.
FİRMADA YAŞANAN HIRSIZLIĞIN VERGİSEL SONUÇLARI
Tüm işletmelerde en az bir kez ve bazılarında da onlarca kez yaşanan bir legal olmayan davranıştır hırsızlık.Tabi bu hırsızlığın bir çok kaybı aynı anda vardır. Çalınan mallara yapılan ödemeyemi yanmalı, giden malların hırsız yakalansa bile yerine koyulamadığına mı, yoksa birde bu mallardan dolayı vergi ödemek zorunda kalındığına mı?Evet bugün ki konumuz çalınan mallarda ki durum.
Vergi Kanunlarında çalınan emtia bedellerinin zarar olarak yazılmasına veya bunlar için karşılık ayrılmasına imkan veren herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Hırsız yakalanmış suçunu itiraf etmiş ve hapse atılmış olsa dahî, çalınma nedeniyle kayba uğrayan ekonomik değerler kanunen kabul edilmeyen giderdir.
Hırsızdan geri alınan değerler ve sigorta şirketinden yahut sorumlu kişilerden alınan tazminatlar ise, kanunen kabul edilmeyen gideri azaltır. Bu nedenle çalınan emtia değerlerinin gider olarak dikkate alınması, KDV’nin indirilmesi mümkün değildir. Ancak bir firmanın ticarî faaliyete girişmesi, hırsızlığa uğrama riskini de beraberinde getirir. Bu itibarla hırsızlık, tabii afetlerde olduğu gibi, bu riskin fiilen zarara dönüşmesi nedeniyle gider kaydına konu olabilmelidir. Nitekim hırsızlığa karşı yaptırılmış sigortaların gider kaydında hiç engel yoktur. Fakat İdare’nin ve Danıştay’ın bu konudaki olumsuz tutumunun nedeni istismar endişesidir.
Çalıntı malların gider kaydına müsaade edilmesinin, yoğun şekilde istismara yol açabileceği, matrah azaltmak isteyen veya açıktan mal satan çoğu firmanın, paralarının veya mallarının çalındığı iddiası ile ortaya çıkabileceği düşünülmektedir. Yani burada da kötüler yüzünden oluşan tatbikat, iyilerin mağdur olmasına yol açmaktadır.
Çalınan mallara ait KDV indirim konusu yapılamaz:
Bilindiği üzere, Katma Değer Vergisi Kanununun 30/c maddesi ile zayi olan malların alış belgelerinde gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre, çalınan mallar için yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Çalınan mala ait yüklenilen KDV’nin düzeltilmesi gerekir:
Ayrıca, çalınarak zayi olan malların alımı sırasında yüklenilen vergilerin indirilmiş olması halinde indirilen vergilerin, malların çalındığı dönemde verilecek katma değer vergisi beyannamesinde hesaplanan katma değer vergisine ilave edilmek suretiyle düzeltilmesi gerekmektedir.
Bakınız; İlave Edilecek KDV Satırına neler yazılır? başlıklı yazımız...
Vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamaz:
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ncı maddesinde, safi ticari kazancın tespitinde hasılattan indirilecek giderler 8 bent halinde sayılmış olup, bunlar arasında ticari işletmede mevcut varlıkta herhangi bir suretle meydana gelen eksilmelerin gider yazılacağı hususuna yer verilmemiştir. Bu nedenle, çalınan emtia bedelinin vergi matrahının tespitinde zarar veya gider olarak indirilmesi de mümkün bulunmamaktadır. (Maliye Bakanlığı Müktezası: Tarih 10/01/2011 Sayı B.07.1.GİB.4.07.16.01-GVK.2010.99-4)
Çalınan mala ait bedelin nakliyeci firmadan tazminin talep edilmesi yukarıda belirtilen hususları değiştirmez.
Bir firmanın ticarî faaliyete girişmesi, hırsızlığa uğrama riskini de beraberinde getirir. Bu itibarla hırsızlık, tabii afetlerde olduğu gibi, bu riskin fiilen zarara dönüşmesi nedeniyle gider kaydına konu olabilmelidir. Nitekim hırsızlığa karşı yaptırılmış sigortaların gider kaydında hiç engel yoktur. Fakat İdare’nin ve Danıştay’ın bu konudaki olumsuz tutumunun nedeni istismar endişesidir. Çalıntı malların gider kaydına müsaade edilmesinin, yoğun şekilde istismara yol açabileceği, matrah azaltmak isteyen veya açıktan mal satan çoğu firmanın, paralarının veya mallarının çalındığı iddiası ile ortaya çıkabileceği düşünülmektedir. Yani burada da kötüler yüzünden oluşan tatbikat, iyilerin mağdur olmasına yol açmaktadır.
Çalınan mal sigortalı ise, ve çalınma nedeniyle sigorta şirketinden veya nakliyeciden tazminat alınmışsa, nakliyeci yahut sorumlu tutulan bir kişiye tazmin ettirilmişse, malın kayıtlardaki değerinin tazminat gelirinin kaydedildiği hesaba _679-Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar_ ters kayıt (borç kaydı) yapılabileceği veya bu tazminatın kanunen kabul edilmeyen giderler hesabına alacak yazılabileceği, tazminat tutarı çalınan malın değerini aşıyorsa aşan kısmın gelir sayılacağı kanaati oluşmaktadır.
Hırsızlık olaylarının tevsiki önemlidir. Zira malın çalındığı tevsik edilemezse, bu malın aslında çalınmayıp açıktan satıldığı iddiası ortaya çıkabilir. Bu iddia ise, malın kayıtlardaki değerinin ve KDV nin indirilememesi sonucu ortaya çıkan yükün kanunen kabul edilmeyen gider yazılması yeterli görülmeyerek, malın emsal satış bedeli ve bunun KDV si üzerinden hesaplanacak matrah farklarına yol açabilir.
Mal sigortalı ise ve sigorta şirketi çalınan malı cins ve miktar itibarıyle tesbit edip tazminat ödemeyi kabul etmişse, hırsızlık olayının tevsiki için başka kanıta ihtiyaç yoktur. (Muvazaa halleri hariç) Hırsızlığa karşı sigortalı olmayan malların çalınmasında ise bu çalınma olayı fark edildiğinde polise başvurup tutanak hazırlatılması veya mahkemeye başvurarak tespit yaptırılması ve varsa başka kanıtların, gerektiğinde ibraz edilmek üzere saklanması yeterlidir.
Sonuç olarak;
1. Çalınan mala ait yüklenilen KDV indirim konusu yapılamaz.
2. Daha önce indirilmiş ise olayın vuku bulduğu dönemde düzeltilerek hesaplanan KDV’ ne ilave edilmesi gerekir.
3. Sermayede meydana gelen azalmayı temsil ettiğinden vergi matrahının tespitinde gider/zarar yazılamaz.
4. Çalınan emtia ile ilgili olarak sigortadan alınan tazminatın emtia değerini aşan kısmının gelir olarak dikkate alınması gerekir.
5. Konuya ilişkin Maliye Bakanlığı tarafından verilen muktezalar çalınan veya kaybolan malların gider yazılamayacağı yönündedir.
Yıldırım ERCAN
http://www.huseyinust.com