30 Kasım 2012 Cuma
AŞ'lere komiser yerine temsilci atanacak
Şirketlerin genel kurullarında görevlendirilen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı komiserlerinin yerini Gümrük ve Ticaret Bakanlığı temsilcileri aldı.
Belgeleri ve beyanları kanuna aykırı olanlara hapis cezası
Yeni TTK ile getirilen önemli bir düzenleme de, belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması durumunda, bu belgeleri düzenleyenler ile yanlış beyanda bulunanların hapis cezası ile cezalandırılacak olmalarıdır.
Yeni TTK' nın 549'uncu maddesine göre, şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar sorumludur.
Buna benzer düzenleme Eski TTK'nın 305'inci maddesinde yer almakta idi. Ancak 305'inci madde belgelerin “gerçeğe aykırı” düzenlenmiş olmasına özgülenmiş dar bir madde idi ve kusurdan söz etmediği için sorumluluğun niteliği yönünden tereddütlere yol açıyordu.
Hangi işlemler sorumluluk kapsamında olacaktır?
549'uncu madde düzenlemesi ise oldukça geniş kapsamlıdır. Buna göre sorumluluk sadece, kuruluş, sermayesinin artırılması ve azaltılması, birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul değer ihracı gibi sınırlı sayıda işlemleri kapsamamakta, ayrıca, belirtilmemiş işlemleri, halka açılmayla ilgili olarak izahnameleri de kapsamakta ve bu işlemler bağlamında belgeleri de düzenlemektedir. Hükümde sadece izahname anılmış olmasına rağmen halka açılmayla ilgili her türlü belge de hüküm kapsamına girmektedir.
Hukuki sorumluluk davasını kimler açabilecektir?
Hukuki sorumluluk davasında aktif dava ehliyeti, “zarar görenler”e aittir. Bunlar ise, somut olayın durumuna göre pay sahipleri, pay sahipliği sıfatını bu işlemler dolayısıyla yitirenler, menkul değerleri alanlar, bu menkul değerlerin sonraki sahipleri olabilir.
Bu dava “düzenleyenler” ile “katılanlara” açılacaktır. Maddede düzenleyenler ile katılanların açık tanımı yapılmamıştır, ancak bunlarla ilgili farklı sorumluluk kriterleri belirlenmiştir. Düzenleyenler için kusursuz, katılanlar bakımından kusurlu sorumluluk kabul edilmiştir. Katılanların arasına dağıtanların da girmesi gerektiği maddenin gerekçesinde vurgulanmıştır.
Sorumluluk şartları ise, kanuna aykırı, doğru olmayan, gerçeği dürüst bir şekilde yansıtmayan beyanlar ve bazı hususların gizlenmiş olması, bundan zarar doğmuş bulunması ve uygun nedensellik bağıdır.
Birlikte zarar verilmesi durumunda zarar tazmini nasıl olacaktır?
Birlikte zarar verilmesi durumunda zarar tazmini Yeni TTK'nın 557'nci maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre, birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur. Davacı birden çok sorumlu kişiyi zararın tamamı için birlikte dava edebilir ve hâkimin aynı davada her bir davalının tazminat borcunu belirlemesini isteyebilir. Birden çok sorumlu arasındaki başvuru, durumun bütün gerekleri dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenir.
Belgeleri ve beyanları kanuna aykırı olanlara verilecek ceza nedir?
Yeni TTK'nın 562'nci maddesi uyarınca, belgeleri sahte olarak düzenleyenler ile, ticari defterlere kasıtlı olarak gerçeğe aykırı kayıt yapanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaklardır.
Dolayısıyla, Yeni TTK'nın 549'uncu maddesi ile, şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar sorumlu olacaklar ve haklarında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilebilecektir. Bu nedenle sayılan işlemlerin yapılması esnasında dikkatli olmak hapis cezasıyla muhatap olmamak için önemlidir.
Ekrem Öncü
http://www.thelira.com/yazar/31/ekrem-oncu/2142
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurdunuz mu? / Resul KURT
1981 tarihli İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin 155 sayılı ILO Sözleşmesi'nin Türkiye tarafından 7.1.2004 tarih ve 5038 sayılı Kanun'la onaylanması kabul edilmiş ve aynı şekilde 1985 tarihli İş Sağlığı ve Hizmetlerine İlişkin 161 sayılı ILO Sözleşmesi'nin de 7.1.2004 tarih ve 5039 sayılı Kanun'la onaylanması uygun görülmüştür.
29 Kasım 2012 Perşembe
Yeni TTK’nın Vergi Hukuku Açısından Etkileri
Yeni TTK’nın Vergi Hukuku Açısından Etkileri
I- GİRİŞ
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçtiği günden beri Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun (Yeni TTK), getirdikleri götürdükleri pek çok platformda tartışılmış, Kanun’un çoğu düzenlemesi de eleştiri konusu edilmiştir. Nitekim bu tartışmalar sonucunda, Kanun yürürlüğe girmeden evvel 6335 sayılı Kanun ile Kanun’un bir kısım hükümleri kaldırılmış ya da değişikliğe uğramıştır. Kanun 1 Temmuz 2012 itibariyle yürürlüğe girse de
‘Serbest Meslek’te Doğru Adım / Yahya Arıkan
‘Serbest Meslek’te Doğru Adım
Türkiye’de yaklaşık 5.5 milyon serbest meslek erbabı var. Kişisel çalışmaya, bilimsel ve mesleki bilgiye, uzmanlığa dayanan ve bir işverene bağlı olmadan kendi adına kazanç sağlamak için yapılan iş, ‘serbest meslek’ olarak tanımlanıyor. Mali müşavir, doktor, avukat vb. kişiler gelir vergisi uygulamasında serbest meslek erbabı sayılıyor. Bunların elde ettikleri kazançlar ise serbest meslek kazancı olarak gelir vergisine tabi tutuluyor.
50'den fazla çalışanı olan işyerleri "İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu" oluşturmak zorunda /PROF. DR. CEM KILIÇ
Bu köşeden sürekli olarak yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'yla ilgili bilgileri vermeye devam ediyoruz. Yasanın önemli maddelerinin yürürlüğüne çok az kaldı. 30 Aralık 2012 sonrasında 50 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerleri tehlike sınıf derecesine bakılmaksızın yasa kapsamına girecek ve bu işyerleri için yükümlülükler başlayacak.
50'den fazla çalışanı olan, 6 aydan fazla süren sürekli işlerde
30 Aralık 2012 sonrasında yerine getirilmesi gereken önemli bir husus da iş sağlığı ve güvenliği kurullarının oluşturulması ile ilgili. Yeni yasaya göre; 50 veya daha fazla çalışanı olan ve niteliği gereği 6 aydan daha fazla süren sürekli işlerde, işveren İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu oluşturmak zorunda.
Bu noktada işverenlerce en çok merak edilen husus şu: Her bir işyerimiz için ayrı ayrı kurul mu oluşturmak zorundayız?
Yasaya göre; işverene bağlı, fabrika, müessese, işletme veya işletmeler grubu gibi birden çok işyeri bulunduğu hallerde elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu her bir işyerinde ayrı ayrı kurul kurulacak. Yani 50 çalışanı aşan her bir işyerinde ayrı kurul olacak. Ancak kurullar arası koordinasyon işverence yerine getirilecek.
Asıl işveren ve taşeron ayrı ayrı kurul oluşturacak
Merak edilen bir diğer husus da, taşeron olması durumunda işyerinde kurulların nasıl kurulacağı hakkına, bu konuda hem yasa hem de çıkarılan yönetmelik konuyu şu şekilde ele almış:
"Altı aydan fazla süren asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hallerde;
a) Asıl işveren alt işverenin çalışan sayıları ayrı ayrı elli ve daha fazla ise asıl işveren ve alt işveren ayrı ayrı kurul kurar. İş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin yürütülmesi ve kurullarca alınan kararların uygulanması konusunda iş birliği ve koordinasyon asıl işverence sağlanır.
b) Bir işyerinde sadece asıl işverenin çalışan sayısı elli ve daha fazla ise bu durumda kurul asıl işverence kurulur. Kurul oluşturma yükümlülüğü bulunmayan alt işveren, kurulca alınan kararların uygulanması ile ilgili olarak koordinasyonu sağlamak üzere bu kurula vekâleten yetkili bir temsilci atar.
c) Alt işverenin çalışan sayısı elli ve daha fazla, asıl işverenin çalışan sayısı ellinin altında ise işyerinde kurul alt işverence oluşturulur. Asıl işveren alt işverenin oluşturduğu kurula iş birliği ve koordinasyonu sağlamak üzere vekâleten yetkili bir temsilci atar.
ç) Asıl işveren ve alt işverenin çalışan sayıları ayrı ayrı ellinin altında ve toplam çalışan sayısı elliden fazla ise koordinasyon asıl işverence yapılmak kaydıyla, asıl işveren ve alt işveren tarafından birlikte bir kurul oluşturulur."
Ayrıca, asıl işveren - alt işveren ilişkisinin olmadığı ve aynı çalışma alanında birden fazla işverenin bulunduğu durumlarda, bu işverenlerce birden fazla kurul oluşturulabilecek. Böyle bir durumda işverenler, birbirlerinin çalışmalarını etkileyebilecek kurul kararları hakkında diğer işverenleri bilgilendirmek zorunda.
Kurulda kimler olacak?
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu, işveren veya işveren vekili, iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, insan kaynakları, personel, sosyal işler veya idari ve mali işleri yürütmekle görevli bir kişi, varsa sivil savunma uzmanı, işyerinde görevli formen, ustabaşı veya usta, varsa işyerindeki yetkili sendika temsilcilerinin kendi aralarından seçecekleri kişi ve çalışan temsilcisinden oluşmakta.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu genel olarak işyerindeki iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüm hususlarda görevli ve yetkili. Ortaya çıkma ihtimali olan risk ve tehlikelerin belirlenmesinden, meydana gelen iş kazalarını raporlamaya ve sonuçlarını incelemeye kadar konuyla ilgili tüm hususlardan sorumlu.
Yasada kurulun görevi, "İşyerinin niteliğine uygun bir iş sağlığı ve güvenliği iç yönetmelik taslağı hazırlamak, işverenin veya işveren vekilinin onayına sunmak ve iç yönetmeliğin uygulanmasını izlemek, izleme sonuçlarını rapor haline getirip alınması gereken tedbirleri belirlemek ve kurul gündemine almak" şeklinde tanımlanmış.
İşyerlerinde oluşturulacak bu kurullar aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği yönünden teftiş yapmaya yetkili Bakanlık iş müfettişlerince işyerlerinde yapacakları teftiş ve incelemelerde işlerini kolaylaştırmak ve onlara yardımcı olmakla yükümlü.
İdari para cezası 2 bin TL
İşveren işyerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu oluşturmaz ve bu durum bakanlık iş müfettişlerince tespit edilir ise 2 bin TL idari para cezası var. Bu da işin yaptırım kısmıyla ilgili.
Ancak idari para cezasını düşünmeden işverenlerin bu kurulları oluşturup çalıştırmasında büyük fayda var. Bu kurullar aracılığıyla çalışanlarla yönetim arasında bir köprü kurulmakta, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanında katkıları alınarak yönetime katılmaları gerçekleşmekte.
Bu konu yasa çıkarılırken hiç düşünüldü mü bilmiyoruz, ne var ki bu tip kurullar işe yaramalarının yanında işyerinde çalışma barışının sağlanmasında da son derece önemli.
PROF. DR. CEM KILIÇ / ÇALIŞMA DÜNYASI
http://www.dunya.com/50den-fazla-calisani-olan-isyerleri-is-sagligi-ve-guvenligi-kurulu-olusturmak-zo-150298yy.htm
Çalışan emekli kıdem tazminatı alır /Ahmet ARICAN
SORU 1: Bir işyerinde emeklilikten sonra yaklaşık 8 yıldır çalışıyorum. İşveren sudan bahanelerle beni işten çıkarmaya zorluyor. Ben kendi isteğimle işten ayrılsam kıdem tazminatı alabilir miyim? Ayrıca, emekli olmayanlara verilen kıdem tazminatını emekli olduktan sonra çalışan kişiler de alabilir mi? Mustafa ÖZARI / Samsun
SMMM' lerin KDV sorunu ile ilgili verilen Kanun Teklifi.
SMMM' lerin KDV sorunu ile ilgili verilen Kanun Teklifi.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Katma Değer Vergisi Kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifim gerekçesi ile birlikte ilişikte sunulmuştur.
Gereğini arz ederim.
Taşeronluk (alt işveren) yeni yasal düzenleme, nasıl? / İSMAİL BAYER
Taşeronluk, 4857 sayılı İş Yasası ile yapılan düzenlemede ki adıyla, "alt işverenlik", günümüzde çalışma ilişkilerinde en fazla sorun yaratan, uyuşmazlık konusu olduğu gibi, yargıda bir çok dava konusuna neden olan bir uygulamadır.
TAŞERONLUK (ALT İŞVEREN) YENİ YASAL DÜZENLEME, NASIL ?
Çalışma ilişkilerinde, özellikle inşaat işkolunda, işkolunun özelliği olarak, yaygın uygulama alanıdır. Ancak, taşeron uygulamaları, 1980 sonrası, kıdem tazminatı yükümlülüğünü azaltma, daha düşük ücretle çalıştırma, toplu iş sözleşmesi uygulamasının dışında kalma ve zorunlu istihdamdan kaçınmak için, hızla uygulama alanı bularak, tüm işkollarına yayılmıştır.
Günümüzde ise, asıl önemli olan ve gözardı edilen, fazla değerlendirilip, eleştirilmeyen, kabul edilen bir olgu haline dönüşen sonuç. En yaygın şekilde her alanda, genişleyerek, taşeronluk uygulamasının en büyük işvereni ise, DEVLET'in olmasıdır.
2003'e gelinen süreçte, taşeronluk uygulamasını, yargı kararları da dikkate alınarak, ileri sürülen görüşler, tasarı taslaklarına yansıtılmıştı. TBMM'nde tasarı görüşülürken, kabul edilen bu konuya ilişkin madde, yeniden görüşülmek üzere karar verilip, madde içeriğinde değişiklik yapılarak, kabul edilmiştir. Ancak bu düzenleme de, gereksinimlere yanıt veremediği gibi, yeni karmaşalara yol açmıştır. Daha sonra, bu bu düzenlemede de yapılan değişiklik ve çıkartılan Yönetmelik ise, konuya ilişkin uyuşmazlıkları daha da arttırmıştır.
Bir kaç senedir, bu madde ile ilgili, yani 4857 sayılı yasayla getirilen tanımı ile, asıl işveren- alt işveren ilişkilerinin yeniden düzenleneceği ve taşeronluğun azaltılacağı belirtilmektedir. Ancak gerçeklik bunun tam tersidir. Alt işveren ilişkisi, başta devlet kesiminde olmak üzere, her geçen gün artarak sürmektedir.
Öte yandan, yeni çıkan yasalarla, bu uygulama daha da artacaktır. İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın, yılbaşından itibaren daha geniş uygulama alanı bulmasıyla, yeni bir çok sorunlar ortaya çıkmaya başlayacaktır. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası'nın da çıkması ve yeni yıldan itibaren uygulama alanı bulmasıyla da, bu sorun ve uyuşmazlıklar, bir başka alana da yansıyarak, bu yasalar açısından da bir dizi sorunlara yol açacaktır.
Ve bu aşamada, konu yeniden gündeme getirilmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, geçtiğimiz günlerde, İş Yasası gereği oluşturulan, sosyal tarafların katılımı ile "Üçlü Danışma Kurulu"nu toplayarak, konuyu görüşmüşlerdir. Ortada, değerlendireceğimiz bir metin yoktur. Bakanlık, hazırladıkları taslak çalışmasını, bu toplantıda görüşmeye açmıştır. Kamu oyu, sadece Bakanın açıklamaları çerçevesinde bilgi sahibi olmaktadır.
Şimdi öncelikle şu soruyu soralım. Cevabını alamayacağımız iki soruyu.
1. Çalışma Bakanı, Bakanlığının kuruluş yasasında bulunan, Çalışma Meclisi toplayarak, böylesine önemli bir konuyu, sosyal taraflarla birlikte, kamu oyu önünde görüşmekten ve tartışmaktan neden kaçınmaktadır?
2. Başbakan, yasa gereği üç ayda bir toplanması gereken, sonra Anayasa gereği olan ve üç yıla yaklaşan süredir toplantıya çağrılmayan Ekonomik ve Sosyal Konsey'i toplantıya çağırıp, bu konuyu neden orada görüşülmemektedir. Ekonomik ve Sosyal Konsey de, bu konular görüşülmeyecekse, Ekonomik ve Sosyal Konsey neden vardır.
Yine bilindiği gibi bu konuda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı dışında, başka bakanlar da açıklama yapmakta ve onların söylem ve beklentileri arasında da farklılıklar olduğu görülmektedir.
Bu gerçeklikler karşısında, diyelim ki, Bakanlık bir Tasarı hazırladı ve kamu oyuna sundu. Bakanlar Kurulu'nda görüşülürken değişikliğe uğramayacakmıdır. Diyelim ki TBMM e geldi, Komisyonlarda, AK Parti Milletvekillerinin önergeleri ile değişikliğe uğramayacakmıdır. Genel Kurul da görüşülme sürecinde, bu uygulamadan etkileneceklerin istemleri doğrultusunda, yine Ak Parti Milletvekillerinin önegeleri ile değişikliğe tekrar uğramayacakmıdır. Bunların hepsine cevabımız ise evet olacaktır.
O zaman, yasal sosyal diyalog platformlarına işlerlik kazandırıp, kamu oyu önü önünde tartışarak, bir tasarı oluşturmak daha iyi olmaz mı ? Bu yöntemle, fazla değişikliğe uğramadan, yasalaşması daha uygun olmaz mı ? Bu şekilde çıkacak yasanın, yaşama geçmesi, yani uygulanması, sorunları çözme ve de uyuşmazlıkları azaltma konusunda başarılı olmaz mı ? Olur tabii. Ama niye bu yol izlenmemektedir, bu soruya verebilecek cevap var mı ?
Şimdiden söyleyebiliriz. 2012 yi kapatırken yeniden gündeme gelen bu konu ile 2013 de de, aktarılanları izlemeye devam edeceğiz. Yasa çıkarsa, şimdiden belirtelim. Sorunlar çözülmeyecek, daha da karmaşık hale gelip, uygulama da uyuşmazlıklar artacaktır.
10 yıla yaklaşan süreçte uygulama hep böyle olmuştur. Gün birlik yaşayanlar, geleceği ne kurabilir ne de, gelecekte yaşarlar.
Gördüğünüz gibi, yapılan çalışmanın içeriği üzerine konuşmadık. Çünkü bilmiyoruz. Çünkü açıklanmıyor. Ortada bir metin yok. Çünkü, bazı Bakanlar konuya ilişkin farklı açıklamalarda bulunuyorlar. O zaman neyi tartışıyoruz?
Kamu oyu önünde de daha tutarlı olmak zorundayız. O yüzden dikkat edelim.
1.- Ortaya çıkıp, biz taşeronluğu kaldıracağız diye atıp tutmayalım. O zaman sorarlar. Ayna ya bak. Senin yönetiminde, senin işyerinde ya da yakının işyerinde, taşeron çalıştırılmıyor mu diye, bu soruları o zaman nasıl yanıtlayacaksınız.
2.- Yapılan bu çalışmaların içinde olacaksınız, çalışmalar yapılırken neye karşı çıktığınızı, kamu oyu önünde açıklamayacaksınız, sonra da yasa çıkma aşamasında, ya da çıktığında, gelen tepkiler üzerine, karşı çıkmaya başlayacaksınız. Bu davranışta etik olmuyor.
3.- Bu çalışmaların içinde olma olanağınız varken, bu süreçte bazı düzeltmeler yaptırabilme olasılığı az da olsa varken, çalışmalara katılmayacaksınız. Sonra da bunu, sadece eleştirmekle yetineceksiniz. Bu da sorumluluktan kaçma kolaycılığı olmuyor mu?
Önümüzdeki gündem belirlenmeye başlandı.
Asıl işveren-alt işveren ilişkileri üzerine tartışacağız. Sonra bununla birlikte esnek çalışma modelleri gündeme gelmeye başlayacak. Arkasından da, kıdem tazminatı gelirse şaşırmayalım.
Bu süreçte, düzenlemeleri yürürlüğe girecek olan, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile yeni çıkan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası'nın uygulaması başlar başlamaz, çıkacak sorunları, gündemin arkasına atmayı da başarmış olacağız.
İstanbul'da AVM inşaatında, çalışan işçilerin kaldığı, ÇADIR yangınında ölenler ile ilgili, tanrıdan rahmet ve baş sağlığı dileklerimiz devam edecek. Bir kaç gün önce, Samsun'da meydana gelen, vinç halatının kopması sonrasında, altında kalan ve ölen 5 işçi içinde, tanrıdan rahmet ve başsağlığı dileklerimizi sürdüreceğiz. Ve bu işçilerin, TAŞERON işçisi olduğu gerçeği karşısında, taşeronluk nerede ve nasıl olacak. Taşeronluk ilişkisinde, çalışma ilişkilerini nasıl düzenleyeceğiz. Bunları tartışmayacağız.
Biz bunları hak ediyormuyuz?
http://www.acikgazete.com/editorden/2012/11/27/taseronluk-alt-isveren-yeni-yasal-duzenleme-nasil.htm
Bağ-Kur’lu olmadan nasıl şirket ortağı olabilirim? /Lütfi Köksal
Bağ-Kur’lu olmadan nasıl şirket ortağı olabilirim?
>M.Yalçın/BURSA
01.02.2009 tarihinden beri bir iş yerinde çalışıyorum. Çalıştığım iş yerine şimdi ortak olmak, şirket hissesi almak istiyorum. Sigorta’dan emekli olmak istiyorum. Bu durumda sigortalı mı, yoksa Bağ-Kur’lu mu olacağım?
Yeni Vergi Yasası için umutlanalım mı? / Yaşar ERDİNÇ
Yeni Vergi Yasası için umutlanalım mı?
28 Kasım 2012 Çarşamba
ŞİRKETLERDEN ORTAKLARCA ÇEKİLEN PARALARA UYGULANMASI GEREKEN FAİZ ORANI NE OLMALIDIR
ŞİRKETLERDEN ORTAKLARCA ÇEKİLEN PARALARA UYGULANMASI GEREKEN FAİZ ORANI NE OLMALIDIR
Mal Teslimi ve Hizmet İfasından Önce Düzenlenen Faturalarda Vergilendirme
I. Giriş
Ticari faaliyet gereği mal teslimi veya hizmet ifasını müteakip fatura düzenlenir. Ticari hayatta genelde önce mal teslimi veya hizmet ifası gerçekleşir daha sonra fatura düzenlenir. Ama kimi zaman da fatura önceden düzenlenir, mal teslimi veya hizmet ifası sonra gerçekleştirilir. Bu durumda Katma Değer Vergisi (KDV) ve Gelir Vergisi (GV) yönünden dönemsellik ilkesi gereği tereddütler oluşmaktadır.
Kadın Çalışanların Gece Postalarında Çalıştırılması
4857 sayılı İş Kanunun 73 . maddesine dayanılarak hazırlanan “Kadın Çalışanların Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmelik” taslağı tarafların görüşlerine sunulmak üzere 23.11.2012 tarihinde yayınlanmıştır.
1 Ocak 2014'ten itibaren bağımsız denetime tabi olacak firmalar dikkat! / Ekrem Öncü
1 Ocak 2014'ten itibaren bağımsız denetime tabi olacak firmalar dikkat!
Son yazımızda şirketler bakımından hangi dönemde bağımsız denetime tabi olunacağını ele almış ve önümüzdeki yazımızın konusunu ise, münferit ve konsolide finansal tablolarını TMS/TFRS uyarınca oluşturmak zorunda olanların hangi dönemden itibaren bu tablolarını oluşturmaları gerekeceği ve 1 Ocak 2014'ten itibaren bağımsız denetime tabi olacak firmaların münferit ve konsolide finansal tablolarını TMS/TFRS uyarınca hangi dönemden itibaren oluşturmak zorunda olacakları hususunu ele alacağımızı belirtmiştik.
Yeni TTK'nın 1534'üncü maddesi uyarınca, bu Kanunun Türkiye Muhasebe Standartları ile ilgili hükümlerinin yürürlüklerine aşağıdaki hükümler uygulanır. Bu Kanun;
bakımından 1/1/2013 tarihinde yürürlüğe girer.
Yukarıda sayılanlar dışında kalan her ölçüdeki gerçek ve tüzel kişi tacirler için yayımlanan ve yayımlanacak olan özel Türkiye Muhasebe Standartları 1/1/2013 tarihinde yürürlüğe girer.
Kamu Gözetimi Kurumu'nun 17.11.2012 tarih ve 28470 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Kararında; “Türkiye Muhasebe Standartlarını uygulama kapsamına ilişkin olarak Kurulumuzun 14/11/2012 tarihli toplantısında, Türk Ticaret Kanunu’nun 88'inci ve Geçici 1'inci maddeleri ile 660 sayılı KHK’nın 9'uncu ve Geçici 1'inci maddeleri uyarınca 1/1/2013 tarihi ve sonrasında başlayan hesap dönemlerine ilişkin münferit ve konsolide finansal tabloların hazırlanmasında;
660 sayılı KHK’da belirtilen kamu yararını ilgilendiren kuruluşların, 6102 sayılı Kanunun 397'nci maddesi çerçevesinde Bakanlar Kurulu kararıyla bağımsız denetime tabi olacakların ve aynı Kanunun 1534'üncü maddesinin ikinci fıkrasında sayılan şirketlerin münferit ve konsolide finansal tablolarının hazırlanmasında Türkiye Muhasebe Standartlarını uygulamasına,
Yukarıdaki kapsama dâhil olmayanlar için Kurumca bir belirleme yapılıncaya kadar yürürlükteki mevzuatın uygulanmasının devamına, karar verilmiştir.” şeklinde açıklamaya yer verilmiştir.
Bu düzenlemeler ışığında 397'nci maddeye göre bağımsız denetime tabi olacak şirketler 1 Ocak 2013'ten itibaren münferit ve konsolide finansal tabloların hazırlanmasında TMS uyarınca finansal tablolarını oluşturacaklardır.
Halbuki, geçen yazımızda ele aldığımız üzere, 397'nci madde uyarınca bağımsız denetime tabi olacak şirketler Bakanlar Kurulu Karar Taslağı ile (I) ve (II) sayılı listelerde belirlenmiş ve (I) sayılı listedeki firmalar için 1 Ocak 2013'ten itibaren bağımsız denetimin devam edeceği ve (II) sayılı liste uyarınca bağımsız denetime tabi olup ta bunlardan (I) sayılı liste kapsamına girmeyen firmalar için bağımsız denetimin 1 Ocak 2014'ten başlayacağı belirlenmişti.
Ancak, (II) sayılı liste uyarınca 1 Ocak 2014'ten itibaren bağımsız denetime tabi olacak firmaların münferit ve konsolide finansal tablolarını 1 Ocak 2014'ten itibaren Türkiye Muhasebe Standartlarına göre oluşturacaklarına yönelik bir düzenleme yapılmadığından, bu firmalar da 1 Ocak 2013'ten itibaren finansal tablolarını TMS uyarınca oluşturacaklardır. 1 Ocak 2014'ten itibaren bağımsız denetime tabi olacak firmaların konuyu atlamamaları ve tablolarını 1 Ocak 2013'ten itibaren TMS uyarınca oluşturmaları gerekmektedir.
Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üye Sayısı
I- GİRİŞ
Anonim şirket yönetim kurulu üye sayısını düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) md. 359/1, c.1 düzenlemesi şu şekildedir;
“Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur.”
Meslek Odalarında Defter Tasdikleri / Engin MALAY
Meslek Odalarında Defter Tasdikleri
Koca yılı bitirmeye yaklaşık bir ay süremiz kaldı. Her yıl olduğu gibi yine defter tasdiklerini sizlerle paylaşacağız.
İlk olarak 5362 sayılı “Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu” çerçevesinde kurulmuş esnaf odalarının defterleri konusunu ele alacağız.
4-1(b) Engellilerin Emekliliği Nedir? / Vedat İlki
5510 sayılı SS ve GSSK 28 inci maddesi ile 4-1(b) statüsünde çalışan (Eski adıyla Bağ-Kur) özürlü emekliliği hakkı verilmiştir.
Özellikle bunun malullük ile karıştırılmasıyla bu konu şu ana kadar netlik kazanmamıştır.
Yüz binlerce kişi hapse girebilir / Şükrü KIZILOT
Ancak çok kişi farkında bile değil.
Hapse girme tehlikesiyle karşı karşıya olanların büyük kısmı, olayın ceza boyutunu bilmeyen hatta akıllarından bile geçirmeyen küçük işletmeler ve sade vatandaşlar.
Hamilelik nedeniyle ayrılan tazminat alırmı? / Ali Şerbetçi
Hamilelik nedeniyle ayrılan tazminat alırmı?
* Bir işyerinde şoför olarak çalışıyorum. Eşim de aynı yerde temizlik elemanı olarak görev yapıyor. Eşim hamile, hamile olması sebebiyle işten ayrılırsa tazminat alabilir mi? Hamileliği konusunda riskli gebelik durumu var. Bununla ilgili sağlık kurulu raporu da var. Tazminatını alıp ayrılması mümkün mü? Recep SARI
Meslek kodunu unutmayın! / Sadettin Orhan
Meslek kodunu unutmayın!
27 Kasım 2012 Salı
Yeni TTK’ya Göre Limited Şirketin Anonim Şirkete Dönüşmesi
I- GİRİŞ
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK)(1) genel gerekçesinde de belirtildiği gibi yeni Kanun’da şirketlerin tür değiştirmeleri ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu yeni hükümlerle sadece söz konusu yapısal değişikliklerin güvenli, şeffaf ve basit bir işlemler zinciri içinde gerçekleşmeleri sağlanmakla kalınmamış; aynı zamanda, alacaklılar ve diğer hak ve menfaat sahipleri de korunmuştur.
68 maddelik yeni bir " Torba Yasa" taslağı
68 maddelik yeni bir " Torba Yasa" taslağı
Ankara kaynaklı haberlere göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan 68 maddelik bir Torba Yasa Taslağı yakında TBMM'ye sunulacak.
Torba yasa son yıllarda Hükümet'in pek beğendiği "icraatı kolaylaştırma" aracı oldu.
Belli konularda karşılaşılan kanuni engelleri yok etmek için, belli dönemlerde çıkarılan torba yasalarla, sorunlara "toptan" çözüm getiriliyor.
Askerlik Borçlanması emeklilik durumunu etkiler
Bilindiği 5510 sayılı sosyal güvenlik reform yasasının yürürlük tarihi olan 1 Ekim 2008’den sonra askerlik borçlanması şartları değişti. 1 Ekim 2008’den sonra kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar, (4/b sigortalıları) hizmet akdi ile bir işveren emrinde çalışan işçiler ve 1 Ekim 2008’den sonra ilk kez memur olanlar askerlik borçlanmalarını 5510 sayılı kanunun 41'inci maddesi hükümlerine göre yapmaya başladılar
Muvazaalı Boşanmalar ve Hukuki Yaptırımları
Muvazaalı Boşanmalar ve Hukuki Yaptırımları
I-GİRİŞ
Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan maaş almak amacıyla eşlerin muvazaalı şekilde boşanmaları ve bu boşanmaya rağmen aynı evde yaşamaya devam ederek maaş almaları hali, artık herkesçe kabul edilen ve bu konuda yasal bir düzenleme yapılması zorunluluğunu doğuracak kadar yoğun başvurulan bir yöntemhaline gelmiştir.
Fiili hizmet zammının emekliliğime faydası olur mu? / Lütfi Köksal
Fiili hizmet zammının emekliliğime faydası olur mu? | |||
> M. Demirhan |
Kıdem tazminatı taksite bölünemez / Ali ŞERBETÇİ
* Özel sektörde 13 yıldır çalışmaktayım. Tazminat tutarım nasıl hesaplanır? G.Ç.
İş Kanunu'na göre, çalışılan her yıl için bir aylık brüt ücretiniz tutarında kıdem tazminatına hak kazanırsınız. Yani 13 aylık brüt ücret tutarında tazminat hakkınız vardır. İş Kanunu'na göre kıdem tazminatınızın tek seferde ödenmesi gerekir. Ancak sizin kabul etmeniz halinde işveren taksitlendirebilir.
Eczacı, vatandaş karşı karşıya / Celal KAPAN
Sağlıkta dönüşüm kapsamında SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devri ile başlayan ve sonrasında Genel Sağlık Sigortası'nın (GSS) uygulamaya geçirilmesiyle birlikte sağlık sisteminde büyük değişim yaşanıyor. Bu değişikliklerin en fazla etkilediği kesimlerden birisi de eczacılar. Bu süreç öncesinde SSK emekli ve sigortalıları, ilaçlarını SSK hastanelerindeki eczanelerden alıyordu. Serbest çalışan eczaneler,
Mobbing Nedir ? / Berna Turna Kara
(Psikolojik Şiddet – Psikolojik Taciz – Yıldırma – Baskı – Rahatsızlık Vermek)
26 Kasım 2012 Pazartesi
Şirketler hangi dönemden itibaren bağımsız denetime tabi olacaktır? / Ekrem Öncü
Şirketler hangi dönemden itibaren bağımsız denetime tabi olacaktır?
Bilindiği üzere, Yeni TTK ile Bakanlar Kurulunca belirlenecek olan haddin üstünde kalan şirketler bağımsız denetime tabi olacaktır.
Bağımsız denetime tabi olacak şirketler bakımından hangi dönem itibariyle denetim zorunluluğunun başlayacağı hususu yazımızın konusunu oluşturacaktır.
‘Pos tefeci’ avı başladı / Şükrü Kızılot
Emekliliğiniz için dört ayrı alternatif sunuyoruz / Lütfi KÖKSAL
Emekliliğiniz için dört ayrı alternatif sunuyoruz
> S. Gazi Yavru/Adana
12.03.1969 doğumluyum. Askerliğimi 1989/1990 tarihleri arasında (18 ay) yaptım. Şu an sigortam yok. İsteğe bağlı sigortamı kendim ödeyebilir miyim? Askerlik borçlanması yaparsam avantaj sağlar mı? Hangi şartlarda en erken emekli olabilirim? Teşekkür derim.
CEVAP: 1) 15.12.1989 tarihli Sigorta girişiniz ve 3.291 gününüz var. 25 yıl, 52 yaş ve 5.525 günle emekli olabilirsiniz. Bunun için 2.234 gün daha prim ödeyeceksiniz. Fakat 1989 Aralık ayında bir gün çalışmanız var. Verdiğiniz bilgilere göre bu bir günlük çalışmanız askerlik ile çakıştığı için, bu girişiniz iptal edilebilir.
Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz / Ali ŞERBETÇİ
3 vardiya üretim yapan, hafta tatili pazar günü olan bir firmada çalışmaktayım. Vardiyalı çalışan personel, geçen Kurban Bayramı'nın arife günü tam gün, şirket yönetiminin sözlü ve yazılı bildirimi sonucunda (3 vardiya) çalıştırıldı, fakat saat 13.00'ten 24.00'e kadar çalışanlara herhangi bir mesai verilmeyeceği, bir dahaki arifede ödeme olarak telafi edileceği bildirildi. Yönetimin bize sözlü bildirimi, "08.00-16.00 saatleri arası çalışan vardiya, diğer arifede 00.00-08.00 arası çalışacak ve bu yüzden fabrika o vardiya çalışanlarından 4.5 saat alacaklı olacak ve o ücret maaşlarından kesilecek. 16.00-24.00 vardiyası, diğer arifede 08.00-16.00 arası çalışacak 3 saat fabrikadan alacaklı olacak ve maaşlarına fazla mesai olarak verilecek." Bu durumda işçi hakları nelerdir? R.A.
Asker ve Polise İkramiye İçin 12 Yıl Hizmet Yeterlidir / Şevket Tezel
Asker ve Polise İkramiye İçin 12 Yıl Hizmet Yeterlidir
Soru: 10.07.1977 doğumluyum, 24.08.1998 – 15.10.2012 tarihleri arasında Uzman Jandarma olarak görev yaptım, istifa ederek ayrıldım. Bu duruma göre aşağıdaki sorularımı cevaplamanızı rica ediyorum.
GAZETECİNİN EMEKLİLİĞİ VE DİĞER HAKLARI / VEDAT İLKİ
GAZETECİNİN EMEKLİLİĞİ VE DİĞER HAKLARI
01/01/1970 doğumluyum 01/03/1992 yılında 212 basın kanundan işe girişim yapıldı. Halen kesintisiz çalışıyorum.7500 gün kadar çalışma sürem vardır.200 gün kadar kullanmadığım iznim var.
Sahte denetmeni ihbar edin / Sadettin ORHAN
Sahte denetmeni ihbar edin
24 Kasım 2012 Cumartesi
İŞ KAZALARINDA ŞAMPİYONLUĞUMUZU BİR KEZ DAHA KANITLAMIŞ OLDUK / Vedat İlki
İŞ KAZALARINDA ŞAMPİYONLUĞUMUZU BİR KEZ DAHA KANITLAMIŞ OLDUK
Samsun’un Tekkeköy İlçesinde kurulu olan bakır işletmesinde ,amonyak tankı kapağının işçilerin üzerine çökmesi sonucu 5 kişinin ölmesi ve 15 kişinin yaralanması ile sonuçlanmıştır.
23 Kasım 2012 Cuma
SGK'nın gasp ettiği sağlık yardımı hakkı / RESUL KURT
Köşe yazarı olmanın verdiği sorumluluklardan birisi de, okurlarınızın size ilettiği veya sosyal sistemdeki sıkıntılarını dile getirerek çözümlerine katkı sunmaktır. İşte biz de bu bağlamda sosyal sorumluluğumuzun bir gereği olarak okurla, vatandaşla yetkili/sorumlu olan insanlar arasında bir köprü görevini yerine getiriyoruz. Burada bir kimseyi zora sokma veya bağcı dövme gibi bir derdimiz yok. Hatta sorunları bu köşeden yazmadan önce de SGK'nın en üst yöneticisi olan kişilere görevim olmadığı halde, sırf sosyal sorumluluğumuzun gereği olarak sistemi nasıl düzeltebileceklerine ilişkin öneri ve tavsiyelerde bulunup, günlerce bu düşüncelerimi raporlara bağlayarak kendilerine ilettim.
Kuruluşu Bakanlık İznine Tabi Şirketler
Kuruluşu Bakanlık İznine Tabi Şirketler
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, 15 Kasım 2012 tarih ve 28468 sayılı Resmi Gazete’de; “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ” yayımladı.
Söz konusu Tebliğde;
22 Kasım 2012 Perşembe
Yeni TTK’ya Göre Anonim Şirketlerde Düzenlenmesi Zorunlu “Sermaye Artırım Beyanı” / Erdal NACAR
Yeni TTK’ya Göre Anonim Şirketlerde Düzenlenmesi Zorunlu “Sermaye Artırım Beyanı”
I- GİRİŞ
Anonim şirketler genellikle finansman ihtiyaçlarını karşılamak, özkaynak benzeri fonlarını sermayeye dönüştürmek, sermayelerini güçlendirmek, azalan sermayelerini tamamlamak veya kanuni bir takım zorunlulukları yerine getirmek amacıyla sermaye artırımına giderler. Sermaye artırımı esas sözleşme değişikliğinin özel bir türü olduğu için nasıl yapılacağı belli usullere tabi kılınmıştır.
DENETİM GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEYE ÇALIŞANLARA ŞİDDET UYGULAMAYA KALKIŞANLAR CEZASINA KATLANIR / VEDAT İLKİ
DENETİM GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEYE ÇALIŞANLARA ŞİDDET UYGULAMAYA KALKIŞANLAR CEZASINA KATLANIR
Çalışma hayatında teftiş ve rehberlik yazımızla özellikle özel sektör işyerlerini aydınlatan yazımızda İş Müfettişlerinin,SGK Müfettişlerinin ve SGK Denetmenlerini yetki,görevlerini siz okurlarımızla paylaşmıştık.
Umudumuz Akşamcılar! / Yahya Arıkan
Umudumuz Akşamcılar!
Aldığım bir elektronik postada şu başlık vardı. “Rakı içen insan vatansever insandır.” İlgimi çekti. İçeriğini tamamen okudum. Konu vergi ile bağlantılıydı. Aslında rakı içen insanların ülkesini ve vatanını ne kadar çok sevdiği, ödediği vergi miktarı vurgulanarak hicvediliyordu.
Zam istemek atılma sebebi olamayacak!
Sendika üyesi olan bir işçi, basın açıklamasıyla iş yerini eleştirdi, ücretten şikayet etti, işten atıldı. Yargıtay ise işvereni haksız bulup işçinin işe iadesine karar verdi.
Çalışma şartlarının iyileştirilmesi için talepte bulunan işçiye Yargıtay'dan iyi haber geldi. Yargıtay'ın kararı, işvereni eleştirdiği ve ücretinin artırılmasını istediği için sözleşmesi feshedilen bir işçinin açtığı dava sonucunda geldi.
2013'e az kaldı yeni yasa iş güvenliğinde işvereni zorlayacak gibi.../ PROF. DR. CEM KILIÇ
2013'e az kaldı yeni yasa iş güvenliğinde işvereni zorlayacak gibi...
Haziran 2012'de Meclis'ten geçen İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile işyerlerine pek çok yükümlülük geldi. Bu yükümlülükler genel olarak; yeni personel istihdamı (İş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve yardımcı sağlık personeli), risk değerlendirmesi, çalışanların eğitimi ve bilgilendirilmesi, yeni işyeri kurulları oluşturma gibi başlıklardan oluşmakta.
21 Kasım 2012 Çarşamba
Maliye’den emekliye yasadışı eziyet / Ali TEZEL
Maliye’den emekliye yasadışı eziyet
Nafaka borçları ile SGK alacakları hariç hiç kimse veya kurum emeklinin aylığına haciz koyamaz, bloke ettiremez. Ancak, Maliye yasadışı bir şekilde emeklilerin aylıklarına bloke koyup, e-haciz yapmaya başlamış…
Emekli olduğum günden bugüne Bağ-Kur emekli aylığımı Ziraat Bankası Eskişehir şubesinden almaktayım. Vergi daireleri dönem dönem emekli aylığıma E-haciz koyarak bloke etmişlerdi. Ben de verdiğim dilekçeyle bunu kaldırmıştım.Eskişehir Yunus Emre Vergi Dairesi 23/10/2012 tarihinde bu hesaba tekrar bloke koyarak tamamını aldı. Bankayla görüştüğümde vergi dairesi isterse biz öderiz dedi, vergi dairesinde de biz bilemeyiz, bankanın emekli hesabı demesi gerekir der. Zaten, SGK’ya olan borçlarım var. SGK maşımın üçte birini kaynağında kesiyor. Hiç bir kuruma haciz muvafakatı vermedim. Her kuruma bunu emekli aylığım olduğunu dilekçelerle belirttim. Emekli maşımın haricinde hiçbir gelirim yoktur. E-devlete 150 nolu telefon hattına bu konuda şikayetimi bildirdim. Eskişehir valiliğine de bildirdim. Vergi dairesine tekrar gitmedim. Yapılan işin usulsüz olduğunu biliyorum. Konuyla ilgili araştırma yaptığımda itiraz etmediğim süre içinde yapılan bu tahsilatları kabul etmiş olacağım varsayımıyla hareket ettiklerini belitmişler. Ben şimdi ne yapacağım? A. Serhat Altan-Eskişehir
***Emekli (dul-yetim) aylığına haciz yasaktır
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93 üncü maddesine göre;
“Madde 93 - Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.”
hükmü mevcuttur.
Bu hükme göre, sadece nafaka alacakları ve SGK’nın alacakları hariç olmak üzere emekli aylığından kesinti yapmak yasaktır. Ayrıca, emeklinin açıkça “emekli (dul-yetim) aylığımdan icra kesintisi yapılsın” izni olmadan hiçbir icra müdürü veya kimse emekli aylığına haciz koyduramaz.
***Emekli banka hesapları farklıdır
Öte yandan, SGK’nın göndereceği emekli-dul-yetim aylık ve gelirleri ile ilgili olarak bankalara nezdinde açılacak banka hesapları da normal mevduat hesabı gibi değildir. Mesela, bir emeklinin SGK’ya veya bankaya başvurup nezdinizde bulunan filan numaralı mevduat hesabıma emekli aylıklarım yatırılsın dese bile bu yapılamaz. Mutlaka emekli aylık ödemeleri için bankalar, ayrı tanımlanmış bir hesap açmak zorundadır. Yine, emeklinin adına açılmış olan emekli aylık hesabı için “buraya yatan emekli aylığımı her ay otomatik olarak diğer mevduat hesabıma aktarın” gibi bir talimatını da bankalara gerçekleştiremez. Emekli aylık hesapları bizzat elden veya bankamatik aracılığıyla çekilmesi gereken hesaplardandır.
***İcra Müdürlükleri yazılarını değiştirmelidir
Yukarıda açıklanan sebeplerle, icra müdürlükleri bankalara gönderecekleri yazılarda değişiklik yapıp, bankalara yazacakları yazıda “kişinin emekli-dul-yetim aylık ve gelirleri hariç olmak üzere nezdinizdeki hak ve alacaklarına haczi” diye değiştirmeleri gerekir.
***Maliye’nin İcra yetkilisi şikayet edilebilir
Esasen borçlu emeklinin herhangi bir muvafakatı olduğunu gösteren bir yazı olmadan, alacaklının talebi üzerine bankalara yazılan yazıdan sonra emeklinin emekli aylık hesabına haciz konmuşsa, emekli haczi koyduran icra müdürünü şikayet edebilir. Zira, yukarıdaki madde hükmünden de görüleceği üzere, “”haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir…” denilmektedir.
Bu maddeye göre emekli aylığınıza icra memuru tarafından haciz istenmişse kendisini o yerin Cumhuriyet Savcısına ve icra tetkik merciine şikayet ediniz. Zira, sizlerin izniniz (muvafakatiniz) olmadan icra daireleri emekli aylığınıza haciz koyamaz, koyduramazlar.
Ali TEZEL
http://www.alitezel.com/index.php?sid=yazi&id=5814
Masraf yansıtmasında KDV / Onur Elele
Masraf yansıtmasında KDV
Masraf yansıtması vergi mevzuatında açıkça düzenlenmiş bir konu değildir. Daha çok uygulamada karşılaşılan sorunlara çözüm bulunması amacıyla idarenin vermiş olduğu özelgelerle çerçevesi çizilmiştir.
Muhtelif sebeplerle, yapılan harcamaların ilgili harcamadan faydalanan kişiler arasında paylaşımı amacıyla masraf yansıtması faturaları düzenlenmektedir.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Yönetim Kurulu Üyelerinin Bilgi Alma, Bilgi Verme ve İnceleme Hakkı
Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Yönetim Kurulu Üyelerinin Bilgi Alma, Bilgi Verme ve İnceleme Hakkı
I- GİRİŞ
Ülkemizdeki ticaret hayatına ilişkin esasları düzenleyen 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu, bazı hükümleri 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Yasa ile değişikliğe uğramak suretiyle Temmuz ayı başından itibaren yürürlüğe girmiştir.
Çalışma süresine göre yıllık izin hakları / Devrim Avcı
- Çalışma süresine göre yıllık izin hakları
SORU: Merhaba, ben çalışmış olduğum işe 2007’nin 10. ayında başladım. 2013 yazında kullanacağım izin kaç gün olacaktır? 2012 10. ayda beş yılımı doldurmama rağmen muhasebecimiz altıncı yılı doldurman gerekiyor deyip 14 iş günü iznimin olduğunu söylüyor.
CEVAP: İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verileceği genel kural olarak İş Kanununun 53. maddesinde düzenlenmektedir.
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresine göre hesaplanmaktadır ve buna göre hizmet süresi; - bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara 14 günden, - beş yıldan fazla 15 yıldan az olanlara yirmi günden, - onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara 26 günden daha az yıllık izin verilemeyecektir.
Bu süreler, iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir ancak bu sürelerden daha aşağıda olamaz.
Sizin çalışma sürenize göre 2013 yılında kullanacağınız yıllık izin süreniz, çalışma süreniz beş yılı doldurmuş olduğunuz için ancak kanun beş yıl çalışma süresini (beş yıl dahil) diyerek 14 gün yıllık izin süresi vermiş olduğu için sizin izin süreniz de 14 gün olacaktır.
hukuk@evrensel.net
http://www.evrensel.net/news.php?id=41292
20 Kasım 2012 Salı
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası Uygulaması Başlayacak! / İsmail Bayer
Yeni TTK’da Ltd. Şti.’lerin Tür Değiştirerek A.Ş.’ye Dönüştürülmesi
Yeni TTK’da Ltd. Şti.’lerin Tür Değiştirerek A.Ş.’ye Dönüştürülmesi
Yeni TTK hükümlerine göre, tür değiştirme yasanın 180 ila 190. maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre, bir şirket hukuki şeklini değiştirerek yeni tür değiştirimi eskisinin devamı olmaktadır. Tür değiştirmede yeni türün kuruluşuna ilişkin yasal hükümler uygulanır.[1] Tür değiştirmede şirketin bilanço günü yani 31 Aralık günü düzenlediği bilanço değerleri esas alınır. Özel hesap dönemi var ise, hesap döneminin son günü bilanço günü sayılmaktadır.
Diğer yandan, bilanço günü ile tür değiştirme raporunun düzenlediği tarih arasında 6 aydan fazla zaman geçmiş ise, veya son bilançonun düzenlediği tarihten itibaren şirketin mal varlığında önemli değişiklikler meydana gelmişse ara bilanço düzenlenir.[2]
Ara bilançoda fiziksel envanter düzenlenmesi zorunlu değildir. Ancak tür değiştirmenin hukuken sonuçlandığı tarihte fiili envanterin yapılması vergi kanunları bakımından zorunludur.
Ara bilanço düzenlenmesine ilişkin ilkeler aynen yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve ilkelere göre düzenlenmelidir.
Yönetim organı tarafından bir tür değiştirme planı hazırlanmalıdır.
Tür değiştirme planı yazılı olarak yapılır ve genel kurulun onayına tabi tutulur.
Tür değiştirme planı; şirketin tür değiştirmeden önceki ve sonraki ticaret unvanını, merkezini ve yeni türe ilişkin ibareyi, yeni türün şirket sözleşmesini ve ortakların tür değiştirmeden sonra sahip olacakları payların sayısını, cinsini ve tutarını veya tür değiştirmeden sonra ortakların paylarına ilişkin açıklamaları içermektedir.
Yönetim organı tür değiştirme planının dışında ayrıca tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor hazırlamaktadır.
Bu hazırlanan raporda; tür değiştirmenin amacı ve sonuçları, yeni türe ilişkin kuruluş hükümlerinin yerine getirilmiş bulunduğu, yeni şirket sözleşmesi, tür değiştirmeden sonra ortakların sahip olacakları paylara dair değişim oranı, varsa ortaklar ile ilgili olarak tür değiştirmeden kaynaklanan ek ödeme ile diğer kişisel edim yükümlülükleri ve kişisel sorumluluklar, ortaklar için yeni tür dolayısıyla doğan yükümlülükler, hukuki ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri gösterilmelidir.[3]
Yönetim organı tarafından hazırlanan tür değiştirme planı genel kurul onayına sunulur.
Yönetim organı tür değiştirmeyi ve yeni şirketin sözleşmesini tescil ettirir. Tür değiştirme tescil ile hukuki geçerlilik kazanır.
Tür değiştirmeye ilişkin genel kurul kararı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan olunur.
Limited şirketin tür değiştirmek yoluyla yeni TTK hükümlerine göre anonim şirkete dönüştürülmesinde izlenecek yollar aşama aşama aşağıda olduğu gibidir:
1) Limited şirket müdür/müdürler kurulu (Yönetim organı) tür değiştirme kararı alınması
2) Bilanço/ara bilançonun düzenlenmesi
3) Yeni kurulacak AŞ’ye ait ana sözleşmenin düzenlenmesi
4) Müdür/müdürler kurulu tarafından tür değiştirme planı düzenlenmesi
5) Müdür/müdürler kurulu tarafından tür değiştirme raporunun düzenlenmesi
6) Tür değiştirme işlemlerinin ortakların incelemesine açılması
7) Tür değiştirme palının genel kurulun onayına sunulması (genel kurulun toplanması ve karar alması, karar: ortakların dörtte üçünün kararıyla alınır)
8) Genel kurul kararının ticaret sicilinde tescil ve ilanı gerekecektir.
[1] Bkz. TTK md. 180 ila 190.
[2] TTK md. 185/1.
[3] Limited şirketlerde tür değiştirmede genel kurul nisapları sermayenin en az dörtte üçüne sahip bulunmaları koşuluyla, ortakların dörtte üçünün onayıyla karar alınır. Bkz. TTK md. 189/1-c.
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
Son Değişiklikler Kapsamında Ticari Defterlerin Açılış ve Kapanış Onayları
I- GİRİŞ
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce 13.01.2011 tarihinde kabul edilen ve yayımlanan(1) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (YTTK), birkaç hükmü dışında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. YTTK yürürlüğe girmeden bir gün önce Resmi Gazete’de yayımlanan 6335 sayılı Kanun(2) ile anılan Kanun’un yüzden fazla maddesinde değişikliğe gidilmiştir. Değişiklik yapılan alanlardan biri de ticari defterlerin onaylarına (tasdikine) ilişkindir.
Ticari defterler için öngörülen açılış ve/veya kapanış onayları, çift defter kullanımı şeklinde tezahür eden kötü niyetli uygulamaları engellediği gibi ticari defterlere olan mevcut güvenin devam ettirilmesine de aracı olmaktadır. Bundan dolayı tacirler tarafından tutulması zorunlu olan ticari defterler, ortaya çıkacak ihtilaf ve anlaşmazlıklarda taraflar ile adli ve idari makamlar tarafından başvurulabilecek en güvenilir kanıtları oluşturmakta ve şirketler nezdinde yapılacak olan iç denetim/bağımsız denetim/kamu denetimi çalışmalarında müracaat edilebilecek kaynakların başında gelmektedir. Öyle ki, söz konusu güveni temin etmek ve kalıcı kılmak adına tacirler kullandıkları defterleri geleneksel bir anlayış içerisinde notere onaylatmaktadır. Bu durumu göz önünde bulunduran kanun koyucu, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (ETTK) ticari defterlerin bazılarıyla ilgili öngördüğü onay işlemini, kimi değişikliklerle YTTK’da da korumuştur.
Bu çalışmamızda, YTTK’ya göre tutulması gereken ticari defterler, bu defterler için getirilen açılış ve kapanış onaylarının usul ve esasları ile bu yükümlülüğe aykırı davrananlar hakkında öngörülen cezai sorumluluğa ilişkin detaylı ve açıklayıcı bilgi verilecektir.
II- YENİ TÜRK TİCARET KANUNU’NA GÖRE TUTULMASI GEREKEN TİCARİ DEFTERLER
YTTK’nın 64/III. maddesinde, tacirler tarafından tutulacak ticari defterler; yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri olarak sayılmış; aynı maddenin dördüncü fıkrasında da pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterlerin de ticari defterler olduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan, YTTK’nın kabul edildiği ilk halinde söz konusu maddenin beşinci fıkrasında yevmiye, defteri kebir ve envanter defteri dışında tutulacak defterlerin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından bir tebliğ ile belirleneceği hükme bağlanmıştı. Ancak bahsi geçen hükmün yer aldığı fıkra, 6335 sayılı Kanunla başka bir konuyu düzenlemek üzere değiştirilmiştir. Dolayısıyla, KGK’nın tutulacak diğer defterleri herhangi bir şekilde belirleme yetkisi kalmamıştır. Öte yandan, YTTK’nın 1524. maddesinin ilk halinde sermaye şirketleri tarafından kurulacak olan internet sitesindeki bilgilerin metin haline getirilip şirket yönetimi tarafından tarih ve saati gösterilerek noterlikçe onaylı bir deftere sıra numarası altında yazılacağı veya yapıştırılacağı hükme bağlanmıştı. 6335 sayılı Kanun ile anılan madde yeniden düzenlenmiş ve bahsi geçen deftere (internet sitesi defteri) maddenin yeni halinde yer verilmemiştir. Bu halde, noter tarafından açılış onayı yapılması öngörülen internet sitesi defteri, uygulamaya girmeden kaldırılmıştır.
Bu bilgiler ışığında, YTTK’ya göre tutulması gereken ticari defterler; yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteridir.
III- TİCARİ DEFTERLERİN A-ÇILIŞ VE KAPANIŞ ONAYLARI
YTTK’nın 6335 sayılı Kanun ile değişik 64. maddesinin üçüncü fıkrasında, fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile aynı maddenin dördüncü fıkrasında sayılan defterlerin açılış onaylarının, kuruluş sırasında ve/veya kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılacağı hükme bağlanmıştır. Sözkonusu dördüncü fıkrada sayılan defterler ise pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteridir. Bu durumda, bahsi geçen altı defterin açılış onayının yaptırılması zorunlu hale getirilmiştir. ETTK’da pay defteri hariç diğer defterlerin açılış onayının yaptırılması öngörülmüş iken, YTTK’da bu defter de açılış onayına tabi tutulmuştur.
YTTK’nın kabul edildiği ilk halinde ticari defterlerin açılış onaylarının hangi dönemde ve ne kadar sürede yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmamakta idi. Bu durum ise kamuoyunda eleştirilere sebep olmuştu. Getirilen eleştirileri dikkate alan kanun koyucu, ticari defterlerin açılış onaylarının yaptırılma zamanını 6335 sayılı Kanun ile herhangi bir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde kurala bağlamıştır. Bu çerçevede, ticari defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, bunların kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılacaktır. Bu durumda, faaliyet dönemi olarak 1 Ocak-31 Aralık tarihleri arasını kabul eden bir şirketin, söz konusu defterlerin açılış onaylarını yaptırabileceği son tarih 31 Aralık’tır. Bununla birlikte, pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin, yeterli yapraklarının bulunması kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayları yaptırılmaksızın kullanılabilmesi mümkündür. Bu kolaylık 6335 sayılı Kanun ile getirilmiştir. Dolayısıyla, yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve yönetim kurulu karar defterinin açılış onayı her faaliyet yılı, pay defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defterinin açılış onayı ise bu defterlerin bitmesi ya da yeterli yaprağının olmaması halinde yaptırılacaktır.
YTTK’nın ilk halinde, açılış onayına tabi olan bütün defterler için aynı zamanda kapanış onayı da öngörülmüştü. YTTK’da değişiklik yapan 6335 sayılı Kanunla bu hususta değişikliğe gidilmiş ve kapanış onayına tabi olacak defterlerin sayısı sınırlandırılmıştır. Yapılan değişiklik sonrasında ticaret şirketleri sadece yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanış onayını yaptıracak, diğer defterlerin kapanış onayını yaptırmak zorunda olmayacaktır. Yapılan değişiklik ile ayrıca ETTK’da envanter defteri için öngörülen kapanış onayı yaptırma zorunluluğu kaldırılmıştır. Kanun’da düzenlenmemekle birlikte, isteyen şirketlerin kapanış onayına tabi olmayan defterleri de bu onayı yaptırması mümkündür. Kapanış onayının, izleyen faaliyet döneminin üçüncü ayının sonuna kadar notere yaptırılması gerekmektedir. YTTK’nın kabul edilen ilk halinde ise kapanış onayları, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yaptırılması öngörülmüştü.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ETTK ve YTTK açısından açılış ve kapanış onayına tabi olan defterler karşılaştırmalı olarak aşağıda tablo halinde gösterilmiştir:
Defter Türü | Açılış Onayı | Kapanış Onayı | ||
ETTK | YTTK | ETTK | YTTK | |
Yevmiye defteri | + | + | + | + |
Defteri kebir | + | + | - | - |
Envanter defteri | + | + | + | - |
Pay defteri | - | + | - | - |
Yönetim kurulu karar defteri | + | + | - | + |
Genel kurul toplantı ve müzakere defteri | + | + | - | - |
Öte yandan ticari defterler fiziki ortam yanında elektronik ortamda da tutulabilecektir. Defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde bu defterlerin ne açılışlarında ne de kapanışlarında herhangi bir onayın yaptırılması zorunlu değildir. Bu konuda YTTK’nın ilk halinde belirsizlik bulunmakta iken, 6335 sayılı Kanun bu belirsizliği gidermiştir.
Ticaret şirketlerinin ticaret siciline tescili sırasında defterlerin açılış onayları, ticaret sicili müdürlükleri tarafından da yapılabilecektir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hallerde noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır (YTTK md. 64/III). Kuruluşta noter yanında ticaret sicili müdürlüklerine de ticari defterleri onaylama yetkisi verilmiştir. Kuruluşta şirketin böyle bir seçimlik hakkı olmakla birlikte, kuruluş dışında defterlerin kullanılmaya başlanmadan önce açılış onayları ile her durumda kapanış onaylarının noter tarafından yapılması gerekmektedir.
Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılacak tebliğle belirlenecektir.
IV- AÇILIŞ VE KAPANIŞ ONAYLARININ YAPTIRILMAMASI HA-LİNDE SORUMLULUK
YTTK’nın 562. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, “Kanun’un 64. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli onayları yaptırmayanların dörtbin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılacağı” hükme bağlanmıştır. Anılan Kanun’un kabul edilen ilk halinde bahsi geçen fiil için öngörülen ceza ikiyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıydı. Söz konusu ceza da dahil olmak üzere YTTK’da düzenlenen adli cezaların ağırlığı kamuoyunda tartışılmış ve eleştirilmiştir. Ticari hayatın olumsuz etkilenmemesi ve uygulamada sorun yaşanmaması için getirilen eleştiriler kapsamında 6335 sayılı Kanun ile mezkur ceza dahil birçok ceza adli para cezasından idari para cezasına dönüştürülmüştür. Artık ticari defterlerin onaylarını yaptırmayanlar adli para cezasıyla değil, idari para cezasıyla cezalandırılacaktır. Bahsi geçen idari para cezası mahallin en büyük mülki amiri (illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar) tarafından verilecektir. ETTK’ca yaptırılması zorunlu olan onaylar, 6102 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce yaptırılmamış olsa da, lehe kanun uygulaması nedeniyle, belirtilen tarihten önce yaptırılmayan onaylar için de idari para cezası uygulanacaktır.
Öte yandan, 6335 sayılı Kanun ile YTTK’nın 562. maddesine, “Bu Kanun’da tanımlanan kabahatlerden birinin idari yaptırım kararı verilinceye kadar birden çok işlenmesi halinde, ilgili gerçek veya tüzel kişiye bir idari para cezası verilir ve ilgili hükme göre verilecek ceza iki kat artırılır. Ancak, bu kabahatin işlenmesi suretiyle bir menfaat temin edilmesi veya zarara sebebiyet verilmesi halinde verilecek idari para cezasının miktarı bu menfaat veya zararın üç katından az olamaz.” şeklinde bir hüküm eklenmiştir. Yapılan düzenleme kapsamında, ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarını yaptırmayanlar hakkında idari para cezası ETTK’da öngörüldüğü şekilde artık her defter, her yıl ve her sorumlu açısından ayrı ayrı uygulanmayacak; idari para cezası verilinceye kadar kabahatin birden çok işlenmesi halinde ilgiliye bir idari para cezası verilecek ve ceza iki kat artırılarak tatbik edilecektir. İdari para cezası defterlerden sorumlu yönetim kurulu üyesi/müdür hakkında uygulanabileceği gibi 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 8/I. maddesi gereğince şirket tüzel kişiliği hakkında da uygulanabilecektir.
İdari para cezalarına ilişkin zamanaşımı süresi üç yıldır (5326 sayılı Kanun md. 20). Bu sürenin dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idari para cezasına karar verilemeyecektir. Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlayacaktır. Ticari defterlere yaptırılması gereken açılış onayları ile kapanış onayları, 01.07.2012 tarihinden önce yaptırılmamış olsa da bu tarihten önce işlenen fiillere aynı zamanaşımı süresi uygulanacaktır.
V- SONUÇ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının düzenlendiği 64/III. maddesi, 6335 sayılı Kanun ile değiştirilmiştir. Yapılan değişiklik kapsamında, fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin açılış onayları, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılacaktır. Açılış onaylarının, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar yaptırılması gerekmektedir. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin yeterli yapraklarının bulunması kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılması mümkündür. YTTK’da ismen sayılan ticari defterlerin tamamı için açılış onayı öngörülmüş iken, kapanış onayı sadece yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defteri için kabul edilmiştir. Bu defterlerin kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin üçüncü ayının sonuna kadar notere yaptırılacaktır. Defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması gerekmemektedir. Kanun’da öngörülen onayları yaptırmayanlar dörtbin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılacaktır.
Ticaret şirketlerinin ticaret siciline tescili sırasında defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da onaylanabilecektir. Ancak, kuruluş dışında defterlerin kullanılmaya başlanmadan önce açılış onayları ile her durumda kapanış onaylarının noter tarafından yapılması zorunludur.
Mustafa YAVUZ*
Yaklaşım / Ekim 2012 / Sayı: 238
http://www.ozdogrular.com/content/view/20599/
19 Kasım 2012 Pazartesi
İş Sağlığı Güvenliği Kurulu ve Çalışan Temsilcisi
İş Sağlığı Güvenliği Kurulu ve Çalışan Temsilcisi
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 22 nci maddesine göre elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere işverenlerce iş sağlığı ve güvenliği kurulunun oluşturulacağı hüküm altına alınmıştır.
İLK DEFA 5510 TABİ OLANLARIN SGDP ÇALIŞMA ESASLARI NEDİR?/SGMD KIŞ ETKİNLİKLERİ BAŞLADI
İLK DEFA 5510 TABİ OLANLARIN SGDP ÇALIŞMA ESASLARI NEDİR?
İlk defa 5510 sayılı Kanunun 4-1 (a), (b) ve (c) bendi kapsamında sigortalı olup, yaşlılık aylığı alanlardan Sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışma esasları aşağıda belirlenmiştir.
5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra;
a) 5510 sayılı Kanununa göre ilk defa sigortalı olan 4 -1 (a), (b) ve (c) bendi kapsamında sigortalı olanlar, yaşlılık aylığı bağlananlar, 5510 sayılı Kanunun 4-1 (b) bendi kapsamında çalışmaya başlayanların, yaşlılık aylıklarının kesilmemesi için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam edilir.
b) İlk defa 5510 sayılı Kanunun 4 -1 (a), (b) ve (c) bendi kapsamında sigortalı olup, 5510 sayılı Kanunun 4 -1 (b) bendi kapsamında çalışanlardan, sigortalılık faaliyetine son vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunanlara yaşlılık aylığı bağlanır.
2) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamında olanlardan, tarımsal faaliyetlerde kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar hariç, almakta oldukları veya bağlanacak yaşlılık aylıklarının %15’i oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir. Yaşlılık aylığından kesilecek olan bu tutar, 5510 sayılı Kanunun 4-1 (b) bendine tabi sigortalılara ilgili yılın Ocak ayında ödenen en yüksek yaşlılık aylığından alınabilecek sosyal güvenlik destek priminden fazla olamaz.
3) 5510 sayılı Kanunun 4 -1 (b) bendi kapsamında olup, aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilen sigortalılardan ayrıca kısa vadeli sigorta kolları primi alınmadığından bunlara bu sigorta kollarından sağlanan yardımlar yapılmaz. Sosyal güvenlik destek primine tabi olanların primleri, aylıklarından kesilmek suretiyle tahsil edilir.
4) 5510 sayılı Kanunun 4-1 (b) bendine tabi faaliyete başladığı için 5510 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendine göre yaşlılık aylığı kesilenler, tercihlerini sosyal güvenlik destek primine tabi olma yönünde, sosyal güvenlik destek primine tabi olanlar ise tüm sigorta kollarına tabi olma yönünde değiştirebilirler.
5) 5510 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin beşinci fıkrası gereğince tercih değişikliği talebinde bulunanların bu değişikliğe ilişkin talepleri, örneği SGK ‘ca hazırlanacak sigorta kolu tercih bildirimi ile alınır. Bunlardan tüm sigorta kollarına tabi olmak isteyenlerin aylıkları, bildirimin SGK kayıtlarına geçtiği tarihi izleyen ödeme dönemi başında kesilir. Sosyal güvenlik destek primine tabi olmak isteyenlerin aylıkları ise, bildirimin SGK kayıtlarına geçtiği tarihi takip eden ödeme döneminden itibaren 5510 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi gereğince yeniden hesaplanmak suretiyle başlatılır.
**
HALKIN SOSYAL GÜVENLİK UZMANLARINI TEK ÇATI ALTINDA TOPLAYAN SOSYAL GÜVENLİK MÜŞAVİRLERİ DERNEĞİ 2012-2013 YILI ETKİNLİKLERİ BAŞLADI.
Ali Tezel önderliğinde SSK emekli olan Baş Müfettişlerimiz(Üstatlarımız) , sosyal güvenlik konusundaki usta yazarlarımızın da kurucuları arasında bulunduğu SGM Derneği 2008 yılında büyük bir coşku ile kurulmuştu.
Bu coşku ile ortaya çıkan derneğimiz gönüllük esası dikkate alındığında 4 yıl içinde önemli projelere imza atmıştır.
İlk icraatları ise 2009 yılında 5510 sayılı SS ve GSSK değerlendirilmesini geniş halk kitlesi ile başlamıştır.
2008-2012 yılları arasında 300 üzerinde öğrenciye Halkın Sosyal Güvenlik Uzmanlığı eğitimleri almasını sağlamıştır.
Sertifika programı mezunu arkadaşlarımızın bir çoğu kendi işyerlerini kurmuşlar.
Bazıları da Kamu ve Özel Sektördeki çalışma sahalarında yollarına güvenli adımlarla devam ederken mevzuatı anlama yönünden diğer çalışanlardan bir adım önde devam ediyorlar.
Derneğimiz 2011 yılında başta Emekli SSK Baş Müfettişi üstat Yılmaz Aydıner önderliğinde her ayın ikinci haftası C.tesi günleri düzenlenen kahvaltılı toplantılarla çalışma hayatını ilgilendiren konular üzerinde toplanarak beyin fırtınası estirilirken bilgi paylaşımı yapılarak alınan eğitimlerin pekiştirilmesi üzerine yoğunlaşılıyor.
2012 yılında Derneğin Genel Başkanlığını üstelenen Aydıner üstadımız yeni yönetim kurulundaki arkadaşları ile birlikte eğitim alanında kış seferberliğine başladı.
2012-2013 yılı derneğin eğitim amaçlı kış toplantısı başta Onursal Başkanı Sn.Ali Tezel olmak üzere Dernek Başkanımız Sn. Yılmaz Aydıner yönetiminde açılmış oldu.
Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarımızın özverili çalışmaları ile organize olan interaktif katılımlı toplantıda bilgi hazinemize uygulamaya yönelik yeni bilgilerde katmış olduk.
Bu ayın en önemli konusu 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun ana hatları ile ele alınması,uygulamaya yönelik konun tartışılmasıyla rehber çalışma başlamış oldu.
İlk bölümün sunumu Sn.Bilgin Candemir (A-Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı/Makine Mühendisi) tarafından uygulamaya yönelik olarak örneklerle gerçekleştirildi.
Konuyu ilk çağlardan başlayarak tarihsel geçmişini de irdeleyerek Osmanlı’dan günümüz Türkiye’sine göre analiz ederek,İş Kazası ,Meslek Hastalıkları boyutunda anlatıldı.
İlk bölüm sunumunun sonunda 6331 sayılı Kanunun İPC ele alındı.
İkinci bölümde Dr. Ebru Atasoy (Aile Hekimi) tarafından İşyeri Hekimliğinin önemi irdelendi.
Sonuçta İş Güvenliği Uzmanlığı,İş Güvenliği Teknikerliği,İş yeri Hekimliği,İSG ve OSGB ana hatları ile katılımcılara anlatılmıştır.
Dernek üyeleri,katılımcılar bu eğitimden oldukça memnun ayrıldılar.
Umarım kış eğitimlerine tüm üyelerimiz katılarak, ilerleyen günlerde daha coşkulu geçeceğe benziyor.
Üye olmak isteyenler Sosyal Güvenlik Müşavirleri Derneği sitesini ziyaret ederek tüzüğü okumaları ,dernek ilgilileri ile iletişime geçerek ileride odalaşma yolunda ilerleyen derneğe destek olanlar mesleki alanında kariyer yapma yolunda ilerleyeceklerdir.
SOSYAL GÜVENLİK MÜŞAVİRLİĞİ İLERLEYEN YILLARDA KARİYER MESLEK OLMA YOLUNDA EMİN ADIMLARLA HIZLA İLERLİYOR.
GELİN BU OLUŞUMDA SİZDE YERİNİZİ ALIN.
Not:Ali Tezel önderliğinde kurulan Sosyal Güvenlik Müşavirliği Derneğine üye olmanızı tavsiye ederim.
Bu arada isim benzerliği olan dernekler de kurulmuştur.
İlk kurulan derneğimiz bu alanda öncü özelliği ile yoluna devam ediyor.
VEDAT İLKİ
vedat.uzman@gmail.com
http://www.alitezel.com/index.php?sid=yazi&id=5809
Çalışan Emeklinin Destek Primi Kimden Kesilir?
Çalışan Emeklinin Destek Primi Kimden Kesilir?
Soru: 2000 yılında emekli oldum. İlk kez bu yıl Ekim ayında bir kolejde öğretmenliğe başladım. Şimdi destek primi emekli maaşımdan mı kesilecek işverenden mi? R.ÇAĞLA
Hangi firmalar muhasebe standartlarına göre finansal tablolarını oluşturacaktır?
Hangi firmalar muhasebe standartlarına göre finansal tablolarını oluşturacaktır?
Değerli okurlarımız, Kamu Gözetimi Kurumu 15.11.2012 tarihli durusu ile hangi firmaların münferit ve konsolide finansal tablolarını TMS/TFRS (Türkiye Muhasebe Standartları-Uluslararası Muhasebe Standartları)uyarınca oluşturmaları gerektiğini açıklığa kavuşturmuş oldu.
Bu konuda iki farklı görüş yer almakta idi. Bir görüşe göre, defterler Tek Düzen Hesap Planı, VUK ve TTK hükümleri çerçevesinde tutulsa bile, tüm firmaların finansal tablolarını TMS/TFRS uyarınca oluşturmaları gerekmekteydi.
Tarafımızca dile getirilen diğer görüşe göre ise, tüm firmaların TMS/TFRS uyarınca mali tablolarını oluşturmayacakları, sadece halka açık olan şirketler ve Yeni TTK 1534'üncü maddede belirtilen şirketler ile Yeni TTK uyarınca bağımsız denetime tabi olacak şirketlerin TMS/TFRS uyarınca mali tablolarını oluşturmaları gerekeceği idi. Bu konuda daha önce köşemizde “1 Ocak 2012'den itibaren defterler neye göre tutulacaktır?” diye sormuş ve konuyla ilgili görüşlerimizi dile getirmiştik. Yine, Vergi Sorunları Dergisi'nin Kasım 2012 sayısında konuyu daha detaylı bir şekilde ele almıştık. Öncelikle, konuya ilişkin olarak hem köşemizde, hem makalemizde dile getirdiğimiz görüşümüzü ve sonrasında kamu gözetimi kurumunca yapılan duyuruyu ele alacağız.
Vergi Sorunları Dergisinin Kasım 2012 sayısında dile getirdiğimiz görüş;
“TMS/TFRS uygulamalarında; Tek Düzen Hesap Planı, VUK ve TTK hükümleri çerçevesinde defter kayıtları tutulabilecek, ancak denetime tabi olanlar ve 1534'üncü maddede sayılanlar için mali bilançolar, yıl sonralarında ayrıca TMS/TFRS kurallarına göre düzenlenecektir. Nitekim ülkemizde bu uygulama halka açık ve SPK’ya tabi şirketler tarafından yürütülmekte, bu şirketler için zorunlu olan bağımsız denetim, uluslararası muhasebe standartları ile uyumlu TMS/TFRS’ye göre yapılmaktadır.
TTK’nın 64’üncü maddesinin 5’inci fıkrasında yer alan ve TTK’nın defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz yükümlülüklerinden; mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar ve değerleme yükümlülüklerini TTK uyarınca denetime tabi olacak firmaların finansal tablolarının oluşturulmasında dikkate alınması gibi bir sonuca ulaşılmaktadır. Aksi türlü, tüm firmalar bakımından bu yükümlülüklerin TTK’ya tabi olanlar için zorunlu olacağının iddia edilmesi söz konusu ise, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nca ortak çıkartılacak tebliğde bu husus açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ancak, TTK’ya tabi gerçek ve tüzel kişilerin tamamı için mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar ve değerleme yükümlülüklerinin zorunlu tutulması halinde 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler de anlamını yitirmeyecek midir? Kanaatimizce yitirecektir. Vurgulamak gerekir ki, 64/5’inci fıkranın giriş cümlesi uyarınca, TTK’ya tabi gerçek ve tüzel kişilerin, VUK’un defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile 175 ve mükerrer 257’nci maddesinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Yeni TTK'nın 64/5’inci fıkranın ikinci cümlesi ise, VUK’a ilişkin bu zorunluluğa vurgu yapmaktadır. Yani TTK uyarınca mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar ve değerleme yükümlülüklerinin, VUK’taki zorunlulukları ortadan kaldırmadığını düzenlemektedir.
Tekrardan belirtmek gerekirse, Yeni TTK’nın 64/5’inci fıkrasının ikinci cümlesini TTK uyarınca denetime tabi olacak firmalar için yapılan bir düzenleme gibi algılamak gerektiği kanaatindeyim. Ancak, Maliye Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca ortak çıkarılacak tebliğde bu konu mutlaka açıklığa kavuşturulmaya muhtaçtır.
Denetime tabi olacak firmalar için 6102 sayılı Kanun’un 397’nci maddesi ile Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye istinaden Bakanlar Kurulu Kararı Taslak metnine göre, oldukça yüksek kriterler getirilecektir. 200 milyon Türk Lirası (TL) yıllık net satış hasılatı kriteri ile 150 milyon TL aktif büyüklük ve 500 ve üstü çalışan kriteri getirileceği anlaşılmaktadır. Bir şirketin bağımsız denetime tabi tutulabilmesi için bu üç kriterden ikisini sağlamış olması şartı da aranmaktadır. Bu kriterlerden tek başına yıllık net satış hasılatını geçecek firma sayısı İstanbul Sanayi Odasının verilerine göre 2011 yılı en büyük 500 sanayi firmasından yalnızca 384’ü geçecek ve bir şartın daha sağlanması halinde bağımsız denetime tabi olacaktır. Halbuki, Türkiye’de yaklaşık 90 bin civarında anonim şirket ve 750 bin civarında da limited şirket bulunmaktadır.
6102 sayılı Kanun' un 64/5 fıkrasının ikinci cümlesini yukarıda belirttiğimiz gibi ele almamız durumunda tüm şirketler TTK ve VUK uyarınca defter tutacak ve az sayıda bağımsız denetime tabi olacak şirketler ayrıca TMS uyarınca finansal tablo oluşturacaktır. Tersi düşünülecek olur ise, tüm firmalar TMS’ye göre muhasebe tutacak ve finansal tablolarını oluşturacak ve bunları VUK’a göre dönüştürecektir. Bu durum, TTK’ya göre bağımsız denetime tabi olmayan tüm şirketler için daha yüksek bir iş gücü kaybı oluşturmayacak mıdır?
Eğer ki, tüm firmalar bakımından bağımsız denetim getirilmiş olsa ve bütün işlemler TMS uyarınca yapılacak olsa idi bu bir sistem oluşturmuş olacaktı ve küçük çaplı firmaları dışarıda bırakmak kaydı ile olması gereken de aslında bu idi. Ama bundan geri adım atılmış oldu.” şeklinde idi.
Nitekim, Kamu Gözetimi Kurumu 15.11.2012 tarihli durusunda; “Türkiye Muhasebe Standartlarını uygulama kapsamına ilişkin olarak Kurulumuzun 14/11/2012 tarihli toplantısında, Türk Ticaret Kanunu’nun 88'inci ve Geçici 1'inci maddeleri ile 660 sayılı KHK’nın 9'uncu ve Geçici 1'inci maddeleri uyarınca 1/1/2013 tarihi ve sonrasında başlayan hesap dönemlerine ilişkin münferit ve konsolide finansal tabloların hazırlanmasında;
660 sayılı KHK’da belirtilen kamu yararını ilgilendiren kuruluşların, 6102 sayılı Kanunun 397'nci maddesi çerçevesinde Bakanlar Kurulu kararıyla bağımsız denetime tabi olacakların ve aynı Kanunun 1534'üncü maddesinin ikinci fıkrasında sayılan şirketlerin münferit ve konsolide finansal tablolarının hazırlanmasında Türkiye Muhasebe Standartlarını uygulamasına,
Yukarıdaki kapsama dâhil olmayanlar için Kurumca bir belirleme yapılıncaya kadar yürürlükteki mevzuatın uygulanmasının devamına, karar verilmiştir.” şeklinde açıklamaya yer verilmiştir.
Sonuç olarak, tarafımızca da daha önce dile getirildiği üzere, 1 Ocak 2013'ten itibaren oluşturulacak münferit ve konsolide finansal tabloların hazırlanmasında TMS/TFRS'yi dikkate alacak olan firmalar, Yeni TTK'nın 397'nci maddesi çerçevesinde Bakanlar Kurulu kararıyla bağımsız denetime tabi olacaklar ile 1534'üncü maddesinin ikinci fıkrasında sayılan şirketlerdir. Bu kapsama dâhil olmayan firmalar için böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bu sistem, daha önce SPK kapsamında bağımsız denetime tabi olan şirketler için de geçerli idi. Dolayısıyla, benzer uygulama devam edecektir.
Blog Arşivi
-
▼
2012
(4797)
-
▼
Kasım
(94)
- AŞ'lere komiser yerine temsilci atanacak
- Belgeleri ve beyanları kanuna aykırı olanlara hapi...
- İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurdunuz mu? / Resu...
- Yeni TTK’nın Vergi Hukuku Açısından Etkileri
- ‘Serbest Meslek’te Doğru Adım / Yahya Arıkan
- 50'den fazla çalışanı olan işyerleri "İş Sağlığı v...
- Çalışan emekli kıdem tazminatı alır /Ahmet ARICAN
- SMMM' lerin KDV sorunu ile ilgili verilen Kanun Te...
- Taşeronluk (alt işveren) yeni yasal düzenleme, nas...
- Bağ-Kur’lu olmadan nasıl şirket ortağı olabilirim?...
- Yeni Vergi Yasası için umutlanalım mı? / Yaşar ERDİNÇ
- ŞİRKETLERDEN ORTAKLARCA ÇEKİLEN PARALARA UYGULANMA...
- Mal Teslimi ve Hizmet İfasından Önce Düzenlenen Fa...
- Kadın Çalışanların Gece Postalarında Çalıştırılması
- SGK Genelgesi, 2012 / 37
- 1 Ocak 2014'ten itibaren bağımsız denetime tabi ol...
- Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üye Sayısı
- Meslek Odalarında Defter Tasdikleri / Engin MALAY
- 4-1(b) Engellilerin Emekliliği Nedir? / Vedat İlki
- Yüz binlerce kişi hapse girebilir / Şükrü KIZILOT
- Hamilelik nedeniyle ayrılan tazminat alırmı? / Ali...
- Meslek kodunu unutmayın! / Sadettin Orhan
- Yeni TTK’ya Göre Limited Şirketin Anonim Şirkete D...
- 68 maddelik yeni bir " Torba Yasa" taslağı
- 2012'de gayrimenkul satanlar kazanç vergisi ödeyec...
- Askerlik Borçlanması emeklilik durumunu etkiler
- Muvazaalı Boşanmalar ve Hukuki Yaptırımları
- Fiili hizmet zammının emekliliğime faydası olur mu...
- Kıdem tazminatı taksite bölünemez / Ali ŞERBETÇİ
- Eczacı, vatandaş karşı karşıya / Celal KAPAN
- Mobbing Nedir ? / Berna Turna Kara
- Şirketler hangi dönemden itibaren bağımsız denetim...
- ‘Pos tefeci’ avı başladı / Şükrü Kızılot
- Emekliliğiniz için dört ayrı alternatif sunuyoruz ...
- Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz / A...
- Asker ve Polise İkramiye İçin 12 Yıl Hizmet Yeterl...
- GAZETECİNİN EMEKLİLİĞİ VE DİĞER HAKLARI / VEDAT İLKİ
- Sahte denetmeni ihbar edin / Sadettin ORHAN
- İŞ KAZALARINDA ŞAMPİYONLUĞUMUZU BİR KEZ DAHA KANIT...
- SGK'nın gasp ettiği sağlık yardımı hakkı / RESUL KURT
- Kuruluşu Bakanlık İznine Tabi Şirketler
- Yeni TTK’ya Göre Anonim Şirketlerde Düzenlenmesi Z...
- DENETİM GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEYE ÇALIŞANLARA ŞİDD...
- Umudumuz Akşamcılar! / Yahya Arıkan
- Zam istemek atılma sebebi olamayacak!
- 2013'e az kaldı yeni yasa iş güvenliğinde işvereni...
- Maliye’den emekliye yasadışı eziyet / Ali TEZEL
- Masraf yansıtmasında KDV / Onur Elele
- Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Yönetim Kurulu Üy...
- Çalışma süresine göre yıllık izin hakları / Devrim...
- İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası Uygulaması Başlayac...
- Yeni TTK’da Ltd. Şti.’lerin Tür Değiştirerek A.Ş.’...
- Son Değişiklikler Kapsamında Ticari Defterlerin Aç...
- İş Sağlığı Güvenliği Kurulu ve Çalışan Temsilcisi
- İLK DEFA 5510 TABİ OLANLARIN SGDP ÇALIŞMA ESASLARI...
- Çalışan Emeklinin Destek Primi Kimden Kesilir?
- Hangi firmalar muhasebe standartlarına göre finans...
- Stajyer öğrencilerin sigorta durumları / Lütfi Köksal
- Dul aylığından SGDP kesilir mi? / Sadettin ORHAN
- Sigortasız Çalışan İşçilerin İdari Açıdan Hak Aram...
- Yıl Sonu Hangi Şirketlerin UFRS/TFRS Uygulayacakla...
- Avans Kâr Payı Dağıtımı ve İlgili Dönemin Sonuçlar...
- İşçinin sözleşmesinin altı haftayı aşan istirahat ...
- KİM DOĞRU SÖYLÜYOR / VEDAT İLKİ
- Kamu Gözetimi Kurumu: Türkiye Muhasebe Standartlar...
- İntibak'dan kim kaç para alacak? / Ali TEZEL
- Geçici Vergi Dönemlerinde En Çok Yapılan Hatalar V...
- İşe iade davası bir ay içinde açılmalı / İbrahim I...
- Bireysel emeklilikte vergi konuları / RECEP BIYIK
- Mükellefin İradesi Dışında Yapılan Ödemelerin Tahs...
- İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASI / Av. Esma Gülbenk
- 1-) Ssk Ve Bağ-Kur’lular İçin Emzirme ÖdeneğiEmzir...
- Vergi Davalarında Ahim’e Müracaat Olanakları / Dr....
- Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun Muhasebe Uygulamaları...
- Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 419)
- Şirketi zarara uğratan kurucu, yönetim kurulu üyel...
- İşveren Uygulama Tebliğine Göre Sigorta Primine Ta...
- İŞ KAZALARI SGK TARAFINDAN SORUŞTURMAYA TABİDİR / ...
- Vergi Dairelerinde Zaman Aşımı Niçin Dikkate Alınmaz?
- HANGİ İŞÇİLER İŞ GÜVENCESİ KAPSAMINDA YER ALIR ? /...
- Emekli Aylığı Hesabında Aylık Bağlama Oranının Etk...
- BİR İLK BAŞARMANIN GURURUNU YAŞADIK / VEDAT İLKİ
- KOBİ’ye yeni tarif / Engin MALAY
- PRİM ÖDEMELERİNE İLİŞKİN EK UZATMA DUYURUSU
- İŞSİZLİK SİGORTASINA GENİŞ PENCEREDEN BAKALIM(YAZI...
- TTK’ya göre ticari defterler / Dr. VEYSİ SEVİĞ
- 284 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğ Taslağı ...
- İŞSİZLİK SİGORTASINA GENİŞ PENCEREDEN BAKALIM(YAZI...
- Şirket ortak ve yöneticileri şirketten para çekerk...
- Prim Tahsilatlarına İlişkin Önemli Duyuru
- AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNE MESLEK KODLARININ E...
- SGK İDARİ PARA CEZASI İNDİRİMİ HAKKIMIZI NASIL KUL...
- Doğum İzni Süresinde İşverence Prim Ödenmesi Rapor...
- Şirket kurma işlemleri MERSİS'e taşınıyor
-
▼
Kasım
(94)
BU HAFTA EN ÇOK OKUNANLAR
-
Los Angeles, California – November 25, 2024 – Reynold Aquino, a renowned authority in water treatment and a prolific writer on water purifi...
-
AKTİFE KAYITLI TAŞINMAZLARIN SATIŞININ KURUMLAR VERGİSİ VE KATMA DEĞER VERGİSİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ I- GİRİŞ Son yıllarda bazı firmal...
-
T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sayı : B.13.2.SGK.0.10.01.00/ 467 22/07/2011 Konu : Kanuna Göre...
-
Black Friday is the perfect time to upgrade your home with a water softener and save big! Soft water can do wonders for your hair, skin, and...
-
Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan l ve 2 No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleriyle Türkiy...
-
Firmalar genellikle şehirlerarası yollara, şehir girişlerine, hava alanı yakınlarına veya şehir içinde binaların üstlerine veya uygun olan ...
-
. . . Geçici Vergi Dönemlerinde Ödenmeyen Ssk Primleri Ödenmeyen Ssk Primleri . . . . Son olarak vermiş olduğumuz 2011 yılı 2.döneme ai...
-
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 230. maddesinde; satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası ile ilgili olarak; I- GİRİŞ “...
-
Los Angeles, California - November 21, 2024 - World-renowned water expert Reynold Aquino is excited to announce exclusive discounts on prem...
-
Avans Kâr Payı Dağıtımı ve İlgili Dönemin Sonuçlarına Göre Avans Kâr Payı Dağıtımının Muhasebeleştirilmesi I- GİRİŞ Bilindiği üzere, Hazira...
EN ÇOK OKUNANANLAR
-
2012 1. ve 2. Dönem Asgari Ücret Maliyeti 4857 sayılı Kanununun 39. maddesine göre; iş sözleşmesi ile çalışan ve 4857 sayılı Kanunun kapsam...
-
2012 Yılı Sınıf Değiştirme Hadleri (2012 Yılı Defter Tasdik Hadleri) 2011 yılı ve önceki yıllarda vergi mükellefiyeti bulunan ve 2011 yı...
-
2012 KAPICI MAAŞ HESABI
-
Genel Sağlık Sigortası Tescil Bilgileri Sorgulama E-SGM ”Gelir testi yaptıranlar, TC kimlik numarası ve kimlik bilgilerini girerek adresinde...
-
Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi Verme Süresinin Tatil Gününe Rastlaması I- GİRİŞ Mülga 505 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın 9. maddesinde ...
-
Mahkeme kararına göre ödenen faiz, mahkeme harçları, vekalet ücreti ile diğer icra ve mahkeme masraflarının gider olarak indirim konusu yapı...
-
ibraname Örneği İbraname Örneği 29 Mayıs 2011 İ B R A N A M E İŞVERENİN : Adı Soyadı/Unvanı : Adresi : ...
-
İş Kanununda Eşi Doğum Yapan Erkek İşçiye İzin Verilmesi Unutulmuş Mu? Tabi ki, hayır, unutma diye bir şey yok! Hatırlar mısınız burada ya...