T.T.K.na Göre Sermaye Kaybı ve Borca Batıklık
Bu yazımda 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 324.maddesine ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 376. ve 377. maddelerine muhasebe penceresinden bakmak istiyorum.
Yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu’nun 324. maddesi Anonim Şirketler’de şirketin mali durumunun bozulması halinde yapılacakları göstermektedir.
Genel olarak, 01.07.2012 tarihinde (bazı maddeleri 2013 yılında) yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda ise 376. ve 377. maddeler ayni konuda yapılacakları göstermektedir.
Her iki kanunun yukarıdaki maddeleri Anonim Şirketler’de esas olarak, sermaye kaybı ile borca batık olma durumunda yapılacakları belirlemekte. Yeni 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu başlık olarak da vurgulanmakta.
Söz konusu maddeler anonim şirket yönetim kuruluna önemli görevler yüklemektedir.
Sermayenin Yarısının Karşılıksız Kalması
6762 sayılı T.T.K. 324. Maddesine göre ; Son yıllık bilançoda esas sermayenin yarısı karşılıksız kalırsa, yönetim kurulu derhal durumu Genel Kurul’a bildirmek zorunda.
6012 sayılı T.T.K. 376. Maddesine göre ise ; Son yıllık bilançoda sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar nedeniyle karşılıksız kaldığı anlaşılması halinde, yönetim kurulu hemen Genel Kurul’u toplantıya çağırmak ve uygun gördüğü iyileşmeye yönelik önlemleri de sunmak zorunda.
Sermaye Kaybı
Son yıllık bilançoya göre ; 6762 sayılı T.T.K. 324.maddesinde esas sermayenin, 6102 sayılı T.T.K. 376. maddesinde ise sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin karşılıksız kalması halinde, Genel Kurul sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket feshedilmiş, kendiliğinden sona ermiş olur.
Batık Durumda Olma
Yine 6762 sayılı T.T.K 324.maddesi ve 6102 sayılı T.T.K. 376. maddesine göre ; Şirketin batık durumda olduğu şüphesini uyandıran işaretlerin, emarelerin varlığı halinde yönetim kurulu aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkarmak zorunda.
6102 sayılı kanunda bir fark, yönetim kurulu bu bilançoyu denetçiye vermek ve denetçinin de bu bilançoyu 7 iş günü içinde inceleyerek değerlendirme ve önerilerini bir rapor halinde yönetim kuruluna vermek zorunda.
Şirket aktiflerinin, alacaklıların alacaklarını karşılamadığı anlaşıldığı takdirde yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirmek zorunda. Bu durumda şirketin iflası istenir.
İflasın Ertelenmesi
6762 sayılı T.T.K. 324. maddesine göre ; şirketin durumunun ıslahı mümkün görülüyorsa, yönetim kurulunun veya bir alacaklının talebi ile mahkeme iflas kararını tehir edebilir. Ve envanter tanzimi veya yediemin tayini için tedbirleri alır.
6102 sayılı T.T.K. 376. maddesine göre ise ; iflas kararı verilmeden şirketin borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacak sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı kabul etmiş ve mahkemece atanan bilirkişilerce bunun gerçekliği, geçerliliği ve yerinde olduğu doğrulanması halinde iflas isteği durur. Aksi durumda mahkemeye yapılmış başvuru iflas bildirimi olarak kabul olunur.
6102 sayılı T.T.K. 377.maddesine göre de yönetim kurulu veya bir alacaklı, nakit sermaye konulması dahil, bir iyileştirme projesi sunarak iflasın ertelenmesini talep edebilir. Bu durumda İcra ve İflas Kanunu 179 ve 179/b maddeleri uygulanır.
Böylece 6762 sayılı yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu ile 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’n teknik iflas ile ilgili maddelerini incelemiş olduk.
Gelecek yazıda bu maddeleri muhasebe açısından yorumlamaya çalışacağım.
Özellikle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre 01.01.2013 tarihinde uygulanmaya başlanacak Türkiye Muhasebe Standartları ve bu çerçevede TMS 16 Maddi Duran Varlıklar standardının değerlemeye yönelik hükümleri çerçevesinde bir önerim olacak.
VOLKAN KARA
S.M.Mali Müşavir
twitter.com/vergivekanunla
http://vergikanunhaberleri.blogspot.com/