VERGİ İNCELEMELERİNDE ZAMAN AŞIMI BEŞ YIL MIDIR?
Değerli Fortune okuyucuları, bu ayki yazımızda vergi incelemelerinde zaman aşımı sürelerinin vergi idaresi tarafından vergi kanunlarındaki düzenlemelerin özüne aykırı olarak uzatılması konusunu irdelemek istiyorum.
.
Vergi Usul Kanunu’nda, vergi incelemesi, ödenmesi gereken verginin doğruluğunun araştırılması, tespit edilmesi ve sağlanması olarak tanımlanmış, söz konusu incelemenin ise kanunen vergi incelemesinin neticesi alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere tarh zaman aşımı süresi sonuna kadar yapılabileceği belirtilerek bir zaman sınırlaması getirilmiştir. Kanunun 114’üncü maddesinde inceleme süresi herhangi bir yoruma gerek vermeyecek biçimde belirlenmiştir.
.
Buna göre vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zaman aşımına uğrayacaktır. Zaman aşımının uygulanması için mükellefin herhangi bir müracaatı söz konusu değildir.
.
Zaman aşımı süre ile birlikte kendiliğinden dikkate alınmak zorundadır. Dolayısıyla, vergi müfettişleri, içinde bulunulan yıldan önceki beş yıl için mükelleflerin defter ve belgelerini inceleyebilir. Bu durumda 2012 yılında vergi müfettişleri mükelleflerin 2007 ve sonrası yıllardaki defter ve belgelerini inceleyebileceklerdir.
.
Bu genel kuralın yanı sıra kanunda tarh zaman aşımı süreleri konusunda bazı özel düzenlemeler de vardır.
.
Örneğin şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zaman aşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlal edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlaması, yine damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zaman aşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zaman aşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkur evraka ait vergi alacağının yeniden doğması gibi. Bunların yanı sıra zaman aşımını kesen bazı durumlar da ortaya çıkabilmektedir. Mücbir sebep halinde, veraset ve intikal vergisi uygulamasında, vergi ceza ihbarnamesinin tebliğ edilmesi ile veya vergi usul kanununun 114’üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması hallerinde zaman aşımı durmaktadır.
.
Vergi dairesine takdir için yapılan başvurularda duran zaman aşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam etmektedir. 6009 sayılı kanun ile değişiklik yapılmadan önce işlemeyen süre ile ilgili bir sınırlama yok iken, söz konusu yeni düzenleme ile işlemeyen sürenin bir yıldan fazla olamayacağı belirtilmiştir.
.
Uygulamada bazı vergi müfettişleri matrah takdiri için takdir komisyonlarına başvurarak zaman aşımı süresini genişletme yoluna gitmektedirler.
.
Örneğin 2006 yılı, 1 Ocak 2012 tarihi itibariyle zaman aşımına girdiği için artık 2012 yılında 2006 dönemi defterlerinin incelenmesi imkanı ortadan kalkmakta, incelemenin 2011 yılı sonuna kadar tamamlanması gerekmektedir.
.
Ancak 2006 yılının zaman aşımına uğramaması için vergi müfettişlerince 2011 yılının sonunda, hiçbir gerekçe gösterilmeksizin takdir komisyonuna matrah takdiri için başvurulmakta, böylece zaman aşımı süresi kesilmekte, daha sonra da ilave hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan takdir komisyonunun kararına dayanılarak cezalı tarhiyat yapılmaktadır. Böylece zaman aşımına uğraması gereken 2006 yılına ilişkin zaman aşımı süresi kanunun ruhuna aykırı olarak bir yıl daha uzatılmaktadır.
.
Yapılan işlem mükellef haklarına ve kanunun zaman aşımı ile ilgili düzenlemesinin özüne açıkça aykırı olup mükellefler nezdinde vergi otoritesine olan güven ve saygıyı zedelemektedir. Takdir komisyonlarının bu bağlamdaki matrah takdirleri ile kanunen belirlenen zaman aşımı süresi uzatılmaktadır.
.
Daha önce de belirttiğim gibi, 6009 sayılı kanundan önce herhangi bir süre sınırlaması bulunmadığı için, zaman aşımı kavramı neredeyse uygulanmıyordu denilebilir. Yeni düzenleme ile süre bir yıl ile sınırlansa bile hâlâ kanunun mükellef hakkına aykırı şekilde kullanımının önüne geçilmiş değildir. Bu nedenle gerek vergi idaresinin gerekse yeni kurulan vergi denetim kurulunun mükellef hakkına ve kanuna açıkça aykırı olan bu uygulamayı önleyecek gerekli tedbirleri alması gerektiği kanaatindeyim.
.
Leoan Aslan COŞKUN
Fortune DERGİSİ Şubat 2012