Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in elinde Türkiye'deki taşeron firmaların sayısını gösteren bir istatistik var. Ancak rakamlar Çelik'e hiç de inandırıcı gelmiyor.
Çalışma Bakanı ile iftar sohbetindeyiz. Konu dönüp dolaşıp kıdem tazminatı fonuna geliyor. İşçi sendikaları tartışmayı en uç noktadan "kıdem tazminatı kalkacak" söylemiyle başlattıkları için Bakan rahat. Bu söyleme karşılık, tazminatın kesinlikle kaldırılmayacağını söyleyip eleştirileri daha baştan boşa çıkarıyor. Halen uygulanan '12 aya 1 maaş' tazminata dayalı sistemin hangi orana düşürüleceği konusuna ise hiç girmeden "Sosyal taraflarla uzlaşarak belirleyeceğiz" diyor. Mevcut sistemden özel sektör çalışanlarının sadece yüzde 2'sinin yararlanıp tazminatını alabildiği verisi de Çelik'in elini güçlendiriyor.
Allah aşkına bu kadar mı?
Hükümeti, dolayısıyla Bakan Çelik'i kıdem tazminatı fonu kurulması konusunda kesin kararlı yapan en önemli nedenlerden biri giderek yaygınlaşan taşeronlaşma. Bakanın elindeki istatistik, sosyal hakların kırıntılarıyla yetinmek zorunda kalan kayıtlı taşeron işçi sayısını gösteriyor. Çelik, rakamlara bir daha, bir daha bakıyor, kafasını sağa sola çevirip, "Elimdeki resmi veriler, kamuda 429 bin, özel sektörde 320 bin taşeron işçi olduğunu söylüyor. İkisini topla, hadi de ki 750 bin! Allah aşkına taşeron işçi bu kadar az mı" diyor. Gerçek sayı çok daha fazla ve ne yazık ki o "sayı" diye ifade ettiğimiz, sosyal hakların kırıntılarını bile göremeyen, kayıtsız, tazminatsız, izinsiz köle düzeniyle çalışan milyonlar!
Bakan Çelik, taşeronlaşmaya karşı değil. Aksine yakın gelecekte taşeronlaşmanın daha da artacağını ifade ederken kamunun, örneğin kamu hastanelerinin özel hastanelerle rekabet edebilmek için taşeron işçi çalıştırmak zorunda kalacağını söylüyor. Taşeron sistemi "dünyanın gerçeği" olarak niteliyor.
Çelik, kıdem tazminatı fonunu kurarken, taşeron işçilere sendikalı olma hakkı da getireceklerini söylüyor. Dolayısıyla yasalar çıktığında taşeron işçiler düşük maaştan değilse bile, kayıtsız ve sigortasız çalışmaktan, ucu bucağı belirsiz çalışma saatlerinden, işverenin iki dudağı arasına sıkışmış geleceklerinden kurtulacaklar. En azından beklenti öyle! Bakan Çelik'e "Hastalık zaten taşeron sistemin kendisi. Hastalığa çözüm aranacağına doğrudan hastalığın kendisi yok edilse daha doğru olmaz mı" diye sorduk. Ancak "dünya gerçeği"nin böyle bir çözüme ne yazık ki izin vermediği yanıtını aldık.
Görünen o ki, kıdem tazminatı fonunun da içinde yer alacağı yeni paket taşeron sistemin çirkin yönlerini budayıp daha sevimli görünmesini sağlayacak. Peki bu yasalar, yorgun ve gelecekten umutsuz, mutsuz milyonları etrafa gülücükler saçan mutlu işçilere dönüştürebilecek mi? O formülü bulursak, dünya büyük bir açmazdan kurtulacak!
Erdoğan SÜZER
http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/167855-kidem-fonu-taseronu-sevimli-yapabilir-mi-makalesi.aspx