Maliye Bakanı'ndan önemli açıklamalar
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması uygulamasında, 30 Kasım 2011 tarihi itibarıyla 13 milyar 115 milyon 886 bin liralık tahsilat yapıldığını bildirdi. Şimşek gelecek yıl cari açık tarafında düzelme yaşanmasının beklendiğini de söyledi.
Şimşek, "Bu aslında geçmişte yapılan benzer yapılandırmalara oranla muazzam bir başarıyı gösteriyor" dedi.
Şimşek, Kanal 7 televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı. Şimşek, küresel kriz sonrası dönemde vergi borçları ve prim borçlarının ödenmesinde kolaylık sağlamak için taksitlendirme yasası çıkarttıklarını, aynı zamanda da bazı cezalarda, bazı faizlerde indirim yaptıklarını hatırlattı. Daha doğrusu faiz almadıklarını, enflasyon farkını aldıklarını belirten Şimşek, vatandaşa, mükellefe büyük kolaylık sağladıklarını anlattı.
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı borç yapılandırmasına gittiklerini ifade eden Şimşek, ''Yapılandırma sonrası bizim alacak stokumuz yaklaşık 39 milyar 438 milyon lira civarındaydı. 4'üncü taksit sonucunda biz 13 milyar 115 milyon liralık bir tahsilat yaptık. Şimdi bu da yaklaşık yüzde 33'e denk geldi. Yani biz diyelim ki 100 liralık yapılandırma yapmıştık, bugüne kadar 33 lirasını tahsil ettik. Bu aslında geçmişte yapılan benzer yapılandırmalara oranla muazzam bir başarıyı gösteriyor'' diye konuştu.
Bir yandan devletin alacaklarını topladıklarını, bir yandan da vatandaşın bu ödemeyi yapması için kolaylaştırıcı faktörler getirdiklerini ifade eden Şimşek,''Ama en önemlisi bir sürü davayı, idari ve mahkemelerdeki dava yükünü de azalttık. Hala taksit bazında tahsilat bölü alacak yüzde 67'ler civarında. Gerçi bu ilk aylarda biraz daha yüksekti. Yüzde 80'lerin üzerinde idi, şimdi yüzde 70'ler civarına inmiş durumda. Ama bu yine de çok önemli bir başarı'' dedi.
Kamu alacaklarının yapılandırılmasının aslında birçok yönden vatandaşla bir barışma süreci olduğunu anlatan Şimşek, bu yapılandırmanın büyük bir fırsat olduğunu kaydetti.
Şimşek, bir soru üzerine kamu alacaklarının yapılandırılmasıyla ilgili yeni bir beklenti içerisinde olunmaması gerektiğini söyledi.
Dördüncü taksit uyarısı
Öte yandan Maliye Bakanlığından da kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili olarak basın açıklaması yapıldı.
Şimşek, basın açıklamasında, özellikle 2011 yılında ödenmesi gereken taksitlerden iki tanesini süresinde ve tam olarak ödememek suretiyle, iki ihlal hakkını kullanmış olan mükelleflerin, son ödeme günü 30 Kasım 2011 tarihi olan, 4'üncü taksiti süresinde ve tam olarak ödememeleri halinde, Kanundan yararlanma hakkını kaybedeceğini bildirdi. Bakan Şimşek ayrıca kanundan yararlanma hakkının kaybedilmesi halinde ödenmeyen borç tutarlarının yapılandırma öncesi haline döneceğine dikkati çekti ve bu alacakların, gecikme zammı da uygulanmak suretiyle 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre haciz dahil olmak üzere her türlü icrai işlemle takip edileceği uyarısında bulundu.
Cari açıkta daralma bekleniyor
Şimşek, TL'nin dolar ve avro karşısında değer kaybetmesi, iç talebi yavaşlatma yönündeki adımların ithalatı azaltması, petrol ve doğalgaz fiyatlarında geçen yıl olduğu gibi bir yükselme beklentisinin bulunmaması nedeniyle önümüzdeki cari açıkta bir daralma beklediklerini de bildirdi.
Avrupa ülkelerinin küresel krizin etkilerini artırmak ve ekonomilerini canlandırmak için olağanüstü bir para ve mali politika tedbirlerini devreye koyduklarını anlatan Şimşek, söz konusu süreçte bazı ülkelerin vergi indirimi yaptığını, bazı ülkelerin harcamalarını artırdığını, faizlerin de neredeyse sıfırlandığını kaydetti. Krize giren özel sektörün ve bankaların devletler tarafından kurtarıldığını kaydeden Şimşek, ''Fakat şimdi devletleri kim kurtaracak, gelinen nokta o'' diye konuştu.
Avrupa'nın kuzeyinde İsveç, Danimarka, Finlandiya ve Almanya gibi ülkelerin nispeten rekabetçi, uluslararası rekabet gücü yüksek ve mali disiplini çok önemseyen ülkeler olduğunu ve bu ülkelerde sıkıntı bulunmadığını kaydeden Bakan Şimşek, sıkıntının mali disiplini önemsemeyen Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz gibi güneydeki ülkelerde yaşandığını söyledi.
Şu anda Avrupa'daki ekonomik krizin, 1930'larda yaşanan krizin modern bir versiyonu denilebileceğini ifade eden Şimşek, ''Şu anda Avrupa'nın içinde bulunduğu durum, Türkiye'nin 2001'deki uçurumun eşiğine geldiği durumdan daha kötü. Ciddi bir sıkıntı var'' dedi. Avro bölgesinde 17 tane ülke bulunduğunu, bu ülkelerin tek bir para birimi ve tek merkez bankası bulunduğunu, fakat 17 ayrı hükümet, 17 ayrı meclis, yüzlerce siyasi parti ve her ülkenin kendine göre maliye politikası bulunduğunu, hal böyle olunca ülkelerin çok ciddi açık verdiğini söyledi.
ABD'de ise tek para birimi bulunduğunu, devletler kadar büyük eyaletler olmasına rağmen ayrı maliye politikaları bulunmadığını ve tek bir federal hükümet bulunduğuna dikkat çeken Şimşek, ''Avrupa'nın en büyük açmazlarından bir tanesi şu; avro para birimini destekleyecek bütçesel anlamda bir birlik yok. Sorun oradan kaynaklanıyor'' dedi.
AB krizi kötü yönetti
''AB bu krizi inanılmaz kötü yönetti, bunu ben söylemiyorum, bunu bütün gözlemciler söylüyor'' diyen Şimşek, 18 ay önce yangın küçükken ve kontrol altına alınabilecekken, şimdi yangının çok büyüdüğünü ve büyük ülkelere de sirayet ettiğini kaydetti.
Şimdi bunun kontrol altına alınması için daha büyük bir kaynak ve çok daha radikal yapısal düzenlemeler gerektiğini dile getiren Maliye Bakanı, 9 Aralık 2011 tarihinde yapılacak olan zirvenin etkisiyle piyasalarda bir iyimserliğin söz konusu olduğunu da söyledi.
Sorun ilk çıktığında devletlerin bankaları kurtardığını vurgulayan Şimşek, şimdi devletleri güçlü devletlerin, Avrupa Merkez Bankası ve IMF'nin kurtarmasının beklendiğini kaydetti. Şimşek, şöyle devam etti:
''Piyasaların beklentisi şu; bu zirveden Fransa ve Almanya'nın önderliğinde çok ciddi, yeni bir takım kurallar, bu kurallarla birlikte, kurallara uymayanlara müeyyideler, bunun soncunda Avrupa Merkez Bankası, Kurtarma Fonu ve ve bir de IMF'den yeni kaynaklar... Yani hem mevcut Kurtarma Fonu artırılırsın hem Avrupa Merkez Bankasının kaynakları kullanılsın hem de IMF'dan daha fazla kaynak kullandırılarak bu yangın kontrol altına alınsın. Beklenti bu, bu nedenle bir iyimser hava var. AB liderleri 18 aydır hep bir araya gelirler beklenti yaratılırlar, ondan sonra hayal kırıklığına uğratırlar. Son dakikada yapılması gerekeni yaptılar, fakat son dakika yapıldığı için çok geç, çok az yetersiz algısı oluştu. Fakat bu defa öyle sanıyorum ki artık kırılma noktasındayız, bunun da farkındalar. Hal böyle iken eğer 9 Aralıkta şapkadan bir şey çıkartmazlarda, avro bölgesi ciddi bir şekilde dağılma riskiyle karşı karşıya kalır. Avro bölgesinin dağılması da aslında ciddi anlamda AB'nin çöküşe gitmesi demektir.''
Bakan Şimşek, 9 Aralık veya sonrasında köklü bir çözüm üretilemezse Avrupa'nın güneyinde birçok ülkenin borçlarını sürdüremeyeceğini ve bunun soncunda bu ülkelere borç veren banka ve ülkelerin de batma riskinin ortaya çıkabileceğini vurguladı.
AB'deki krizin Türkiye'ye etkileri
Türkiye'nin ekonomik temellerinin çok sağlam ve siyaseten iyi bir noktada olduğuna dikkat çeken Şimşek, fakat AB'deki krizin derinleşmesi halinde Türkiye'nin de etkileneceğini söyledi.
AB ile Türkiye'nin ciddi bağları bulunduğunu, Türkiye'nin ihracatının yüzde 46,47'sinin AB'ye olduğunu kaydeden Maliye Bakanı, bundan 5-6 sene önce bu ihracat rakamının çok daha yüksek olduğunu ve ihracatın yüzde 57'sinin AB ülkelerine yapıldığını ifade etti. Türkiye'nin Arap, Afrika ve Ortadoğu ülkelerine ihracatının artmasıyla AB'ye ihracatının oransal olarak azaldığını belirten Şimşek, ''Yani AB çok kötü bir dönemden geçerken, biz zamanında eksen kayması yapmışız. Espri yapıyorum tabi. Bu kayma, AB'den gelen bu fırtınanın etkisini nispeten azaltıcı bir faktör. Ama ortadan kaldırmıyor, çünkü AB bizim ihracatın neredeyse yarısına yakınına tekabül ediyor'' diye konuştu.
Bakan Şimşek, Avrupa'da iç talepteki daralmanın Türkiye'nin imalat sanayinde üretim azalması anlamına geldiğini söyledi. İkinci önemli noktanın küresel doğrudan yatırımların yüzde 80'inin Avrupa'dan gelmesi, üçüncüsünün de ''kötümserliğin bulaşıcı'' olması olduğunu kaydeden Şimşek, Avrupa'da böyle bir fırtına yaşanırken, böyle bir deprem yaşanırken, böyle bir yangın varken bunun psikolojinin çok önemli olduğunu ifade etti.
Avrupa'da borcun milli gelire oranının yüzde 90'lara ulaştığını, Türkiye'de borcun milli gelire oranının yüzde 40'ların altında bulunduğunu, devletin net dış borcunun ise sıfır olduğuna dikkat çeken Şimşek, bu sene Ulaştırma Bakanlığına ekstradan altyapı yatırımları için para vermeselerdi bütçe açığının da sıfır olacağını kaydetti.
Türkiye'de bankacılık sektörünün güçlü, hane halkının borcunun milli gelire oranın yüzde 18'ler civarında bulunduğuna dikkat çeken Şimşek, Türkiye'nin bu konularda da Avrupa ülkelerinden oldukça iyi durumda olduğunu bildirdi.
En büyük sorun cari açık
Türkiye'nin en büyük sorunun cari açık olduğuna dikkat çeken Maliye Bakanı Şimşek, cari açığın şu anda milli gelirin yüzde 10'u kadar olduğunu, bunun da çok ciddi bir düzey olduğunu söyledi.
1993-1994 krizinde söz konusu oranın 3,5, 2000-2001 krizinde de 5-5,5'lar civarında olduğuna dikkat çeken Mehmet Şimşek, ''Şimdi herkes şaşırıyor, nasıl oluyor da Türkiye yüzde 10 cari açığa rağmen krize girmiyor diye. Çünkü her şey dönüyor dolaşıyor hükümete olan güvene geliyor. Çünkü cari açık verdiğiniz zaman dışarıdan o açığı finanse edecek para bulmanız lazım. Türkiye'ye olan güven yüksek olduğu için finansmanında bugüne kadar problem yaşanmadı'' diye konuştu. Bakan Şimşek, cari açığın en önemli sebebinin de petrol, doğalgaz ve demir-çelik ithalatı olduğunu dile getirdi.
Güncelleme konusu
Türkiye'de güçlü iç talebin de cari açığı artıran unsurlardan biri olduğunu anlatan Şimşek, bunu önlemek için yaklaşık 1-1,5 ay önce yüzde 100 ithal olan lüks otomobillerin vergisini artırdıklarını kaydetti. Şimşek, şöyle konuştu:
''Aslında biz 'güncelliyor' demedik. Ben orada çok açık bir şekilde dedim ki (arabaların vergilerini artırıyoruz, ithalatı kısmak için). Sadece sigara ve alkollü içecekler için ben güncelleme kelimesini kullandım, diğer üçü hakkında vergi artışını kullandım. Ama cımbızla aldılar onu, güncelleme diye kullandılar. Ama önemli değil, memleket için doğruları yapalım da...''
Cari açık azalacak
Önümüzdeki dönem 3 faktörden dolayı cari açığın azalmasını beklediklerini belirten Maliye Bakanı, bunun birincinin ''kur'' yani TL'nin dolar ve avro karşısında değer kaybetmesi, ikincisinin iç talebi yavaşlatma yönünde atılan adımlar ve üçüncünün de petrol ve doğalgaz fiyatlarında yüksek artışların beklenmemesi olduğunu söyledi. Bakan Şimşek, ''Bütün bunları bir araya getirdiğimiz zaman Türkiye'nin cari açığında bir daralma bekliyoruz'' dedi.
Arap baharı
Türkiye'nin bir diğer sıkıntısının Arap baharı olduğunu kaydeden Şimşek, Arap baharının yaşandığı ülkelerde müteahhitlik projelerinin askıya alındığını, dış ticaretin de azaldığını söyledi.
Bakan Şimşek, ''Özetle biz birkaç kanaldan biz cari açık anlamında dövülüyoruz. Şöyle bir yandan AB krizde, AB'nin talebi zayıf, bu bizim malların az satılması anlamına geliyor. Bir yandan Arap baharı piyasalarımızı biraz bozdu. Bir yandan global emtia fiyatları yükseldi, petrol fiyatları yükseldi, bu bizi olumsuz etkiledi'' dedi.
Türkiye dışarıdan nasıl görünüyor
2-3 kadar önce ABD'de 60 kadar kongre üyesi ve 10'a yakın senatörün de yer aldığı bir resepsiyona katıldığını anlatan Şimşek, ''Daha merhabalaşmadan bana ne dediler biliyor musunuz? (Avrupa'da müflis olmayan bir dostumuzun olması ne kadar güzel) dedi. İflas etmemiş demek. Ben şaşırdım tabii. Hakikaten Türkiye'nin hikayesine inanıyorlar, Türkiye'nin geleceğine inanıyorlar'' diye konuştu.
Atanamayan öğretmenler
İktidara geldikleri günden bu yana 300 binden fazla öğretmen atadıklarına da işaret eden Şimşek, 2012 yılında da atamalara devam edeceklerini söyledi. Devletin ana sınıfı gibi belli alanlarda öğretmen ihtiyacı bulunduğunu, burada da arz yetersizliği olduğunu söyleyen Şimşek, bazı alanda da arz fazlası bulunduğunu söyledi.
Atanamayan öğretmenlerin psikolojisini anladığını kaydeden Şimşek, ''Bizim anaokulunda, okul öncesinde öğretmene ihtiyacımız varsa, biz buraya matematik öğretmeni gönderirsek doğru olur mu? Devletin ihtiyaçlarıyla piyasa arzıyla devletin talebi arasında bir denge kurulması lazım'' dedi.
Eşit işe eşit ücret
Eşit işe eşit ücret uygulamasının 405 bin kişiyi etkilediğini ve bir, iki kişi hariç, 405 bin kişinin maaşının yükseldiğini ifade eden Maliye Bakanı, fakat burada bazı çalışanların kendisiyle değil de bir üstüyle karşılaştırma yaptığını söyledi.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/19389910.asp