İhbar İkramiyesi
Vergi idaresinin mükellef davranışları karşısındaki haber alma yollarından biriside ihbar yoludur. Vergi incelemelerinin büyük bölümünde ihbarlar rol oynamaktadır. Nitekim Gelir İdaresi'nin 2014 yılı Faaliyet Raporu'na göre idareye 2014 yılında 32 bin 690 adet ihbar yapılmıştır. Bu ihbarlar kayıt dışı ekonomi ile mücadele açısından değerlendirildiğinde önemli bir mücadele aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu müessesenin önemi dolayısıyla ihbar sahiplerine ikramiye de ödenmektedir. Nitekim aynı Rapora göre 2014 yılında 296 ihbarcıya 6 milyon 202 bin .544 TL ihbar ikramiyesi ödenmiştir.
İhbar müessesesi ve ihbar ikramiyesinin ödenmesi hukukumuzda 31.12.1931 tarih ve 1993 sayılı "Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Hakları Ve Daimi Vergilerin Mektumatı Muhbirlerine Verilecek İkramiye Hakkında Kanun" ile düzenlenmiştir.
İhbarcıların kimliği idare tarafından gizli tutulmakta, ihbar edilene kesinlikle açıklanmamaktadır. Ancak ihbar sonucu aramalı inceleme yapılmış ve sonucunda ihbarın gerçek dışılığı anlaşılmışsa, Vergi Usul Kanunu'nun 142/son maddesi uyarınca ihbar olunanın isteği üzerine ihbarcının kimliğinin kendisine açıklanması zorunludur. İncelemenin aramalı yapılmadığı hallerde ise ihbar asılsız çıksa dahi, idare ihbarcının kimliğini açıklamamaktadır. Ancak bu durumda dahi haksız ihbar, pek çok halde mükellefin kişilik haklarını zedelediği için, haksızlığa uğrayan kişiye hukuki ve cezai yollara müracaat hakkı doğurmaktadır. Bu nedenle bu gibi durumlarda da istek üzerine ihbarcının kimliğinin haksızlığa uğrayan veya iftira edilene verilmesi gerekir. Uygulamada bu gibi hallerde mükellefler mahkeme yoluyla ihbarcının adını idareye sordurarak öğrenebilmektedirler.
İhbarlarla ilgili olarak, daha doğrusu dilekçe hakkı ile ilgili olarak yayımlanan 2004/12 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nde, ad, soyad ve adres bulunmayan, imza taşımayan, belli bir konuyu içermeyen ya da yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili dilekçelerin işleme konulmayacağı vurgulanmakla birlikte başvurulara olayla ilgili inandırıcı mahiyette bilgi ve belgeler eklenmişse veya somut nitelikli bilgi, belge, olaylara dayanılıyorsa yine de bu hususların ihbar kabul edileceği ve idarece işlem yapılabileceği açıklanmıştır.
Maliye Bakanlığı da uygulamada söz konusu genelgeye göre işlem yapmakta, ihbarlarda vergi kaybının somut olay ve/veya somut delillerle açıkça ortaya konulmasını aramakta ve bu şekilde usule uygun ihbarlardan hareketle vergi incelemesi yapmaktadır. Ancak bir vergi incelemesi yapılmaksızın dahi tespit edilebilecek, örneğin yoklama yoluyla yahut mükellefin beyan veya bildirimlerinden görülebilecek usulsüzlüklere ilişkin ihbarlar yoğun ve yağın denetimlerde dikkate alınmak üzere ilgili birimlere yönlendirilmektedir. Ancak ihbar ikramiyesine hak kazanılabilinmesi için, ihbarcının ihbarında kimliğini açıkça ortaya koyması ve gerektiğinde inceleme elemanı ile iş birliği yapması gerekmektedir. Ayrıca ihbar ikramiyesinin ödenebilmesi için ihbarın, ihbar konusunda bir inceleme başlamamışken yapılmış olması ve ihbarcının ikramiye talebini de ihbar dilekçesinde belirtmiş bulunması gerekmektedir. İkramiye talep etmeden yapılan ihbarlar üzerinden ikramiye ödenmemektedir.
Aynı konuda veya aynı mükellef hakkında birden fazla ihbar olursa, ihbar ikramiyesi ilk ihbarı yapana ödenir. Ancak tabii ki, inceleme sonucu bulunan matrah farkı ile ihbar konusu arasında bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Belli bir konuda yapılan ihbar neticesinde, ihbar konusunun dışında başkaca konularda da matrah veya vergi farkı tespit edilmişse, ihbar konusunun dışında kalan kısım üzerinden ikramiye ödenmez. İhbar neticesinde incelemenin başka mükelleflere de sirayet etmesi ve oralardaki vergi kayıplarının da ortaya çıkartılması halinde ödenecek ihbar ikramiyesi, sadece ihbar olunan mükellefte ortaya çıkartılan vergi kaybı üzerinden hesaplanır. Örneğin bir mükellefin bir başka mükellefe sahte fatura düzenlediğini somut olarak ihbar eden kişinin alacağı ikramiyenin hesabında, düzenleyen mükellef nezdinde yapılan inceleme sonucu vergi ve ceza kesilmesinden başka bu faturayı kullanan mükellefin de incelemeye alınması ve onun aleyhine de vergi ve ceza tarh edilmesi halinde, sahte faturayı kullanan aleyhine tarh olunan vergi ve ceza tutarı dikkate alınmaz, hesaplama sadece düzenleyendeki vergi kaybı üzerinden yapılır.
İhbar üzerine yapılan vergi incelemeleri neticesinde inceleme elemanlarının, ihbar olunan aleyhine vergi inceleme raporu düzenledikten başka, "ihbar ikramiyesi görüş raporu" da düzenlemesi gerekir. İkramiyenin ödenebilmesi için bu raporda inceleme elemanının olumlu görüş belirtmesi gerekmektedir.
İhbar ikramiyesinin oranı, kanunda artan oranlı tarifeye benzer şekilde düzenlenmişse de dilimlerin yeni Türk Lirasına uyarlanmamış olması dolayısıyla tarife anlamsızlaşmıştır. Dolayısıyla oranı, % 10 olarak söylemek yanlış olmaz. Bu oranda hesaplanan ikramiyenin 1/3'ü verginin kesin surette tahakkukundan ve geri kalan kısmı ise vergi ve cezasının tahsilinden sonra ödenmektedir. Maliye Bakanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatında çalışanlar, takdir ve uzlaşma komisyonlarında görev alanlar, tahakkuk servislerinde çalışanlar, mal memurları, vergilerle ilgili komisyonların üyeleri, vergi incelemesi ile uğraşanlar, vergi yargısında görev yapanlar, Danıştay'da görev yapanlar, vergi işlerinde görevlendirilmiş bilirkişilere ihbar ikramiyesi ödenmez.
Öte yandan ihbar ikramiyesi ödenecek kişinin olayla ilgisinin bulunmaması ya da vergi kaçırmaya yardım etmemiş olması gibi koşullar kanunda aranmamıştır (Danıştay 3. Dairesi E. 2002/2039 K.2003/4513 sayılı Kararı). Bu nedenle bir vergi suçuna iştirak edenin fiil hakkında veya bir şirketin yönetim kurulunda bulunan bir kişinin şirketin vergi ziyaına yol açan bir fiili dolayısıyla ihbarda bulunması halinde de ikramiye alması mümkündür. Ancak tabii ki, ikramiye almak, kendisine iştirak cezası kesilmesine de engel değildir.
İhbar ikramiyesi müessesesi ilk bakışta basit bir konuymuş gibi görünse de işin içine girince pek çok özellik ve ince nokta karşımıza çıkmakta, çok sayıda yargı kararına konu olduğu görülmektedir. Bu nedenle bu konuda daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler Gelir İdaresi Grup Başkanı Sayın İmdat Türkay'ın "Vergi Kayıp-Kaçağının İhbarı ve Muhbire İhbar İkramiyesi" adlı ve geçtiğimiz aylarda 2. Bakısı Seçkin Yayınevi'nden yayımlanan kapsamlı çalışmasına başvurabilirler.
BUMİN DOĞRUSÖZ / DÜNYA
Vergi idaresinin mükellef davranışları karşısındaki haber alma yollarından biriside ihbar yoludur. Vergi incelemelerinin büyük bölümünde ihbarlar rol oynamaktadır. Nitekim Gelir İdaresi'nin 2014 yılı Faaliyet Raporu'na göre idareye 2014 yılında 32 bin 690 adet ihbar yapılmıştır. Bu ihbarlar kayıt dışı ekonomi ile mücadele açısından değerlendirildiğinde önemli bir mücadele aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu müessesenin önemi dolayısıyla ihbar sahiplerine ikramiye de ödenmektedir. Nitekim aynı Rapora göre 2014 yılında 296 ihbarcıya 6 milyon 202 bin .544 TL ihbar ikramiyesi ödenmiştir.
İhbar müessesesi ve ihbar ikramiyesinin ödenmesi hukukumuzda 31.12.1931 tarih ve 1993 sayılı "Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Hakları Ve Daimi Vergilerin Mektumatı Muhbirlerine Verilecek İkramiye Hakkında Kanun" ile düzenlenmiştir.
İhbarcıların kimliği idare tarafından gizli tutulmakta, ihbar edilene kesinlikle açıklanmamaktadır. Ancak ihbar sonucu aramalı inceleme yapılmış ve sonucunda ihbarın gerçek dışılığı anlaşılmışsa, Vergi Usul Kanunu'nun 142/son maddesi uyarınca ihbar olunanın isteği üzerine ihbarcının kimliğinin kendisine açıklanması zorunludur. İncelemenin aramalı yapılmadığı hallerde ise ihbar asılsız çıksa dahi, idare ihbarcının kimliğini açıklamamaktadır. Ancak bu durumda dahi haksız ihbar, pek çok halde mükellefin kişilik haklarını zedelediği için, haksızlığa uğrayan kişiye hukuki ve cezai yollara müracaat hakkı doğurmaktadır. Bu nedenle bu gibi durumlarda da istek üzerine ihbarcının kimliğinin haksızlığa uğrayan veya iftira edilene verilmesi gerekir. Uygulamada bu gibi hallerde mükellefler mahkeme yoluyla ihbarcının adını idareye sordurarak öğrenebilmektedirler.
İhbarlarla ilgili olarak, daha doğrusu dilekçe hakkı ile ilgili olarak yayımlanan 2004/12 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nde, ad, soyad ve adres bulunmayan, imza taşımayan, belli bir konuyu içermeyen ya da yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili dilekçelerin işleme konulmayacağı vurgulanmakla birlikte başvurulara olayla ilgili inandırıcı mahiyette bilgi ve belgeler eklenmişse veya somut nitelikli bilgi, belge, olaylara dayanılıyorsa yine de bu hususların ihbar kabul edileceği ve idarece işlem yapılabileceği açıklanmıştır.
Maliye Bakanlığı da uygulamada söz konusu genelgeye göre işlem yapmakta, ihbarlarda vergi kaybının somut olay ve/veya somut delillerle açıkça ortaya konulmasını aramakta ve bu şekilde usule uygun ihbarlardan hareketle vergi incelemesi yapmaktadır. Ancak bir vergi incelemesi yapılmaksızın dahi tespit edilebilecek, örneğin yoklama yoluyla yahut mükellefin beyan veya bildirimlerinden görülebilecek usulsüzlüklere ilişkin ihbarlar yoğun ve yağın denetimlerde dikkate alınmak üzere ilgili birimlere yönlendirilmektedir. Ancak ihbar ikramiyesine hak kazanılabilinmesi için, ihbarcının ihbarında kimliğini açıkça ortaya koyması ve gerektiğinde inceleme elemanı ile iş birliği yapması gerekmektedir. Ayrıca ihbar ikramiyesinin ödenebilmesi için ihbarın, ihbar konusunda bir inceleme başlamamışken yapılmış olması ve ihbarcının ikramiye talebini de ihbar dilekçesinde belirtmiş bulunması gerekmektedir. İkramiye talep etmeden yapılan ihbarlar üzerinden ikramiye ödenmemektedir.
Aynı konuda veya aynı mükellef hakkında birden fazla ihbar olursa, ihbar ikramiyesi ilk ihbarı yapana ödenir. Ancak tabii ki, inceleme sonucu bulunan matrah farkı ile ihbar konusu arasında bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Belli bir konuda yapılan ihbar neticesinde, ihbar konusunun dışında başkaca konularda da matrah veya vergi farkı tespit edilmişse, ihbar konusunun dışında kalan kısım üzerinden ikramiye ödenmez. İhbar neticesinde incelemenin başka mükelleflere de sirayet etmesi ve oralardaki vergi kayıplarının da ortaya çıkartılması halinde ödenecek ihbar ikramiyesi, sadece ihbar olunan mükellefte ortaya çıkartılan vergi kaybı üzerinden hesaplanır. Örneğin bir mükellefin bir başka mükellefe sahte fatura düzenlediğini somut olarak ihbar eden kişinin alacağı ikramiyenin hesabında, düzenleyen mükellef nezdinde yapılan inceleme sonucu vergi ve ceza kesilmesinden başka bu faturayı kullanan mükellefin de incelemeye alınması ve onun aleyhine de vergi ve ceza tarh edilmesi halinde, sahte faturayı kullanan aleyhine tarh olunan vergi ve ceza tutarı dikkate alınmaz, hesaplama sadece düzenleyendeki vergi kaybı üzerinden yapılır.
İhbar üzerine yapılan vergi incelemeleri neticesinde inceleme elemanlarının, ihbar olunan aleyhine vergi inceleme raporu düzenledikten başka, "ihbar ikramiyesi görüş raporu" da düzenlemesi gerekir. İkramiyenin ödenebilmesi için bu raporda inceleme elemanının olumlu görüş belirtmesi gerekmektedir.
İhbar ikramiyesinin oranı, kanunda artan oranlı tarifeye benzer şekilde düzenlenmişse de dilimlerin yeni Türk Lirasına uyarlanmamış olması dolayısıyla tarife anlamsızlaşmıştır. Dolayısıyla oranı, % 10 olarak söylemek yanlış olmaz. Bu oranda hesaplanan ikramiyenin 1/3'ü verginin kesin surette tahakkukundan ve geri kalan kısmı ise vergi ve cezasının tahsilinden sonra ödenmektedir. Maliye Bakanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatında çalışanlar, takdir ve uzlaşma komisyonlarında görev alanlar, tahakkuk servislerinde çalışanlar, mal memurları, vergilerle ilgili komisyonların üyeleri, vergi incelemesi ile uğraşanlar, vergi yargısında görev yapanlar, Danıştay'da görev yapanlar, vergi işlerinde görevlendirilmiş bilirkişilere ihbar ikramiyesi ödenmez.
Öte yandan ihbar ikramiyesi ödenecek kişinin olayla ilgisinin bulunmaması ya da vergi kaçırmaya yardım etmemiş olması gibi koşullar kanunda aranmamıştır (Danıştay 3. Dairesi E. 2002/2039 K.2003/4513 sayılı Kararı). Bu nedenle bir vergi suçuna iştirak edenin fiil hakkında veya bir şirketin yönetim kurulunda bulunan bir kişinin şirketin vergi ziyaına yol açan bir fiili dolayısıyla ihbarda bulunması halinde de ikramiye alması mümkündür. Ancak tabii ki, ikramiye almak, kendisine iştirak cezası kesilmesine de engel değildir.
İhbar ikramiyesi müessesesi ilk bakışta basit bir konuymuş gibi görünse de işin içine girince pek çok özellik ve ince nokta karşımıza çıkmakta, çok sayıda yargı kararına konu olduğu görülmektedir. Bu nedenle bu konuda daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler Gelir İdaresi Grup Başkanı Sayın İmdat Türkay'ın "Vergi Kayıp-Kaçağının İhbarı ve Muhbire İhbar İkramiyesi" adlı ve geçtiğimiz aylarda 2. Bakısı Seçkin Yayınevi'nden yayımlanan kapsamlı çalışmasına başvurabilirler.
BUMİN DOĞRUSÖZ / DÜNYA