Çıraklıkta Üst Yaş Sınırı Var mıdır?
Çıraklığın konusu bir meslek ya da sanatın öğretilmesidir.
I- GİRİŞ
Stajyer ise, bir işyerinde yapılan işleri öğrenmek ve uygulamayı izleyerek bilgisini geliştirmek için işveren yanında çalışan kişidir. Geçmişte olduğu gibi, günümüzde de işyerlerinin birçoğunda ihtiyaç duyulan bazı kalifiye işçilerin işyerinde yetiştirilmesine çalışılmaktadır. Bir meslek ya da sanata yöneltme alanında batı ülkelerinde devletin kurmuş olduğu meslek ve sanat okulları yanında işverenlerin de okul ya da kurs açarak topluma da yararlı olan bu hizmeti yerine getirdikleri görülmektedir. İşverenlerin kalifiye işçi ihtiyacını gidermede başvurdukları en pratik yol işyerine çırak ve stajyer alarak eğitmektir. Devlet bir yandan bu ihtiyacın giderilmesine yardımcı olmak, öte yandan çırakları ve stajyerleri koruyucu ve bunların sosyal güvenliğini sağlayıcı düzenlemeler yapmak zorundadır.
Devletin, toplumun ve çalışma yaşamının geleceği olan çırak ve stajyerlerin Mesleki Eğitim Kanunu’nda ve ilgili mevzuatlarda belirtilen koşullar içinde çalıştırılmaları ve bu konuda işverenlerin gerekli özeni göstermeleri olumlu sonuçlar meydana getirecektir. Bu sonuçlardan en önemlisi de sanayi kültürünün artarak devam ettiği, çalışma yaşamının geliştiği ülkemizde bugünlerde yetkili kurum ve kişilerce sıklıkla ifade edilen vasıflı işgücündeki (kalifiye eleman) eksikliğin ortadan kalkması olacaktır.
Makalemizde 29.06.2001 tarihinde yürürlülüğe giren 4702 sayılı Kanun ile ismi Mesleki Eğitim Kanunu (Eski İsmi: 3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu) değiştirilen kanun bağlamında çırak ve stajyerler ile ilgili genel bilgi verildikten sonra makalemizin başlığı oluşturan “Çıraklıkta Üst Yaş Sınırı Var Mıdır?” konusuna dikkat çekerek aydınlatmaya çalışacağız.
II- YASAL DÜZENLEME
A- GENEL ANLAMDA
Çıraklık ilişkisi, 1977 yılına kadar sadece Borçlar Yasası’nın “Hizmet Akdi” bölümü içinde yer alan birkaç hüküm (md. 313, 318, 330, 342) ile düzenlenmiş bulunmaktaydı. Günümüzün ihtiyaçlarını karşılayacak özel bir çıraklık kanunu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar sonunda, önce 1977 yılında Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu, sonra da 1986 yılında bu kanunun yerini alan Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu çıkarılmış ve bu kanunun adı 2001 çıkarılan 4702 sayılı Kanunla Mesleki Eğitim Kanunu olarak değiştirilmiştir.
Çırakların sosyal güvenliği ile ilgili olarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 5. maddesini (b) bendinde; “05.06.1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’'nda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bu bentte sayılanlar, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.” denilmekte olup, özel kanunda tanımı ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemelerle çıraklara iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortalarından yararlanabilmeleri olanağı sağlanmış bulunmaktadır. Mesleki Eğitim Kanunu’nda da buna uygun düzenlemelere yer verilmiştir (md. 25/IV). Çırakların sigorta primleri Devletçe karşılanmakta, işverenlere herhangi bir maliyet yaratılmamaktadır (Esasen, bu Kanun’un çıkarılmasından önce uzun bir duraksama dönemi sonunda 1974 yılında verilen isabetli bir Yargıtay kararıyla çırakların yukarıda belirtilen sigorta türlerinden yararlanmaları sağlanmış bulunmaktaydı)([1]).
Çırakların ve meslek lisesi öğrencilerinin sosyal güvenliği ile ilgili konuyu açmışken şu anda yaşanan bir sorunu da belirtmek istiyorum. Bugüne kadar çıraklar iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası kapsamında SSK (SGK) sağlık ve sigorta yardımlarından faydalanmaktaydı. Hiç bir sorun da yaşanmamaktaydı.
Ancak, sosyal güvenlik reformu olarak adlandırılan 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile birlikte bu konuda sorunlar yaşanmaya başladı. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 5. maddesinin (b) bendinde; “05.06.1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bu bentte sayılanlar, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.” denilmektedir. Buna göre, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortasının uygulanması gerekmektedir.
SGK Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığı 27 Nisan 2009 tarihli ve 5620196 yazısı ile çıraklık eğitim merkezlerine devam eden çırakların ve öğrencilerin (Meslek Lisesi öğrencileri) genel sağlık sigortası primine tabi olmadıkları için kendilerine sağlık yardımı yapılmaması gerektiği yönünde SGK müdürlüklerine talimat vermiştir. Peki, çırak ve stajyer öğrenciler sağlık yardımlarını nerden alacaklar? Böyle bir düzenleme çırak ve stajyer öğrencileri sağlık güvencesinin dışına çıkarmakta, bugüne kadar sağlık yardımlarından yararlanan çırak ve stajyer öğrenciler bu yardımdan mahrum bırakılmaktadır. Bu konunun acilen düzeltilmesi gerekmektedir.
Mesleki Eğitim Kanununun uygulama alanı, 4702 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik ve 4857 sayılı İş Kanunu ile tamamen değişmiştir. Kanun’un uygulama alanı, “Mesleki Eğitim Kurulu’nun belirleyeceği mesleklerde, kamu ve özel sektöre ait kurum, kuruluş ve işyerleri ile mesleki ve teknik eğitim ve öğretimi kapsar.” biçiminde belirlenmiştir (md. 2). Mesleki Eğitim Kurulu’na Kanun’un uygulama alanına girecek meslekleri belirleme yetkisinin verilmesiyle esneklik sağlanmışsa da, bunun dar bir takdire bağlı olarak kullanılması Borçlar Kanunu’ndaki hükümlerin uygulama alanını genişleteceğinden yapılan bu düzenlemenin belirsiz nitelikte olduğu ve sakınca doğurabileceği de söylenebilir. Öte yandan 4857 sayılı İş Kanunu’nun istisnalara ilişkin 4. maddesinde, bu Kanun’un, iş sağlığı ve güvenliği hükümleri dışında, çıraklara uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiştir. Böylece, eski İş Kanunu’ndaki 18 yaşını bitirmemiş çıraklara ilişkin istisna hükmü terkedilmiş, çıraklar, iş sağlığı ve güvenliği hükümleri dışında, İş Kanunu kapsamı dışında bırakılmıştır. Ayrıca çıraklarla ilgili olarak, Mesleki Eğitim Kanunu’nun Borçlar Kanunu ile ilişkisini düzenleyen 13. maddesi yeni bir şekle dönüşmüştür. Bu maddeye göre, bu Kanun’un uygulandığı yer ve meslek dallarında Borçlar Kanunu’nun çıraklık sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanmaz (md. 13).
B- ÇIRAK KİME DENİR? HAKLARI NELERDİR?
Mesleki Eğitim Kanunu’na göre, çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştiren kişiye çırak denir (md. 3/c). Çıraklık sözleşmesi işyeri sahibi ile çırak olacak kişinin velisi veya vasisi veya reşit ise çırak arasında yazılı şekilde yapılmak zorundadır (md. 13/II). Kanun’da, ayrıca, ilköğretim okulunu bitirmiş olanların bir mesleğe hazırlık amacıyla çıraklık dönemine kadar işyerlerinde aday çırak olarak eğitilebilecekleri hükmüne yer verilmiştir (md. 9). Çırağın tanımında ve Kanun’un diğer hükümlerinde Borçlar Kanunu’ndakinden daha açık bir biçimde çıraklık sözleşmesinin konusu, bir mesleğin teorik ve pratik bir biçimde öğretilmesi olarak ortaya konulmuştur. Kanuni düzenlemeye göre, çıraklar öğrenci statüsünde olup, işyerlerinde çalışan işçi sayısına dahil edilmezler (md. 11). Bunun sonucu olarak, çıraklara Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu uygulanmaz. Kanun, çıraklık için yaş sınırlaması koymuş ve 14 yaşını doldurmuş olmak ve 19 yaşından gün almamış olmak koşulunu getirmiştir (md. 10/I-a). Ancak, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir (md. 10/II). Çıraklık süresi Bakanlıkça en az iki, en çok dört yıl olarak belirlenir (md. 14/II). Çırağa yaşına uygun asgari ücretin yüzde otuzundan aşağı ücret ödenemez (md. 25/I). Ücretler her türlü vergiden istisnadır (md. 25/III). Çıraklara her yıl tatil aylarında bir ay ücretli izin verilir (md. 26).
Mesleki Eğitim Kanunu’nda sadece çıraklık değil, kalfalık ve ustalık da düzenlenmiş bulunmaktadır. Ancak iş mevzuatının uygulanması yönünden kalfa ve ustalığın bir önemi yoktur. Gerek kalfa ve gerek usta bağımsız olmayıp bir işverene bağlı olarak iş sözleşmesi ile çalıştıklarında işçi konumundadırlar. Bunlara iş mevzuatının eksiksiz uygulanacağı kuşkusuzdur.
C- ÇIRAKLIKTA ÜST YAŞ SINIRI VAR MIDIR?
29.06.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4702 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce; 14 yaşını doldurmuş ve 19 yaşından gün almamış olanların çırak olabilecekleri hüküm altına alınmış idi. (3308 s.K., md. 10/I-a). 4702 sayılı Kanun ile bu maddede önemli bir değişiklik yapıldı. Bu değişikliğin çalışma yaşamında işverenler, çırak olmak isteyenler ve diğer taraflarca bilinmediğini düşünüyorum. Yapılan değişiklik ile 19 yaşından gün almış olmakla birlikte daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanların yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimi alabilmelerinin önü açılmıştır. Bu değişiklik incelendiğinde çıraklık için üst yaş sınırı konulmuş mudur? 10/1-a maddesinin ilk hükmü dikkate alındığında 19 yaşından gün almamış olanların çırak olabilecekleri sonucuna ulaşılmakta ancak yapılan yeni düzenleme bu üst yaş sınırını ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla 19 yaşından büyük olmakla birlikte daha önce çıraklık eğitimden geçmemiş olanların da çırak olabilmelerinin önü açılmış olmaktadır. Bu değerlendirme bağlamında Çıraklık Eğitim Merkezlerinde 19 yaşından büyük kişilerin çıraklık eğitimine ve Mesleki Eğitim Kanunu kapsamına alındıkları görülmektedir.
29.06.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4702 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik bağlamında çıraklık için üst yaş sınırı ortan kalkmıştır. Kanuni düzenlemeye göre, çıraklar öğrenci statüsünde olduğu için öğrencilere tanınan haklara da sahiptirler. Bu haklar içerisinde askerliğin tecil edilmesi de bulunmaktadır. Bu hak bağlamında 19 yaşından büyük (20, +21 +…….) kişiler çıraklık eğitimi aldıkları sürede (Bakanlıkça en az iki, en çok dört yıl olarak belirlenmektedir ) askerliklerini tecil ettirebilmektedir. İşverenlerin, çalışanların, ailelerin ve diğer tarafların bu konuda bilgi sahibi olmaları yerinde olacaktır.
D- STAJYERİN ÇIRAKTAN FARKLILIĞI
Stajyer, bir işyerinde yapılan işleri öğrenmek ve uygulamayı izleyerek bilgisini geliştirmek için işveren yanında çalışan kişidir. Uygulamada görüldüğü gibi, özellikle yüksek öğrenim sırasında yapılan pratik çalışmaların birçoğu staj çerçevesinde olmaktadır. Stajın özelliği, işverenin staja ilişkin olarak ücret ödeme borcu altında olmamasında kendisini gösterir. Bununla birlikte, uygulamada stajyere işveren tarafından kendi takdirine göre ve genellikle asgari ücret düzeyinde ücret ödendiği görülmektedir. Stajyer de işçi ve çırak gibi işveren yanında faaliyette bulunan kişidir. Ancak, stajyerlik ilişkisi iş ilişkisi olarak nitelendirilemeyeceği gibi, çıraklık ilişkisi olarak da nitelendirilemez.
Stajyeri, işçi ve çıraktan ayıran en önemli unsur sözleşmenin amacında ve konusunda görülür. Stajyer, işçi gibi geçimini sağlamak için iş yapan değil, bilgi ve tecrübesini geliştirmek için faaliyette bulunan kişi durumunda olup, stajyer ile işveren arasındaki ilişkide stajyerin yararı ön plandadır. Stajyeri çıraktan ayıran özellik ise, çıraklık sözleşmesinde olduğu gibi bir mesleği öğrenip işçi statüsüne gelmesi değil, esasen var olan mesleki bilgisini işyerinde geliştirmesidir.
Stajyerlerin iş mevzuatı, bu arada Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu kapsamına girmedikleri açıktır. Ancak, uygulamada genellikle yaz aylarında öğretim yönetmeliklerinde staj zorunluluğu olmayan üniversite ve yüksek okul öğrencilerinin ve staj zorunluluğu olmakla birlikte staj süresi ve programı dışında kalanların işçi gibi çalıştırıldıkları da görülmektedir. Bu durumdakilerin işverenle olan ilişkileri iş sözleşmesi olarak niteleneceğinden 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Stajyerlerin İş Kanunu kapsamı dışında kalmalarının bir istisnasını İş Kanunu’nun 77. maddesi oluşturmaktadır. Bu maddeye göre, bu bölümde ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüzük ve yönetmeliklerde yer alan hükümler işyerlerindeki stajyerlere de uygulanmaktadır.
III- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Gerek çıraklık gerekse de stajyerlik bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için önemli bir yere sahiptir. Sanayinin gereksinimi olan vasıflı iş gücünün sağlanması ancak iyi bir çıraklık ve stajyerlik eğitimi ve düzenlemesi ile mümkün olabilecektir. Bu konuda Devletin, işverenlerin ve Çıraklık Mesleki Eğitim Kurumlarının ve üniversitelerin önemli görevleri ve sorumlulukları bulunmaktadır. Devlet çırakların ve stajyerlerin iyi bir eğitim almaları ve kendilerini geliştirmeleri için uygun ortamlar sağlamalı ve maddi kaynak yaratmalı, işverenler, kendilerine gelen çırakları ve stajyerleri getir-götür işlerinde kullanmamalı, onların mesleği öğrenmelerine katkıda bulunmalı, Çıraklık Mesleki Eğitim Kurumları çıraklara, üniversiteler de stajyerlerin teorik eğitimi iyi bir şekilde almalarına özen göstermelidir. Çalışma yaşamında denetim yapan bir kişi olarak görmekteyim ki, çıraklar işverenlerce önemsiz işlerinde kullanılmakta, pratik eğitimi almaları için ortam yaratılmamakta, ucuz iş gücü olarak değerlendirilmektedir. İşverenlerce kalifiye işgücü yetiştirmekten ziyade “Ne de olsa sigortasını devlet yatırıyor, ben de yasal asgari ücretin de %30’unu veriyorum, o zaman daha fazla çırak çalıştırayım, işçi sayısını azaltayım.” şeklinde düşünceleri ve uygulamaları ortaya çıkmaktadır. Bu düşünce ve uygulamalar, bütün tarafları orta ve uzun vadede olumsuz bir şekilde etkileyecektir. Ülkemizin gelişmesine, yatırımların ve istihdamın artmasına negatif yönde etki göstereceği aşikardır. Sanayi kültürünün artarak devam ettiği, çalışma yaşamının geliştiği ülkemizde bugünlerde yetkili kurum ve kişilerce sıklıkla ifade edilen vasıflı işgücündeki (kalifiye eleman) eksikliğin giderilmesine de olumsuz etki yapacaktır.
Makalemizin başlığını oluşturan ve dikkat çekmek istediğim “Çıraklıkta Üst Yaş Sınırı Var Mıdır?” konusu ile ilgili olarak; 29.06.2001 tarihinde yürürlülüğe giren 4702 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce; 14 yaşını doldurmuş ve 19 yaşından gün almamış olanların çırak olabilecekleri hüküm altına alınmış iken, 4702 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik doğrultusunda 19 yaşından gün almış olmakla birlikte daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanların yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimi alabilmelerinin önü açılmıştır. Bu bağlamda, çıraklık için üst yaş sınırı ortan kalkmıştır. Kanuni düzenlemeye göre, çıraklar öğrenci statüsünde olduğu için öğrencilere tanınan haklara da sahiptirler. Bu haklar içerisinde askerliğin tecil edilmesi de bulunmaktadır. Dolayısıyla bu hak bağlamında 19 yaşından büyük (20, +21 +…….) kişiler çıraklık eğitimi aldıkları sürede (Bakanlıkça en az iki, en çok dört yıl olarak belirlenmektedir) askerliklerini tecil ettirebilecektir. (www.ozdogrular.com)
Makalemde dikkat çekmek istediğim diğer bir konu da, çırakların ve öğrencilerin sağlık yardımı kapsamı dışına çıkarılması olup, bu sorununun acilen giderilmesi için yetkililerce gerekli düzenlemelerin yapılmasının yerinde olacağını düşünmekteyim.
Erol GÜNER*
Yaklaşım