5510 ve 6111 Sayılı Kanun’da Evlenmemiş Kız Çocuklarına Sağlanan Haklar ve Muvazaalı Boşanma
31.05.2006 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda babası ölmüş kız çocuklarına bazı haklar tanınmıştı.
I- GİRİŞ
Ancak 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda farklı yönleriyle dikkat çekmekteydi. 25.02.2011 tarihinde kabul edilen 6111 sayılı Kanunla 506 sayılı Kanun’a bir dönüş yapılmış gibi oldu. Ayrıca 506 sayılı Kanun’da olmayan bir madde ile eşinden boşandığı halde eski kocasıyla resmi nikahsız yaşan kız çocukları için de bazı yaptırımlar getirildi.
II- 5510 SAYILI KANUN’DA KIZ ÇOCUKLARINA SAĞLANAN HAKLAR
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda babası ölmüş kız çocuklarına bazı hak ve yardımlar sağlanmıştır. Kanun’un ilgili hükümleri uyarınca yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının, herbirine % 25’i oranında gelir ve aylık bağlanması (md. 34/1-b-3), gelir ve aylık bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi (md. 16/1-d, md. 32/1-c), evlenmeleri nedeniyle, gelir veya aylıklarının kesilmesi gereken kız çocuklarına evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği verilmesi (md. 37/1), ilgili kanunları gereği bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de bakmakla yükümlü olunan kişi sayılarak (Geçici md. 12/8) ve genel sağlık sigortası kapsamında sağlık hizmetlerinden faydalanmaları sağlanmıştır.
Kanun’un geçici 12. maddesi 8. fıkrası uyarınca kız çocukları bakmakla yükümlü olunan kişi olarak kabul edilmiş, bu kapsamda sağlık yardımlarından faydalanmaları ön görülmüştür. Ancak, durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenecektir. Örneğin evlenen veya bu Kanun kapsamında tekrar çalışmaya başlayan, kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık bağlanan kız çocuklarının aylıkları/gelirleri kesilecek, sağlık yardımlarından faydalanamayacaktır. İşten çıkmaları veya boşanmaları halinde gelir/aylıkları tekrar bağlanacak fakat sağlık yardımlarından yararlanamayacaktır. 6111 sayılı Kanunla bu konuda düzenleme yapılmıştır.
III- 6111 SAYILI KANUNLA YAPILAN DÜZENLEMELER
5510 sayılı Kanun’un geçici 12. maddesi 8. fıkrası uyarınca kız çocukları bakmakla yükümlü olunan kişi olarak kabul edilmiş, bu kapsamda sağlık yardımlarından faydalanmaları ön görülmüştür. Ancak, durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenecektir, ibaresinden sonra 6111 sayılı Kanun’un 49. maddesi ile maddeye bir cümle eklenerek kız çocuklarının durum değişikliklerinin ortadan kalkması halinde, bu kişiler tekrar ilgili kanunlarına göre bakmakla yükümlü olunan kişi sayılacağı hükmü getirilmiştir.
Böylece kız çocuklarının durum değişikliklerinin ortadan kalkması halinde eskiden olduğu gibi kız çocuklarının sağlık yardımlarından yararlanmaya devam etmesi sağlanmıştır.
IV- KIZ ÇOCUKLARINA YAPILAN EVLENME YARDIMI
5510 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun’un 23 md. ile değiştirilen 37. maddesinin 1. fıkrasında, “evlenmeleri nedeniyle, gelir veya aylıklarının kesilmesi gereken kız çocuklarına evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin aylığının kesildiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde yeniden hak sahibi olması halinde, iki yıllık sürenin sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz, bu durumda olanlar 60. maddenin birinci fıkrasının (f) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.” denilmektedir.
Yine aynı maddenin 2. fıkrasında, “Evlenme ödeneği verilmesi halinde, diğer hak sahiplerinin aylık veya gelirleri evlenme ödeneği verilen sürenin bitimini takip eden ödeme döneminden itibaren 34. maddeye göre yeniden belirlenir.” denilmektedir.
Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının 7. alt bendinde hak sahibi, “sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babası” olarak tanımlanmıştır.
5510 sayılı Kanun’un 34. maddesinde ise sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine bağlanacak aylık miktarları belirlenmiş olup maddeye göre, dul eşine % 50’si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75’i, Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan;
1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya
2) Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya
3) Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının, her birine % 25’i, (b) bendinde belirtilen çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50’si, hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25’i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25’i, oranında aylık bağlanır.
V- KIZ ÇOCUKLARINA YAPILAN EVLENME YARDIMININ DUL EŞİN MAAŞINI ETKİLEMESİ
5510 sayılı Kanun’un 34. maddesi uyarınca ölen sigortalının dul eşine ve çocuklarına ayrı oranlarda maaş bağlanması söz konusudur. Aynı Kanun’un 37. maddesinin 1. fıkrası uyarınca evlenmeleri nedeniyle, gelir veya aylıklarının kesilmesi gereken kız çocuklarına evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde evlenme ödeneği olarak peşin ödenen almakta oldukları aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarının 2. fıkra hükmüne göre dul eşin aldığı aylığı etkilemesi sosyal güvenliğin yapısına ters düşmektedir. Kanunla dul eşe ve çocuklara ayrı ayrı maaş bağlanmakta ise kız çocuğuna evlenme ödeneği verilmesi dul eşin maaşını etkilememeli herkes hissesi oranında sorumlu tutulmalıydı.
VI- ESKİ EŞİNDEN BOŞANAN VE BİRLİKTE YAŞAMAYA DEVAM EDEN KIZ ÇOCUKLARI
Kız çocukları açısından yapılan bir düzenleme ile 2005 yılında çıkarılan ve 5386 sayılı Kanunla mülga 506 sayılı Kanun’a eklenen geçici 9. maddenin 1. fıkrası uyarınca 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların bunların evlenmeleri, sosyal sigortaya, Emekli Sandığına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınamayacağı öngörülmüştür. Ayrıca bunlardan yukarıdaki sayılan haller nedeniyle gelir ve aylıkları kesilenlerin durumlarında değişiklik olması durumunda talepleri aranmaksızın tekrar gelir ve aylıklarının bağlanacağı hükmü yer almaktadır.
Ancak bu haklar zamanla suiistimallere sebep olmuştur. Babası öldükten sonra sırf maaş alabilmek için eşinden boşanıp birlikte imam nikahı ile aynı evde yaşamaya başlanmıştı. Türk Medeni Kanunu’nda birlikte nikahsız yaşamakla ilgili zorlayıcı veya engelleyici bir hüküm bulunmaması da bu noktada Kurum’un elini kolunu bağlamaktaydı.
5510 sayılı Kanun’un 56. maddesinin 2. fıkrasında bu konu düzenlenmiş, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, ödenmiş olan tutarların aynı Kanun’un 96. maddesi hükümleri çerçevesinde geri alınacağı hükmü getirilmiştir.
Burada dikkatimizi çeken bir nokta Kanun sadece “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocuklar”dan bahsetmektedir. Eğer eş veya çocuklar eski eşiyle değil de başka bir kişi ile birlikte yaşamaya devam ederse gelir ve aylıkların ödenmesine devam edilecektir. Bu da ikili bir durum oluşturmaktadır. Amaç eğer sırf haksız yere Kurum’dan gelir ve aylık alınmasının önüne geçilmekse Kanun’daki bu düzenlemenin eksik olduğu görülmektedir. Bizce kanun maddesindeki “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” kısmının “eşinden boşandığı halde resmi nikah olmaksızın” şeklinde olması daha isabetli olurdu. Fakat Türk Medeni Kanunu’nda da birlikte yaşamanın suç olmadığı göz önünde tutulduğunda Kanun’un şuan ki hali dahi çelişki oluşturmaktadır.
VI- SONUÇ
Sosyal güvenlik kanunları toplumun bireylerini koruma ve haklarını düzenlenmek adına çıkarılmış kanunlardır. Bu kanunlarda bireylerin bazılarına tanınan haklar diğerlerinin haklarını yok ediyorsa burada sosyal bir güvenlikten söz edilemez. Sigortalının ölümü halinde kız çocuğuna yapılan toptan ödemenin dul eşin 2 yıl boyunca maaş almasından mahrum bırakılması buna bir örnektir. Kanunların yürürlükteki kanunlarla çelişmesi uygulamada ayrılıklar ve güçlükler oluşturmaktadır. Babasından gelir ve aylık almak için eşinden boşanıp tekrar birlikte yaşaması tespit açısından zor birim durum olmakla birlikte medeni kanun açısından yanlış sayılmamaktadır. Yine babasından gelir ve aylık almak için birlikte yaşadığı başka bir erkekle resmi bir evlilik bağı oluşturmaması da boşandığı kişi ile birlikte yaşadığı tespit edilen ve gelir ve aylığı kesilen kız çocukları veya eşlere de yapılan bir ayrımcılık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yahya ÇELİK*
Yaklaşım
(*) Beyşehir Sosyal Güvenlik Merkezi Müdür V.
http://www.ozdogrular.com/content/view/16500/