Ödeme Emrine Karşı İtiraz Hakkının Kullanımı
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, 58''''inci maddesi kendisine ödeme emrine tebliğ edilen kişinin itiraz haklarını düzenlemektedir.
1. Konu
Bu madde çerçevesinde yürütülecek hukuki işlemler bu yazıda irdelenecektir.
2.Konuya İlişkin Analiz ve Değerlendirme
2.1. Yasa Maddesinin Açıklaması
Ödeme emri, alacaklı kamu idaresinin tek yanlı olarak düzenlediği bir belgedir. Belgenin düzenlenmesi bir yönetsel (idari) işlemdir. Anayasa gereği, idarenin tüm eylem ve işlemleri yargı denetimine tabidir. Bu yönden, ödeme emrinin düzenlenmesi işleminin de yargı denetimine tabi olduğu tartışmasızdır. Kendisine ödeme emri düzenlenen ve tebliğ edilen borçlu veya kefil veya temsilciler ödeme emrine karşı yargıya başvurabilirler.
Ödeme emrine karşı yargıya hangi durumlarda başvurulabileceği 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Bunlar aşağıda ayrı ayrı irdelenecektir.
2.2. Ödeme Emrine İtiraz Etme Nedenleri
Ödeme emrine karşı hangi durumlarda itiraz edilebileceği 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin birinci fıkrasında hükme bağlanmıştır.
İtiraz nedenleri üç tanedir.
Bunlar:
1. Borcu Olmadığı Savı,
2. Borcun Kısmen Ödendiği Savı,
3. Borcun Zamanaşımına Uğradığı Savı.
2.2.1. Borcun Tümüyle Ödendiği Savı
Ödeme, kamu borcunun VUK''''un veya amme borcunun doğumuna dayanak olan yasaların ilgili maddelerinde belirtildiği şekilde alacaklı kamu idaresine tevdi edilmesidir. Eğer kamu borcu, borçlu tarafından yasalarına uygun şekilde ödenmez ise veya süresinde ödenmez ise 6183 sayılı Yasa kapsamında kovuşturulması gereken bir kamu alacağı durumuna gelir. Bu durum da, kamu borçlusuna ödeme emri ile bildirilir.
Ödeme emrini alan kamu borçlusu, kefil veya temsilci eğer ödeme emrinin düzenlenmesine konu kamu alacağına daha önce eda etmiş ise, düzenlenen ödeme emrine karşı öncelikle 7 günlük süreyi kaçırmaksızın ödeme emrini düzenleyen idareye ödeme yaptığını kanıtlayan belgeler ile başvuruda bulunabilir. Ödeme yapıldığını kanıtlayan belgelerle ödeme emrini düzenleyen idareye başvurulduğunda, söz konusu idare borçlunun bu savını dikkate alarak ödeme emrini kaldırabilir. Bu durumda, yargıya taşınacak bir anlaşmazlık kalmamış olur. Ancak, idareye başvuru ihtiyari bir durumdur. Borçlu isterse bunu yapar veya yapmaz.
Kamu borçlusu idareye ödemeyi kısmen veya tamamen yaptığını kanıtlayıcı belgelerle başvuruda bulunmasına karşın, idare ödeme emrini düzeltmemekte direndiği takdirde, 7 günlük süre dolmadan kamu borçlusu, kefil veya temsilci idare mahkemesinde ödeme emrinin iptali için dava açabilir. Ödeme emri vergi nedeniyle düzenlenmiş olduğu takdirde, itiraz edilecek mahkeme vergi mahkemeleridir.
Borcun olmadığı savı, tahakkukun kaynağını oluşturan olgulara yönelik olmayacak, tersine borç doğmuş olmakla birlikte, bazı nedenlerle ortadan kalktığı, kaldırılması gerektiği ya da henüz istenebilir duruma gelmediği konularında olacaktır (3).
Bunlara örnek olarak; ölenin borcundan dolayı mirası red eden mirasçıya ödeme emri gönderilmesi; yasalar uyarınca red ve iadesi gereken vergilerle ilgili mahsup istemi varsa bu istem yerine getirilmeden borç için ödeme emri çıkarılması; usulüne uygun tebliğ edilmeyen vergi ve ceza ihbarnamelerine dayanarak ödeme emri düzenlenmesi; borç tümüyle ödenmiş olmasına karşın aynı borç için ödeme emri çıkarılması; vadesi gelmemiş ve ihtiyati tahakkuk koşulları oluşmamış bir kamu alacağı için ödeme emri düzenlenmesi vb. verilebilir.
2.2.2. Borcun Kısmen Ödendiği Savı
Borçlunun, kamu borcunun bir bölümünü ödemesine karşın, tüm borç için ödeme emri düzenlenmesi durumudur. Kamu borçlusu, yaptığı ödemelere ilişkin kanıtlayıcı belgelerle birlikte ödeme emrini çıkaran kamu idaresine başvuruda bulunabilir.
Bu yolla, yapılan yanlışlık düzeltilebilir. Ancak, bu yola başvurmak ihtiyaridir.
İdareye yapılacak bu tür başvurular 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde belirtilen hak düşürücü 7 günlük süreyi durdurmaz. Bu bakımdan idareye başvuru yolunu seçen kamu borçlularının bu hususu her zaman göz önünde bulundurmaları ve 7 günlük dava açma süresini kaçırmamaları gerekir.
Borcun bir bölümünü ödemiş olmasına karşın, borcun tamamı için ödeme emri düzenlenmesi halinde, kamu borçlusu kanıtlayıcı ödeme belgeleri ile birlikte ilgi idare mahkemesinde veya borç vergi borcu ise vergi mahkemesinde 7 günlük süre içinde ödeme emrine karşı kısmi ödemede bulunduğu savıyla iptal davası açabilir.
2.2.3. Borcun Zamanaşımına Uğradığı Savı
Buradaki zamanaşımının sadece tahsil zamanaşımı olduğu savını ileri sürenler olmasına karşın; Danıştay''''ın 03.04. 1987 tarih ve 3/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı VUK''''da düzenlenmiş olan tahakkuk zamanaşımının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini açık olarak ortaya koymuştur. Dolayısıyla, borcun zamanaşımına uğradığı savı hem tahakkuk, hem de tahsil zamanaşımı için geçerlidir.
6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 2''''nci fıkrası uyarınca; borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun, itiraz dilekçesinde ödediğini ileri sürdüğü borcun tutarını ve bunun nasıl ödendiğini açıkça belirtmesi ve dilekçeye ödemeyi kanıtlayan belgeleri eklemesi gerekir. Aksi takdirde, itiraz yapılmamış kabul edilir.
2.3. Ödeme Emrine İtirazın Hukuki Sonuçları
Vergiyle ilgili bir borç nedeniyle ödeme emrine itiraz edildiği takdirde vergi mahkemesinde açılan davanın olası şu sonuçları olabilir:
2.3.1. Ödeme Emrinin Durdurulması
Ödeme emrine karşı itiraz eden kamu borçlusu, 6183 sayılı Yasanın 9 ve 10. maddelerine göre kamu borcuna karşılık teminat gösterdiği takdirde, kovuşturma işlemi itirazlı borç için vergi mahkemesi tarafından karar verilinceye kadar durdurulur (4). İşlemin durdurulması için ayrıca bir karar verilmesi gerekmez. İdare, kamu borçlusuyla ilgili olarak ihtiyati haciz işlemine başvurmuş ise, ihtiyati hacze konu taşınır ve taşınmaz mallar 6183 sayılı Yasanın 9 ve 10. maddeleri kapsamında teminat yerine geçer.
Kamu borçlusunun ödeme emrine karşı itirazı vergi mahkemesi tarafından geri çevrildiği takdirde, alacaklı kamu idaresinin takibatı kaldığı yerden devam eder. Ancak, kamu borçlusu vergi mahkemesinin kararına karşı Danıştay''''a itiraz bulunabilir. Danıştay''''a itirazda bulunmak alacaklı kamu idaresinin takibat işlemlerini ilk derece mahkemesinde 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 3. fıkrası uyarınca otomatikman durdurmaz. İdari işlemlerin durması için Danıştay''''dan ayrıca yürütmenin durdurulması isteminde bulunulması ve Danıştay''''ın da buna yönelik olumlu bir karar vermesi gerekir.
Ödeme emrine ilk derece mahkemesinde itiraz işlemleri 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 4. fıkrası uyarınca en çok 7 gün içinde sonuçlandırılması gerekir. Bir başka deyişle, ödeme emrine itiraz üzerine idarenin takip işlemlerinin durma süresi en çok 7 gündür.
2.3.2. Kamu Borçlusunun Açtığı Davada Haksız Bulunması
6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 5. fıkrası uyarınca; kamu borçlusunun ödeme emrinin iptaline yönelik açtığı davada itirazının tamamen veya kısmen haksız bulunması durumunda, kamu borçlusundan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı % 10 zamla tahsil edilir. Vergi mahkemesinin bu konuda verdiği karar kesindir. Bir başka deyişle, vergi mahkemesinin verdiği bu kararın yüksek mahkemeye (Danıştay''''a) itirazen götürülmesi olanaklı değildir.
2.3.3. Kamu Borçlusunun Mal Bildirimin Bulunması
Kamu borçlusu ödeme emrindeki kamu alacağının tamamına karşı dava açmış ise, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 4. fıkrası gereğince tüm idari işlemler duracağından mal bildiriminde de bulunmasına gerek olmayacaktır. Çünkü mal bildirimi de durmuş olacaktır. Ancak, ödeme emrindeki kamu alacağının bir bölümüne (kısmen) dava açmış ise, bu durumda dava açılan bölümle ilgili mal bildiriminde bulunmasına gerek olmayacak; dava açmadığı bölüme yönelik olarak mal bildiriminde bulunması gerekecektir. Mal bildiriminde bulunma süresi ödeme emrinin tebellüğ edilmesinden itibaren 7 gündür.
2.4. Ödeme Emrine Açılacak davanın Şekli ve Hukuki Koşulları
2.4.1. Dava Süresi ve Davanın Önceliği
6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, ödeme emrine dava açma süresi 7 gündür. Kamu borçlusu ödeme emrini tebellüğ ettiği tarihten itibaren 7 gün içinde vergi mahkemesinde dava açmak zorundadır.
Vergi mahkemesi, ödeme emrine karşı açılan davayı 7 gün içinde karara bağlamak zorundadır. Ancak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu''''nun 3. maddesine göre; idari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılarak yazılı yargılama usulü uygulanmaktadır. 2577 sayılı Yasanın tebligat ve yanıt verme ile ilgili 16. maddesi uyarınca; dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örnekleri davalıya, davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur. Taraflar yapılan bu tebliğlere karşı tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde yanıt verirler. 2577''''deki bu süreler dikkate alındığında 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 4. fıkrasındaki 7 günlük sürede davanın bitirilmesi adeta olanaksız bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kamu alacaklısı idare tarafından düzenlenen ödeme emrinde 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 4. fıkrasındaki 7 günlük dava açma süresine yer verilmediği takdirde, borçlunun bu 7 günlük süreyle bağlı olmayacağı yargı kararlarında belirtilmektedir (5).
Alacaklı kamu idaresinin ödeme emrinde ödeme süresi olarak (30) gün göstermesi ile davacının dava açma süresi konusunda yanıltıldığından hareketle davanın süresinde açıldığı kabul edilemez. 6183 sayılı Kanunda, ödeme emirlerine karşı açılacak idari davalara ait süreyi, ödeme süresine bağlayan bir düzenleme olmadığı gibi; anılan Kanunun 58. maddesinde, dava açma süresinin (7) gün olduğu da, açık biçimde gösterilmiştir. Ayrıca; yukarıda sözü edilen hükümlerde açıkça düzenlenen ödeme veya dava açma süresi konusunda idarece ilgililere yanlış bilgi verilmiş olmasının, dava açma süresini değiştirmesi de düşünülemeyeceğinden; hizmet kusuru nedeniyle tam yargı davasına yol açabilecek nitelikteki böyle bir durum nedeniyle, yasada öngörülmeyen dava açma süresinden yararlanılması mümkün değildir (6).
6183 sayılı Yasanın 58. maddesi uyarınca ödeme emirlerine karşı itiraz komisyonlarına itiraz edilmesi gerekmektedir. Ancak, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun ile 20.07.1982 tarihinden itibaren Vergi İtiraz Komisyonları kaldırılmış ve bunların yerini Vergi Mahkemeleri almıştır. Dolayısıyla, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesi uyarınca ödeme emrine karşı itiraz artık Vergi Mahkemelerine yapılabilmektedir.
2576 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca; Vergi mahkemeleri,
a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,
b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,
c) Diğer kanunlarla verilen işleri,
Çözümler.
Ödeme emrine yönelik olarak yukarıda belirtilen konuların dışında kalan itirazlar İdare Mahkemelerine yapılması gerekir.
Gerek ödeme emrine ve gerekse ödeme emri dışındaki vergi veya 6183 sayılı Yasa ile ilgili itirazlara alacaklı tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki vergi mahkemeleri veya idare mahkemeleri bakacaktır. Aynı yargı çevresinde birden çok vergi mahkemesi ve idare mahkemesi varsa, bu durumda davaların dağılımı iş bölümü ilkesine göre yapılacaktır.
Davalar tek yargıçlı mahkemede görülmüş ise, üst itiraz mercii Bölge İdare Mahkemesi; davalar üç yargıçlı mahkemece görülmüş ise üst itiraz mercii Danıştay olacaktır.
3. Sonuç
Anayasa evrensel hukuk kuralları gereği yürütme organının tüm eylem ve işlemleri yargı denetimine tabidir. Haklar yüzyıllar boyunca verilmiş büyük savaşımların sonucunda elde edilmiştir. Hukuki kazanımların geriye gitmemesi, aşınıma ve yıpranma uğramaması bakımından yürütme organının hukuka aykırı eylem ve işlemleri konusunda uzlaşmacı ve görmezden gelmeci bir tavır içinde olunmaması gerekir. Böyle bir tavır gelecek kuşakların hak ve özgürlüklerine zarar verir. Konuya bu yönden yaklaşıldığında, hukuki haklar konusunda eyleme geçerken sadece kendimizi ve içinde yaşadığımız çağın insanlarını değil, gelecek çağlarda yaşayacak insanların hak ve özgürlüklerini düşünerek hareket etmek gerekir. İşte bu gereklilik yürütmenin hukuka aykırı tüm eylem ve işlemlerinde gerçek ve tüzel kişilerin evrensel hukukun gelişimi ve boy atması bakımından haklarına sahip çıkmalarını zorunlu kılmaktadır.
Özellikle devlet ile ilişkilerde, devletin veya devlet organlarının hukuka aykırı eylemleri karşısında katlanmacı ve sineye çekici bir atalet içinde olunmaması; mutlaka hukuki yönden hak arama girişiminde bulunması 1215 Magna Carta ruhunun bir gereğidir. Unutulmamalıdır ki, hukuk uğrunda savaşanlar varsa güçlüdür. Hukuk, hak aramak, adalet bulmak için açılan her dava ile varsıllaşır.
Ödeme emri, 6183 sayılı Yasa kapsamında düzenlenen; önemli ve hukuki yönden ağır sonuçları olabilecek bir sürecin başlangıcıdır. Bir ödeme emri tebliğ edildiğinde eğer yukarıda ayrıntıları açıklanan türden hukuki eksiklik veya hukuki sakatlık söz konusu ise ödeme emrine karşı itiraz yollarının tamamının kullanılmasında büyük yarar vardır.
(Doç. Dr. Ahmet EROL) (1)
(Öğretim Üyesi (2), CFE, CPA)
Lebib Yalkın
----------o----------
(1) Bu yazıda yer alan görüşler tümüyle yazarına ait olup, hiçbir biçimde yazarın görev yaptığı kurumu, T.C. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi''''ni, T.C. Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi''''ni bağlamaz; yazarın görev yaptığı kurum ve üniversitelerin görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez. Yazıda yer alan tüm değerlendirme ve yanlışlıklardan yazarı sorumludur. E-mail: ahmeterol@ahmeterol.com.tr Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
(2) T.C. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi.
(3) Edip ŞİMŞEK, Amme Alacakları Tahsil Usulü Kanun Şerhi, 2. Baskı, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul, 1996, ss.500-501.
(4) 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 3. fıkrası.
(5) Dn. 4. D.''''nin, 13.11.2006 tarih ve 2005⁄2134 E. ve 2006⁄2156 K. sayılı Kararı.
(6) Dn. 7. D.''''nin, 11.04.2007 tarih ve 2006⁄41 E. ve 2007⁄1679 K. sayılı Kararı.
kaynak : http://www.ozdogrular.com/content/view/16774/