İşveren, iş kazalarına karşı çalışanını sigortalayacak
14 Nisan tarihinde, yine bu köşede, ‘İş kazaları kaderimiz mi?’ başlıklı bir yazı yazmış ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e; iş kazalarının önüne geçilmesi adına işyeri sahiplerine, çalışanları için sigorta yaptırma zorunluluğu getirilmesini önermiştim. Yazım üzerine de bazı kesimlerden, böyle bir uygulamanın olamayacağına yönelik eleştiriler almıştım.
Geçtiğimiz hafta ise TBMM Başkanı Cemil Çiçek Başkanlığında toplanan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, ilginç bir gelişme yaşandı... Komisyon’da görüşülen ‘Çalışma, İş Güvenliği ve Adil Ücret Hakkı’ maddesine; işverene, sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu eklendi. Buna göre, işverenler, iş kazaları ve meslek hastalıklarından doğan tazminatlar için sorumluluk sigortası yaptıracak... Sigorta priminin tamamı işveren tarafından ödenecek… Çalışanının meslek hastalığından ya da iş kazasından dolayı uğrayacağı zararı da sigorta şirketi karşılayacak.
Bence iş kazaları ve alınacak önlemlerin Anayasa çerçevesinde değerlendirilmesi önemli. Ancak şunu de belirteyim, sigorta konusu bu haliyle ileride ciddi tartışmalara neden olur. Şimdi, diyeceksiniz ki, “Yeni Anayasa şekillenecek de, konuşulacak da, tartışılacak da... Konunun gündeme gelmesine daha çok var, şimdiden niye dert ediyorsun”. Doğru… Ama belli mi olur? Belki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı uygulamayı beğenir, bir torba yasanın peşine ekler... Bir bakmışsınız pat diye çıkıvermiş. O yüzden ben şimdiden uyarılarımı yapayım da...
İŞVERENE MALİYETİ YÜKSEK OLUR
Ama önce, geçen yazımdaki önerimi kısaca hatırlatayım ki, konu daha net anlaşılsın. İş yeri sahipleri, çalışanları adına; iş kazalarından kaynaklı vefat, sakatlık risklerine karşı zorunlu olarak sigorta yaptırır... Sigorta şirketleri, sigorta yapmadan önce, işyerinde alınması gereken önlemleri belirler... Böylece sigortacı hem riskini aza indirir, hem de işyerinde kazalara karşı gereken tedbirler alınmış olur... Olası bir kazada da sigorta şirketi sakatlık veya vefat tazminatını öder... Eğer kaza, işverenin kusurundan kaynaklıysa; sigortacı, ödediği tazminatı işverenden hukuk yoluyla alır. Özetle, önerim böyleydi ki, gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar da bu yöndedir.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun getirdiği sigorta uygulaması ise, vefattan sakatlığa, sağlıktan hastalık tazminatına kadar tüm riskleri içeriyor. Yani, çok geniş kapsamlı bir sigorta ki, bu taraflar için ciddi sorun anlamına geliyor. Nasıl mı? Sigorta şirketleri bu kadar geniş kapsamlı bir sigorta uygulaması için yüksek primler talep edecektir ki, ülkemizde iş kazalarına yönelik istatistikler herkesçe malum. İşveren tarafına gelince... Yüksek primler maliyeti ciddi artıracağından haliyle işveren sigorta yaptırmak istemeyecek, kendine göre çözüm yolları arayacaktır. Sonuçta, olan yine çalışana olacaktır. Bu, birinci sorun.
ANAYASA’DA YER ALIR AMA UYGULANMAZ
İkincisi… Sorumluluk sigortası dediniz mi… Eğer iş kazası tamamen işverenin kusurundan ve sorumsuzluğundan kaynaklanıyorsa; sigorta şirketinin tazminatı ödedikten sonra, kazanın sorumlusundan hesap sormasının önünü kesiyorsunuz demektir... Ki, böyle bir uygulamaya sigorta şirketleri yanaşmaz. Yanaşsa da talep edeceği primden dolayı yine işveren sigorta yaptırmak istemez.
Şimdi anladınız mı, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun getirmeye çalıştığı sigorta uygulamasının neden tartışma yaratacağını.
Her zaman söylüyorum, bir kere daha tekrarlayayım... Herhangi bir konuda sigorta uygulaması getirilmek isteniyorsa, daha düşünce aşamasında konunun taraflarına, ‘bu iş olur mu, yapılır mı’ diye sorulması gerekiyor. Yoksa, komisyonlarda ya da kapalı kapılar ardında yapılan konuşmalarda veya da kanun hazırlıklarında birilerinin, ‘hadi şöyle bir sigorta uygulaması getirelim, bunu da zorunlu yapalım’ demesiyle bu işler olmuyor. Nitekim, bugün kanun taslaklarına konmuş, üstüne üstlük zorunlu da kılınmış birçok sigorta, sadece yasada madde olarak duruyor, uygulanmıyor.
Noyan DOĞAN
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21592621.asp