Vergi sisteminde "cinlik"
Türkiye'nin bazı konularda, dünün ezberini bozup yenilikçi çözümler geliştirmesi kaçınılmaz. Deprem riski de bu konuların başında geliyor. Depreme karşı önlem almak kadar olası yıkımın maliyetini karşılamak da önemli. Doğal afet sigorta sistemi beklendiği ölçüde işlemiyor.
Bu yüzden iletişim sektöründe özel işletmecilerin gidemediği alanlarda yatırım yapılmasını garanti altına alan Evrensel Hizmet Fonu benzeri bir modelin, doğal afet alanına taşınması gerekiyor. Ayrıca ülkenin tamamını ilgilendiren konuların anayasal kurum olan "Ekonomik ve Sosyal Konsey'de" (ESK) ele alınması zorunlu.
Eylül 2010 referandumu ile anayasal kimliğe kavuşturulan ESK, isterse toplumsal gündem oluşturup, reçeteler üretebilir. Örneğin, 2012'de "Büyüme hızındaki yavaşlamanın yönetimi, cari açık problemine yönelik topyekûn duruş, enerji fiyatlarındaki artışa karşı yerli imkânların geliştirilmesi, istihdamın korunması ve vergi düzenlemeleri" kritik konular olacak.
1- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in 2012 Bütçesi ile ilgili açıklamaları.
2- 2012-2014 dönemi Orta Vadeli Ekonomik Programı.
3-213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesindeki tanım.
Şimdi ipuçlarını bakarak "vergi cinliğinin" ayrıntılarına inelim.
1- Maliye Bakanı Şimşek, önümüzdeki yıl vergi artışı ihtimali için "Kapıyı açık bırakmak istiyorum" dedi.
Yeni Orta Vadeli Program'da, "Yurtiçi tasarruf yetersizliği ve cari açık başta olmak üzere, büyüme ortamının sürdürülebilirliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede vergi politikası gerektiğinde etkin şekilde kullanılacak" vurgusu dikkat çekti.
2- Vergi Usul Kanunu'nda tanımlanan "Yeniden Değerleme Oranı"nagelince... Motorlu taşıtlardan harçlara kadar pek çok mali yükümlülüğün güncellemesi YDO'ya göre yapılıyor. YDO, bir önceki yılın ekim ayı ile içinde bulunulan yılın ekim ayı arasında, Üretici Fiyatları Endeksi'nde meydana gelen ortalama fiyat artışıyla belirleniyor. Ekim 2011 enflasyonu, 3 Kasım 2011'de ilan edildiğinde YDO netlik kazanacak. Ancak gidişat yüzde 10'un üstünü işaret ediyor.
Yani, geride bırakılan yılın enflasyon yükü, ileriki yıla vergi yükü olarak taşınıyor. Eğer enflasyonda hedeflenen oran tutturulamıyorsa aradaki farkın faturası ertesi yıl vatandaşa çıkıyor. Bu hesaplama biçimi bugün icat edilmiş değil. Son dönemdeki tüm hükümetlerin kullandığı bir enstrüman.
Vergi artışlarını "Güncelleme" olarak ifade eden Maliye Bakanı Şimşek, 17 Ekim 2011'deki basın toplantısında YDO'yu yüzde 10.2 olarak duyurmuş. Bu biraz tuhaf, zira YDO için ekim ayının tamamlanmasını ve TÜİK'in verilerini beklemek gerek. Sanırım Bakan Şimşek, tahminini söylemiş.
Yoksa erken açıklama, TÜİK için soru işareti oluşturur.
2011 yılı için hedeflenen enflasyon yüzde 5.5'ti ama yılsonunda yüzde 7.8'e yaklaşacak. 2012'de enflasyon hedefi ise yüzde 5 olarak duyuruldu.
Şayet belli vergilerde düzeltme yapılacaksa geçmiş yılın değil, gelecek yılın enflasyonu esas alınabilir. Yani 2012'de vergilerdeki artış oranı yüzde 5'te tutulmalıdır.
Düzeltme için 2011 enflasyonu kullanılacaksa, o zaman yılsonu beklenmeli vergi artış oranı 7.8'i aşmamalı.
Vergi Usul Kanunu, hedeften şaşmış enflasyonu dolaylı yöntemlerle vatandaşa yüklediğinden "usul değişikliği" gerekli. Zira maliye yönetimi, güncel vergileri belirlerken YDO ile bağlı değil. YDO'nun üstünde vergi oranı belirlenmesini sağlayabilir. Ancak böylesi bir durum mükellefleri ikna etmeyi gerektirir ve bürokratik cinlikten medet ummaz.
Okan Müderrisoğlu
Sabah