Sosyal güvenlikte gözden kaçan önemli bir ayrıntı
Sosyal güvenlik modern devlet olmanın en önemli işlevlerinden biridir. Sosyal güvencenin önemi bazen "O devlet memuru", bazen "SSK'sı var" şeklinde toplumda bir statü, bir avantaj olarak dile getirilir.
Dünyada ve ülkemizde giderek bireysel emeklilik ve özel sağlık sigortası yaygınlaşmaya başlasa da bunların tamamen kamunun sağladığı sosyal güvenlik sisteminin yerini alması mümkün değildir. Ek güvenceler olarak bu sistemlere girilir.
Ülkemizde sosyal güvenlik sisteminin ne derece önemli olduğunun en temel göstergelerinden biri AK Parti hükümetlerinin icraatları anlatılırken en başta yapılanlardan biri olarak SSK, Bağ-kur veya Emekli Sandığı ayrımının sağlık alanında kaldırılması olarak gösterilir. Bir süre sonra bu da olur mu dedirtecek bir hayret ifadesi ile karşılanabilecek bu durum, yıllarca Türkiye'nin bir gerçeği olarak yaşanagelmişti.
Sosyal güvenlikte çocuk deyiminin kapsamı
Sistemde genel kural; sosyal güvencesi olan anne veya babanın bu güvencesinin çocuklarını da kapsamasıdır. Çocuk deyince, herhangi bir eğitim almıyor veya eğitim dönemini bitirmiş olsa dahi erkek çocuklar için 18, kız çocuklar için 25 yaşına kadar olanlar kapsamdadır. Erkek çocuklar şayet eğitim görmeye devam ediyorlarsa onlar da 25 yaşına kadar ailenin sosyal güvence şemsiyesi altındadır. Bunun istisnası genç aile bireylerinin de bir işte çalışmaya başlamasıdır. O zaman çalışan çocuk zaten kendisi sosyal güvence kapsamına gireceği için ayrıca aile güvenlik şemsiyesinden yararlanmasına gerek yoktur. Bu çocuk çalışmayı bırakması halinde ise yine yukarıda belirttiğimiz yaş ve eğitim şartlarına bağlı olarak aile sosyal güvenlik şemsiyesinden yararlanmaya devam edecektir.
Önemli bir ayrıntı
Buraya kadar her şey normal olması gerektiği şekilde fakat bazen şeytan ayrıntıda gizlidir dedirtecek boyutta gözden kaçan bir durumu dikkate sunmak istiyoruz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi eğitime devam etmeyen erkek çocuklar için aile güvenlik şemsiyesi 18 yaşın tamamlanması ile sona ermektedir. Bu genel ve bilinen kuraldır. Liseyi zamanında, yani bilinen deyimiyle, haziranda bitiren bir erkek çocuk aynı dönemde üniversite sınavına giriyor ve yine hiç boş kalmadan bir yüksek öğrenim kurumunu kazanıp eğitimine devam ediyorsa, 25 yaşına kadar yine aile sosyal güvenlik şemsiyesinden yararlanmaya devam edecektir. Buraya kadar her şey normal. Ama arada bir ayrıntı var, o da bu çocuğun liseyi bitirdiği tarih ile üniversiteye kayıt yaptırdığı tarih arasında kalan birkaç aylık boşluk ne olacak? Herhalde bu konu gözden kaçmış olacak ki, şimdiki uygulama aile güvenlik şemsiyesinden yararlanamama şeklinde yapılıyor. Oysa kanununun amacı bu olamaz.
Başarıyı cezalandırıcı uygulama
Liseyi zamanında bitirmeyip bütünlemeye kalan bir çocuk, okulla ilişkisi kesilmediği için bu ara dönemde sosyal güvenceden yararlanabildiği halde, başarılı olup zamanında okulunu bitiren ve hiç boşluk vermeksizin üniversiteyi kazanan diğer çocuk bu güvenceden yararlanamıyor. Yani başarılı çocuk veya ailesini cezalandırıcı bir uygulama söz konusudur. Oysa olması gereken normal üniversite kayıt dönemine kadar bu güvencenin devam ettirilmesidir.
Eminim ki uygulamanın bu şekilde yapıldığından, başarılı icraatları ve konulara duyarlılığıyla tanıdığımız Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in veya yine aynı özellikleriyle öne çıkan Kurum Başkanı Fatih Acar'ın bilgisi yoktur. Zaten bu yazının da amacı konuyu kendilerinin bilgisine sunmaktır. Bu sayede ayrıntıda kalan ama o dönemde önemli bir sağlık sıkıntısı yaşayan gençler ve aileleri için önemli olan konuya bir çözüm sağlanmasıdır. Bu konuda yapılacak düzenlemeyi duyurmaktan büyük bir memnuniyet duyacağız.
Ülkemizde sosyal güvenlik sisteminin ne derece önemli olduğunun en temel göstergelerinden biri AK Parti hükümetlerinin icraatları anlatılırken en başta yapılanlardan biri olarak SSK, Bağ-kur veya Emekli Sandığı ayrımının sağlık alanında kaldırılması olarak gösterilir. Bir süre sonra bu da olur mu dedirtecek bir hayret ifadesi ile karşılanabilecek bu durum, yıllarca Türkiye'nin bir gerçeği olarak yaşanagelmişti.
Sosyal güvenlikte çocuk deyiminin kapsamı
Sistemde genel kural; sosyal güvencesi olan anne veya babanın bu güvencesinin çocuklarını da kapsamasıdır. Çocuk deyince, herhangi bir eğitim almıyor veya eğitim dönemini bitirmiş olsa dahi erkek çocuklar için 18, kız çocuklar için 25 yaşına kadar olanlar kapsamdadır. Erkek çocuklar şayet eğitim görmeye devam ediyorlarsa onlar da 25 yaşına kadar ailenin sosyal güvence şemsiyesi altındadır. Bunun istisnası genç aile bireylerinin de bir işte çalışmaya başlamasıdır. O zaman çalışan çocuk zaten kendisi sosyal güvence kapsamına gireceği için ayrıca aile güvenlik şemsiyesinden yararlanmasına gerek yoktur. Bu çocuk çalışmayı bırakması halinde ise yine yukarıda belirttiğimiz yaş ve eğitim şartlarına bağlı olarak aile sosyal güvenlik şemsiyesinden yararlanmaya devam edecektir.
Önemli bir ayrıntı
Buraya kadar her şey normal olması gerektiği şekilde fakat bazen şeytan ayrıntıda gizlidir dedirtecek boyutta gözden kaçan bir durumu dikkate sunmak istiyoruz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi eğitime devam etmeyen erkek çocuklar için aile güvenlik şemsiyesi 18 yaşın tamamlanması ile sona ermektedir. Bu genel ve bilinen kuraldır. Liseyi zamanında, yani bilinen deyimiyle, haziranda bitiren bir erkek çocuk aynı dönemde üniversite sınavına giriyor ve yine hiç boş kalmadan bir yüksek öğrenim kurumunu kazanıp eğitimine devam ediyorsa, 25 yaşına kadar yine aile sosyal güvenlik şemsiyesinden yararlanmaya devam edecektir. Buraya kadar her şey normal. Ama arada bir ayrıntı var, o da bu çocuğun liseyi bitirdiği tarih ile üniversiteye kayıt yaptırdığı tarih arasında kalan birkaç aylık boşluk ne olacak? Herhalde bu konu gözden kaçmış olacak ki, şimdiki uygulama aile güvenlik şemsiyesinden yararlanamama şeklinde yapılıyor. Oysa kanununun amacı bu olamaz.
Başarıyı cezalandırıcı uygulama
Liseyi zamanında bitirmeyip bütünlemeye kalan bir çocuk, okulla ilişkisi kesilmediği için bu ara dönemde sosyal güvenceden yararlanabildiği halde, başarılı olup zamanında okulunu bitiren ve hiç boşluk vermeksizin üniversiteyi kazanan diğer çocuk bu güvenceden yararlanamıyor. Yani başarılı çocuk veya ailesini cezalandırıcı bir uygulama söz konusudur. Oysa olması gereken normal üniversite kayıt dönemine kadar bu güvencenin devam ettirilmesidir.
Eminim ki uygulamanın bu şekilde yapıldığından, başarılı icraatları ve konulara duyarlılığıyla tanıdığımız Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in veya yine aynı özellikleriyle öne çıkan Kurum Başkanı Fatih Acar'ın bilgisi yoktur. Zaten bu yazının da amacı konuyu kendilerinin bilgisine sunmaktır. Bu sayede ayrıntıda kalan ama o dönemde önemli bir sağlık sıkıntısı yaşayan gençler ve aileleri için önemli olan konuya bir çözüm sağlanmasıdır. Bu konuda yapılacak düzenlemeyi duyurmaktan büyük bir memnuniyet duyacağız.
Osman ARIOĞLU