
1- GİRİŞ
Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca vergi mükelleflerinin ödevlerinden biri defter tutmaktır. Bu ödevi yerine getirmek için mükellefler serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali müşavirlerden yararlanmaktadırlar. Mükellefler muhasebe işlemlerini yürütmelerini istedikleri meslek mensubu ile sözleşme yapmaları gerekmektedir.
Ancak, bazı mükelleflerin aldığı bu hizmetin karşılığı olan ücreti meslek mensubuna ödemediği rastlanabilen olaylardandır. Bunun karşılığında muhasebesini tutmakla görevli olan meslek mensubu muhasebeci müşavir mükellefin kendisine borcu olduğu gerekçesiyle tüm evrak ve belgelerine noter kanalıyla el koyabilmektedir. Bu durum karşısında mükellef de vergisel ödevlerini zamanında yerine getirememektedir.
Bu yazımızda, durumun mücbir sebep sayılıp sayılmayacağı ile müşavirin bir sorumluluğunun olup olmayacağı hususları aşağıda açıklanmaya çalışılacaktır.
2- SERBEST MUHASEBECİ,MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU BAKIMINDAN
02.01.1990 tarih ve 20390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmeliğin 13’üncü maddesinde, “Meslek mensubu ücret sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve belli bir meblağı kapsaması şarttır. Ücret sözleşmesine yapılan, hizmet karşılığı meslek mensubuna ortaklık payı verileceğine dair hüküm konulamaz.
Ücret, sözleşmesinin sözlü yapıldığının belirlenmesi durumunda, meslek mensubu hakkında disiplin cezası uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.
Aynı yönetmeliğin 22’nci maddesinde de özetle “Yazılı sözleşmedeki ödeme esaslarına uyulmazsa, meslek mensubu işe başlamaz ya da başlanmış ise işi sürdürmez. Bu durumda sorumluluk iş sahibine aittir.
Ücreti ödenmeyen iş sahipleri birlikte bildirilir ve bunlar borcunu ödemedikçe diğer meslek mensuplarının bu kişilerin işlerini yapması önlenir.
Birlik, bu durumda olanları derhal odalara ve Bakanlığa bildirir ve meslek mensuplarının haberdar edilmeleri sağlanır. Odaların bildirmesine rağmen, bu türden kişilerin işlerini yapan meslek mensupları hakkında disiplin cezası uygulanır” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden de görüleceği üzere, 3568 sayılı Kanun kapsamında meslek mensubu muhasebeci/müşavir ile mükellef ler arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunması zorunludur. Bu zorunluluğa uyulmaması nedeniyle meslek mensubu hakkında disiplin kovuşturulması yapılması gerekir.
3- VERGİ USUL KANUNU BAKIMINDAN
Bazı olağanüstü durumların meydana gelmesi halinde mükellefler isteseler bile vergi ödevlerini zamanında yerine getiremeyebilirler. Böyle durumlarda da Vergi Usul Kanunu olağan dışı durum son buluncaya kadar mükelleflerin ödevlerini ertelemekte ve tarh zaman aşımını ertelenen süre kadar uzatmaktadır.
Anılan kanunun 13’üncü maddesinde sayılan mücbir sebepler şunlardır:
1.Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk;
2.Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler;
3.Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler;
4.Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması, gibi hallerdir.
Bu hükümden de anlaşılacağı üzere beyanname hazırlama işlemi bir vergilendirme ödevi olup beyanname tanzimi için mükellefin gerekli olana defter ve belgelerine ulaşması gerekir. Ancak, defter ve belgelerine ulaşamadığını ispat etmesi halinde mükellefin bu durumu mücbir sebep olarak değerlendirilebilinir.
4- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Yukarıda açıklanan düzenlemelere göre, vergi mükelleflerinin defter ve belgelerini tutmakla yükümlü tutacağı meslek mensubu muhasebeci/müşavir ile yazılı bir sözleşme yapması halinde, meslek mensubunun da sorumluluğu mevcuttur.
Ayrıca, mükellefler tarafından defter ve belgelerini tutmakla yükümlü olan meslek mensubunun el koyduğunu yargı kararı, mahkemelerden veya ilgili meslek odasından alacağı bir yazı v.b. ile ispatlanması halinde, mükelleflerin durumu Vergi Usul Kanununun 13’üncü maddesinin sonundaki “gibi” edatı kapsamında değerlendirilebilecektir. Böylece, mükellefin defter ve belgelerine ulaştığı tarihe kadar geçen süre mücbir sebep hali olarak kabul edilecek ve işlemeyen süre dikkate alınması hususu vergi hukukuna aykırı düşmeyeceği şeklinde yorumlanması mümkündür.
Ayrıca, 3568 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatta meslek mensuplarının işlerini takip ettikleri mükelleflerin evrak ve belgeleri üzerinde hapis hakkı kullanabileceklerine dair bir düzenleme yer almamaktadır. Böyle bir durumda meslek mensubu hakkında disiplin kovuşturması yapılması gerekeceğinden, meslek mensubunun bağlı olduğu odanın gerekli işlemleri yapacağı da açıktır.
Bu durumdan mükellef ile meslek mensubu arasında yazılı sözleşme yapılarak işlemlerin yürütülmesinin öneminin büyük olduğu anlaşılmaktadır.
Sevilay TÜMER / Gelir Uzmanı
yildirimercan.blogspot.com/
twitter.com/vergivekanunla
http://vergikanunhaberleri.blogspot.com/