
4857 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde değişiklik yaparak evden çalışma, uzaktan çalışma, iş paylaşımı ve esnek zamanlı çalışma şekline ilişkin hükümler getiren “4857 Sayılı İş Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı” ile ödünç iş ilişkisinin özel istihdam büroları vasıtasıyla mesleki olarak yapılacak şekilde kurulmasına yönelik “İş Kanunu ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda değişiklik yapan Tasarı Taslağı” tartışmaya açıldı. Bu adımı son derece önemli buluyoruz, ancak 4857 sayılı kanunun mevcut halindeki yetersizlikleri ortadan kaldıracak nitelikte değişikliklerin söz konusu olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değildir.
Getirilmesi düşünülen değişikliklere bakıldığında ise bunların bir bölümünün yine esneklik yolunda bir fayda sağlamayacağı, aksine işveren kesimini cezalandırıcı olduğu ve kolay uygulanabilir nitelik taşımadığı dikkat çekiyor.
Üzerinde değişiklik öngörülen ilk husus “Ödünç İş İlişkisi” ile alakalı. Bu müessese mevzuatımıza dahil olduğunda gerçekten de önemli bir değişikliğin yürürlüğe girdiği anlaşılabiliyordu. Ancak bu önemli esneklik müessesesinin mesleki olarak yapılamayacağı görüldüğünde, getirilen yeniliğin esasen uygulanabilir olmadığı da ortaya çıkmış oldu. Gerçekten de o tarihten bu yana ödünç iş ilişkisinin uygulamada bir yoğunluğu olmadığı rahatlıkla tespit edilebilir. Ne var ki, maddede yapılması öngörülen değişiklik elbette bu durumu tümüyle değiştiriyor. Yeni düzenleme tereddütsüz bir şekilde, müessesenin uygulanma oranını artıracaktır.
Taslakla birlikte 4857 sayılı İş Kanunu'nun 7. maddesinde büyük oranda değişiklik yapılıyor. Metinde nihayet ödünç iş ilişkisinin mesleki olarak yapılabilmesinin yolu açılıyor. Bu durum kanımızca son derece önemli ve olumlu bir adım olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, ödünç iş ilişkisinin sadece aşağıdaki hallerde ve işlerde kurulabileceği, kanunun 7. maddesine eklenmektedir:
- İş sözleşmesi devam eden işçinin herhangi bir nedenle iş görme edimini yerine getirememesi,
- İşletmenin iş hacminin öngörülemeyen şekilde artması,
- Aralıklı olarak gördürülen kısa süreli işlerde,
- İş güvenliği bakımından acil işlerde,
- İşletmenin günlük işlerinden sayılmayan işlerde,
- Mevsimlik işlerde.
Ne var ki, ödünç iş ilişkisinin uygulanabileceği haller ve işlerle ilgili olarak böyle bir sınırlamanın isabetli olmayacağı kanısındayız. Bu düşüncemizden elbette ödünç iş ilişkisinin sınırsız olarak uygulanabileceği sonucu çıkarılmamalıdır. Ancak müessesenin anlamı tümüyle bir esneklik fikri olduğuna göre, bunu bu derece sınırlayan hükümlerin mevcudiyetinin tartışmalı olacağı açıktır. Ayrıca böyle bir sayım “esneklik” mantığına da uygun değildir. Bu nedenle, ödünç iş ilişkisinin uygulanabileceği halleri ve işleri genişletme ihtiyacı bugün olmasa bile, çok yakında ortaya çıkacak ve büyük ihtimalle kanunun 7. maddesini yeniden ele alma zorunluluğu söz konusu olacaktır.
Üstelik bu maddeler arasındaki “işletmenin günlük işlerinden sayılmayan işlerde” ibaresinin varlığı, ödünç iş ilişkisinin uygulanabilirliğini önemli ölçüde zayıflatıyor. Zira ödünç iş ilişkisi tam da bu noktada, bir başka deyişle işletmenin günlük işlerinden sayılan işlerde tatbikat alanı bulacaktır. Gerçekten de, TİSK görüşünde de belirtildiği üzere, böyle bir sınırlandırmaya gidilmesi bu çalışma biçiminin hiç uygulanmaması sonucunu doğurabilecektir.
Tam da bu noktada, bir örnek olması açısından, ödünç iş ilişkisinin yoğunlukla yaşandığı bir ülke olan Fransa uygulamasına bakmak yol gösterici olabilir. Zira Fransa’da konunun geçmişi oldukça eskilere dayanmaktadır ve müessese birçok merhaleden geçtikten sonra, farklı siyasi iktidarların kendi dünya görüşleri çerçevesinde şekillenmesi akabinde, bugünkü halini almıştır. Kanımızca konuya kesinlikle liberal bir bakış açısıyla yaklaşma ihtiyacı bulunmaktadır. Aksi durum eşyanın tabiatına aykırı olacaktır.
http://www.gozlemgazetesi.com/yazarlar/serkan-odaman/765-calisma-hayatina-liberal-bakis-gerekiyor.html