Yatırım teşvikleri yeniden düzenlenirken - 2
Bu makalede ise özetle diğer yatırım teşvik ve destekleriyle ilgili görüş ve önerilere değinilecektir.
Geçen hafta 23.09.2011 tarihinde yayımlanan makalede, yatırım teşviklerinden indirimli kurumlar vergisi oranıyla ilgili konulara yer verilmişti.
Katma değer vergisi istisnası
Yatırım teşvikleri kapsamında, teşvik belgesi sahibi yatırımcılara, belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimleri katma değer vergisinden istisnadır.
İstisna tam istisna olup bu kapsamda makine ve teçhizat satanlar, bunların üretimi veya alımıyla ilgili olarak yüklendikleri katma değer vergisini indirim konusu yapmakta, indiremedikleri vergiyi ise iade alabilmektedirler.
Bu özelliği nedeniyle istisna, yatırımcının vergi pozisyonuna da bağlı olarak, yatırım malı maliyetinin % 18'ine varacak ölçüde vergi tasarrufu sağlayabilmektedir.
İstisna kapsamına sadece makine ve teçhizat teslimleri girmektedir. Bu kapsam, düzenlemenin yapıldığı tarih itibariyle anlaşılır bir durumdur. Ancak o tarihten bugüne başta sanayileşme ve teşvik politikamız olmak üzere ciddi değişiklikler olmuştur.
Yürürlükte bulunan kalkınma planı, sanayi stratejisi belgesi ve hükümet programları olmak üzere, yakın geçmişten başlayarak günümüzün resmi dokümanlarına bakılacak olursa, sanayileşme ve teşvikle ilgili bölümlerin tamamına yakınının; teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, yazılım üssü ve katma değeri yüksek ve döviz girdisi sağlayan hizmet alanlarıyla ilgili konulardan oluştuğu görülmektedir.
Böyle olunca, makine ve teçhizatla sınırlı bir yatırım teşvik unsurunun olması anlaşılabilir değildir. Mevcut teşvik düzenlemesinin, sanayileşme ve teşvik politikasını yansıtmaktan uzak olduğu açıkça görülmektedir.
Olabilecek ilk fırsatta, teşvikle ilgili yasal düzenlemenin değiştirilerek, yüksek teknoloji içerikli faaliyet yapan işletmeler ile hizmet işletmelerini dikkate alarak, makine ve teçhizat yanında;
·Yazılım teslimlerinin
·Gayri maddi hak alımlarının
·Yatırım yeri teslimlerinin ve
·İnşaat yapımı nedeniyle satın alınan girdilerin
istisna kapsamında teslimine olanak sağlanmalıdır.
Bu ölçüde geniş kapsamlı istisnanın, özellikle de çok sayıda işlemi içerdiğinden inşaat yapımı nedeniyle olabilecek alımların istisna kapsamına alınmasının, pratikte zorlukları olabilir. Ancak bu zorlukların da teslim bedeline bir sınır konularak, belli büyüklüğün altındaki alımlar istisna kapsamı dışında bırakılarak sorun giderilebilir.
Gelir vergisi stopajı teşviki getirilmelidir
Uluslararası yükümlülüklerin getirdiği sınırlamaların da sonucu olarak, yeni yatırımlarla sağlanan istihdam için getirilen sigorta primi işveren desteği dışında, teşvikler yatırım dönemine sağlanmış, işletme döneminde teşvik verilmemiştir.
Geçici bir uygulama olan 5084 sayılı Kanun'la bazı bölgelerdeki yatırımlara sağlanan gelir vergisi stopajı teşvikinin sonuna gelinmesi nedeniyle, vergi sistemimizde yatırımlar için gelir vergisi stopajı teşviki kalmamıştır.
İşletme dönemi maliyetlerinin en önemlilerinden birisi iş gücü maliyeti olup bu maliyeti azaltan her düzenleme, yatırımları etkileyebilecek bir unsurdur. Daha da ötesi, çok sayıda sigorta primi desteği zaten uygulamada olduğundan, gelir vergisi ile ilgili bir teşvikin, sigorta primi desteğinden daha etkin olacağı düşünülmektedir.
Gelir vergisi stopajı teşviki, düşük ücretlilerden oluşan çalışanların istihdam edildiği alanlarda, asgari geçim indirimi nedeniyle ücretler üzerinden zaten önemli bir vergi hesaplanmadığından, çok etkin olmayabilir. Ancak günümüzde teşvik edilen alanlarda (yüksek katma değer yaratan hizmet sektörü ile teknoloji yatırımlarında) asgari ücretliden çok nitelikli personel istihdam edileceğinden, gelir vergisi stopajı teşviki yeni politikaya daha da uygundur.
Gerek ülkemizin temel sorunlarından birisi olan işsizlik sorununun azaltılmasına ciddi bir katkı sağlamak, gerekse de yatırımcının işletme dönemi maliyetlerini azaltmak amacıyla, sınırlı da olsa gelir vergisi stopajına ilişkin bir teşvik yeni yatırım teşvikleri kapsamında mutlaka sağlanmalıdır.
Yatırım yeri sağlanması
Bazı bölgelerdeki yatırımlar ile turizm gibi sektörlerdeki yatırımlara uzun süredir sağlanan yatırım yeri tahsisi teşviki, son yatırım teşvik düzenlemeleriyle daha kapsamlı olarak düzenlenmiştir.
Ancak izleyebildiğimiz kadarıyla, yatırımcılara yer tahsisiyle ilgili beklenen etkiler görülmemektedir.
Bu durumun ortaya çıkmasında, tahsis edilen arsalar için yapılması gereken ödemelerin, konu ile ilgili bürokratik engellerin ve yerel olarak görevli kurum ve kuruluşların konuya yeterli önemi vermemelerinin etkili olduğu tahmin edilmektedir.
Öte yandan, basında son zamanlarda yer alan haberlerden, farklı mevzuat kapsamında yatırımcılara tahsis edilen arsaların zamanında ve tahsise uygun olarak kullanılmadığı, uzun süre arsaların boş tutulduğu anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede yatırımlara yer tahsisi ile ilgili düzenlemelerin topluca yeniden değerlendirilmesine ve aksayan yönlerin giderilmesine çalışılmalıdır. Arazi zengini ülkemizde yatırımcının yer konusunda sorun yaşanmasının anlaşılabilir bir yanı yoktur.
Bakanlar Kurulu'na özel yetki verilmesi
Mevcut teşvik mevzuatımız, Bakanlar Kurulu'na çok geniş yetkiler vermiş olmakla birlikte, yatırım veya yatırımcı bazında yetkileri yoktur. Başta Ekonomi Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı olmak üzere ilgili kamu otoritelerinin yetkileri ise daha sınırlı ve uygulamaya ilişkindir.
Özellikle; büyüklüğü, istihdam ve teknoloji yaratma kapasitesi gibi konularda, tek bir yatırım olarak dahi önemli olan yatırımlar için, kanunla belirlenen sınırlar çerçevesinde, yatırım veya yatırımcı bazında yetki kullanılabilmesinde ve bu alanda belli bir esneklik sağlanmasında yarar olduğu düşünülmektedir.
Yatırım teşvik mevzuatının değiştirilmesi ve ortaya çıkan ihtiyacın hızla karşılanması her zaman mümkün olmakla birlikte, ülke açısından özelliği ve önemi olan yatırımlar için özel yetkilerin bulunması, özel yasal düzenleme yapılmasından daha kabul edilebilir bir durumdur.
Recep Bıyık
http://www.dunya.com/recep-biyik_106_0_yazar.html