Geç gelen adalet, adalet değildir.
.
Ülkemizde, işçi ve işveren arasında geçen uyuşmazlıkların giderek arttığı dönemde uygulamada yaşanan sorunlar ve hak arama yollarının çözüm üretememesi nedeniyle de çalışma hayatında barış, söz konusu olamamaktadır.
İşçinin hem kendisinin hem de ailesinin yaşam ve tek geçim kaynağı maaş ve sosyal haklar olduğundan işçi hakları, toplumsal barış konusunda çok önemli bir rol oynamaktadır. Mevzuatımızda ise kadın hakları, çocuk hakları ve işçi hakları konusunda olumlu düzenlemeler var iken uygulamada bir türlü hedeflenen yere gelinememektedir. Bu durumun nedeni ise bir çok sebeple açıklanabileceği gibi asıl sebeplerden birinin para unsuru olduğu görülmektedir. İnsanların geçim sıkıntısı nedeniyle de bilgiye ulaşamaması ve haklarını bilmemesi de tali bir sebep olarak görülmektedir.
Uygulamadan örnek verecek olursak, asgari ücretli çalışan bir işçinin maaşı 3 ay ödenmediği takdirde işçinin kendisi ve ailesi maddi açıdan ciddi zarar görecek borçlarından dolayı işçi, psikolojik olarak yıpranacak hem ailesine hem arkadaşlarına hiçbir yarar sağlayamayacaktır. Hukuki açıdan ise işçi, işi derhal bırakabilir ve alacaklarını almak için İş Mahkemesine dava açarak hakkını arayabilir. Asgari ücretli çalışan işçinin dava masraflarını karşılayacak gücü nasıl olacaktır? Hele ki 01.10.2011 tarihinde çıkarılan HMK uyarınca gider avansı dava şartı olduğundan işçinin en düşük dava açma masrafı 450 TL olmuştur. Kanun koyucu bir hakkı verirken uygulamasının da nasıl olacağını düşünmesi gerekir. Bu durumda karnını dahi doyuramayan işçi, dava masraflarını nasıl karşılayacaktır? İşveren, işçiyi aylarca ücret ödemeden çalıştırmış, işçinin ücretini ödemediğinden işçinin emeğini sömürmüştür. İşçi, hak arama masraflarını karşılamadığından bu durum haksız olanın işverenin yanına kar olarak kalmaktadır. Bu sorunun acil olarak çözümlenmesi gerekir.
İşçi, ailesinden daha çok gördüğü ve yıllarını verdiği işyerinden ufak bir uyuşmazlıkta işveren tarafından anında kapı önüne koyulmaktadır. İşçi, kıdem, ihbar ve diğer alacaklarını almak için Mahkeme yollarına düşmektedir. Dava masrafları engeli aşan işçi, en büyük sorunla karşı karşıyadır. İşyerinden tanık bulmak gerekecektir. Yıllardır dost bildiği, eşinden, çocuğundan daha çok gördüğü iş arkadaşları dava açan işçiye, anında sırtını dönmektedir. Hem işinden hem de soysal çevreden soyutlanan işçi, dava masrafları sorunu, tanık bulma sorunu, avukat bulma sorunu derken devletin ve kanunlarımızın hiçbir şekilde işçinin yanında olmadığını görmektedir.
Manevi olarak ayakta durmak zorunda olan işçi, psikolojik dayanak olarak avukatını ve varsa sendikasını görmektedir. Bu sorunları bir bir aşan işçi, uzun yargılamalara ve işverenin işten çıkarma tehdidi ile bulduğu yalancı tanıklarla psikolojisini dik tutmak zorundadır. İşçinin yaptığı büyük mücadele sonunda davayı kazanan işçi, alacağını hemen alabilecek midir? Dava sonucu haksız olan işveren, faaliyetini devam ediyorsa, işçinin yaptığı icra takibine teminat göstererek temyiz hakkını kullanabilir. Bu durumda işçi alacağı davası, Yargıtay’ın 9. Hukuk Dairesine gider ve dosya yaklaşık olarak 2 -2,5 yıl incelenmek üzere bekler. İşverenlerin, işçilere karşı davaları kaybetmesi sonucu her dosyanın temyize gönderilmesinden dolayı, ilgili Yargıtay Dairesi maalesef işlemeyecek hale gelmiştir. Uzun süren bu dava süresince, işçinin bilinçli olmaması durumda işçinin kuşkusu avukat ve adalet yönünden giderek artacaktır. İşçi, www.yargıtay.gov tr adresinden dosyasının akıbetini takip edeceğini bilmelidir. Bilinçsiz olan ve haklarını bilmeyen işçilerin, art niyetli işverenler tarafından her zaman sömürüleceğini ve ezileceğini unutmaması gerekir.
Sonuç olarak, en çok uyuşmazlık görülen iş davalarında yargı yükünü dava masrafı koyarak hafifletmek yerine hukuksuz davranan işverenlere ciddi idari yaptırımlar getirerek, uyuşmazlığın Mahkeme yoluna gitmeden sorunları, işçi lehine çözümler üreten kurallar getirilmelidir. İş müfettişi sayısının arttırılarak, ücret uyuşmazlığı yaşanmayan, işverenin ispatlaması gerektiği konularda İş Müfettişi raporunun ilam hükmünde olması ve işçinin bu rapora dayalı olarak işverene ilamlı icra yoluna gitmesini, aksi durumda ise işverenin dava açmasını sağlayan bir yol, kanun koyucu tarafından düşünülebilir. Belirttiğim konularda acilen çözüm bulunmadığı sürece, ülkenin adaletiyle övünmek yerine, sadece dünyanın en büyük adliyesini yapmakla övünmek zorunda kalırız. Halbuki, alın teri ile çalışmış namuslu işçilerin hakkı, kolaylıkla ve hızlı savunulduğu, sadece parası olanların adaletini sağlamak yerine zengin-fakir,din, dil,ırk ayrımı gözetmeksizin insanların haklarını gönül rahatlığı ile arayabilecek bir adalet mekanizması amaçlanması gerekmektedir.
Av.Suat Yurdseven
http://gundem.milliyet.com.tr/gec-gelen-adalet--adalet-degildir-/av-suat-yurdseven/gundem/gundemyazardetay/14.06.2012/1553962/default.htm