Affın da affı tanımlaması ne kadar doğru?
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı borç yapılandırma yasası olan 6111 sayılı Torba Yasa hükümlerinden yararlanma hakkını, taksit ödemelerini aksattığı için kaybedenlere yeni bir hak veriliyor...
Öngörülen düzenleme medyada 'affın da affı' ve 'bir ilk' olarak değerlendirildi. Oysa ne affın da affı ne de bir ilk..
AFFIN DA AFFI DEĞİL
Affın da affı değil, zira vergi ve sigorta prim borç asılları affedilmemiş, uygulanan fahiş gecikme zammı yerine enflasyon oranları esas alınarak yeniden hesaplanan faiziyle birlikte taksitlendirilmişti. Bu nedenle öngörülen yeni düzenlemeyi affın da affı olarak tanımlamak yerine, yasadan yararlanmak için başvuran, ancak ödemlerini aksattığı için hakkını kaybedenler için yeni bir fırsat olarak değerlendirmek daha doğru bir yaklaşım olur.
.
Makro ekonomik göstergeler başarılı olarak sunulsa da global krizin reel sektörü olumsuz etkilediği bir gerçek. Diğer yandan bir ay vergi bir ay sigorta primi taksiti ödenmesi, yapılandırılan borç taksitlerinin yanı sıra cari dönem vergi ve sigorta primlerinin de aksatılmaması şartı, yasadan yararlanan bazı borçluların ödemelerde zorlanmasına ve taksitlerini aksatmalarına, bunun sonucunda da borç yapılandırması kapsamı dışına çıkmalarına neden oldu.
.
Bu durumda ya bu kişiler kendi hallerine bırakılacak ve Maliye de alacağını tahsil edemeyecek ya da bu durumda olanlara yeni bir fırsat verilecekti.
.
Bize göre yapılan doğru. Vergi ödememeyi alışkanlık haline getirenler zaten borç yapılandırma başvurusunda bile bulunmadılar. Öngörülen düzenlemeyle, yapılandırma başvurusunda bulunan iyi niyetli borçlulara bedelini de ödemek koşuluyla yeni bir şans verilmiş olacak.
BİR İLK DE DEĞİL
Bir ilk değil, zira 6111 sayılı Kanunu'ndan önceki en kapsamlı borç yapılandırma yasası olan 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu'ndan yararlanıp, taksitlerini aksattığı için hakkını kaybedenler için de aynı düzenleme yapılmıştı.
Ödemelerini aksattıklarından dolayı 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun hükümlerinden yararlanma hakkını kaybedenler için de benzer düzenleme yapılmıştı. Örnekleri çoğaltmak mümkün...
ŞARTLARIN İHLALİ
6111 sayılı yasaya göre, yeniden yapılandırılan vergi ve sigorta primi borç taksitlerinin bir takvim yılında ikiden fazla aksatılmaması, yine taksit ödeme süresince tahakkuk edecek aynı türdeki cari dönem vergi ve sigorta primlerini bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememezlik yapılmaması gerekiyor.
Ödenmesi gereken tutarların süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde yapılandırılan borçlara ilişkin kalan taksitleri ödeme hakkı kaybediliyor.
Yeni düzenleme, 2011 yılında ikiden fazla taksit veya cari dönem borcunu ödeyemeyerek hakkını kaybedenlere yeni bir şans veriyor.
4 AY İÇİNDE ÖDENME ŞARTI
6111 sayılı yasaya eklenmesi öngörülen geçici maddeye göre, ödenmesi gereken tutarları süresinde ödeyemeyerek hakkını kaybedenler, bu tutarları ödemeleri gerektiği tarihten itibaren aylık yüzde 1,40 oranındaki geç ödeme zammı ile birlikte maddenin yürürlüğe gireceği tarihi takip eden ayın başından itibaren dört ay içinde ödemeleri koşuluyla yasa hükmünden yaralanmaya devam edecekler.
Emlak Vergisi'nde son dört gün!
Konut, işyeri, arsa ve arazilere ait 1012 yılı Emlak Vergisi ile işyerlerine ait Çevre Temizlik Vergisi'nin birinci taksit ödeme süresi 31 Mayıs 2012 Perşembe günü mesai saati bitiminde sona eriyor. Vergisini zamanında ödemeyenler aylık yüzde 1,40 oranında gecikme zammı ödemek zorunda kalacak...
Emeklinin ölüm aylığı
SSK'dan emekli olan kocasının ölümü halinde, Emekli Sandığı'na bağlı bir kuruluştan emekli olan eşine ayrıca kocasının ölümü dolayısıyla ölüm aylığı bağlanır mı? Bağlanırsa oran nedir? B. Beşter
Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı alan dul eşe, vefat eden SSK emeklisi kocasından aylık bağlanır. Aylık bağlanacak eş kendi sigortalılığı nedeniyle aylık aldığından, aylık bağlama oranı yüzde 50 olur.
Haksız işten çıkarma iddiasıyla dava açabilirsiniz
Eşim 14.09.2011 tarihinde girmiş olduğu işyerinden 21.05.2012 tarihinde çıkartıldı. Şu anda 22 haftalık hamile. İşten çıkartılma nedeni aslında belli, fakat çalıştığı işyeri eşimin doktor kontrolüne gittiği gün yerine ulaştırılmamış bir evrakı bahane ediyor. Eşime 'bu işyerinden tüm yasal alacaklarımı aldım' ibaresi bulunan dilekçe imzalatılmak istendi, kendisi bu dilekçeyi imzalamadı.
.
Eşimi hamileliğinden dolayı işten çıkartıldığı ve maaşının asgarisi bankaya yatırılıp geri kalan kısmını elden verdikleri için şirket aleyhine dava açabilir miyiz ve aybaşında verecekleri maaşı alırsak bu haklarımıza zarar gelir mi? H. Demirel
.
Eşinizin İş Kanunu'nun 18. maddesine göre geçerli sebeple mi yoksa 25. maddesine göre haklı nedenle mi işten çıkartıldığını belirtmemişsiniz. Eşinize işten çıkartılırken dört haftalık bildirim süresi verilmemesi veya dört haftalık ücreti tutarında ihbar tazminatı ödenmemesinden, işveren tarafından İş Kanunu'nun 25. maddesinin (II) no'lu bendinde sayılan sebeplerden birine bağlı olarak haklı nedenle işten çıkarıldığını düşünüyoruz.
.
Bu durumda, feshin haklı nedene uygun olmadığı, eşinizin hamileliği nedeniyle işten çıkarıldığı iddiasıyla iş mahkemesinde dava açabilirsiniz. Dava dilekçenizde, ücretinin kanun hükümlerine göre hesaplanarak Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilmediğini ve prime esas kazançlarının gerçek tutarı üzerinden kuruma bildirilmesini teminen ücret tespitini de talep edebilirsiniz. Hak kazanmış olduğu ücretini alması, dava açmanıza engel değil. Ancak gerçek ücretinin farklı olduğunu belgelendirmeniz gerekir.
Metin Taş-Sezgin Özcan
http://www.aksam.com.tr/affin-da-affi-tanimlamasi-ne-kadar-dogru-6706y.html