Hatırlanacağı üzere, daha önce Danıştay 10. Dairesi’nin 2010/14697 Esas Nolu verdiği karar ile 2010/974 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı neticesinde KKDF kesinti oranının %15 olarak tespit edilmesi üzerine,
Şimdi ise KKDF kesintisi konusunda, Danıştay Onuncu Dairesi tarafından alınan karara ilişkin olmak üzere, kararın muhatabı ilgili Maliye Bakanlığı tarafından yapılan değerlendirme sonrasında, 28.10.2010 tarihinden önce kullandırılan sabit oranlı Türk Lirası kredilerinin, ilgili Karar’ın Bakanlığa tebliğ tarihi olan 8 Haziran 2011 tarihinden sonra faiz kesintileri için KKDF kesintisi oranının yüzde 10 olarak uygulanması gerektiği tüm Bankalara bildirilmek üzere Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği’ne tebliğ edilmiş olup konu hakkındaki açıklamalarımız aşağıda gibidir:
2577 Sayılı İdari Yargı Usulü Kanunu’nun (İYUK) 27. maddesinde yürütmenin durdurulması izah edilmiştir. Bu Kanunun 1. bendine göre Danıştay’da veya İdari Mahkemeler’de dava açılmasının dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmayacağı ifade edilmiştir. Bununla birlikte 2. bentte Danıştay veya İdari Mahkemeler’in, İdari işlemlerin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlerin açıkça hukuka aykırı olması hallerinin birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verilebileceği belirtilmiştir.
Ara karar niteliğinde olan yürütmenin durdurulması istemleri üzerine verilen kararlara karşı, düzeltme yoluna gidilemediği gibi, temyiz yoluna da gidilememektedir. Bununla birlikte 1990 ve 1994 yıllarında İYUK’ta yapılan değişiklik ile yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı, 7 gün içinde, 1 kereye mahsus olmak üzere, yasada gösterilen yargı yerlerine itiraz edilebilmektedir. Ayrıca maddenin 7. bendinde de idari işlemin uygulanmasının telafisi güç veya imkansız zararların doğması potansiyelinden dolayı yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyalarının öncelikle incelip karar bağlanacağı ifade edilmiştir.
Bu hükümler çerçevesinde Danıştay 10. Dairesi’nin Maliye Bakanlığı’na 8 Haziran 2011 tarihinde tebliğ ettiği 13 Mayıs 2011 tarih ve E:2010/ 14697 sayılı Kararında; 28.10.2010 tarih ve 97121 sayılı Maliye Bakanlığı yazısının sabit oranla Türk Lirası krediler yönünden yürütmesinin durdurulmasına, değişken faizli veya dövize endeksli Türk Lirası kredilerindeki uygulama yönünden hukuka aykırılık teşkil etmediğine karar verilmiştir. Maliye Bakanlığı da İYUK’un 27. Maddesinin 6. Bendi hükmü gereğince ilgili bakanlık yazısının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Danıştay 10. Dairesinin kararına karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz etmiştir.
Mahkemece, yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi durumunda, esas dava karara bağlanıncaya kadar, eski durumun devamı sağlanmaktır. Başka bir deyişle, ilgili kişilerin İdari Yargı’da dava konusu yaptıkları idari işlem uygulaması, dava sonuna kadar ertelenmektedir. Yürütmenin durdurulması, bu ertelemeyi sağlayan geçici bir önlemdir. Yürütmenin durdurulması kararı bir mahkeme kararıdır ve bu karar verildiğinde İdare bu karara uymak durumundadır. Nitekim bu düzenleme 1982 Anayasası’nın 138. Maddesi ile de teminat altına alınmıştır. Dolayısıyla yürütmenin durdurulması kararları, diğer yargı kararları gibi idare tarafından yerine getirilmesi yasal bir zorunluluktur. Ayrıca, İYUK idari yargı karalarının yerine getirilmesinde, yürütmenin durdurulması kararlarının sonuçlarını açıklayan 28. madde de belirtildiği üzere kararların icaplarına göre gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu sürenin de hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak 30 günü geçemeyeceği ifade edilmiştir. Maliye Bakanlığı da bu çerçevede kararın kendisine tebliğ edildiği tarih olan 8 Haziran’dan itibaren, 28.10.2010 tarihinden önce kullandırılan sabit oranlı Türk Lirası kredilerin tebliğ tarihinden sonraya sarkan faiz ödemeleri üzerinden hesaplanacak KKDF’leri için kullanılacak oranın %10 olarak uygulanması gerektiğini ifade etmiştir.
Bununla birlikte, İdare’nin yaptığı itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurul’unda Bakanlık lehine sonuçlanır ise bu taktirde 8 Haziran’dan sonra %10 olarak hesaplanan KKDF’ler için tekrardan %15 olarak talep edilmesi gündeme gelebilecektir. Yürütmenin durdurulması kararı Kurul’da aynen onaylanır ise uygulama da bu haliyle devam edecektir.
28.10.2010 ile 07.06.2011 tarihleri arasında yapılmış olan kesintiler için şu anda herhangi bir şey yapılmayacaktır. Bunun için kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bununla birlikte Kurul kararı İdare aleyhine verilir ise Bakanlıkça yapılan açıklamalar çerçevesinde bu tutarların da iadesi söz konusu olabilecektir. Fakat, bunun için de (yani iadelerin alınabilmesi için) ilgili banka müşterilerinden yazılı talimat alınması söz konusu olabilecektir.
Saygılarımızla,
Kaynak : KPMG Vergi
sabit veya değişken faiz oranlı krediler arasında ayrım yapılmadan ve kredi kullanım tarihine bakılmadan 28.10.2010 (bu tarih dahil) tarihinden sonraki kredi ödemelerinde %15 oranında fon kesintisi uygulanacağına ilişkin Maliye Bakanlığının dava konusu 28.10.2010 tarih ve 97121 sayılı işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ve bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren 7 gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz edilebileceğine karar verilmiş idi.
2577 Sayılı İdari Yargı Usulü Kanunu’nun (İYUK) 27. maddesinde yürütmenin durdurulması izah edilmiştir. Bu Kanunun 1. bendine göre Danıştay’da veya İdari Mahkemeler’de dava açılmasının dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmayacağı ifade edilmiştir. Bununla birlikte 2. bentte Danıştay veya İdari Mahkemeler’in, İdari işlemlerin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlerin açıkça hukuka aykırı olması hallerinin birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verilebileceği belirtilmiştir.
Ara karar niteliğinde olan yürütmenin durdurulması istemleri üzerine verilen kararlara karşı, düzeltme yoluna gidilemediği gibi, temyiz yoluna da gidilememektedir. Bununla birlikte 1990 ve 1994 yıllarında İYUK’ta yapılan değişiklik ile yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı, 7 gün içinde, 1 kereye mahsus olmak üzere, yasada gösterilen yargı yerlerine itiraz edilebilmektedir. Ayrıca maddenin 7. bendinde de idari işlemin uygulanmasının telafisi güç veya imkansız zararların doğması potansiyelinden dolayı yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyalarının öncelikle incelip karar bağlanacağı ifade edilmiştir.
Bu hükümler çerçevesinde Danıştay 10. Dairesi’nin Maliye Bakanlığı’na 8 Haziran 2011 tarihinde tebliğ ettiği 13 Mayıs 2011 tarih ve E:2010/ 14697 sayılı Kararında; 28.10.2010 tarih ve 97121 sayılı Maliye Bakanlığı yazısının sabit oranla Türk Lirası krediler yönünden yürütmesinin durdurulmasına, değişken faizli veya dövize endeksli Türk Lirası kredilerindeki uygulama yönünden hukuka aykırılık teşkil etmediğine karar verilmiştir. Maliye Bakanlığı da İYUK’un 27. Maddesinin 6. Bendi hükmü gereğince ilgili bakanlık yazısının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Danıştay 10. Dairesinin kararına karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz etmiştir.
Mahkemece, yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi durumunda, esas dava karara bağlanıncaya kadar, eski durumun devamı sağlanmaktır. Başka bir deyişle, ilgili kişilerin İdari Yargı’da dava konusu yaptıkları idari işlem uygulaması, dava sonuna kadar ertelenmektedir. Yürütmenin durdurulması, bu ertelemeyi sağlayan geçici bir önlemdir. Yürütmenin durdurulması kararı bir mahkeme kararıdır ve bu karar verildiğinde İdare bu karara uymak durumundadır. Nitekim bu düzenleme 1982 Anayasası’nın 138. Maddesi ile de teminat altına alınmıştır. Dolayısıyla yürütmenin durdurulması kararları, diğer yargı kararları gibi idare tarafından yerine getirilmesi yasal bir zorunluluktur. Ayrıca, İYUK idari yargı karalarının yerine getirilmesinde, yürütmenin durdurulması kararlarının sonuçlarını açıklayan 28. madde de belirtildiği üzere kararların icaplarına göre gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu sürenin de hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak 30 günü geçemeyeceği ifade edilmiştir. Maliye Bakanlığı da bu çerçevede kararın kendisine tebliğ edildiği tarih olan 8 Haziran’dan itibaren, 28.10.2010 tarihinden önce kullandırılan sabit oranlı Türk Lirası kredilerin tebliğ tarihinden sonraya sarkan faiz ödemeleri üzerinden hesaplanacak KKDF’leri için kullanılacak oranın %10 olarak uygulanması gerektiğini ifade etmiştir.
Bununla birlikte, İdare’nin yaptığı itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurul’unda Bakanlık lehine sonuçlanır ise bu taktirde 8 Haziran’dan sonra %10 olarak hesaplanan KKDF’ler için tekrardan %15 olarak talep edilmesi gündeme gelebilecektir. Yürütmenin durdurulması kararı Kurul’da aynen onaylanır ise uygulama da bu haliyle devam edecektir.
28.10.2010 ile 07.06.2011 tarihleri arasında yapılmış olan kesintiler için şu anda herhangi bir şey yapılmayacaktır. Bunun için kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bununla birlikte Kurul kararı İdare aleyhine verilir ise Bakanlıkça yapılan açıklamalar çerçevesinde bu tutarların da iadesi söz konusu olabilecektir. Fakat, bunun için de (yani iadelerin alınabilmesi için) ilgili banka müşterilerinden yazılı talimat alınması söz konusu olabilecektir.
Saygılarımızla,
Kaynak : KPMG Vergi
twitter.com/vergivekanunla
http://vergikanunhaberleri.blogspot.com/