Hibe Destekleri Nasıl Muhasebeleşmeli?
Kalkınma ajanslarının işlerlik kazanması ile birlikte özellikle de KOBİ (küçük ve orta boy işletmeler) için çeşitli destekler verilmeye başlandı.
KOBİ’lere yönelik destekler sadece kalkınma ajanslarının çalışmaları ile sınırlı da değil.
Geçmiş yazılarımızda KOSGEB desteklerinden ayrıntılı olarak bahsetmiştik.Bu yazımız ise, ister kalkınma ajanslarından ister diğer kurum ve organizasyonlardan alınsın, makina ve teçhizat alımlarındaki hibe desteklerinin vergisel yönünden bahsetmek istiyoruz.
Bu hibeler, alınan makine ve teçhizata ait bedelin bir kısmının destekci kuruluş tarafından ödenmesi şeklinde işliyor. Örneğin 100 TL bedelli bir makina alındığında 40 TL hibe desteği alınıyor.
Bu desteklerin vergisel yönü, başka bir ifadeyle muhasebeleştirilmesi konusunda farklı görüşler var.
Bir görüşe göre, bu nakit hibeler doğrudan gelir unsurudur. Makina ve teçhizat fatura bedeli üzerinden kayıtlara alınmalı ve amortismana tabi tutulmalı, hibe desteği de gelir hesaplarına alınmalıdır.
Diğer görüş ise alınan hibenin makina ve teçhizatın maliyet bedelinden düşülmesi gerektiği yönündedir. Yukarıda örneğe göre alınan makina 60 TL üzerinden kayıtlara alınacak (alınan hibe satın alma bedelinden düşülecek) ve bu bedel üzerinden amortisman ayrılmaya devam edilecektir.
İki görüş arasındaki temel fark şu. Birinci yöntemde hibe doğrudan gelir yazıldığı için işletmenin geçmiş yıldan devreden zararı yoksa alınan hibenin tamamı vergi matrahına girmektedir. Yani alınan desteğin bir kısmı vergi olarak işletmeden tekrar çıkmaktadır.
İkinci yöntem de ise destek sadece daha az amortisman ayrılmasına neden olmakta dolayısıyla birinci yöntemdeki kadar bir fon çıkışına yol açmamaktadır.
Peki doğru olan hangisidir?
Bir kere birinci yönteme yanlış demek asla mümkün değil. Bu şekilde uygulama yapıldığında vergisel açıdan eleştiri almak diye bir söz konusu olmaz.
Olaya acaba ikinci yöntemi uygulamak mümkün mü diye bakmak daha olur.
Bize göre mümkün.
Oldukça eski tarihli olmasına ve doğrudan bu hibelere ilişkin olmasa da benzer konuda Bakanlığın konuya bu yönde baktığını gösteren bir genel tebliğ var.
1987 yılında yayınlanmış ama halen yürürlükte olan 176 no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde o tarihlerde uygulanmakta olan teşvik belgeli yatırımlar dolayısıyla alınan destekleme primleri durumu açıklanıyor.
O tarihteki uygulamaya göre teşvik belgeli sabit yatırımlara , Kaynak Kullanımını Destekleme Fonundan destekleme primi ödeniyordu.
Tebliğde, Vergi Usul Kanunun iktisadi kıymetlerin maliyet bedelinin tespitine ilişkin 262’nci maddesine atıf yapılarak, iktisadi kıymetlerin maliyet bedellerin tespitinde, fiili maliyetin esas alınması gerektiğini, dolayısıyla yatırımcı adına tahakkuk ettirilen destekleme primleri, sabit yatırımların maliyet bedelini azaltıcı bir unsur olduğundan, mükelleflerce bu primler, tahakkuk ettirildikleri tarihte gerçekleştirilmiş olan sabit yatırımların maliyet bedelinden indirilebileceği konusunda görüş bildiriliyor.
Ayrıca, isteyen mükelleflerin de bu primleri doğrudan hasılat yazabilecekleri de ifade ediliyor.
Görüldüğü gibi mantık aynı. Yani bu tebliği bize göre nakit hibeler açısından geçerli ve uygulanabilir.
Ancak Bakanlığın oldukça güncel bu konu hakkında yeni bir tebliğ ya da sirküler yayınlaması bütün tereddütlerin kalkması açısından çok faydalı olur.
Atilla DÖLARSLAN
Gözlem Gazetesi