SON ANAYASA MAHKEMESİ KARARI VE SONUÇU (SONUÇSUZLUĞU)
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 29. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesi 5766 sayılı Kanunla 06.06.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere şöyle bir ibare eklendi:
“Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
Bakanlar Kurulu bu yetkisini 2008/13903 sayılı Kararname ile kullandı. Kararname ile otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerini işleten mükelleflerin, 20.07.2008 tarihinden sonra indirimli orana tabi işlemlerine ait KDV iade hesabına ATİK’ler dolayısıyla yüklendikleri KDV’yi dahil edemeyecekleri düzenlemesi yapıldı. Kararname hükmü şöyledir:
“24.12.2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Kararnamenin eki (II) sayılı listenin “B) DİĞER MAL VE HİZMETLER” bölümünün 25. sırasında sayılan konaklama tesislerini işleten mükelleflerin, bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihten sonra, söz konusu sıra kapsamındaki indirimli orana tabi işlemlerine ait iade hesabına, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisi dahil edilmez.”
Bu düzenleme de yeterli görülmedi ve 29’uncu maddeye eklenen hüküm 28.12.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5838 sayılı Kanunla değiştirildi ve Bakanlar Kurulu’na vergi oranı indirilen mal ve hizmetler için “iade hakkını kısmen veya tamamen kaldırma” yetkisi verildi.
5838 sayılı Kanunla değişmiş hüküm şöyledir:
Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, iade hakkını kısmen veya tamamen ya da amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi ile sınırlı olmak üzere kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. (3)
Anayasa Mahkemesi 17 Kasım 2011 tarihli toplantısında 3065 sayılı Kanunun 29’uncu maddesine 5766 sayılı Kanunla eklenen hükmün “Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya;” kısmını iptal etti. Yani Bakanlar Kuruluna iade hakkını kaldırma yetkisini iptal etti.
Anayasa Mahkemesi başvuru 5766 sayılı Kanunla eklenen hükmün iptali için başvuru yapılmış olduğu için anılan kanunla eklenen hükmü iptal etti. Oysa iptal edilen hüküm daha sonra 5838 sayılı Kanunla yeniden düzenlenmişti.
Yani iptal edilen hüküm yürürlükte değildi. Yürürlükte olan hüküm 5838 sayılı Kanunla değiştirilerek konulan hüküm. Başvuru bu hüküm yapılmadığı için bu hükmün iptal edilmiş sayılması mümkün değil, çünkü Mahkeme istemle bağlı (30.3.2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, m.43/3)
Şimdi ortadaki sorun şudur:
Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükme göre “Anayasaya aykırılıkla mağlul”iyeti daha ağır olan hüküm ne olacak?
Bu hüküm uygulanmaya devam edilecek mi?
Edilirse bu uygulamayı kim nasıl savunacak ya da savunabilecek?
Edilmeyecekse nasıl?
Kazım YILMAZ / YMM
http://www.ky-ymm.com/