Yeni TTK'da Anonim şirketlerin pay sahiplerinin korunmasına yönelik önemli bir yenilik
Yeni TTK üzerine tartışmalar yapılırken bazı konular üzerinde duruldu ve yalnızca tartışılan konularla ilgili yenilikler getirildi gibi algılandı. Tartışılan konular tabi ki tartışmaya değer önemli konulardı ve 6335 sayılı Kanunla tartışılan konuların neredeyse tamamı değişikliğe uğradı. Ancak, bu değişiklikler aslında yeni tartışmaları da doğurmuş oldu. Örneğin, denetime ilişkin konu değişiklik sonrası denetimsiz şirketler dönemini de başlatmış oldu. Bu konu daha önceki yazılarımızda ele alınarak gündeme taşınmıştı. Önümüzdeki süreçte de yoğun bir biçimde tartışılmaya devam edileceğini düşünmekteyim. Bugünkü yazımızın konusunu ise, Yeni TTK ile getirilen pay sahiplerinin korunmasına yönelik düzenlemeler oluşturacaktır.
Anonim şirketlerde pay sahiplerinin korunmasına yönelik düzenlemeler Yeni TTK'nın 466'ncı maddesi ile yapılmıştır. Buna göre;
Şarta bağlı sermaye artırımında, tahvillere ve benzeri borçlanma araçlarına bağlı olarak değiştirme ve alım hakları içeren senetler ihraç edildiği takdirde, bunlar önce, mevcut payları oranında, pay sahiplerine önerilir.
Bu önerilmeye muhatap olma hakkı, haklı sebeplerin varlığında kaldırılabilir veya sınırlandırılabilir.
Şarta bağlı sermaye artırımı için gerekli olan rüçhan ve önerilmeye muhatap olma haklarının kaldırılması veya sınırlandırılmasından dolayı, hiç kimse haklı görülmeyecek bir şekilde yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
Öncelikle şarta bağlı sermaye artırımının ne anlama geldiğini açıklamak yerinde olacaktır. Şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin düzenlemeye Yeni TTK'nın 463'üncü maddesinde yer verilmiştir. Buna göre, genel kurul, yeni çıkarılan tahviller veya benzeri borçlanma araçlarıyla, şirketten veya topluluk şirketlerinden alacaklı olanlara veya çalışanlara, esas sözleşmede değiştirme veya alım haklarını kullanmak yoluyla yeni payları edinmek hakkı sağlamak suretiyle, sermayenin şarta bağlı artırılmasına karar verebilir.
Şarta bağlı sermaye artırımı yöntemi, yeni çıkarılacak tahvillerin ve benzeri borçlanma araçlarının alacaklılarının şirketin pay sahiplerine dönüşmeleri amaçlanmakta, böylece şirkete sermaye sağlayan, yani finansmana yardımcı olan ve çalışanlar için pay senedi çıkarılmasına imkan veren bir sermaye artırım yöntemidir.
Şarta bağlı sermaye artırımında bulunabilmek için genel kurul kararı gerekmemektedir. Ancak, esas sözleşmede hüküm bulunması ve artırım şartları ile kuralları bu hükümde yer almalıdır. Burada, genel kurul kararı sermayeyi artırmamakta, esas sözleşmede, kanunda sayılmış kişilere değiştirme veya alım haklarını kullanmak yoluyla yeni payları edinmek suretiyle sermayenin şarta bağlı artırılmasına karar verilmektedir. Buna imkan tanıyan ise, esas sözleşme hükmünün kabul edilmesidir.
Şarta bağlı sermaye artırımı yoluyla pay sahiplerine zarar verilebilir. Bunu önlemek için Yeni TTK'nın 466'ncı maddesi ile düzenleme yapılmıştır. Şimdi bu 466'ncı maddedeki düzenlemenin ne anlama geldiğine bakalım. Şarta bağlı sermaye artırımı yönteminde pay sahipleri zarara uğrarlar. Bunun nedeni, pay sahiplerinin rüçhan haklarının (ellerindeki hisse senetleri oranında yeni hisse senedi alım hakları) kaldırılmasıdır. Bu durumda da, pay sahipleri yeni pay alamadıkları için şirketteki katılma oranları düşecek, yani sulanacaktır. İşte Kanunun yukarıdaki düzenlemesi ile bu sulanmanın önüne geçilmektedir. Buna teknik tabirle “önerilme hakkı” denilmektedir.
Önerilme hakkı, şarta bağlı sermaye artırımında değiştirme veya satım hakkı içeren tahvillerin veya benzeri borçlanma senetlerinin önce pay sahiplerine önerilmesi zorunluluğuna ilişkin yeni bir pay sahipliği hakkıdır. Bu hak şirketin öneride bulunma zorunluluğundan doğmaktadır. Böylece pay sahibi yeni pay alma hakkını korumuş olmaktadır. Tekrardan vurgulayalım ki, bu hak sadece tahvil ve borçlanma senetlerinin değiştirme ve alım hakları içermesi halinde geçerli olacaktır. Ancak, çalışanlara tanınan alım haklarında pay sahipleri önerilme hakkına sahip olmayacaktır.
Bu önerilme hakkı sınırsız bir hak olmayıp, haklı sebeplerin varlığında kaldırılabilecek ya da sınırlandırılabilecektir. Haklı sebep nedir sorusunun cevabını kanun tek tek sayarak vermemekte, örnekleme yapmaktadır. Örneğin, gerekçeye göre piyasa şartları gerektiğinde haklı sebep olarak kabul olunmalıdır. Bir aracı kurumun tahvillerin tümünü satın alma önerisi yapması halinde pay sahiplerinin önerilme hakkı kaldırılabilmelidir. Haklı sebebin şirketin menfaati açısından değerlendirilmesi ve eşit işlem ve hakların gözetilerek kullanılması yerinde olacaktır.
“Şarta bağlı sermaye artırımı için gerekli olan rüçhan ve önerilmeye muhatap olma haklarının kaldırılması veya sınırlandırılmasından dolayı, hiç kimse haklı görülmeyecek bir şekilde yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz” denilerek, pay sahiplerinin korunduğu bir kez daha vurgulanmaktadır. Önerilme hakkının kaldırılarak, belli kişilere haksız yarar sağlanmasına ve böylece ileride bazı kişilerin hakimiyeti ele geçirmesine izin verilmemelidir.
Bu yazımızda şarta bağlı sermaye artırımında pay sahiplerinin haklarının korunmasına yönelik Yeni TTK ile getirilen düzenlemeleri ele almış olduk. Şarta bağlı sermaye artırımı konusunu daha geniş ve detaylı bir şekilde ilerleyen yazılarımızda ele alacağız. Pay sahiplerine yönelik yapılan düzenlemeler önemlidir ve yerinde olan düzenlemelerdir. Pay sahiplerinin korunması ve kendilerinin kanunen güvende hissetmesi insanların ellerindeki kaynakların kurumsal şirketler yoluyla ekonomiye kazandırılmasının önünü açabilir.
Ekrem Öncü
http://www.thelira.com/yazar/31/ekrem-oncu/2099