İş Sözleşmelerinin Süresinden Önce Feshi Halinde Bakiye Süre Ücreti
İş hukukunda ücret, iş sözleşmesinin temel unsuru olması, işçinin genellikle tek geçim kaynağı olması gibi sosyal bir yanının da bulunması nedeniyle önemli bir yere sahiptir.
I- GİRİŞ
Ücret, iş sözleşmesinin bir diğer tarafı olan işveren açısından da asli borç doğurması nedeniyle önemlidir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinde ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para olarak ödenen tutardır, şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre ücret; bir işin karşılığıdır, nakdi ve dönemsel bir ödemedir.
İş Kanunu’nda tanımlanan ücretin bir alt türü olarak görülebilecek bakiye süre ücreti ise; işçi ile işveren arasındaki belirli süreli hizmet akdinin süresinin bitmesinden önce işveren tarafından haklı bir neden bulunmadığı halde sona erdirilmesi nedeniyle işçinin isteyebileceği bir ücret olarak ifade edilebilir. Bilindiği üzere belirli süreli iş sözleşmesi, sözleşmenin kurulduğu anda taraflarca hukuki ilişkinin devam süresinin yani sona erme anının bilindiği veya öngörülebildiği, bu anın sözleşmede açık ya da örtülü olarak kararlaştırıldığı sözleşme olarak tanımlanabilir(1).
Yazımızda bakiye süre ücretinin ne olduğu, hangi hallerde bu ücrete hak kazanılabileceği ile bu ücretin ödenmesinde özellik arz eden durumlar öğreti ve yargı kararları ışığında açıklanacaktır. www.ozdogrular.com
II- BAKİYE SÜRE ÜCRETİ
Bakiye süre ücretinden kastedilen belirli süreli iş sözleşmesinin sona ereceği tarihten evvel iş akdinin feshi halinde, ne kadar süre önce feshedilmişse o sürenin ücretinin işçiye ödenmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi açısından bakiye süre ücreti alacağı kavramı dayanağını Borçlar Kanunu’ndan almaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 325. maddesinde, “İş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmaya mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti isteyebilir.” şeklinde kurala yer verilerek işçinin kalan süre ücretini talep hakkı olduğu belirlenmiştir. Bakiye süre ücretinin istenebilmesi için iş sözleşmesi, işverence feshedilmiş olmalıdır. Öte yandan, iş sözleşmesinin feshinin haklı bir nedene dayanmaması gerekir, işverenin feshi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin ilk bendinde yazılı olan sağlık sebeplerine, ikinci bentte sözü edilen ahlak ve iyiniyet kuralları ile benzerlerine uymayan hallere ve üçüncü bentte öngörülen zorlayıcı sebeplere dayanması durumunda işçiye sözleşmenin kalan süresine ait ücretler bakımından talep hakkı doğmaz.
4773 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 15.3.2003 tarihi sonrasında İş Hukukunda “geçerli fesih” kavramı da yerini almıştır. Her ne kadar anılan fesih, gerek 4773 sayılı Yasa ve gerek 4857 sayılı İş Kanunu’nda belirsiz süreli iş sözleşmeleri için öngörülmüş olsa da belirli süreli iş sözleşmesi bakımından da geçerli nedenin sonuçlarının tartışılması gerekir. Geçerli neden ister, işletmenin ve işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklansın ya da işçinin yeterliliği ve davranışlarına dayansın belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce işverence feshi için gerekçe oluşturmamalıdır. Gerçekten, belirli süreli iş sözleşmesi düzenleyerek taraflar fesih iradelerini sürenin sonuna kadar askıya almış sayılmalıdır. Bu itibarla geçerli nedenlerin varlığına rağmen belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin iş sözleşmesi süresinden önce haklı bir neden olmaksızın feshedildiğinde kalan süreye ait ücretinin ödenmesi gerekir.
Belirli süreli iş sözleşmesinde, feshin Borçlar Kanunu’nun 117. maddesinde sözü edilen ifa imkânsızlığına dayanması halinde bakiye süre ücreti ödenmesi gerekmez.
İfa imkânsızlığı; edimin içeriği değişmeksizin borcun aynen yerine getirilmesinin olanaksız hale gelmesi olarak açıklanabilir.
İşçinin iş görme edimini ifa edememesi, işverenin temerrüdünden kaynaklanmaktadır. O halde sanki sözleşme devam ediyormuş gibi kalan süreye ait ücret ve diğer hakların ödemesi gerekecektir. İş Hukukunda ücret kural olarak çalışma karşılığı ödenir. Aksinin Kanun’da öngörülmesi ya da taraflarca açık biçimde kararlaştırılması gerekir.
O halde bakiye süre ücreti için 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesinde öngörülen özel faizin uygulanması söz konusu olmaz. Çünkü eylemli çalışmanın karşılığı değildir. SSK’ya bakiye süre ücreti içinden bakiye süreye dair prim ödemesi de gerekmez.
Borçlar Kanunu’nun 325. maddesine göre, işçinin, sözleşme kapsamındaki işi yapmaması sebebiyle tasarruf ettiği miktar ile diğer bir işten elde ettiği gelirleri veya kazanmaktan kasten feragat ettiği şeyler kalan süreye ait ücretler toplamından indirilmelidir. Bu konuda gerekli araştırmaya gidilmeli, işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde başka bir işten gelir elde edip etmediği ya da iş arayıp aramadığı araştırılarak sonuca gidilmelidir.
Örneğin; işçi ayda 2.000 TL ücretle, bir yıllık iş sözleşmesiyle çalışırken, sözleşmenin bitmesine altı ay kala, işten çıkartılmışsa, işverenden 6 aylık ücretleri toplamı olan 12.000 TL tazminatı talep edebilecektir. Ancak, işten çıkartıldıktan sonra aynı ya da daha yüksek ücretle iş bulmuşsa hiçbir şey alamayacaktır. Ayda 1.500 TL ücretle yeni bir iş bulmuş ya da böyle bir işi haklı gerekçesi olmadan reddetmişse, işverenden isteyebileceği tazminat aradaki ücret farkına ilişkin tutar olan (500 x 6 =) 3.000 TL’dir. Eski işine artık gitmediği için tasarruf ettiği yol paraları da bu tazminattan indirilecektir.
İşçiye belirli süreli iş sözleşmesinin varlığına rağmen ihbar tazminatı ödenmişse, bu tutarın, bakiye süre ücretinden hak kazanılan miktardan indirilmesi gerekir. Daha açık bir ifadeyle mahsup işlemi, bakiye süre ücretinden gerekli indirimler yapıldıktan sonra kalan tutar üzerinden gerçekleştirilmelidir(2). www.ozdogrular.com
III- SONUÇ
İşveren, sözleşmenin bitiş tarihi henüz gelmeden ve madde 25’te işveren için gösterilmiş olan haklı sebeplerden birine dayanmadan sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirirse, yani sözleşmeyi feshederse, “usulsüz fesih” söz konusudur ve Borçlar Kanunu’nun 325. madde hükmü uygulanacaktır. Bu durumda işçi bakiye süre ücretini isteyebilecektir. Ancak, işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat ettiği kazançlar, yukarıda belirtilen Yargıtay kararlarındaki ilkeler ışığında mahsup edilecektir. www.ozdogrular.com
Umut TOPCU*
Yaklaşım