T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
TARİH : 23.01.2006
SAYI : B.07.1.GİB.4.34.20.01/288-2533-649
KONU : Kollektif şirket ortaklarının şirket borçlarından bütün malları ile sınırsız sorumlu olacakları ve ortak adına ödeme emri çıkarılmasına gerek olmadan şirket adına çıkartılmış ödeme emrine istinaden cebri takibata geçilebileceği hk.
…………….. VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜNE
İlgi: 01.11.2005 tarih ve 55820 sayılı yazınız. İlgi yazınız ile daireniz mükelleflerinden ………………………………’ninvergi borçları nedeniyle şirket ortağı ………………….. adına kayıtlı gayrimenkulüne haciz konularak satışının istendiği, adı geçen tarafından gayrimenkulun satış ilanına karşı dava açıldığı ve İstanbul (…). Vergi Mahkemesinin
31.12.2004 tarihinde verdiği karar ile davalı idarenin savunması nalınıncaya kadar yürütmenin durdurulması kararı verildiği, bilahare 09.02.2005 tarih ve E.No:2004/2718 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması isteminin reddine hükmetmiş olup, bu defa mükellef İstanbul (…). Vergi Mahkemesinde dava açmış mahkeme yürütmenin durdurulmasına
karar verildiği, ilgili karar İstanbul Bölge İdare Mahkemesinde itiraz mevzuu yapıldığı ve ilgili mahkemece itirazın kabulüne ve yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verdiği, karar üzerine söz konusu gayrimenkulün satışının istenildiği,
Bu defa, mükellef tarafından satış gününden önce tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulduğu, bunun üzerine satışın durdurulduğu ve borcun 5 eşit taksitte taksitlendirildiği, ilk iki taksidin süresinde ödendiği, mükellef vekili tarafından dairenize verilen dilekçe ile İstanbul (…). Vergi Mahkemesinin kararının temyizi neticesinde Danıştay (…). Dairesince
22.09.2005 gün ve 2005/3324 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması yönünde karar verildiği belirtilerek tecilin hükümsüz kalması nedeniyle kalan taksitlerin ödeme imkanının bulunmadığı ve ödenen taksitlerin iadesi talep edildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; 6183 sayılı Kanunun “İcranın Kaza Mercilerince Tehiri”başlıklı 49. maddesinde “İdarece tecil edilmiş bir amme alacağı hakkında kaza mercilerince icranın tehiri kararı verilmişse: Kaza mercilerinin tehir müddeti tecil müddetinden az olduğu takdirde; tecil olunan alacak icranın tehiri müddetinin sonundan tecil müddeti sonuna kadar olan müddet içinde ve kaza mercilerinin tehiri dolayısiyle zamanında ödenmemiş borç miktariyle birlikte yeniden taksite bağlanarak alınır.
Kaza mercilerinin tehir müddeti tecil müddetinden çok ise; evvelce yapılan tecil hükümsüzdür.
Takibatın kaza mercilerine tehiri iki senelik tecil müddetini aştığı takdirde tecil müddeti uzatılmaz.” hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. Maddesinde “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların icaplarına göre
idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur.
Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez….” hükmüne yer verilmiştir.
Bununla birlikte Türk Ticaret Kanununun “Şirket Alacaklılarının Vaziyeti” başlıklı 178 inci maddesinde “Ortaklar; şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün malları ile mesuldürler.
Şirkete yeni giren kimse, girme tarihinden evvel meydana gelmiş olsa bile şirketin borçlarından, diğer ortaklarla birlikte müteselsilen ve bütün malları ile mesuldür.
Yukarı ki fıkralara aykırı olarak mukaveleye konan şartlar, üçüncü şahıslar
hakkında hüküm ifade etmez.” Denilmekte Yine aynı Kanunun “Mesuliyetin Derecesi” başlıklı 179 uncu maddesinde “ Şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket mesuldür.
Şu kadar ki; şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise, yalnız ortak veya ortaklarla birlikte şirket aleyhine dava açılabilir ve takip yapılabilir…………………….” hükmü yer almaktadır.
Ancak mezkur hükümlerden 6183 sayılı Kanunun 49 uncu madde hükmünün söz konusu ihtilafta uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Danıştay (…) uncu dairesinin 22.09.2005 tarih 2005/3324 Esas sayılı kararına temel teşkil eden ihtilaf …………............…….. Halefleri ……………..’nin vergi borçları nedeniyle şirket ortağı ……........……………… adına kayıtlı
gayrimenkulün satış işlemine ilişkin olup adı geçen mükellef adına kendi talebi doğrultusunda yapılan tecil ve taksitlendirmeye ilişkin bulunmamaktadır.
Buna göre gayrimenkulün satış işlemine karşı açılan davada; son olarak Danıştay (…) uncu dairesinin 2005/3324 Esas sayılı yürütmenin durdurulması kararı; “mevcut hukuki durumun muhafazası” anlamındadır.
Buna hükmolunması ile mevcut hukuki durumun ileriye veya geriye doğru yürütülmesine
imkan bulunmamaktadır.
Diğer taraftan adı geçen şirketin müşterek ve ferdi faaliyete dayanan bir şahıs şirketi türü olan Kollektif şirket olması ve kollektif şirkete ait borç için ödeme emrinin öncelikle şirket adına tanzim ve tebliğ edilip söz konusu takibin sonuçsuz kaldığı durumda yukarıda anılan Kanun maddeleri uyarınca şirket ortakları şirketin borçlarından bütün malları ile sınırsız sorumlu
olacaklarından ve aynı zamanda bir veya birden fazla ortak adına ödeme emri çıkarılmasına gerek olmadan şirket adına çıkarılmış ödeme emrine istinaden cebri takibata geçilebileceğinden söz konusu amme alacağının takip ve tahsilinin bu hükümler doğrultusunda bir an evvel gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.