ULUSLARARASI FAALİYET GÖSTEREN ŞİRKETTE 30 İŞÇİ KOŞULU
Yargıtay 9'uncu Hukuk Dairesi 24.01.2011, 2009/46271E. 2011/131 K. tarihinde verdiği karar ile uluslararası çalışan ve 66 ülkede faaliyet gösteren işveren şirketin sadece Türkiye’deki işyerine bakılarak 30’dan az işçi çalıştırdığına karar verilmeyeceğini kabul etmiştir.
.
Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18-21. maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
.
Davalı işveren vekili, davacının 01.10.2002 tarihinden itibaren depo görevlisi olarak çalıştığını, iş akdinin 09.10.2008 tarihinde, şirketin karşılaştığı ekonomik güçlükler sebebi ile tüm yasal hakları ödenerek feshedildiğini, fesih tarihi itibari ile şirkette çalışan sayısının 30 işçiden az olduğunu davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
Yerel mahkeme tarafından davalı şirketin Türkiye’de bir işyeri ve iki şubesinin bulunduğu, fesih tarihinde bu işyerlerinde çalışan toplam 28 kişinin bulunduğu, davacı tarafın, şirkette çalışan yabancı uyruklu müdürlerin de dahil edilmesi halinde şirkette çalışan işçi sayısının 30’dan fazla olduğunu savunduğu, ancak TTK uyarınca limited şirketlerde bulunan zorunlu olarak atanan müdürlerin, hizmet sözleşmesi ile çalışan işçi statüsünde olmadıkları, davacı tarafın hizmet sözleşmesi ile çalıştıklarının kanıtlanamadığı, 30 işçi sayısında dikkate alınamayacakları, davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
.
4857 sayılı İş Kanunu’na göre işçilerin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması için işverenin 30 veya daha fazla işçi çalıştırması gerekmektedir. Ayrıca kanunun 18. Maddesinde bir işyerinin aynı iş kolunda birden fazla işyeri varsa bu durumda işyerinde çalışan sayısının tespitinde bu yerlerdeki toplam işçi sayısının dikkate alınması gerektiği düzenlenmiştir. Buna göre birden fazla işyeri bulunan bir işverene ait aynı işyerleri bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte aynı iş kolunda çalışmakta olup işverenin yurtdışında bulunan işyerinde çalışan işçilerin bu sayıya dahil edilmeyeceği yönünde ne 4857 sayılı İş Kanunu’nda ne de 158 sayılı İLO sözleşmesinde bir madde bulunmaktadır.
Uluslar arası düzeyde çalışan ve birçok ülkede işyeri açan bir kuruluşun, açtığı işyerini bulunduğu ülke mevzuatına göre kurması ve bu şubenin ayrı bir tüzel kişilik olması, aynı işkolunda birçok işyeri olduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır.
.
Olayımızda davalı şirketin doğrudan satış sisteminin dünyadaki en büyük şirketlerden biri ve 66 ülkede faaliyette bulunduğu, Türkiye’de aktif distribütör sayısının 57 olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle yasanın büyük ölçekli işverenleri dikkate aldığında, uluslar arası çalışan ve Türkiye’de şubesi bulunan bir şirketin bu şubede çalışan işçisini Türkiye’deki işyerinde çalışan işçi sayısının 30 işçiden az olduğu gerekçesi ile iş güvencesinden yoksun bırakması yasanın gerekçesine ve ölçülülük ilkesine uygun düşmez.
.
Bu olayda yapılması gereken davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlandığı kabul edilerek, feshin geçerliliği konusunda işin esasına girilmeli ve bu konuda tarafların delilleri toplanmalı ve buna göre karar verilmelidir. Yerel mahkeme tarafından davanın reddi Yargıtay tarafından hatalı bulunup bozmayı gerektirmiştir. Bu bozma kararı yerindedir.
.
Av. Alper Çekmeceligil
İş Hukuku Enstitüsü