Katma Değer Vergili Alacak Tutarına Karşılık Yapılan Ödeme Noksanlığının Sonucu
Katma değer vergisi uygulaması açısından, belgelerde hesaplanan ve kayıtlara intikal eden tutar ile mal ve/veya hizmet bedeli olarak yapılan ödeme arasında fark oluşması mümkündür.
I- GİRİŞ
Mal satışından veya hizmet ifasından doğan KDV’li bedele karşılık yapılan ödeme noksanlığının kanuni defterlerde tek taraflı giderilmesi ve uygulanan yöntem, denetim sırasında eleştiri konusu olabilir.
Çünkü katma değer vergisine tabi bir işlemin doğal sonucu, malı satın alan veya hizmetten yararlanan kişinin, alışveriş konusunda tarafların kabulü ve anlaşmanın tamamlanması kaydıyla, belgelerde kayıtlı tutarı er veya geç tam olarak ödemesidir.
Fakat, belirtilen halin dışında mal satışı veya hizmet ifası sonrasında; malın veya işin niteliği, fatura bedeli veya diğer sebeplerle bazı sıkıntılar yaşanabilir.
Örneğin, vergiye tabi bir işlemde, alıcının yaptığı ödeme herhangi bir sebeple başlangıçta hesaplanandan daha az tutar olarak gerçekleştiğinde, mükellef hazineye fazladan KDV ödemek mecburiyetinde kalacaktır.
Katma değer vergisi kanunu, satıcı ve alıcı açısından işlemden doğan vergi ve indirim fazlalığını “düzeltme” olanağı sunmaktadır.
Olağan işleyişi bozan durumlar; mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin taraflar arasında meydana gelen anlaşmazlıklar sonucunda iadenin, yeniden belge düzenlenmesinin ve kısmen veya tamamen ödemenin gerçekleşmemesi ve sair nedenlerdir.
Yazımızda, vergiye tabi işlem karşılığında kararlaştırılan bedelin “düşük tutarda ödenmesi” yle ilgili hukuki çözüme değineceğiz.
II- YASAL DÜZENLEME
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 35. maddesi hükmü, vergili bir işlemde matrah ve indirim tutarlarında değişikliğine yol açan hallerde, bu duruma ilişkin düzeltme hakkını mükelleflere vermiştir.
Yasa hükmüne göre, matrahı ve indirim miktarlarını etkileyen durumlar;
- Malların iade edilmesi,
- İşlemin gerçekleşmemesi,
- İşlemden vazgeçilmesi,
- veya sair sebeplerdir.
Sözü edilen hallerden biri oluştuğunda, mal veya hizmetle ilgili düzeltme işlemine gerek vardır ve mali açıdan; taraf olan satıcı mükellef borçlandığı vergiyi azaltacak, karşı taraf ise indirim hakkı bulunan vergi tutarındaki fazlalığı düzeltecektir.
Ancak, iki ayrı unsurun daha dikkate alınması zorunludur;
— Değişikliğin vuku bulduğu dönem ve
— İade olunan mallarda, bu malların fiilen işletmeye girmiş olması ve işlemin defter kayıtları ve beyannamede gösterilmesi.
Mali idare yayımladığı tebliğlerde konu hakkında ayrıntılı açıklamalara yer vermiş olmakla birlikte, yine de, mükelleflerin veya idarenin farklı uygulamaları dikkat çekmektedir.
III- YAPILAN ÖDEME NOKSANLIĞINDAN DOĞAN KATMA DEĞER VERGİSİ BORCU, İNDİRİM KONUSUDUR
Eğer, alım satıma veya hizmet ifasına dayanak oluşturan alışverişte; iade, işlemin gerçekleşmemesi ve işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerden sayılacak bir olgu söz konusuysa, KDV Yasası’na göre “düzeltme” hakkının kullanımı sayesinde vergilendirmeye ilişkin sorun ortadan kaldırılmaktadır.
Örneğin, özel bir sağlık işletmesinin verdiği hizmetler karşılığında SGK’dan alacağı fatura bedelinin tahsil edemediği kısmı için, KDV Yasası’nın 35. madde hükmü doğrultusunda düzeltme işlemini yapması imkan dâhilindedir(1).
Satılan mal veya ifa edilen hizmet bedelinin “noksan ödenmesi” hali, Yasa’nın 35. maddesinde yer alan kayıtlar çerçevesinde ve hangi nedenden doğarsa doğsun, hak doğurucu sonuç yaratmaktadır.
Bu işlem, borçluya ait hesaplanan KDV’nin azaltılmasını sağlayan “indirim” uygulanmak suretiyle yapılmaktadır.
Katma değer vergisi matrahında ve indirim miktarında değişiklik ihtiyacı varsa, aynı dönem içinde işlemi gerçekleştirmek, satıcı veya hizmet sunan aleyhine sonuç doğuran haksızlığı önleyecektir.
Alıcı veya yararlanan taraf ise, ödemediği bir tutara karşılık gelen fazladan vergi indirimi yanlışlığına düşmeyecektir.
Yasa maddesinin “sair sebepler” diye nitelediği gerekçe, hukuken KDV hesaplanmasına fırsat vermeyen başka olguların değerlendirilmesine ve vergilendirme sorununun çözümüne açık kapı bırakmıştır.
İrdelediğimiz olay, yani, vergili mal veya hizmet bedeline ilişkin noksan ödemenin gerçekleşmesi bu nedenlerden biridir.
IV- KDV’Lİ BEDELİN TAHSİLATINDA DİĞER ÖDEME SORUNLARI
Olayın bir başka boyutu, KDV’li mal bedelinin tahsili aşamasında “şüphelilik” sorununun doğmasıdır.
Bir başka olgu ise, satıcı veya hizmet sunan tarafın “alacağından vazgeçmesi” dir.
Bu iki olgu, yukarıda sözü edilen yasal uygulamanın dışındadır.
Satıcı veya hizmet sunan açısından mükellefe yarattığı yük, indirimle değil, VUK’ da yer alan karşılık ayırma ve “gider” kaydına bağlı çözüm yoluna başvurmakla hafifletilebilir.
Yakup TOKAT*
Yaklaşım
(*) Vergi Başmüfettişi (E. Baş Hesap Uzmanı)
(1) Dn. 9. D.’nin, E. 2008/5755, K. 2010/1567 sayılı Kararı.