.
.
YENİ TÜRK TİCARET KANUNUNA GÖRE ANONİM ŞİRKET YÖNETİM KURULUNUN YÖNETİM VE TEMSİL YETKİSİNİN KAPSAMI VE DEVRİ
.
.
.
Öz
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlerin yönetimine ve temsiline ilişkin düzenlemelerinin profesyonel yönetim ve şeffaflık ilkeleri çerçevesinde şekillendirildiği dikkat çekmektedir. Yeni TTK’da yönetim ve temsil yetkisi birbirinden ayrılmış, devir için esas sözleşmede yer alacak bir dayanak hükmü şart koşulmuş, teşkilat yönergesi çıkarma yükümü getirilmiş ve yürütme yetkisini haiz olan ve olmayan (executive/ non-executive) yönetim kurulu üyesi ayrımının uygulanmasına imkan veren esnek bir sistem benimsenmiştir. İşte, bu çalışmada, yeni TTK’nın
anonim şirket yönetim kurulu için öngördüğü yönetim ve temsil yetkisinin kapsamı ile bu yetkilerin devri ele alınmaktadır.
.
1. GİRİŞ :
.
Bilindiği üzere, 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (T.C. Yasalar, 2011) (YTTK)1, anonim şirket yönetim kurulunu, hem yapısal hem de işlevsel yönden kurumsal yönetim kurallarını da gözeterek, yeni hükümlerle düzenlemiş; bunu yaparken profesyonel yönetimi ve tam şeffaflığı özenle dikkate almıştır. Bu yeni düzenlemelere örnek olarak, yönetim kurulu üyelerinin paysahibi olmaları zorunluluğunun kaldırılması (m. 359); ETTK’nın ağırlaştırılmış yönetim kurulu toplantı nisabına ilişkin hükmün değiştirilmesi(m.390), azlığa yönetim kurulunda temsil hakkı tanınması (m. 360); yönetim kurulu üyelerinin görevleri sırasında şirkete kusurlarıyla verecekleri zararın sigorta ettirilmesi (m. 361) gösterilebilir. YTTK’da, özellikle yabancı sermayeli şirketlerde, yönetim kurulu toplantılarının yapılabilmesini kolaylaştırmak amacıyla, yönetim kurulu toplantılarının elektronik ortamda yapılabilmesine de olanak sağlanmıştır(Komisyon Raporu).
Yine, YTTK, şirket esas sözleşmesinde hüküm bulunması şartı ile –bir örgütlenme yönergesine göre- yönetimin kısmen veya tamamen devrini öngörerek, anonim şirket yönetim kurulunun yapısını bir anlamda Amerikan kurul sistemine uygun hale getirmiş ve ETTK’da zaten mevcut bulunan sistemi geliştirmiştir. Yeni sistem, bu yönüyle, yürütme yetkisini haiz olan ve olmayan (executive/non-executive) yönetim kurulu üyesi ayrımının uygulanmasına müsaittir. Bu düzenleme, Alman yönetim kurulu/gözetim kurulu ve Fransız genel müdürün şirket başkanı olduğu (Président Directeur
Général) sisteme de olanak vermektedir(Komisyon Raporu).
Dolayısıyla, bu çalışmamızda, yeni TTK’ya göre anonim şirket yönetim kuruluna tanınan yönetim ve temsil yetkisinin kapsamı, yönetim kurulunun görev dağılımı, yönetimin devri, temsil yetkisinin sınırlandırılması, yönetim kurulu üyelerinin özen ve bağlılık yükümlülükleri üzerinde durulacaktır.
.
2. Yönetim Kurulunun Yönetme Ve Temsil Yetkisi :
.
ETTK’nın 317. maddesinde “Anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur.” hükmü yer almakta idi. YTTK’nın 365. maddesinde de “Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur.
Kanundaki istisnaî hükümler saklıdır.” denilmiştir. Dolayısıyla, YTTK’da, TTK’nın konuya ilişkin hükmü aynen muhafaza edilmiş, ancak yeni eklenen ikinci cümle ile istisnalar saklı tutulmuştur.
Kanunî istisnaların başında yönetimin bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devri (YTTK, m.367/f.1) ile murahhas üye veya müdür atanması (YTTK, m.370/f.2) gelmektedir. Yine, tasfiyeye girmiş şirketlerde tasfiye memurları da tasfiyeye ilişkin yönetim ve temsil hak
ve yetkilerini kullandıklarından, söz konusu yetkileri ve hakları düzenleyen hükümler istisnalar kapsamındadır(Komisyon Raporu). Bu istisnalara birazdan değinilecektir.
YTTK’ya göre, temsile veya yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur(YTTK, m.371/f.5). Ancak, şirketin rücû hakkı saklıdır.
.
3. Yönetim Kurulunun Görev Dağılımı :
.
ETTK’nın 318. maddesinde;
“İdare meclisi her yıl azaları arasından bir reis ve bulunmadığı zamanlarda ona vekalet etmek üzere bir reisvekili seçer.
İdare meclisi, işlerin gidişine bakmak, kendisine arz olunacak hususları hazırlamak, bütün önemli meseleler hususiyle bilançonun tanzimi hakkında rapor vermek ve kararlarının tatbikine nezaret etmek üzere, azalardan lüzumu kadar komite veya komisyon kurabilir.
Bankalar Kanununun hususi hükümleri mahfuzdur.” denilmekte idi.
YTTK’nın, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımına ilişkin 366. maddesi, ETTK’nın anılan maddesinin, bazı değişikliklerle tekrarıdır. Zira, YTTK’nın 366. maddesinde de;
“Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi öngörülebilir.
Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabilir.”
denilmiştir.
YTTK’nın sözkonusu hükmünde göze çarpan ilk değişiklik 366. maddenin birinci fıkrasında, birden fazla başkan vekili seçilmesine olanak sağlanarak yapılmıştır. ETTK hükmü bazı ticaret sicili memurluklarınca “sadece bir başkan vekilinin seçileceği” şeklinde yorumlandığından, bu şekilde açıkça düzenlemesi yoluna gidilmiştir. İkinci değişiklik ise, başkanın ve vekilinin veya bunlardan birinin seçiminin genel kurulca da yapılabilmesine dairdir. Bu hükümle başkana ve vekiline güç kazandırmak amaçlanmıştır(Komisyon Raporu).
Dolayısıyla, YTTK gereği, yönetim kurulu, her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere en az bir başkan vekili seçecektir(YTTK, m.366/f.1). Ancak, Kanun, bu görevlendirmenin yıllık olarak yapılmasını öngörmektedir. Dolayısıyla, yönetim
kurulu üyeleri iki veya üç yıllık bir süre için seçilmiş dahi olsalar, anıseçiminin her yıl yapılması gerekir. Yoksa, yönetim kurulu, üyelerinin görev süresine paralel şekilde, iki ya da üç yıllık bir süre için başkan ve başkanvekili seçimi yapamaz.
Biraz önce ifade ettiğimiz üzere, YTTK, yönetim kurulu başkan ve başkanvekilinin, şirket genel kurulu tarafından seçilmesine de imkan sağlamıştır(YTTK, m.366/f.1). Ancak, bunu temin için, şirket esas sözleşmesinde, “yönetim kurulu başkanının ve başkan vekilinin veya bunlardan sadece birinin genel kurul tarafından seçileceğine” dair bir hükmün bulunması gerekir. Böyle bir hükme, kuruluş esas sözleşmesinde yer verilebileceği gibi, başlangıçta bu yönde bir hüküm yer almasa dahi sonradan esas sözleşme değişikliğine giderek bu yönde bir hüküm de tesis edilebilir.
Bunun yanında, anonim şirket yönetim kurulu;
- İşlerin gidişini izlemek,
- Yönetim kuruluna sunulacak konularda rapor hazırlamak,
- Yönetim kurulu kararlarını uygulatmak,
- Veya iç denetim
amacıyla “komiteler” ve “komisyonlar” da kurabilir(YTTK, m.366/ f.2). Hatta, bu komite ve komisyonlarda, yönetim kurulu üyeleri de bulunabilir.
Ancak, hemen belirtelim ki, ne bu komite ve komisyonların kurulması ne de yönetim kurulu üyelerinin bu komite ve komisyonlarda bulunması zorunlu değildir. Bu hususlar tamamen şirket yönetim kurulunun takdirine bırakılmıştır.
.
4. YTTK’YA GÖRE YÖNETİM YETKİSİNİN DEVRİ :
.
ETTK’nın 319. maddesinde;
“Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilmiyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı tesbit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti verilir.
Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317nci madde hükmü tatbik olunur.”
hükmü yer almakta idi.
ETTK’nın bu hükmünde yer aldığı gibi, YTTK’ya göre de, yönetim kurulu, yönetim haklarıyla temsil yetkilerini muhakkak kendisinin kullanmasının zorunlu olmadığı; gereğinde bir gözetim organı olarak çalışabilen bir organdır. Bu amaçla, YTTK’da yönetim kurulunun hemen hemen üyelerinin tümünün, yürütme yetkisini haiz olmayan (non-executive) üye konumuna geçebildiği esnek bir rejim benimsenmiştir(Komisyon Raporu).
Ancak, YTTK’nın bu konudaki düzenlemesi ETTK’nın 319. maddesinin ikinci fıkrasından bazı noktalarda farklıdır. Bu noktaları şu şekilde izah edebiliriz:
.
(1) YTTK yönetim hakkı ile temsili yetkisini birbirinden ayırmıştır.
Bu, birazdan ele alınacak olan YTTK’nın 367. ve de 370. maddenin ikinci fıkrası hükmünden anlaşılmaktadır.
.
(2) Devir esas sözleşmesel dayanağı gerektirir ve ancak yönetim kurulu tarafından kabul edilen bir teşkilat yönergesi ile yapılır.
.
(3) Korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir şekilde ortaya koyan alacaklılar bu yönerge hakkında bilgilendirilir.
.
(4) YTTK’da yönetim kurulu yanında ondan tamamen bağımsız, “yönetim” diye adlandırılan bir organ oluşturulmamış, yönetim kurulu ile “yönetim” arasında kesin bir ayrım bulunduğu anlayışı reddedilmiş, sadece şirketin işletme konusunun elde edilebilmesi için gerekli tüm kararların
alınması hakkının, yani bir iç ilişki hakkı olan yönetimin kısmen veya tamamen devrine imkân verilmiştir2.
.
4.1. Yönetim Yetkisinin Üyelere veya 3. Şahıslara Devri :
.
Anonim şirket, kural olarak, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. “Kurul organ” olması noktasında, “yönetim görev ve yetkisi” kurul olarak icra edilir. Bu manada, anonim şirketin yönetimi ve temsili –devredilmediği takdirde-, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir(YTTK,
m.367/f.2).
Bununla birlikte, YTTK, yönetim kuruluna, şirketin yönetimini, bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya yönetim kurulu üyesi olması şart olmaksızın üçüncü bir kişiye ya da kişilere devretme imkanı getirmektedir(YTTK, m.367/f.1). Yönetimin devri, “kısmen” veya “tamamen” olabilir. Bir başka deyişle, yönetim kurulu, şirketin yönetimini tümüyle yukarıda sayılan kişilere devredebileceği gibi, bir kısmını da devredebilir.
Yönetimin bu anlamda devri, organsal işlevin devridir. Devir, kural olarak temsil yetkisinin devrini içermez. Bunun için temsil yetkisinin 370. maddeye göre ayrıca veya aynı işlemde açıkça belirtilmek suretiyle devri gerekir. Bu husus birazdan izah edilecektir.
YTTK’ya göre şirket yönetiminin devri için, evvela şirket esas sözleşmesinde “yönetimin kısmen veya tamamen devredilebileceğine” dair bir hükmün3 bulunması, bulunmuyor ise de bu yönde bir hüküm tesis edilmesi gerekir(YTTK, m.367/f.1). Bu hususta sadece genel kurul kararı almak
yeterli olmaz.
Anılan esas sözleşme hükmü yanında, şirketin yönetimini düzenleyen bir “iç yönergenin de” yönetim kurulu tarafından hazırlanıp uygulamaya konması gerekir(YTTK, m.367/f.1). Bu yönergede; şirketin yönetimi için gerekli olan görevler tanımlanır ve yerleri gösterilir, özellikle de kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğu belirtilir(YTTK, m.367/f.1).
Yönerge, üretim öncesini, üretimi, pazarlamayı, muhasebenin yapısını, işleyişini, görev tanımlarıyla şemasını içerir; “yönetimi” bir bütün halinde düzenler. Yönergede örgüt şemasının verilmesi yeterli değildir; karar ve atama yetkileri ile işletmenin teknik, ticarî ve hukukî açıdan yönetimine ilişkin esasları da içermelidir. Bu tasarruf murahhasların yetki alanlarının da açıkça belirlenmesinde önem kazanır. Örgütlenme yönergesinin tescil ve ilânı gerekli değildir. Ancak, YTTK bu yönergenin kim tarafından karara bağlanacağına ilişkin bir açıklığı içermemektedir. Bu yönergeyi genel kurul veya yönetim kurulu onaylayabilir. Bu onay hiçbir organ açısından o organa özgülenmiş ve devredilemeyecek bir yetki taşımaz. Devir, esas sözleşmede açıkça öngörüldüğüne göre, devir yönergesi bakımından gerekli esas sözleşmesel dayanak sağlanmış demektir. Önemli olan devirdir. Bu da esas sözleşmede öngörülen bir hükümle, “meşruiyet” temelini kazanmış olmaktadır. Teşkilât yönergesi bu devri uygulamaya ilişkin hükümlerini göstermesi bakımından önemlidir(Komisyon Raporu).
.
Yönetim kurulu, talep edilmesi halinde, paysahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir(YTTK, m.367/f.1). Yönerge hakkında bilgi verilmesi konusunda YTTK pay sahipleriyle alacaklılar
arasında bir fark yapmıştır. Paysahiplerinin bu hususta “korunmaya değer menfaat”leri bulunduğuna ilişkin güçlü bir karine vardır. Alacaklılarda böyle bir karine mevcut değildir. Bu sebeple, yönetim örgütü hakkında paysahipleri bilgilendirilmelidir. Alacaklılar ise korunmaya değer menfaatleri
bulunduğunu ikna edici bir şekilde ortaya koyarlarsa bilgilendirilirler.
Menfaatin, istenen konu ve olgu ile ilgisi de gözönüne alınmalıdır. Sorumluluk davalarında ve iflâsta paysahipleri ile alacaklıların menfaati somutlaşır.
Bilgi verme yükümü yönergenin bir kopyasının verilmesini zorunlu kılmaz. Ayrıca haklı sebeplerin varlığında (meselâ, bir alacaklının açtığı bir davada bu yönergeden bir rakibin yararlanması olasılığının bulunması gibi) talebin reddedilmesi de mümkündür(Komisyon Raporu).
Bu noktada bir hususu belirtmekte fayda görülmektedir. “İç yönerge” mecburiyeti, sadece yönetim kurulunun şirketi yönetme görevine ilişkindir.
Yoksa, şirketin temsili için böyle bir yönerge zorunluluğu bulunmamaktadır.
Şirketin temsil edilmesi bir sonraki bölümde detaylı olarak açıklanacaktır.
.
4.2. Yönetim Kurulunun Ticarî Mümessil ve Vekil Atama Yetkisi :
.
YTTK’nın 368. maddesine göre, yönetim kurulu, ticarî mümessil ve ticarî vekiller atayabilir. Yönetim kuruluna yasa ile tanınan bu yetki devredilemez niteliktedir. Nitekim, YTTK’nın 375. maddenin (d) bendinden “müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ile görevden alınmaları”nın yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkilerinden olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Yönetimin 367. maddeye göre devredilmiş olması da, yönetim kurulunun söz konusu yetkisini ortadan kaldırmaz(Komisyon Raporu).
5. Yönetim Kurulu Üyelerinin ve Yönetimle Görevli 3. Şahısların Özen ve Bağlılık Yükümlülüğü:
.
ETTK’nın 320. maddesinde “İdare meclisi azalarının şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında Borçlar Kanununun 528 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü tatbik olunur.” denilmekte idi. Borçlar Kanunu’nun 528. maddesinde de şeriklerin ihtimam derecesi düzenlenmekte
ve “Şeriklerden her biri şirket işlerinde mutat vechile gösterdiği ikdam ve ihtimamı sarf etmeğe mecburdur. Diğer şeriklere karşı kendi kusuriyle sebebiyet verdiği zararları, şirkete diğer işlerde temin ettiği menfaatlar ile mahsup ettirmeğe hakkı olmaksızın tazmin ile mükelleftir. Şirket işlerini ücretle idare eden şerik tıpkı bir vekil gibi mesul olur.” hükmüne yer verilmekte idi.
YTTK’nın 369. maddesinin birinci fıkrasında ise, “yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar” denilmektedir. Dikkat edileceği üzere, YTTK’da, özen yükümü sadece yönetim kurulu üyelerini değil, aynı zamanda yöneticileri de kapsayacak şekilde kaleme alınmış, böylece yönetim hakkının 367. maddeye göre devri halinde de özen borcunun nasıl yerine getirileceği düzenlenmiştir.
Bu çerçevede, göndermelerden oluşan, bu sebeple “görsel” olmaması bir yana karmaşaya da yol açan ve öğretide şiddetle eleştirilen ETTK’nın 320. maddesinden tamamen ayrılan YTTK’nın 369 uncu maddesi, “özeni” tedbirli bir yönetici ölçüsü ile tanımlamış ve aynı zamanda şirketin menfaatlerinin
gözetilmesine vurgu yapmıştır4. Hüküm bunun ölçütü olarak dürüstlük kuralını kabul etmiş, ancak şirketler topluluğu ile ilgili 203 ve 205 inci maddelerin istisnaî durumlarını dikkate almıştır. Hükmün bir yeniliği de, çağdaş düzenlemelere uygun olarak, üyelerin ve yöneticilerin görevlerini yerine getirirken özenle hareket ettikleri karinesinin açıkça belirtilmiş olmasıdır. Böylece, ispat yükü aksini iddia edenlere ait olacaktır(Komisyon Raporu).
Yine, dikkat edileceği üzere, YTTK’da ETTK’nın 320. maddesinde öngörülmüş bulunan “basiret” ölçüsüne yer verilmemiş, hatta basiretli işadamı ölçüsünden uzak durulmuştur. Çünkü, Yargıtay kararları basiretli işadamı ölçüsünü sert, hatta aşırı denilebilecek beklentilerle tanımlamıştır.
Aynı ölçüyü yönetim kurulu üyelerine uygulamak adaletsiz sonuçlar doğurabilirdi. Tedbirli yönetici ölçüsü basiretli işadamı kavramından farklıdır.
Şirketin lehine olanı muhakkak yapmak ve zararına olandan muhakkak kaçınmak, özen borcunun ölçüsü olarak kabul edilemez. Çünkü, ekonomideki bütün krizlerden, pazar şartlarındaki değişikliklerden ve belirsizliklerden doğan riskleri yönetim kurulu üyesinin önceden teşhis etmesi ve gerekli önlemleri alması, aksi halde sorumlu tutulması gerekir. Tedbirli yönetici ölçüsü, yönetim kurulu üyesinin kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak “işadamı kararı” verilebileceğini kabul eder ve riskin bundan doğduğu hallerde üyenin sorumlu tutulmaması esasına dayanır. Genel kabul gören
kural uyarınca, duruma uygun araştırmalar yapılıp, ilgililerden bilgiler alınıp yönetim kurulunda karar verilmişse, gelişmeler tamamen aksi yönde olup şirket zarar etmiş olsa bile özensizlikten söz edilemez(Komisyon Raporu).
Ancak, yukarıda da belirttiğimiz üzere, YTTK’da, şirketler topluluğu yönünden özen yükümüne bazı istisnalar getirilmiş ve 203 ilâ 205. madde hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir(YTTK, m.369/f.2). Buna göre; bir ticaret şirketi bir sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının doğrudan veya dolaylı olarak yüzde yüzüne sahipse, hâkim şirketin yönetim kurulu, topluluğun belirlenmiş ve somut politikalarının gereği olmak şartıyla, kaybına sebep verebilecek sonuçlar doğurabilecek nitelik taşısalar bile, bağlı şirketin yönlendirilmesine ve yönetimine ilişkin talimat verebilir. Bağlı şirketin
organları bu talimata uymak zorundadır(YTTK, m.203). Buna karşılık, bağlı şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve sorumlu tutulabilecek ilgililer, bu talimatlara uymaları nedeniyle, şirkete ve paysahiplerine karşı sorumlu tutulamazlar(YTTK, m.205).
Diğer yandan, Kanunun 204. maddesinde “bağlı şirketin ödeme gücünü açıkça aşan, varlığını tehlikeye düşürebilecek olan veya önemli varlıklarını kaybetmesine yol açabilecek nitelik taşıyan talimatların verilmesi” yasaklanmıştır. Ancak, böyle bir talimat verilir ve bağlı şirketin yönetim
kurulu üyeleri, yöneticileri ve sorumlu tutulabilecek ilgililer, bu talimatlara uyarlar ise, bundan dolayı şirkete ve paysahiplerine karşı sorumlu tutulamazlar(YTTK, m.205).
.
6. YTTK’ya Göre Anonim Şirketin Temsili :
.
ETTK’nın 321. maddesinin üçüncü fıkrasında “Anonim şirket adına tanzim edilecek evrakın muteber olması için, aksine esas mukavelede hüküm olmadıkça temsile selahiyetli olanlardan ikisinin imzası kafidir.” Denilmekte idi.
YTTK’nın 370. maddesinin birinci fıkrasında ise “Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. ” denilmiştir.
Yani, tek kişilik yönetim kuruluna sahip anonim şirketlerde, temsil yetkisi tek imza ile kullanılır.
Birden fazla üyeye sahip yönetim kurullarında ise, şirket esas sözleşmesinde aksine hüküm yok ise, temsil yetkisi çift imza ile kullanılır. Ancak, 370. maddede, çift imzanın kime ait olacağı konusunda
bir açıklık yahut sınırlamaya yer verilmemiştir. Dolayısıyla, temsil yetkisi yönetim kurulu başkanı ve başkanvekilinin imzası ile kullanılabileceği gibi, bunlardan birisi ile birlikte diğer bir yönetim kurulu üyesinin ya da başkan ve başkanvekili şartı aranmaksızın herhangi iki yönetim kurulunun imzası ile de kullanılabilir.
Bununla birlikte, Kanun, temsil yetkisinin esas sözleşme ile düzenlenebileceğini ve hatta esas sözleşmede YTTK m.370/f.1 hükmü dışında bir düzenlemeye de yer verilebileceğini öngörmüştür(YTTK, m.370/f.1). Örneğin, yönetim kurulu birden fazla üyeden oluşsa dahi, şirket esas sözleşmesine konulacak bir hüküm ile temsil yetkisinin tek imza ile kullanılacağı hüküm altına alınabilir(tek imza sistemi). Bu durumda, temsilde çift imza şartı aranmaz ve esas sözleşmede yazılı hükme göre şirket tek imza ile temsil edilir.
Yine, YTTK’ya göre, Kanunun zorunlu tuttuğu bütün işlemler elektronik ortamda güvenli elektronik imza ile de yapılabilir. Bu işlemlerin dayanağı olan belgeler de aynı usulle elektronik ortamda düzenlenebilir.
Zaman unsurunun belirlenmesi gereken ve tüzükte5 düzenlenen hallerde güvenli elektronik imzaya eklenen zaman damgasının tarihi, diğer hâllerde merkezî veri tabanı sistemindeki tarih esas alınır (YTTK, m.1526/f.3).
Anonim şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirket namına kendi adlarına üretilen güvenli elektronik imzayla imza atabilirler. Bu durumda, kullanılacak nitelikli elektronik sertifikalarda sertifika sahibi alanı içerisine, sertifika sahibinin ismiyle birlikte temsil ettiği tüzel kişinin de ismi yazılır.
Bu husus ayrıca tescil ve ilan edilir(YTTK, m.1526/f.4)6.
Diğer taraftan, yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere de devredebilir(YTTK, m.370/f.2). Ancak, YTTK, bu durumda “en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması”nı şart koşmuştur(YTTK, m.370/f.2).
YTTK’nın bu düzenlemesi, esasında, ETTK’nın 319. maddesinin ikinci fıkrası hükmünün tekrarıdır7. Anılan düzenleme, ayrıca YTTK’nın 367.maddesi gereği devredilebilen yönetim hakkını temsil yetkisi ile tamamlamak amacıyla öngörülmüştür.
Dolayısıyla, yönetim kurulu, şirketi temsil etme noktasında, varsa bir ya da birden fazla murahhas azayı ya da şirket müdürünü görevlendirebilir.
Ancak, yönetim kurulu üyesi olması şart olmayan şirket müdürünün (ya da genel müdür) temsil ile görevlendirilmesi durumunda, yönetim kurulu üyelerinden en az birisinin de müdür ile birlikte ilgili temsil yetkisi ile donatılmış olması gerekecektir.
.
6.1. Temsil Yetkisinin Kapsamı ve Sınırları :
.
YTTK’nın anonim şirketlerdeki temsil yetkisinin kapsam ve sınırlarına ilişkin 371. maddesi esas olarak ETTK’nın 321. maddesinden alınmış8, ancak YTTK ile birlikte “ultra vires” kuralının kaldırılması nedeniyle yeni hükümlere de yer verilmiştir.
YTTK’nın 371. maddesinin birinci fıkrasında, “Anonim şirketi temsile yetkili olanlar, şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukukî işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler” denilmektedir. Anılan fıkra temsile yetkili olan kişilerin yapabilecekleri iş ve işlemlerin şirketin rücû edebilmesi ve edememesi yönünden sınırını göstermektedir. Ultra vires kuralı kalktığı için, artık şirketin hak ehliyetinin sınırını işletme konusu çizmemektedir. Şirketin hak ehliyetinin değil, imza yetkilisine rücû edeceği veya edemeyeceği sınırı, şirketin amacı ve işletme konusu belirler. Esas sözleşmenin konu hükmüne aykırı işlemlerle bu sınırın aşılması halinde şirketin rücu hakkı vardır. Başka bir deyişle, şirketin amacı ve işletme konusu dışında yapılan işlemler de üçüncü kişiye karşı şirket sorumludur; ancak, sınırı aşan temsil yetkisini haiz
kişiye karşı şirket rücu talebinde bulunabilir. Bu manada, temsil yetkisinin kapsamı, “şirketin amacına ve işletme konusuna” giren her çeşit işler ve hukukî işlemlerdir.
Bununla birlikte, temsile yetkili olanların, her zaman için temsil kapsamı dışına çıkması ve şirketin işletme konusu dışındaki işlemlerde bulunması olasıdır. Kanun, bu durumda, yani “temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler”in de şirketi bağlayacağına hükmetmiştir(YTTK, m.371/f.2). Ancak, üçüncü kişilerin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bilmesi veya durumun gereğinden bilebilecek durumda bulunması ve bu hususun ispat edilmesi halinde, yapılan işlem şirketi bağlamayacaktır(YTTK, m.371/f.2). Buna karşılık, şirket esas sözleşmesinin ilân edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından, tek başına yeterli delil kabul edilmeyecektir(YTTK, m.371/f.2). Çünkü, şirketin amaç ve konusunda sicil müspet işlevini icra etmez; yani ilân edildiği için üçüncü kişi şirketin amaç ve konusunu bilmek zorunda değildir(Komisyon Raporu).
Şirket adına yapılan işlemlerin, zaman zaman şirket esas sözleşmesine yahut genel kurul kararına aykırı olması da mümkündür. Ancak, temsile yetkili kişiler tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel değildir(YTTK, m.371/f.4). Kanuna ve esas sözleşmeye aykırı işlemler dolayısıyla şirketin, temsile yetkili olanlara rücû hakkı ise saklıdır(YTTK, m.371/f.1).
.
Temsil yetkisinin sınırlandırılması, genel kaide olarak, iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez(YTTK, m.371/f.3). Ancak, temsil yetkisi, sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülenmiş veya merkez ile şube tarafından birlikte kullanılması kararlaştırılmış ve de bu hususlar
tescil ve ilân ettirilmiş ise, bu sınırlamalar geçerli olacaktır(YTTK, m.371/ f.3). Bir başka deyişle, tescil ve ilan edilen bu sınırlamalar, iyiniyet sahibi olsalar dahi, üçüncü kişilere karşı dahi hüküm ifade edecektir.
.
6.2. Temsilcilerin Tescil ve İlanı :
.
YTTK’nın 373. maddesinin birinci fıkrasında “Yönetim kurulu, temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir kararının noterce onaylanmış suretini, tescil ve ilân edilmek üzere ticaret siciline verir.” denilmektedir.
Bu itibarla, yönetim kurulu, şirketi temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir bir karar almak ve bu kararın noterce onaylanmış suretini, tescil ve ilân edilmek üzere ticaret siciline vermek zorundadır. Anılan fıkra, ETTK’nın 3239. maddesinden alınmış, ancak şirketin kabul ettiği imza düzenini belirtmek amacıyla “ve bunların temsil şekillerini gösterir kararının noterce onanmış suretini” ibaresi eklenmiştir.
Çünkü, ETTK’nın 323 üncü maddesinin birinci cümlesi, yönetim kurulunun şirketi temsile yetkili kişilerinin bu hususu sicile bildireceğini belirtmekle birlikte, anılan maddenin ikinci cümlesi birinci cümleden bağımsız, pek de anlam taşımayan bir hüküm konumunda kalmakta ve burada yazılı
metinden neyin tescil edileceği anlaşılmamakta idi(Komisyon Raporu).
Diğer yandan, YTTK’nın 373. maddesinin ikinci fıkrasında “Temsil yetkisinin ticaret sicilinde tescilinden sonra, ilgili kişilerin seçimine veya atanmalarına ilişkin herhangi bir hukukî sakatlık, şirket tarafından üçüncü kişilere, ancak sakatlığın bunlar tarafından bilindiğinin ispat edilmesi şartıyla ileri sürülebilir” denilmiştir. Anılan hüküm yeni olup, temsile yetkili kişilerin seçimlerine ve atanmalarına ilişkin hukukî sakatlıkların üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, sürülebilmesi için hukukî sakatlığın tarafından bilindiğinin ispatlanması gerektiği kuralını getirmektedir.
Hukukî sakatlık ne kadar ağır olursa olsun bunun üçüncü kişiye karşı ileri sürülememesi, üçüncü kişiye izleyemeyeceği, belirleyemeyeceği ve yargılayamayacağı bir yükümlülük yüklenmesini engellemek ve işlem güvenliği ile adaleti sağlamak amaçlarına yöneliktir(Komisyon Raporu).
.
6.3. Anonim Şirket Adına Atılacak İmzanın Şekli :
.
YTTK’ya göre, şirket tarafından düzenlenecek belgelerde “şirketin merkezinin”, “sicile kayıtlı olduğu yerin” ve “ticaret sicili numarası”nın gösterilmesi zorunludur(YTTK, m.372/f.2). Şirket adına imza atmaya yetkili olanlar ise, şirketin unvanı altında imza atarlar(YTTK, m.372/f.1).
ETTK’nın 322. maddesinde “Şirket namına imza salahiyeti olanlar, şirketin unvanını ilave etmeye mecburdurlar. Bu imzalar hakkında 42 nci maddenin 2 nci fıkrası hükmü tatbik olunur.” denilmekte idi. Görüldüğü üzere, YTTK’nın 372. maddesinin ikinci fıkrası, ETTK’nın 322. maddesinin
tekrarından ibarettir. Bununla birlikte, YTTK m.372/f.1’de “40. maddenin ikinci fıkrası hükmünün saklı” olduğu belirtilmiştir. YTTK’nın 40. maddesine göre de;
.
- Anonim şirketlerce, ticarî işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş gün içinde, ticarî işletmenin ve seçilen ticaret unvanının, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilân ettirilmesi(YTTK, m.40/ f.1),
- Ticaret unvanı ile birlikte şirket adına imzaya yetkili kimselerin imzalarının notere onaylattırılarak ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi(YTTK,m.40/f.2),
- Merkezi Türkiye’de bulunan anonim şirketlerin şubelerinin bulunduklarıyerin ticaret siciline tescil ve ilân olunması, ticaret unvanı ile birlikte şube adına imzaya yetkili kimselerin imzalarının notere onaylattırılarak ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi(YTTK, m.40/f.3),
- Merkezleri Türkiye dışında bulunan anonim şirketlerin Türkiye’deki şubelerinin, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticarî işletmeler gibi tescil olunması, bu şubeler için yerleşim yeri Türkiye’de bulunan tam yetkili bir ticarî mümessil atanması, ticarî işletmenin birden çok şubesi varsa, ilk şubenin tescilinden sonra açılacak şubeler yerli ticarî işletmelerin şubeleri gibi tescil olunması(YTTK, m.40/f.4)
gerekmektedir.
.
7. ÖZET VE SONUÇ:
.
13 Ocak 2011 tarihli ve 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’na göre, anonim şirket, kural olarak, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. “Kurul organ” olması noktasında, “yönetim görev ve yetkisi” kurul olarak icra edilir. Bununla birlikte, YTTK, yönetim kuruluna, şirketin yönetimini, bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya yönetim kurulu üyesi olması şart olmaksızın üçüncü bir kişiye ya da kişilere devretme imkanı getirmektedir. Yönetimin devri, “kısmen” veya “tamamen” olabilir.
Buradaki devir, organsal işlevin devridir. Yönetimin devri, kural olarak temsil yetkisinin devrini içermez.
Anonim şirketi temsile yetkili olanlar, şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukukî işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler. Temsil yetkisinin kapsamı, “şirketin amacına ve işletme konusuna” giren her çeşit işler ve hukukî işlemlerdir.
Temsil yetkisinin sınırlandırılması, genel kaide olarak, iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez. Ancak, temsil yetkisi, sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülenmiş veya merkez ile şube tarafından birlikte kullanılması kararlaştırılmış ve de bu hususlar tescil ve ilân ettirilmiş ise, bu sınırlamalar geçerli olacaktır. YTTK’ya göre, şirket tarafından düzenlenecek belgelerde “şirketin merkezinin”, “sicile kayıtlı olduğu yerin” ve “ticaret sicili numarası”nın gösterilmesi zorunludur.
Şirket adına imza atmaya yetkili olanlar ise, şirketin unvanı altında imza atarlar.
Yine, YTTK’ya göre temsile veya yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumlu olacaktır.
Ancak, şirket bu kişilere rücû edebilecektir.
KAYNAKÇA
Adalet Komisyonu Raporu . Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324, S.Sayısı:96
T.C. Yasalar (14.02.2011) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Ankara: Resmi Gazete (27846 sayılı)
T.C. Yasalar (09.07.1956) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Ankara: Resmi Gazete (9353 sayılı)
T.C. Yasalar (14.02.2011) 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğüve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, Ankara: Resmi Gazete (27846 sayılı)
Soner ALTAŞ
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi
Mali Çözüm Dergisi Mayıs-Haziran 2011 Sayı 105
kaynak : http://archive.ismmmo.org.tr/docs/malicozum/105malicozum/5%20soner%20altas.pdf