2013 YILINDA YÜRÜRLÜĞE GİRECEK YASAL DÜZENLEMELERİ UNUTMAYALIM!
0.Giriş
Bir yılı daha bitirmek üzereyken, yeni yılla ilgili iyi temenniler, kutlamalar, dilekler dillendirilmeye başlandı. Biz de insanlığa yeni yılın mutluluk getirmesini bu vesile ile temenni ediyoruz. Lâkin yeni yıl, kendisi gibi birçok yeniliğe de gebe. Yeni Türk Ticaret Kanunu ile ilgili beklenen ikincil mevzuat düzenlemeleri, yeniden yazılmakta olan vergi yasaları, yeni yılda da takip edilecektir. Yine bunlarla beraber 2012 yılında yasallaşmakla beraber yürürlüğü 2013 yılı başında olan bir çok yasal düzenleme var. Bunların içerisinde Yeni TTK ile ilgili yürürlüğe girecek uygulamalar, İş Sağlığı ve Güvencesi Kanunu ve bir çok yasal düzenleme bulunmaktadır.
Biz de yıl başında yürürlüğe girecek düzenlemelerin bir kaçını hatırlatma ihtiyacı duyduk.
1.Finansman Giderlerinin Kazançtan Düşürülmesine Sınırlama
İşletmelerin kaynak (sermaye) yapılarında, özkaynakların fazla yer alması diğer bir deyişle borçlanmanın az olması, hem işletmeler için hem de ülke ekonomisi için arzulanan bir durumdur. Ekonomik kriz dönemlerinde özkaynakları güçlü olan işletmeler krizi daha az hasarla atlatabilmekte hatta krizi lehlerine çevirebilmektedirler. İşletmelerin, dönen ve duran varlıklarını finanse ederken, ne kadar öz kaynak ne kadar borç kullanacakları konusu bir çok husustan etkilenmektedir. Devlet de bu yapıda özkaynakların daha güçlü olması için vergi düzenlemelerini kullanabilmektedir. Varlık barışı kanunu, yenileme fonu uygulaması, iştirak ve gayrimenkul satış kazancı istisnası müesseseleri, karın sermayeye ilavesinde stopaj uygulanmaması vb. uygulamalar bu konuda örnek olarak gösterilebilir.Bu düzenlemelere 01.01.2013 tarihinden geçerli olmak üzere bir yenisi daha eklenmiştir.
15.06.2012 Tarih ve 28324 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6322 Sayılı Kanun ile Kurumlar Vergisi Kanununun 11. maddesine eklenen bent ile kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10'unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı vergiye tabi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyecektir.
Aynı şekilde Gelir Vergisi Kanununun 41. maddesinde yapılan değişiklik ile de kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10'unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı vergiye esas gelirin tespitinde gider olarak indirilemeyecektir.
Ayrıca yasal düzenlemelerde, belirlenecek oranı sektörler itibariyle farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır.
Söz konusu düzenlemeler 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girecektir. Uygulama için Bakanlar Kurulunun oran belirlemesi yapması gerekmektedir. Ayrıca uygulamanın usul ve esasları Maliye Bakanlığınca belirlenecektir.
2. Geliri Yüksek Olanlar Konut Kira Geliri İstisnasından Faydalanamayacaklardır
Avrupa’da meydana gelen ekonomik kriz, Avrupa Birliğine dahil ülkelerde yüksek gelirlilerden daha fazla vergi alınmasını gündeme getirmiş, kimi istisnaların da kaldırılmasına ya da istisna şartlarının zorlaştırılmasına yol açmıştır. Avrupa Birliği’ne dahil ülkelerde bu gelişmeler olurken, bu gelişmeler Türkiye’deki kimi siyasi söylemlerde de zikredilmeye başlanmıştır.
Son olarak konut kira geliri istisnasından yalnızca düşük gelirlilerin yararlanmasını teminen düzenleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 3.000TL’si (2012 yılı için)gelir vergisinden müstesnadır. İstisna bazı hallerde uygulanmamaktadır. Bunlar, istisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi, ticari, zirai veya mesleki kazancın yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olunmasıdır.
6322 Sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanununun 21. maddesinde yapılan değişiklik ileistisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazançve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanlar da bu istisnadan faydalanamayacaklardır. Bu düzenleme 01.01.2013 tarihinden itibaren elde edilen hasılata uygulanacaktır.
3. Bireysel Emeklilikte Yeni Dönem ve Şahıs Sigortalarının Gelir Vergisi Matrahından İndiriminde Değişiklik
Türkiye’de bireysel tasarrufların özendirilmesi günden güne önem kazanmaktadır. Şu günlerde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’de bireysel tasarrufların büyüme hızı konusundaki uyarıları da dikkat çekicidir. Öyle ki, bireyler bırakın tasarruf etmeyi gelecekteki beklenen gelirlerini bile harcamaktadırlar. Ve bu davranış şekli olağan hale gelmeye başlamıştır. Özellikle bankaların kredi vermedeki yarışları, tüketimi teşvik edici reklamlar, kredi faizlerini cazip gösterme çabaları, tüketicilerin ihtiyaçlarına göre harcama yapmaması, kredilerdeki büyümeyi tasarrufların hayli ötesine götürmüştür. Bireylerin zor duruma düşmemeleri için bilinçli davranmaları, tasarruflu olmaları, yalnız ihtiyacı olanı satın almaları önemlidir.
Atalarımızı dinleyelim!
“Her çok azdan olur”
“Sakla samanı, gelir zamanı”
“bol bol yiyen, bel bel bakar”
“İşten artmaz, dişten artar”
…
Bireysel emeklilik sistemi de, kişilerin kazanırken birikim yapmaları, yaşlarının ilerlediği dönemde ise bu birikimlerinden faydalanmaları üzerine kurulmuştur. Ülke ekonomisi açısından ise sistemdeki bu tasarrufların büyümeye katkıda bulunacağı kuşkusuzdur. Bu sistemin devlet tarafından özendirmelerle cazip kılınması, bireylerin gelirlerini kullanırken tasarruf etme eğilimlerini artıracaktır.
Bugüne kadar Devlet, bireysel emekliliği, sisteme ödenen katkı paylarının vergi matrahlarından indirilmesi suretiyle özendirmekte idi. Ancak vergiye tabi kazancı olmayanların (ücret geliri elde etmeyen ve yıllık gelir vergisi beyanı vermeyenler) bu özendirmelerden faydalanamaması, uygulamanın sağlıklı işleyememesi bu özendirme şeklinin değiştirilmesi gerekliliğini doğurmuştur.
Bu kapsamda 29.06.2012 tarih ve 28338 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6327 Sayılı Kanun İle bireysel emeklilik sistemine ilişkin yasal düzenlemelerde, 01.01.2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere, önemli değişiklikler yapılmış, vergi yolu ile özendirme yerine, doğrudan devlet katkısı öngörülmüştür.
a- Bireysel Emeklilik Primleri Ücret Gelir Vergisi Matrahının Tespitinde ve Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinde İndirilemeyecektir
Gelir Vergisi Kanununun 63. ve 89. maddelerinde yapılan değişiklik ile 01.01.2013 tarihinden itibaren işverenlerce ücretlilerin gelir vergisi matrahının tespitinde ve mükelleflerce yıllık gelir vergisi beyannamelerinin düzenlenmesinde bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları indirim konusu yapılamayacaktır.
b- Hayat ve Şahıs Sigortası Primlerinin Ücret Gelir Vergisi Matrahının Tespitinde ve Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinden İndiriminde Değişiklik Yapılmıştır
Ücretler Açısından
Gelir Vergisi Kanununun 63. maddesinde yapılan değişiklik ile sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50'si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler ücret gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu edilebilecektir. Ancak indirim konusu yapılacak primler toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Bakanlar Kurulu bu bentte yer alan oranları yarısına kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya ve belirtilen haddi, asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir.
Yıllık Beyanname Açısından
Gelir Vergisi Kanununun 89. maddesinde yapılan değişiklik ile beyan edilen gelirin %15'ini ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla (Bu şartın tespitinde işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile 63 üncü maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi ve bu bent kapsamında indirim konusu yapılacak prim ödemelerinin toplam tutarı birlikte dikkate alınır.) mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortalarına ödenen primlerin %50'si ile ölüm, kaza, hastalık, sağlık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri (Sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim kendi gelirlerinden indirilir.) gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirilir.
c- İşverenlerin İşçileri İçin Ödediği Katkı Payları Belli Koşullar Halinde Ücretle İlişkilendirilmeksizin Gider Yazılacaktır
193 sayılı Kanunun 40. maddesinde yapılan değişiklik ile işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır. Ancak işverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen ve ücretle ilişkilendirilmeksizin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacak katkı paylarının toplamı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Gerek işverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, gerekse bu Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında indirim konusu yapılacak prim (Hayat ve Şahıs Sigortası Primleri) ödemelerinin toplam tutarı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz.
85 Sıra No.lu Gelir Vergisi Sirküleri uyarınca hem işveren tarafından bireysel emeklilik sistemine katkı payı ödenmesi hem de ücretli tarafından şahıs sigortalarına prim ödemesinin bulunması ve bunların toplam tutarının yukarıda belirtilen sınırı aşması halinde, indirimin öncelikli olarak ücret matrahının tespitinde mi yoksa ticari kazancın tespitinde mi yapılacağı konusu taraflarca, mükerrer indirime izin verilmeksizin, serbestçe belirlenebilecektir.
d- Bireysel Emekliliğe Devlet katkı Payı
İşveren tarafından ödenenler hariç olmak üzere, katılımcı adına bireysel emeklilik hesabına ödenen katkı paylarının yüzde yirmibeşine (%25) karşılık gelen tutar, şirketler tarafından emeklilik gözetim merkezine iletilen bilgiler esas alınarak Devlet katkısı olarak emeklilik gözetim merkezince hesaplanacak ve Devlet tarafından ödenecektir. Ancak, bir katılımcı için bir takvim yılında ödenen ve Devlet katkısı tutarının hesaplanmasına esas teşkil eden katkı paylarının toplamı ilgili takvim yılına ait hesaplamaya ilişkin dönemin sona erdiği tarihte geçerli brüt asgari ücretin hesaplama dönemine isabet eden toplam tutarını aşamaz.
Katılımcılardan 01.01.2013 tarihinden sonra;
a) En az üç yıl sistemde kalanlar Devlet katkısı ve varsa getirilerinin yüzde onbeşine,
b) En az altı yıl sistemde kalanlar Devlet katkısı ve varsa getirilerinin yüzde otuzbeşine,
c) En az on yıl sistemde kalanlar Devlet katkısı ve varsa getirilerinin yüzde altmışına,
hak kazanacaktır. Bu sürelerin hesabında emeklilik sözleşmesi esas alınacaktır.
Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat veya malûliyet nedeniyle ayrılanlar Devlet katkısı ve varsa getirilerinin tamamına hak kazanacaktır. Devlet katkısı ve getirilerinden hak kazanılan tutarlar sistemden ayrılma veya emeklilik durumunda katılımcıya ödenecektir.
4.İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenleyen 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.Yasa ile işverenlere önemli sorumluluk ve yükümlülükler yüklenmiş ve bunların yerine getirilmemesi hali için yüklü idari para cezaları öngörülmüştür.
Kanunun İkinci Bölümünde işveren ile çalışanların görev yetki ve yükümlülükleri belirtilmiştir. Bu bölümde,4. maddede işverenin genel yükümlülükleri, 5. maddede işverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde göz önüne alacağı riskten korunma ilkeleri, 6. maddede iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri (iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirme vb.), 10. maddede İşverenin, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla ilgili yükümlülükleri, 11. maddede işverenin acil durum planları, yangınla mücadele ve ilk yardım ile ilgili yükümlülükleri, 12. maddede işverenin tahliye ile ilgili yükümlülükleri, 14. maddede işverenin iş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili kayıt ve bildirim yükümlülüğü, 15. maddede işverenin sağlık gözetimi ile ilgili yükümlülükleri, 16. maddede işverenin çalışanları bilgilendirmesi ile ilgili yükümlülükleri, 17. maddede işverenin çalışanların eğitimi ile ilgili yükümlülükleri ve 18. maddede işverenin çalışanların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması ile ilgili yükümlülükleri hüküm altına alınmıştır.
(Yasanın tüm metni için tıklayınız.)
Yukarıda belirtilen iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirilmesi ile ilgili 6. madde,50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için Yasanın yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra,50’den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra, diğer işyerleri için yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe girecektir.
Yukarıda belirtilen diğer maddeler yasanın yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe girecektir.
(Yasanın madde madde yürürlük tarihleri için tıklayınız.)
Yasada ayrıca yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde uygulanacak idari para cezaları 26. maddede düzenlenmiştir.
(İdari para cezaları için tıklayınız.)
5.Sonuç
2013 yılı başında Ticaret Kanununda, vergi yasalarında, bireysel emeklilik sistemi ve sosyal güvenlik mevzuatında kimi değişiklikler yürürlüğe girecektir. Yazıda TTK hariç diğer mevzuattaki kimi hususlar ele alınmıştır.
Emrah AYGÜL
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
emrahaygul@yahoo.com
http://www.alomaliye.com/2012/emrah-aygul-2013-yilinda-yururluge-girecek-yasal-duzenlemeler.htm