Çalışma Yaşamında Gündem Yine Kıdem Tazminatı Fonu
Çalışma Bakanı Faruk ÇELİK’in kamuoyuna aktardığı açıklamalarından kıdem tazminatı konusuna yakında el atılacağı anlaşılıyor. Kıdem tazminatı 2003 yılında değişen İş Kanununun değişmeyen ve çözülemeyen tek konusu olarak ortada duruyor.
Mevcut durumda çalışanların %90’ı kıdem tazminatlarını zamanında alamıyor veya hiç alamıyorlar. Daha önce bu konuda havuz modeli ve Avusturya usulü geçiş modeli tartışılmış, fakat mutabakat sağlanamamıştı. Kurumsallaşmış şirketler ile işçi çalıştıran kamu kurumlarında çalışan işçiler için kıdem tazminatı bir sorun oluşturmuyor. Ancak kalan kesim için havuz modeli de olsa Avusturya modeli de olsa yeni tazminat miktarı eskisinden daha az olacak da olsa bir an önce böyle bir düzenlemenin yapılmasını umuyorlar. Ancak kıdem tazminatı alma sıkıntısı yamayacak olanlar, sendikalar ve olaya sosyoekonomik açıdan bakanlar getirilecek kırpılmış havuz esaslı sisteme sıcak bakmıyorlar.
Bu bakımdan İş Kanununa tabi çalışanların kıdem tazminatı konusunun sessiz sedasız çözülmesi mümkün gözükmüyor. Zaten bu yüzden de tek başına iktidar olan iktidar partisi de 9 yıldır bu konuyu kotaramıyor. Kıdem tazminatı hakkını kadükleştirecek şekle çevirse çalışanların ileriye dönük umutlarını kırmaktan, kıdem tazminatını mevcut rakamlar ve hak etme esasları üzerinden daha bir güvenceye alacak düzenleme çıkarsa işverenleri küstürerek istihdam mekanizmalarını komşu başka ülkelere kaydırmaktan korkan siyasi irade yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal pozunda kilitlenmiş durumda bulunuyor. Bu konuda her bir çıkış da bir tartışma bombardımanının ardından tozlu raflara geri konuyor. Bakalım bu sefer konunun üzerine hangi kararlılık düzeyiyle ve ne yönde gidilecek? Bu husus hazırlanacak düzenlemenin içeriğine bağlı olarak ortaya çıkacak.
Ama ilk izlenimlere ve demeçlere bakılırsa bir yandan “Tasarı işverenin tazminat yükünü artırmayacak” denilirken bir yandan da “Fona işsizlik sigortasından destek yapılacak” denilerek getirilecek Fonun tazminat bakımından fakir olmayacağı vurgulanmak isteniyor. Tasarı tam olarak olgunlaşıp gün yüzüne çıktığında biz de size buradan uyarılarımızı yapacak, medya platformlarından sorun hakkındaki görüşlerimizi paylaşacağız.
Soru: 26.09.1986'da işe girdim. 27.02.1965 doğumluyum. Şu anda 8 bin 800 günüm var. Emeklilik yaşımı doldurmama iki yılım kaldı. Askerliğim yoktur. İşten ayrılmak istiyorum. Ayrıca çiftçilikle uğraştığım için üzerimde ÇKS kaydı bulunmaktadır. Günüm dolmasına ve sadece yaşı beklememe rağmen son iki yılımda SGK beni Bağ-Kur'a kaydeder mi? Ben son iki yılımda prim ödemeden SSK'dan emekli olmak istiyorum. İrfan ALTINDİŞ
Cevap: Çiftçilikten dolayı Tarım Bağ-Kur sigortalısı olmak istemiyorsanız ya çiftçiliği bırakmalı veya SSK’lı çalışmaya devam etmelisiniz. Ama son iki yılda Tarım Bağ-Kur’lu olmanız ve Bağ-Kur kapsamında prim ödemenizin iki yıl sonra SSK’lılıktan emekliliğinizi engellemeyeceğini de belirtmeliyim.
Soru: 15.12.1955 doğumlu babam 1975 yılında gittiği askerliğini 20 ay olarak yapmış. İlk sigortaya girişi olan 1986-1996 yılları arasında sigorta prim gün sayısı 506 gündür. 04.10.2000 tarihinden beri Bağ-Kur’dan mecburi sigortalı olan babam nasıl ve ne zaman emekli olabilir? Emekli olmak için askerliğinin ne kadarını daha borçlanması gerekir? Meral ÖZSEVEN
Cevap: Babanızın 01.10.1999 tarihi itibariyle yaş ve hizmet durumuna göre yaştan Bağ-Kur emekliliği bakımından tabi olduğu yaş 58’dir. 58 yaşını dolduracağı 15.12.2013 tarihi itibariyle emekli olabilmesi bakımından ihtiyacı olan eksik hizmeti 5 ay olacaktır. Babanız Aralık 2013 ayı dâhil Bağ-Kur hizmetiniz sürdürmeli ve o tarihe kadar da 5 aylık askerlik borçlanması yapmış olmalıdır.
Soru: 1983 doğumluyum 1998 sigortalı oldum 3 bin 720 güm primim var. Kıdem tazminatı almaya esas 15 yılın başlangıcı sigorta başlangıç tarihinden mi yoksa 18 yaşı doldurduğum tarih mi geçerli olacak? Rumuz: Ecevit
Cevap: 15 yıllık sigortalılık süresinin başlangıcının 18 yaşınızın dolum tarihi olan 2001 yılından başlaması gerekiyor.