Arsa Karşılığı İnşaat İşleri ve Hasılat Payı Karşılığı Arsa Satışına İlişkin 60 Seri No.lu KDV Sirkülerindeki Açıklamalar ve Görüşlerimiz
Arsa karşılığı inşaat işleri ile hasılat payı karşılığı arsa satışı pek çok yönüyle uygulamada tereddüt yaratan konular olup, bu işlerin hukuki ve buna bağlı olarak da vergisel yönü hususunda Maliye İdaresi ve Yargı organları birbirinden tamamen farklı görüş ve uygulama tarzı benimsemiş bulunmaktadır.
I- GİRİŞ
Maliye İdaresi’nin arsa karşılığı inşaat işini tüm yönleri ile değerlendirdiği Tebliğ bazında bir görüşü bulunmamaktadır. Yalnızca bu işlemin KDV yönü kısıtlı bir şekilde 30 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde değerlendirilmiştir. Maliye İdaresi 60 no.lu KDV Sirküleri’nde gerek arsa karşılığı inşaat işleri gerekse hasılat payı karşılığı arsa satışı hakkında açıklamalara yer vermiş olup, bu açıklamalar yazımızın konusunu teşkil etmektedir.
II- 60 NO.LU KDV SİRKÜLERİ’NDEKİ ARSA KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
A- ARSA KARŞILIĞI İNŞAAT İŞİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ HAKKINDAKİ AÇIKLAMALAR
Sirkülerde arsa karşılığı inşaat işlerinde KDV uygulamasına ilişkin gerekli açıklamaların 30 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin (D) bölümünde yapılmış olduğu belirtilerek, arsa karşılığı inşaat işinin trampa işlemi olduğu görüşü burada da sürdürülmüştür. Maliye İdaresi’nin anlayışına göre, arsa karşılığı inşaat işlerinde karşılıklı iki teslim söz konusudur. Bunlardan birincisi, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa (arsanın tamamının) teslimi; ikincisi ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine, arsa payları da dahil olmak üzere bağımsız bölüm (konut veya işyeri) teslimidir.
Danıştay(1) ise bir kişinin bağımsız bölüm edinme karşılığında arsasını müteahhide vermesi olayını, hukuki açıdan birçok işlemi içeren ve arsanın değerlendirilmesi amacına yönelik, Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanmasını da gerektiren, tamamen kendine özgü (sui generis) bir hukuki muamele olarak nitelendirmektedir(2). Başka bir anlatımla Danıştay’ın uzun zamandan beri istikrar kazanmış görüşü, arsa karşılığı inşaatın bir trampa işlemi olmadığı (Arsa sahibi ile müteahhit arasında faturalaşmayı gerektirmediği) yönündedir.
Oysa gerek borçlar hukuku doktrininde(3) gerekse Yargıtay kararlarında(4) arsa karşılığı inşaat sözleşmelerinin “çift tipli karma sözleşme” niteliğinde olduğu görüşü benimsenmiştir.
Bize göre, arsa payı karşılığı bağımsız bölüm yapımı sözleşmesi, istisna akdine bağlı “inşaatın yapılması” edimi ile satış akdine bağlı “arsa teslimi” edimlerinin karşılıklı yüklenilmesiyle oluşmaktadır. Müteahhidin edimi açısından eser sözleşmesi hükümleri, arsa sahibinin edimi açısından ise satım sözleşmesi hükümleri cari olmaktadır. Diğer deyişle müteahhit tarafından arsa sahibine inşaat yapımı hizmeti verilmekte, bunun karşılığı da arsa sahibi tarafından arsanın bir kısmı verilerek ödenmektedir. Böylelikle arsa sahibi ile müteahhit arasında “çift tipli karma sözleşme” kurulmaktadır(5). Dolayısıyla bizim görüşümüz Yargıtay’ın anlayışına paraleldir.
B- ARSA KARŞILIĞI İNŞAATTA TRAMPANIN (KARŞILIKLI TESLİMLERİN) GERÇEKLEŞTİĞİ TARİH
1- Sirkülerde Karşılıklı Teslimler İçin Öngörülen Fatura Tarihi
Sirkülerde, arsa karşılığı inşaat işlerinde KDV doğuran olayın, müteahhidin arsa karşılığı konut, işyeri gibi bağımsız bölümleri arsa sahibine teslimiyle gerçekleşeceği belirtilmiş; bu tarih itibariyle arsa açısından da KDV doğuran olayın vuku bulduğuna işaret edilmiştir. Maliye İdaresi’nin son zamanlarda verdiği Muktezalara(6) yansıyan (bizim görüşümüze de uyan) bu anlayışını Sirkülerle de teyit edilmiş olması isabetlidir.
Sirkülerde, taşınmaz teslimi işleminin kural olarak tapuya tescil ile gerçekleştiği, bu nedenle trampa tarihi olarak müteahhit tarafından inşa edilen bağımsız bölümlerin yani arsanın binaya dönüşmesi olayının tapuya tescilinin (tapuda cins tashihinin) esas alınması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte, bağımsız bölümlerin tamamlanıp tapuya tescilinden önce arsa sahibinin tasarrufuna terk edilmesi durumunda da, bu tarih itibariyle vergiyi doğuran olayın gerçekleşeceğine işaret edilmiştir.
Aslında Sirkülerde bahsedilmeyen bu işlerdeki diğer önemli bir tarih ise iskan (yapı kullanma izin belgesi) tarihidir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 31. maddesinde “İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir.” hükmü yer almaktadır. Yasal olarak inşaatın bitmiş sayılması için yapı kullanma izninin alınmış olması gerekir. Dolayısıyla iskan ruhsatının alınmasıyla tamamlandığı teyit edilen bağımsız bölümler açısından, tapuda cins tashihi gecikmiş olsa dahi, iskan ruhsatının alındığı tarih itibariyle KDV açısından vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu ileri sürülebilir.
Ancak iskan ruhsatının gecikmesi durumunda eğer inşaat fiilen kullanılmaya başlanmışsa (içine yerleşme, kiralama gibi şekillerde) yani arsa sahibinin tasarrufuna terk edilmişse, kullanılmaya başlandığı tarihte inşaatın tamamlanarak teslim edildiği ve KDV doğuran olayın gerçekleştiği kabul edilmektedir.
Belirtilen bu tarihlerden önce fatura düzenlenirse KDV’nin fatura tanzim tarihi itibariyle doğacağı tabiidir (KDV Kanunu md.10/2).
2- 60 No.lu Sirkülerden Maliye İdaresi’nin Yıllardır Sürdürdüğü, Arsanın İşin Başında ya da İlerleyen Aşamalarında Müteahhide Tapuda Devrini KDV’yi Doğuran Olay Sayan Görüşünden Vazgeçtiği Anlaşılmaktadır
İdare, arsa karşılığı inşaat işine trampa gözüyle baktığına göre teslimlerin de eş zamanlı olduğunu kabul etmesi doğal ve doğrudur. Faturaların eş zamanlı (karşılıklı) olarak ve müteahhidin arsa karşılığı konut, işyeri gibi bağımsız bölümleri arsa sahibine teslim ettiği tarihte kesilmesinin öngörülmesi; uygulamada arsanın işin başında ya da ilerleyen aşamalarında müteahhide devrinde, arsa sahibi tarafından fatura kesilmesi gerektiğini ileri süren sorunlu yaklaşımı çözümlemiş olmaktadır.
Gerçekten de, arsanın işin başında ya da ilerleyen aşamalarında müteahhide devri tamamen güvence vermek maksatlı bir işlem olup, vergisel bir anlam ifade etmemektedir.
Maliye İdaresi’nin farklı yaklaşımlardan sonra nihayet bu noktaya gelmesi isabetli olmuştur(7).
Netice olarak arsa, arsa sahibi tarafından tapuda işin başında ya da ilerleyen aşamalarında müteahhide devredilse dahi, karşılıklı faturaların kesileceği tarih (trampa tarihi) müteahhidin konut, işyeri gibi bağımsız bölümleri arsa sahibine teslim ettiği tarihtir.
Vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu bu tarih itibariyle müteahhit bağımsız bölümler için arsa sahibi ise arsa payı için “eş zamanlı” olarak faturalarını düzenleyeceklerdir. Ancak arsa sahibinin, arızi faaliyet olarak arsasını bağımsız bölümler karşılığında müteahhide devri söz konusu ise (yani arsa şahsi mülk ise ve teslimde KDV hesaplanması gerekmiyorsa) arsa devri açısından fatura ve KDV aranmayacaktır.
C- KARŞILIKLI TESLİMLERİN BEDELİ (KESİLECEK FATURALARIN TUTARLARI)
Sirkülerde müteahhitten arsa sahibine yapılacak bağımsız bölüm teslimleri için müteahhit tarafından düzenlenecek faturada bağımsız bölümün,”arsa payı dahil emsal bedeli”nin esas alınması gerektiği belirtilmiştir. Arsa sahibinin düzenleyeceği arsa devir faturasında da arsa karşılığı alınan bağımsız birimlerin, yine “arsa payı dahil emsal bedeli” (aynı bedel) olması gerektiği ifade edilmiştir.
Maliye İdaresi’nin bu konudaki yaklaşımı bugüne kadar net değildi. 30 no.lu KDV Genel Tebliği’nde müteahhidin durumu değerlendirilmiş, arsa sahibi göz ardı edilmişti. Ayrıca daha sonra verilen muktezalarda da farklı farklı yaklaşımlar ortaya konulmuştu. İdarenin bu güne kadar muktezalara yansıyan ve genellikle uygulamada kabul gören görüşlerinden bir tanesi de, müteahhidin kayıtların da oluşan inşaat maliyetinin arsa sahibine devredilecek bağımsız bölümlere tekabül eden kısmının fatura bedeli olarak dikkate alınabileceği yönündeydi(8).
60 no.lu Sirkülerde yapılan ve devir bedellerini eşitleyen bu belirleme kendi içerisinde tutarlıdır. Ancak emsal bedelin ne olacağı hususunda yeni tereddütler bir ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır.
Kanaatimizce 60 no.lu Sirkülerde fatura bedelini arsa sahibine teslim edilen bağımsız bölümlerin “arsa payı dahil emsal bedeli”ne bağlayan belirleme hatalıdır. Bir kere müteahhit düzenleyeceği faturada arsa payı dahil bağımsız bölümün emsal bedelini esas alamaz. Çünkü bağımsız bölümlerin arsa payı kendisinin değil, zaten arsa sahibinindir. Kendisinin olmayan bir şeyi de teslim edemez. Arsanın tamamına ait tapu devrinin işin başında yapılmış olması güvence amaçlı olup, bu durumu değiştirmez. Sirkülerde öngörülen, arsa sahibini zaten kendisine ait bir malın (arsa payı) KDV’sini yüklenmek durumunda bırakan bu görüş yerinde olmamıştır.
Belli ki, Maliye İdaresi tapu devri yapılmamış olsa bile arsa sahibinin arsasının tamamını müteahhide verdiğini, müteahhidin de, buna karşılık arsa sahibine isabet eden bağımsız bölümleri (arsa payı dahil olarak) arsa sahibine teslim ettiğini varsaymaktadır.
Bu varsayım doğru değildir.
Çünkü arsa karşılığı inşaat sözleşmelerine bakıldığında arsa sahibinin, arsanın bir kısmını müteahhide vermesi karşılığında, kendisinde kalan arsa üzerine inşaat hizmeti almak suretiyle bağımsız bölümlerin bir kısmına sahip olduğu görülür.
Kanaatimizce burada eski yaygın anlayışın devam ettirilmesi yerinde olurdu. Buna göre, karşılıklı teslimlerin bedeli olarak, müteahhidin bünyesinde biriken maliyetlerden arsa sahibine devredilecek bağımsız bölümlere tekabül eden kısmın, İdare’nin muktezalarına da yansıdığı şekilde trampa bedeli olarak kabul edilmesi, ticari icaplara ve tarafların karşılıklı iradelerine daha uygun bir yaklaşımdır.
Nitekim “emsal bedel” yaklaşımı yeni olmayıp 30 Seri No.lu KDV Tebliği’nde de, müteahhit tarafından arsa sahibine yapılan teslimlerde emsal bedel üzerinden KDV uygulanacağı belirtilmiştir. Tebliğ’de bu yaklaşım mevcutken bile Maliye İdaresi uygulamada müteahhidin kayıtlarında oluşan inşaat maliyetinden arsa sahibine tekabül eden kısmı emsal bedel olarak kabul etmiş, bu yaygın uygulama hiç tenkit konusu olmamıştır.
Ancak bu hususta Maliye İdaresi’nin görüş değişikliğine gittiği anlaşılmaktadır.
Nitekim bir muktezada(9), arsa karşılığı inşaat ilişkisi kapsamındaki trampa ile ilgili emsal bedelin VUK’un 267. maddesine göre tespit edileceği belirtilmektedir. Bizim anlayışımıza göre müteahhidin edimi inşaat hizmetinden ibaret olduğu (arsa payını kapsamadığı) için, trampa değerinin tespitinde VUK’un 267. maddesi dikkate alınsa bile, bu tespitin ikinci sıra uyarınca (inşaat maliyetinin arsa sahibine isabet eden kısmı + % 5) şeklinde yapılması gerekir.
Ancak Gelir İdaresi’nin, trampaya konu malların, arsanın tamamı ve arsa payı dahil bağımsız bölüm (inşaat hizmet değil gayrimenkul) olduğu söylemi karşısında ve gayrimenkullere ilişkin emsal bedel tespitinde VUK’un 267. maddesindeki 2. sıranın uygulanamayacağı yönündeki Maliye-Danıştay ortak görüşü de dikkate alındığında trampa faturasındaki bedelin takdir komisyonunca tespit edileceği gibi bir noktaya gelinmektedir ki böyle bir durum mantığa da, mevzuata da aykırı düşer.
60 no.lu Sirkülerde, her iki teslimde de işlem bedelinin emsaline göre açıkça düşüklük gösterdiği tespit edilirse, KDV Kanunu’nun 27/3. maddesine göre (emsal bedel uygulanarak) işlem yapılacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla tespit edilen bedelin düşük olduğu ileri sürülürse, aradaki fark cezalı olarak tarhiyata konu edilebilecektir.
D- KARŞILIKLI TESLİMLERDE UYGULANACAK KDV ORANI
Sirkülerde, müteahhitten arsa sahibine yapılacak bağımsız bölüm teslimleri için müteahhit tarafından düzenlenecek faturada bağımsız bölümün niteliğine göre emsal bedeli (arsa payı dahil) üzerinden % 1(10) veya % 18(11) oranında KDV hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte arsa sahibi tarafından teslim edilecek arsa payı için ise (bağımsız bölümlerin arsa payı dahil emsal bedeli üzerinden) genel oranda KDV hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.
Yukarıda da vurguladığımız üzere gerçekte müteahhit arsa sahibine bağımsız bölüm teslimi yapmamaktadır. Müteahhit arsa sahibine inşaat yapım hizmeti vermekte, bu hizmetin karşılığında arsanın bir kısmını almaktadır. Bu hizmet ise genel oranda KDV’ne tabidir. Dolayısıyla hem müteahhit hem arsa sahibi aynı bedel üzerinden ve aynı oranda (yani %18) KDV hesaplayarak fatura düzenlemeli ve işin doğası gereği bu iki fatura KDV dahil tutarları itibariyle eşit olmalıdır.
Faturalaşmada KDV oranı açısından Maliye İdaresi’nin yönlendirmesine uyulacaksa, arsa sahibine verilecek bağımsız bölümlerin net 150 m2’nin altında konut olması halinde ortaya çıkacak KDV oran farklılığı nedeniyle cari hesap bakiyesi oluşacağı hesaba katılarak, arsa karşılığı inşaat sözleşmesinin başlangıçta bu hususun dikkate alınması suretiyle düzenlenmesinde fayda vardır.
E- ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE SATILAN BAĞIMSIZ BÖLÜMLERİN FATURALARINI KİM DÜZENLEMELİDİR?
Arsa sahibi ile müteahhit arasında yapılan sözleşmede bağımsız bölümlerin paylaşımının nasıl yapılacağı belirlenir. Müteahhide kalan dairelerin üçüncü kişilere satışı halinde bunların faturası müteahhit tarafından kesilir. Arsa sahibine kalan bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere satışı halinde ise, bu satış ticari faaliyet kapsamında ise fatura arsa sahibi tarafından kesilir.
Uygulanan modellerden birisi de, müteahhide ve arsa sahibine kalacak bağımsız bölümlerin belirlenmeyip, bağımsız bölümlerin her birinde arsa sahibinin ve müteahhidin hissedar olacağı şeklinde sözleşme yapılmasıdır. Örneğin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi %50 / %50 paylaşım oranlarına göre yapılmışsa ve böylelikle tüm bağımsız bölümlere yarı yarıya malik olunmuşsa bu bağımsız bölümlerin alıcılara satışı halinde her bir bağımsız bölümün ½ hissesini müteahhit, ½ hissesini de arsa sahibi fatura edecektir.
Sirkülerde hasılat paylaşımlı sözleşmede faturanın müteahhit tarafından düzenleneceği açıklanmıştır. Bu görüş uygulama ile paralellik teşkil etmektedir.
F- ARSA KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNDE ARSA SAHİBİNİN ARSA TESLİMİNDE KDV KANUNU’NUN 17/4-r HÜKMÜ UYGULANABİLİR Mİ?
KDVK’nın 17/4-r bendi hükmü uyarınca, bir kurumun en az 2 yıl (730 gün) süreyle aktifinde tuttuğu arsayı satışı KDV’den müstesnadır. Bu istisnanın uygulanmasında önemli bir şart da bu kurumun gayrimenkul ticaretiyle (alım, satımı ve inşasıyla) iştigal eden bir kurum olmaması ya da böyle bir kurum olsa dahi bu gayrimenkulün bu amaçla aktifte bulundurulmamasıdır.
Maliye İdaresi arsa sahibinin müteahhide arsa devrettiğini (sattığını) kabul ettiğine göre, arsa sahibi gayrimenkul ticareti ile iştigal eden bir kurum değilse ya da bu gayrimenkul arsa sahibi kurum açısından “emtia” niteliği arz etmiyorsa, kanaatimizce en az 2 yıl aktifte kalmış arsanın müteahhide devrinde bu istisnanın uygulanması gerekir.
Diğer deyişle arsa karşılığı inşaat kapsamında arsa payı devri yapıldığı esnada KDV istisnasının şartları varsa, bu arsa devrinin KDV istisnasından mahrum edilmemesi gerekir.
Arsa karşılığında alınan bağımsız bölümler ticari emtia niteliği taşıyorsa ancak bu bağımsız bölümler için KDV istisnası engeli olduğu söylenebilir.
Nitekim, Sirkülerin hasılat paylaşımlı işleri irdeleyen kısmında “Arsa tesliminin, KDV’den istisna edilmiş olması halinde bu teslimde KDV hesaplanmayacaktır.” denilmek suretiyle bu işlerde istisna uygulanabileceği zımnen kabul edilmiş olmaktadır. Belirttiğimiz gerekçelerle bu kabulün Maliye İdaresi’ne göre aynı esaslara tabi olan arsa karşılığı inşaat işleri açısından da geçerli olması gerektiğini düşünüyoruz.
İstisnanın sadece satış şeklindeki devirlerde uygulanacağı, trampada uygulanamayacağı da söylenemez. Çünkü trampada da satış akdinin tüm unsurları vardır, yani özel bir satış akdidir.
III- 60 NO.LU KDV SİRKÜLERİNDE HASILAT PAYI KARŞILIĞI ARSA SATIŞI HAKKINDA YAPILAN AÇIKLAMALAR
A- SÖZLEŞMENİN HUKUKİ NİTELİĞİ
60 no.lu Sirkülerde uygulamada “hasılat paylaşımı”, “gelir paylaşımı” vb. şekillerde düzenlenen sözleşmeler uyarınca yapılan işlerde, inşa edilen bağımsız bölümler yerine bunların hasılatının paylaşıldığı bu nedenle, bu tür sözleşmeler gereğince yapılan işlerin de “arsa karşılığı inşaat” olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Maliye İdaresi’nin yıllardır muktezalarda yinelediği bu anlayış bu defa 60 no.lu Sirkülerde tekrarlanmıştır.
Burada bu görüşe katılmadığımızı belirterek detaylı nedenleri için Lebib Yalkın Dergisi’nin Mart 2011 sayısında yayınlanan “Hasılat Paylaşımı Sözleşmesi Kapsamında Arsa Satılması” başlıklı yazımızı(12) işaret etmekle yetiniyoruz.
B- ALICILARA KESİLECEK FATURALAR
60 no.lu Sirkülerde, bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere satışının ancak müteahhit tarafından yapılabileceği belirtilmiştir. Sirkülerde yapılan açıklamalardan hasılat payı karşılığı arsa satışında işlemlerin şu şekilde yürütülmesi gerektiği anlaşılmaktadır:
- Müteahhit, üçüncü kişilere bağımsız bölüm satışı yapacak ve bağımsız bölümler tamamlanıp, tapuda tescil edildiği tarihte (fiili kullanım daha önce ise fiili kullanım tarihinde) bağımsız bölüm satış faturasını kesecektir.
- Faturada toplam satış bedeli gösterilecek ve bağımsız bölümün niteliğine göre %1 veya %18 KDV hesaplanacaktır.
- Arsa sahibi KDV mükellefi ise, bağımsız bölümlerin teslim tarihi itibariyle hasılattan kendisine düşen pay için müteahhide arsa satış faturası düzenleyecek ve % 18 oranında KDV hesaplayacaktır(13).
Oysa bize göre hasılat payı karşılığı arsa satışında işlemlerin şu şekilde yürütülebilmesi de mümkün olmalıdır:
- Arsa sahibi tapuda arsayı müteahhide devretmez.
- Üçüncü kişilere bağımsız bölüm satışını müteahhit yapar, faturayı teslim tarihinde müteahhit keser, fakat her bir bağımsız bölümün tapuda devrini arsa sahibi gerçekleştirir (Böylelikle mükerrer tapu harcı önlenir.).
- Arsa sahibi KDV mükellefi ise, yine bağımsız bölümlerin teslim tarihi itibariyle hasılattan kendisine düşen pay için müteahhide müteahhidin bağımsız bölüm teslimlerine (faturalanmasına) paralel olarak parça parça arsa satış faturasını düzenler.
- Şayet inşaatın tamamlandığı tarihte müteahhidin satamadığı bağımsız bölümler var ise, bu bağımsız bölümlere ait arsa payları yukarıdaki 2.2.1. no.lu bölümde açıkladığımız tarih itibariyle emsal bedel üzerinden faturaya bağlanır. Bu daireler satıldığında satışa konu bağımsız bölüm hasılatından arsa sahibine düşen pay ile bu bağımsız bölüme ait olarak daha önce fatura edilen tutar arasındaki fark üzerinden fiyat farkı faturası kesilir.
Ancak bu alternatifin mümkün olup olmadığı 60 no.lu Sirkülerdeki düzenlemeden anlaşılamamaktadır.
C- HASILAT PAYI KARŞILIĞI ARSA SATIŞINDA KDV KANUNU’NUN 17/4-r HÜKMÜ UYGULANABİLİR Mİ?
Yukarıda belirttiğimiz KDVK’nın 17/4-r maddesinde yer alan gayrimenkul satışlarındaki KDV istisnasının hasılat payı karşılığı arsa satışında da uygulanması gerekir. Bu görüşümüzün dayanakları 3.1. bölümünde belirttiğimiz makalemizde açıklanmıştır.
Nitekim, 60 no.lu Sirkülerin hasılat paylaşımlı işleri irdeleyen kısmında “Arsa tesliminin, KDV’den istisna edilmiş olması halinde bu teslimde KDV hesaplanmayacaktır.” denilmek suretiyle bu işlerde istisna uygulanabileceği zımnen kabul edilmiş ve görüşümüze uygun bir anlayış benimsenmiştir.
IV- SONUÇ
Arsa payı karşılığı inşaat işleri ve hasılat payı karşılığı arsa satışı inşaat sektöründe oldukça yaygın kullanılan modellerdir. Bununla birlikte bu denli yaygın ve yüksek meblağlı işlemlerin vergilendirilmesinde İdare, yargı ve uygulamacılar arasında uzun yıllardır devam eden farklı yaklaşımlar vardır.
Özellikle Yargının ve Maliye İdaresi’nin farklı görüşleri mükellefleri ikilemde bırakmaktadır. Maliye İdaresi pek çok konuda farklı farklı görüşler vererek kendisiyle de çelişmektedir.
Maliye İdaresi, 60 Seri No.lu KDV Sirküleri ile bu uyuşmazlık ve çelişkileri tam olarak çözememiş ve hatta yeni uyuşmazlıklara aday belirlemeler yapmıştır. Sirkülerin katıldığımız ve katılmadığımız yönleri bu yazımızda detaylı olarak açıklanmıştır.
Gelir İdaresi’nin bu konuya daha kapsamlı bir şekilde eğilerek, konuyu gerek kurumlar vergisi gerek KDV ve gerekse diğer vergiler açısından irdeleyen, sözleşmelerin hukuki yapısına, ekonomik gerçeklere ve yasa hükümlerine uygun düzenlemeler yapmasına, hatta ihtilafların peşinen önlemek için yasa değişikliği yapılmasına ihtiyaç vardır.
Mehmet MAÇ*
YMM
Şenol TURUT**
Yaklaşım