Devletin herhangi bir işi piyasa mekanizması aracılığıyla yaptırması veya malı piyasadan satın alması bazı durumlarda gereklilik taşıyabiliyor. Özellikle uzmanlaşmanın belirgin olarak gerektiği alanlarda bu neredeyse zorunluluk haline gelebiliyor. Bazı istisnalar dışında bu tür işlerde ihale yapılıyor.
İhale yoluna başvurulmasının temel nedeni, rekabet koşullarından yararlanarak kaliteli mal veya hizmetin düşük maliyetle sağlanması. Görünürde son derece mantıklı olan bu yaklaşım, çoğu zaman tam tersi sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Bunun en önemli nedenlerinden birisi de ihaleye fesat karıştırılması.
CEZASI AĞIR
İhaleye fesat karıştırılması suçunu işleyenlere, yapılan yargılama sonunda 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. İhaleye fesat karıştırılması nedeniyle kamu kurum veya kuruluşu açısından zarar meydana gelmiş olması halinde bu ceza yarım misli artırılıyor.
İhaleye fesat karıştırılması suçunu oluşturan fiiller Türk Ceza Kanunu'nun 235. maddesinde düzenlenmiş durumda. Suç sayılan fiillerden ikisi vergi açısından da önemli. Bunlar;
'Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diğer davranışlarla, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye, ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek.'
'İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmaları.'
VERGİYE TABİ
Gelir Vergisi Kanunu'nun 'Arızi Kazançlar' başlıklı 82. maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde; '.....İhale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen hasılat' gelir vergisine tabi 'arızi kazanç' olarak belirtilmiş.
Yasa hükmüne göre, arızi kazanç olarak belirtilen 'ihaleden çekilme karşılığı' alınan paranın, müteahhitler arasındaki deyimle 'çıkmaların', elde edildiği tarihi izleyen yılın 1-25 Mart tarihinde yıllık gelir vergisi beyannamesi vermek suretiyle, beyan edilmesi gerekiyor.
Ayrıca, bu işlere aracılık edildiğinde de aracılık yapan kişi açısından elde ettiği hasılat aynı maddenin birinci bendine göre arızi kazanç sayılıyor.
VERGİYİ ÖDEYEN YOK
İhaleden çekilme, yani ihaleye fesat karıştırma karşılığı sağlanan kazançlar üzerinden alınması gereken 'fesatlık vergisini' beyan edip ödeyene şimdiye dek rastlayamadık. Anlayacağınız, kanundaki bu düzenleme 'dekor' olarak duruyor.
Beyan edilmeyişinin en önemli nedeni, yapılan işlemin suç oluşturması. İhaleye fesat karıştırma suçu ile ilgili olarak Türk Ceza Kanunu'nda 'etkin pişmanlık' konusunda bir düzenleme yer almıyor. Yani, böyle bir bildirimde bulunulduğunda kişi kendini ihbar etmiş oluyor.
İhaleye fesat karıştırılması suçu ve karşılığında verilecek ceza, hem alan hem de veren açısından söz konusu.
Ayrıca, ihalenin iptali veya sözleşme yapılması halinde sözleşmenin feshi ile karşı karşıya kalınabiliyor.
Yolsuz ve hukuksuz tapu tescili
Yolsuz olarak oluşturulan tapu sicil kaydı hiçbir zaman mülkiyet hakkı kazandırmaz. Başlangıcından beri yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararı yenilik doğuran değil; mevcut durumu saptayan nitelik taşır. Bu yoldaki hüküm tapu sicili kaydının geçersiz ve yolsuz olduğunu belirleyen bir hüküm olup, bu tür kayıtlarda iyiniyetle edinme kuralı uygulanamaz.
5400 prim günüyle 58 yaşında emekli olursunuz
1956 doğumluyum. 1980 sigorta girişliyim. 1496 gün ödemem var. 1985-1995 yılları arasında vergi mükellefiyim ancak Bağ-Kur'a kaydım yok. 2003 yılı itibari ile tarım Bağ-Kur'u ödüyorum. Nasıl ve ne zaman emekli olabileceğimi öğrenmek istiyorum. Şakir Yazıcı
Vergi mükellefi olduğunuz 1985-1995 dönemi için Bağ-Kur sigortalılık tescili yaptıramazsınız. Bu dönemi primini ödenerek sigortalılık süresi olarak kazanamazsınız.
Prim gününüzü 15 tam yıla (5400 güne) tamamlamak koşuluyla, 58 yaşınızı dolduracağınız tarihte devredilen Bağ-Kur'dan kısmi yaşlılık aylığına (yaştan emekliliğe) hak kazanırsınız.
Metin Taş-Sezgin Özcan
AKŞAM
twitter.com/vergivekanunla
http://vergikanunhaberleri.blogspot.com/