu’nda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanun’da belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmü gereği İş Kanunu’na atıf yapılarak “geçici iş ilişkisi kurulan işveren” kavramı işveren ile birlikte ele alınmıştır.
Ayrıca Sosyal Sigortalar İşlemleri Yönetmeliği’nin 31/2. maddesinde de ödünç iş ilişkisi ile sigortalıyı çalıştıran (ödünç alan) işverenin SGK’ya bu ödünç alınan sigortalının bildirimini nasıl yapılacağı açıklanmıştır. Madde hükmüne göre, sigortalıyı geçici iş ilişkisi çerçevesinde devralan işveren, müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu yükümlülüklerini sigortalıyı devir aldığı işverenle yapmış olduğu sözleşmeyi Kurum’a ibraz etmesi kaydıyla kendisine verilecek üç haneli numara ile sigortalıyı devir aldığı işverene ait işyeri dosyası üzerinden yerine getirebilir. Sigortalıyı geçici iş ilişkisi çerçevesinde devralan işveren adına işyeri dosyası açılmaz.
Görüldüğü gibi SGK, ödünç sigortalı bildirimini aynı alt-işveren bildirimi gibi yapılması gerektiğini öngörmüştür.
III- 5510 SAYILI SSGSSK’YA GÖRE İŞ KAZASI/MESLEK HASTALIĞI HALİNDE ÖDÜNÇ İŞ İLİŞKİSİ İLE SİGORTALI ÇALIŞTIRAN İŞVERENİN RÜCU DAVASINDA SORUMLULUĞU
SGK’nın, sigortalıya veya hak sahiplerine yaptığı sosyal sigorta yardımlarını, iş kazasının, meslek hastalığının veya hastalığın meydana gelmesinde sorumluluğu olan işveren veya üçüncü kişilerden geri isteme hakkına “rücu hakkı”, bu hakka dayanılarak acılan davaya ise “rücu davası” denilmektedir.
Aleyhine dava açılabilecek kişiler arasında geçici (ödünç alan) iş ilişkisi kurulan işveren de bulunmaktadır.
Ödünç iş ilişkisi konusu ile ilgili olarak ilk akademik çalışmayı yapmış olan AKYİĞİT, “yasal düzenlemenin, açıkça belirtmese de, bir olayın iş kazası sayılabilmesini, yapılan işle uğranılan kaza arasında nedensellik bağının bulunmasına bağladığını, ödünç işçiyi ödünç veren yanında ve onun otoritesine bağlı sayamayacağımızdan, olayın “ödünç alan” açısından iş kazası sayılmasının uygun olacağını, zira, işçinin o esnada ödünç alanın otoritesine tabi olduğunu, yine, “sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda” uğranılan kazayı iş kazası olarak niteleyen hükümden hareketle de, iş kazasını, ödünç veren açısından iş kazası saymanın mümkün olmadığını, zira, işçinin ödünç alan yanında asıl isini yapmakla meşgul olduğunu ve “asıl işini yapmaksızın geçen bir zaman”dan bahsedilemeyeceğini, İş Kanunu’nun iş kazasından sorumluluk konusunda ödünç alanla ödünç verenin birlikte sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme öngörmediğini, birlikte sorumluluğun “işçinin ödünç alan yanında çalıştığı süredeki; ücreti, işçiyi gözetme borcu ve sosyal sigorta primlerinde” gündeme geleceğini, işçiyi gözetme borcunun kapsamına iş kazasından sorumluluğunun girmeyeceğini belirtmektedir.”(1)
EKMEKCİ, “İş kazalarından dolayı, ödünç alan ve ödünç veren işverenin birlikte sorumluluğuna gidilebileceğini savunmaktadır. Bu dönemde işçiyi gözetme borcunun esas itibariyle geçici işverene ait olması gerektiğini ve sürekli işverenin bundan geçici işverenle birlikte sorumlu olduğunu belirtmektedir.”(2)
Konuyla ilgili son akademik çalışmalardan birisini yapmış olan ODAMAN, “Ödünç alan işverenin, örneğin, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine riayet etmemesi ve bu nedenle de işçinin bir zarara uğraması neticesinde açacağı tazminat davasında, ödünç alan yanında ödünç veren işverenin de müteselsilen sorumlu tutulabileceğini ileri sürmektedir. Bunu da, işçiyi gözetme borcu açısından her iki işverenin birlikte sorumlu olduğuna ilişkin kanuni düzenlemeye dayandırmaktadır.”(3)
BENLİ ve YİĞİT’de; “Geçici işverenin işyerinde, iş kazasından dolayı işçinin veya ölümü halinde destekten yoksun kalanların tazminat haklarının, Yasa’da işçiyi gözetme borcu kapsamında öngörülen birlikte sorumluluk esasına göre güvence altına alındığını, iş kazası tazminatını ödeyen işverenin geçici işverene rücu hakkının saklı olduğunu belirtmektedir.”(4)
Yargıtay ise, kural olarak “iş güvenliği önlemlerinin iş kazasının meydana geldiği işyerinin işvereni tarafından alınması gerektiğini, ancak, işçisini ödünç olarak diğer bir işverenin işyerine gönderen işverenin de, yürürlükte bulunan, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı eyleminin bulunması durumunda, kusurlu görülebileceğini, örneğin, eğitimsiz ve ehil olmayan işçisini teknik bilgiyi gerektiren bir işte çalıştırılmak üzere başka bir işverenin işyerine gönderen işverenin kusurlu görülebileceğini kabul etmiştir.”(5)
IV- SONUÇ
İş Kanunu’nda ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yer alan ödünç işçinin (sigortalının) iş kazası, meslek hastalığı veya hastalığa maruz kalması durumunda hem asıl (ödünç veren) hem de geçici iş ilişkisi kurulan işverenin (ödünç alanın) SGK’nın rücu davalarında birlikte sorumlu tutulabilmesi mümkün bulunmaktadır.
Ö. Hakan ÇAVUŞ*
Yaklaşım
* Dr., Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi
(1) Ercan AKYİĞİT, İş Hukuku Açısından Ödünç İş İlişkisi, Ankara 1995
(2) Ömer EKMEKÇİ, “Yeni İş Kanunu Ne Getiryor?” TİSK Semineri, 2003
(3) Serkan ODAMAN, “Haklı Sebeple Fesih Kavramı ve Haksız Fesih İle Sonuçları”, Sosyal Güvenlik Dünyası, Ekim-Kasım-Aralık 1998
(4) Abdurrahman BENLİ - Yusuf YİĞİT, “4857 Sayılı İş Kanunu’na Göre Geçici İş İlişkisi ve Bu İlişkinin Hukuki Sonuçları”, Kamu- İş, 2006
(5) Yrg. 10. HD’ nin, 20.01.2003 tarih ve E. 2002/10298, K. 2003/5 sayılı Kararı.
twitter.com/vergivekanunla
http://vergikanunhaberleri.blogspot.com/