Vergi Sisteminde de Yeniden Yapılanmaya İhtiyaç Var
Vergilendirme ve vergicilikle ilgili önemli gelişmeler yaşanıyor son dönemde. Fazla uzak olmayan bir dönemde Kurumlar Vergisi Kanunumuz yeniden yazıldı. Kanun güncelleşti basitleşti. Gerekli bir düzenlemeydi.
Maliye teşkilatı bilişim sistemleri konusunda çok önemli gelişmeler kaydetti. Benim deyimimle interaktif vergi denetimi dönemi başladı. Maliye idaresi getirdiği bildirim yükümlülükleri ile mükellefleri anlık ve çapraz kontrol altına almayı hedefliyor.
Tarihin en büyük vergi affı olarak sunulan bir vergi affı yapıldı ve ödemeleri henüz başladı. Maliye teşkilatı içinde deprem etkisi yaratan bir gelişme oldu ve denetim kurulları birleştirildi.
Bu gelişmeler Maliye İdaresi’nin kendi deyimiyle “etkin vergicilik” politikasıyla ilgili düzenlemeleri. Bu gelişmelerden özellikle denetim kurullarının birleştirilmesi ve vergi affıyla ilgili konularda olumsuz düşüncelerimizi belirttik her fırsatta. Sonuçları ise izleyip göreceğiz.
Ama madem vergicilik adına bir şeyle yapmak adına yola çıkılıyor, vergicilik mantığında da yeni bir düzenlemeye şiddetle ihtiyaç var. Bu da “peşincilik” esasından vaz geçmek.
Daha önce de çeşitli vesilelerle değinmiştik. Tam elli yaşındaki Gelir Vergisi Kanunumuz ile Vergi usul Kanunumuzun ticari kazançlar için (dolayısıyla kurum kazançları) öngördüğü bir sistem var: “tahakkuk esası”
Tahakkuk esasının tanımında gelirin mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleşmesi vergi matrahının oluşması için yeterlidir.
Yani gelirin tahsil edilmiş olup olmamasının vergilendirmeye etkisi olmaz. Bu esasa göre satış vadeli de olsa doğan karın vergisi tahsilatlar beklenmeksizin satışın yapıldığı yılda olarak ödenir.
Katma değer vergisi açısından sonuç daha da dramatiktir. Satışınızı kaç ay vadeli yaparsanız yapın katma değer vergisi en baştan ödenir vergi dairesine. Ancak bu peşin vergi esnafı da, tüccarı da, sanayiciyi de gerçekten çok zorluyor. Oysa mal satabilmek zaten zor. Mal satabilmek için ülkemize özgü vadeli satış teknikleri geliştiriliyor, kredi kartında taksit sistemi icat ediliyor.
İşte, vergi sistemini de bu anlamda çağa uydurmak gerekiyor. Peşinciliğin etkisi vadeli satışlar yönünden yaşanan sorunlar da sınırlı değil. Paranızı vadeli mevduata yatırırsınız, faizi henüz tahsil etmeseniz de vergisini ödemeniz gerekir.
Dönem sonu faiz ödemeli hazine bononuz ya da devlet tahvili alırsınız ama vergilendirme döneminde işleyen faizi hesaplayıp bu faizin vergisini ödersiniz. İşletmenizin gayrimenkulünü kiraya verdiğinizde kirayı tahsil etmeseniz de ya da kira dönemi sonunda tahsil edecek olsanız da vergisini ödemek zorundasınızdır.
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Geçici vergi de bu peşincilik anlayışına bir örnek. Yüksek enflasyon bahanesiyle gündeme geldi ama sisteme yerleşti kaldı. Çalışmalar niye durdu ya da durdu mu bilemiyoruz ama, Gelir Vergisi Kanunu da Vergi Usul Kanunu da yeniden yazılıyordu.
Umarız bu feryat yeni düzenlemelerde dikkate alınır.
Atilla DÖLARSLAN
Gözlem Gazetesi