ÖZÜ: Usulüne ııygun olmayan uzlaşma talebinin reddetmesi uzlaşmanın temin edilmediği anlamını taşımaz. Yani böyle bir başvuru yok sayılır.
İstemin Özeti: Davacı şirketin, yasal defter ve belgelerini ibraz etmediği, bir kısım alışları ile satışlarını kayıt ve beyan dışı bıraktığı yolunda düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak, 2002 yılı için re'sen kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesaplanıp, vergi aslı ve aslı aranmayan geçici vergi için vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
Vergi mahkemesi kararıyla; davalı idarenin, davanın suresnvden sonra açıldığı yolundaki süre definin yerinde görülmediği, davacı adına resen yapılan tarhiyatın dayanağı inceleme raporunda belirtile, beyan dışı bırakılan hasılata ilişkin tespitlerin somut ve vergi tarhına esas alınabilecek nitelikte olduğundan salınan vergi ve hesaplanan fon payında hukuka aykırılık bulunmadığı, olayın oluş şekli ve matrah farkının davacı tarafından ibraz edilen defter ve belgeler üzerinden tespit edilmesi dikkate alındığında, tarhiyata I kat vergi ziyaı cezası uygulanması gerektiği gerekçesiyle, davanın vergi aslı ve hesaplanan fon payına ilişkin kısmının reddine, aslı aranmayan geçici vergi hakkında Kaıaı verilmesine yer olmadığına, tarhiyata uygulanan 3 kat vergi ziyaı cezasının 1 kat olarak tadilen tasdikine, fazlasının kaldırılmasına karar vermiştir.
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi kararıyla; davacı şirket adına. Vergi Usul Kanununun 344'üncü maddesinin 3'üncii fıkrasına göre kesilen vergi ziyaı cezalarını da kapsayan dava konusu cezalı tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin 15.7.2004 tarihinde tebliği üzerine, dava açma süresi içinde 16.8.2004 tarihinde uzlaşma talebinde bulunulduğu ve bu talebin Vergi Usul Kanununun 344'üncü maddesinin 3'iıncü fıkrasına göre vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyatların uzlaşma kapsamında olmadığı belirtilerek 23.8.2004 tarihli Uzlaşma On Tespit Tutanağı ile reddedilerek, 1.9.2004 tarihinde davacıya duyurulması üzerine 16.09.2004 tarihinde bu davanın açıldığının anlaşıldığı, Vergi Usul Kanununun ek 7'ııci maddesinde yer alan on beş günlük ek sürenin olaya uygulanma olanağı bulunmadığından, davanın vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliğ edildiği 15.7.2004 tarihine göre süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle, mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan vergi mahkemesi kararıyla; yükıimlüsünce yapılan uzlaşma talebinin. Vergi Usul Kanununun 344'üncü maddesinin 3'iincii fıkrasına göre vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyatların uzlaşma kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddi halinde de. Vergi Usul Kanununun ek 7'nci maddesinin 4'üncü fıkrası hükmüyle tanınan ek oııbeş günlük süreden yararlanılması gerektiği, buna göre açılan davanın süresinde olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü yolundaki kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş, davanın süresinde açılmadığı inceleme raporuna dayalı olarak yapılan tarhiyatın yasal olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşüldü:
Vergi Usul Kanununun ek l'iııci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, 344'üncii maddenin 3'üncii fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve ceza hariç tutularak, ikmaleıı, re'sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının tahakkuk edecek miktarları konusunda idarenin, bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde mükelleflerle uzlaşabileceği, kanunun ek 7'nci maddesinin dördüncü fıkrasında ise, uzlaşmanın vaki olmaması halinde mükellef veya ceza muhatabının, tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yet-kili vergi mahkemesi nezdmde dava açabileceği;
bıı takdirde, dava açma müddeti bitmiş veya on beş günden az kalmış ise, bu müddetin tutanağın tebliği tarihinden itibaren on beş gün olarak uzayacağı hükmü yer almış; Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun kararında da Vergi Usııl Kanununun ek 5'inci maddesinde sözü edilen uzlaşmanın temin edilememesi hallerinde de Kanunun ek 7'nci maddesi hükmünden yararlanılarak dava açılabileceği belirtilmiştir.
Anılan kanun hükümleri ve karar karşısında; "uzlaşmanın vaki olamaması" veya "uzlaşmanın temin edilememesi" hallerinden biri sebebiyle Vergi Usul Kanununun yukarıda sözü edilen ek 7'nci maddesinden yararlanılarak ek 011 beş günlük süre içerisinde tarh ve ceza kesme işlemlerine karşı dava açılabilmesi için, her şeyden önce usulüne uygun yapılmış bir uzlaşma başvurusunun bulunması gereklidir. Oysa; olayda, davacı şirket tarafından salınan kurumlar vergisi, hesaplanan fon payı ve kesilen vergi ziyaı cezasına karşı yapılan uzlaşma talebi, esasa geçilmeden reddedildiğinden, uzlaşmanın vaki olmadığından veya uzlaşmanın temin edilemediğinden söz etmek mümkün değildir.
Yasal olarak uzlaşmanın konusuna girmeyen söz konusu ihtilafta. Vergi Usul Kanununun ek 7'nci maddesinde yer alan on beş günlük ek sürenin uygulanma olanağı bulunmadığından vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliğ edildiği 15.7.2004 tarihine göre davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasına.