Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Denetçilerin Atanması ve Görevden Alınması
Bilindiği üzere, yürürlüğe girmesine kısa bir süre kalan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (YTTK) TBMM Genel Kurulu’nca kabul edilerek Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
.
I- GİRİŞ
İçerik ve sistematik olarak birçok yeniliği ihtiva eden YTTK’da, anonim ve limited şirket organları yeniden organize edilmiş ve bir takım yeni düzenlemeler yapılmıştır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (ETTK) şirket organlarından sayılan “Denetim Kurulu” kanuni ifadeyle murakıplık müessesi yerini uluslararası denetim standartlarına uyumlu Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılması öngörülen bağımsız denetime bırakmıştır. Bağımsız denetimin serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler veya bunların ortak olduğu bağımsız denetim kuruluşları tarafından yerine getirilmesi öngörülmüştür.
Ayrıca, YTTK’da konuyla ilgili olarak, bağımsız denetimin nasıl yapılacağı, denetimin konusu ve kapsamının ne olacağı, kimlerin denetçi olabileceği, denetçilerin seçilmesi ve görevden alınmasının usulü, denetçilerin görev ve sorumlulukları, yapılan denetimin sonuçları ve etkileri gibi hususlarda düzenlemeler de yer almaktadır. Bu çalışmamızda 6102 sayılı Kanun’da büyük bir önem atfedilen bağımsız denetim kapsamındaki bağımsız denetçilerin atanması ve görevden alınması konusu üzerinde durulacaktır.
II- 6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNA GÖRE BAĞIMSIZ DENETÇİLERİN ATANMASI
6102 sayılı YTTK’ya göre, şirketin finansal tablolarını uluslar arası denetim standartlarına uyumlu Türkiye Denetim Standartlarına göre denetlemekle görevli olan bağımsız denetçiler şirket genel kurulu, topluluk denetçisi ise ana şirketin genel kurulu tarafından seçilecektir (YTTK md. 399).
Şirketin denetimi aynı zamanda yönetiminin denetlenmesi anlamına geleceğinden kanun koyucu denetçinin seçilmesi görevini genel kurula vermiş ve bu görevin devredilemeyeceğini de hükme bağlamıştır (YTTK md. 408). Böylelikle yönetim kurulunun hem şirketin işlem ve faaliyetlerini yürütmesi hem de bu işlem ve faaliyetleri denetleyecek olan denetçiyi seçmesinin önüne geçilmiştir. Başka bir anlatımla, şirket faaliyetlerini yürüten organla bu faaliyetleri denetleyecek denetçiyi seçecek organı ayırmıştır.
Diğer taraftan, genel kurul toplantısından önce denetçinin seçimi konusunda bir çalışma yapılması gerekeceği açıktır. Bu kapsamda yönetim kurulu tarafından sözleşme imzalanması düşünülebilecek bağımsız denetçiler veya bağımsız denetim kuruluşları genel kurula sunulmalıdır. Zira olağanüstü haller dışında yılda bir kez toplanan genel kurulun hiçbir çalışma ve öneri olmadan denetçi seçmesi ve bu konuda karar alması beklenemez. Kanun’da bu konuda açık bir hüküm bulunmasa da söz konusu çalışmanın yönetim kurulu tarafından yerine getirilmesi gerekecektir. Ayrıca, pay sahiplerinin de bu konuda teklifleri varsa yönetim kurulunun önerilerinin yanında söz konusu tekliflerinde dikkate alınması ve genel kurulca bir değerlendirme yapılarak denetçi atanması uygun olacaktır.
Ayrıca, genel kurulca denetçi seçimine ilişkin yapılacak değerlendirmede ve alınacak kararda Kanunun 400. maddesinde belirtilen, denetçinin bağımsızlık şartlarını taşıyıp taşımadığı ve denetçi niteliklerine sahip olup olmadığı hususlarına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Bağımsız denetçiyi seçme görevi genel kurulun yetkisinde olmakla birlikte yine Kanunda belirtilen özel durumlarda yönetim kurulu da denetçiyi seçebilecektir. Bu bağlamda, denetçinin fesih ihbarında bulunması durumunda yönetim kurulu geçici bir denetçi seçmek ve fesih ihbarını genel kurulun bilgisine, seçtiği denetçiyi de genel kurulun onayına sunmakla yükümlüdür. Ancak her halükarda seçilen denetçi genel kurulun onayına sunulmak zorundadır (YTTK md. 399).
Diğer taraftan, denetçilerin her faaliyet dönemi için seçilmesi gerekmektedir. Denetçinin görevini yerine getireceği faaliyet dönemi bitmeden seçilmesi şarttır. Bununla birlikte, eğer denetçi genel kurul tarafından faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar seçilememişse, yönetim kurulunun, her yönetim kurulu üyesinin veya her bir pay sahibinin istemi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince bir denetçi atanacaktır (YTTK md. 399).
Son olarak, seçilen denetçinin ticaret siciline tescil edilmesi ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile şirketin internet sitesinde ilan edilmesi gerekmektedir. Bu görev ise yönetim kuruluna verilmiştir.
III- 6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNU’NA GÖRE BAĞIMSIZ DENETÇİLERİN GÖREVDEN A-LINMASI
Kanun’da öngörülen denetimin arzulanan amaca ulaşması, bağımsızlık ilkesinin sağlanması, keyfi davranışların önüne geçilmesi amacıyla seçilen denetçinin görevden alınmasına belirli sınırlamalar getirilmiştir. Kanun’da denetçi ile yapılan sözleşmenin devamlılığı ilke olarak kabul edilmiş, gerek şirket tarafından denetçinin görevden alınması gerekse denetçi tarafından sözleşmenin feshedilmesi istisnai bir durum olarak düzenlenmiştir.
Buna göre bir önceki bölümde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere genel kurulca atanan denetçi, ancak şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince ve haklı sebeplerin varlığı halinde görevden alınabilir (YTTK md. 399).
Haklı sebebin ne olduğu Kanunda açıkça belirtilmese de meslekî yetersizlik, denetçinin çalışma tarzı, şirkete zaman ayıramaması, bilgi sızdırması, taraf tutması gibi nedenler haklı sebep olarak değerlendirilebilecektir.
Belirtilen düzenleme ile Kanun denetçiye, denetim faaliyetini baskı altında bulunmadan gerçekleştirmesi, işini bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine uygun olarak yerine getirmesi amacıyla bir nevi güvence sistemi oluşturmuştur. Ayrıca, denetçi ile yapılan sözleşmenin ‑kural olarak- feshedilmemesi ilkesi kabul edilerek, yönetim kurulunun istemediği denetçiyi görevden uzaklaştırması olanağı ortadan kaldırılmıştır.
Burada bahsedilmesi gereken önemli bir husus da bir denetçinin görevden alınmasının, yerine yenisinin atanmış olmasına bağlı olduğudur. Yoksa denetçi azledilip daha sonra yerine yenisi atanamaz (YTTK md. 399). Mahkeme denetçinin görevden alınması yönündeki istemi değerlendirirken öncelikle haklı bir sebebin olup olmadığına bakacak ve haklı sebebin olduğuna kanaat getirirse başka bir denetçi atayacaktır. Yani mahkemenin bir denetçiyi görevden alma ve başka bir denetçiyi atama kararı, eşzamanlı olmalıdır. Başka bir deyişle, yönetim kurulu veya genel kurul, denetçi ile yapılan sözleşmeyi feshedip kendiliğinden başka bir denetçi atayamayacaktır.
Diğer taraftan, Kanun’da denetçinin görevden alınmasına ilişkin davanın kimler tarafından açılabileceği sınırlı sayı ilkesine göre belirlenmiştir. Buna göre denetçinin görevden alınmasına ilişkin istem, yönetim kurulu, sermeyenin yüzde onunu, halka açık şirketlerde esas veya çıkarılmış sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahipleri tarafından yapılabilecektir. Ancak, azlığın bu davayı açabilmesi için, denetçinin seçimine genel kurulda karşı oy vermiş, karşı oyunu tutanağa geçirtmiş ve seçimin yapıldığı genel kurul toplantısı tarihinden itibaren geriye doğru en az üç aydan beri şirketin pay sahibi sıfatını taşıyor olması şarttır.
Yukarıda belirtilen kişiler, denetçi seçiminin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilmesinden itibaren üç hafta içinde bu davayı açabilirler. Kanunda belirtilen üç haftalık dava açma süresinin hak düşürücü bir süre mi olduğu konusunda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, söz konusu süre geçtikten sonra, seçilmiş olan denetçinin, denetçi niteliklerini kaybetmesi ya da bağımsızlığını zedeleyecek bir durumun gerçekleşmesi veya ortaya çıkması durumunda da açılabileceği düşünülmektedir.
IV- SONUÇ
6102 sayılı YTTK ile ETTK’da şirket organlarından sayılan “Denetim Kurulu” yerini bağımsız denetime bırakmıştır. YTTK denetçilerin seçimi ve görevden alınmalarıyla ilgili bir takım sınırlamalar getirmiş ve şirket organlarına, pay sahiplerine ve yargı mercilerine bir takım görevler yüklemiştir.
Bu bağlamda Kanun, denetçilerin seçilmesi görevini şirket genel kuruluna vermiş ve bu görevin devredilemeyeceğini de ayrıca belirtmiştir. Yönetim kurulunun denetçiyi seçmesi hususu istisnai bir durum olarak öngörülmüş, ancak seçilen denetçinin her halükarda genel kurulun onayına sunulması zorunlu kılınmıştır. Genel kurulun denetçi seçme görevini yerine getirmemesi durumunda denetçinin mahkeme tarafından atanacağı da hükme bağlanmak suretiyle bu konudaki boşluk doldurulmaya çalışılmıştır.
Diğer taraftan, Kanun’da, denetçi ile yapılan sözleşmenin devamlılığı ilke olarak kabul edilmiş, gerek şirket tarafından denetçinin görevden alınması gerekse denetçi tarafından sözleşmenin feshedilmesi istisnai bir durum olarak düzenlenmiştir.
Buna göre, genel kurulca atanan bir denetçinin, ancak mahkeme tarafından ve haklı sebeplerin varlığı halinde görevden alınabileceği hüküm altına alınmış, bir denetçinin görevden alınabilmesi için yerine yenisinin atanmış olması şart koşulmuştur. Bu düzenleme ile Kanun denetçiye, denetim faaliyetini baskı altında bulunmadan gerçekleştirmesi, işini bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine uygun olarak yerine getirmesi amacıyla bir tür güvence sistemi oluşturmuştur. Yönetim kurulu veya genel kurulun, denetçi ile yapılan sözleşmeyi feshedip kendiliğinden başka bir denetçi ataması engellenmiştir.
Sonuç olarak, eski anlayış ve uygulama terk edilerek şirketler açısından denetimin önemi vurgulanmış, hali hazırdaki yeterli bilgiye sahip olup olmadığına bakılmaksızın genel kurulca rastgele denetçi seçilmesi uygulaması ve bu denetçiler tarafından hazırlanan çok kısa hiçbir muhasebe ve denetim tekniği kullanılmadan hazırlanan tahlil, inceleme, değerlendirme, analiz, öngörü ve delil içermeyen raporlama anlayışının yerine, denetimin, bu konuda yeterli bilgiye sahip, şirket organizasyonundan ayrı bağımsız denetçiler tarafından uluslararası denetim standartlarına uygun olarak yerine getirilmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemeler pay sahiplerine, yöneticilere, şirket alacaklılarına, yatırımcılara ve kamuoyuna doğru bilgilerin sunulması, mevcut durumdan hareketle alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, doğru kararların alınması gibi olumlu etkilerinin olacağı düşünülmekle birlikte, söz konusu hükümlerin etkileri uygulamaya başlandıktan sonra netlik kazanacaktır.
Hasan TEPELİ*
E-Yaklaşım