Yabancı çalışanların gelir vergisi yükümlülüğü
1. Giriş
Gelir vergisi, ülkemizde yaşayan hemen herkesi ilgilendirmekte, gerek işçi gerekse de işveren olarak iş hayatında şirketler ve şahıslar açısından önemli bir yer işgal etmektedir.
.
.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir vergisine konu olan kazanç ve iratlar, aşağıda sayılan yedi ayrı grupta tanımlanmış; her bir gelir grubu için farklı vergilendirme esasları belirlenmiştir.
- Ticari Kazançlar,
- Zirai Kazançlar,
- Ücretler,
- Serbest Meslek Kazançları,
- Gayrimenkul Sermaye İratları,
- Menkul Sermaye İratları,
- Diğer kazanç ve iratlar.
Hangi durumlarda gelir vergisi beyannamesinin verilmesi gerekeceği, her gelir türüne ve mükellefe göre ayrı ayrı ortaya konulmuştur.
Gelir vergisinin ağırlıklı kısmını stopaj yolu ile alınan vergiler oluşturmakta, stopaja tabi gelirlerin en önemli kısmı ise ücret gelirleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
2. Ücret gelirlerinin vergilendirilmesi
Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesi uyarınca ücret; işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerolarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun'un 94. maddesinde ise işverenler, hizmet erbabına ödenen ücretler ile ücret sayılan ödemeleri üzerinden istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben stopaj yapmaya mecbur tutulmuştur.
Türk vergi sisteminde ücret gelirlerinin esas olarak stopaj suretiyle vergilendirilmesi öngörülmüştür. Ticaret şirketleri hizmet erbabına yaptıkları ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yaparak hesaplanan gelir vergisini hizmet erbabı adına ödemekle yükümlüdür. İşverenin sağladığı parayla temsil edilen her türlü menfaat brüt tutara eklenirken, bireysel emeklilik/sağlık sigortası gibi çok az sayıda ödeme gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilmektedir. Hesaplanan gelir vergisi vergi dairesine ödenirken isim bazında bir liste talep edilmediğinden vergi dairesi hangi çalışanın ne kadar ücret aldığı bilgisine sahip bulunmamaktadır.
Tek işverenden stopaj yoluyla vergilendirilmiş ücret geliri elde edilmesi durumunda, bu gelir için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi istense de mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan düzenli olarak ticari ve mesleki faaliyette bulunanlar, Kanun'da yer alan istisna ve beyan sınırlarlını aşan; kira, temettü gibi gelirler ile birden fazla işverenden ücret geliri elde edenler de yıllık gelir vergisi beyannamesi vererek gelirlerini beyan etmek zorundadırlar. Çalışanların büyük kısmı tek işverenden ücret geliri elde ettiğinden ve bu gelirler üzerinden işverenler tarafından gelir vergisi tevkifatı yapıldığından ücret gelirleri için beyanname verilen haller çok sınırlı kalmaktadır. Örneğin;Gelir Vergisi Kanunu'nun 95. maddesi uyarınca ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının ücretleri üzerinden stopaj yapılması mümkün olmayıp, bu gelirlerin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
3. Yabancı çalışanların Türkiye'de görevlendirilmesi ve kazançlarının vergilendirilmesi
Türkiye'de çalışmak üzere yurt dışından görevlendirilen çalışanların vergilendirme yönünden Türkiye egemenlik sahasına girmesine, özellikle ülkemizde faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin personel görevlendirmelerinde sıklıkla rastlanılmaktadır. Çok uluslu şirketler; Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya, Arap Yarımadası gibi örgütlendikleri bölgelerin bölgesel liderlik görevini Türkiye mukimi bir şirket ve o şirket bünyesinde görevlendirilmiş yabancı çalışanlarla gerçekleştirebilmektedir.
Türkiye'de bir hizmet akdi ile çalışmak üzere yurt dışından görevlendirilen kişilerin de tüm dünyada elde ettikleri gelirlerini ve/veya ücretlerinin direkt olarak yurt dışından ödenen kısımlarını beyan etmeleri söz konusu olabilmektedir. Türkiye'de çalışmak üzere yurt dışından görevlendirilen çalışanların gelir vergisi karşısındaki durumunu değerlendirirken yerel mevzuatımızda yer alan hükümlerin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme (ÇVÖ) Anlaşmaları hükümlerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları hükümlerinin dikkate alındığı durumlarda da özellikle yurt dışından direkt olarak alınan ücret gelirinin Türkiye'de beyan edilmesi yükümlülüğü sıklıkla ortaya çıkmaktadır.
Yurt dışından Türkiye'de çalışmak üzere görevlendirilen personelin Türkiye'de çalışabilmeleri prensip olarak; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yapılan başvuru neticesinde alınan çalışma izni sayesinde mümkün olabilmektedir. Çalışma izni bulunmayan kişilerin çalıştırılması; çalışan ve işverenlerin bazı cezai yaptırımlarla karşılaşmasına sebep olan ve yasal olmayan bir uygulamadır. Bu nedenle yabancı uyruklu kişilerin Türkiye'de çalışmaya başlamadan önce oturma ve çalışma izni almaları gerekmektedir.
Türk Gelir Vergisi Kanunu'nda yer verilen hükümler, Türkiye'de çalışan yabancı personelin ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde de geçerlidir. Örneğin, çok uluslu bir şirketler topluluğunun Türkiye'deki şirketinde yurtdışından atanarak görevine başlayan bir kişiye ücret ödemelerinin Türkiye'deki firma tarafından yapılması ve kişinin başka bir geliri bulunmaması durumunda Türkiye'deki firma, bu çalışanın ücretin tümü üzerinden gelir vergisi stopajı yaparak vergileri ödeyecek, kişinin yıllık gelir vergisi beyannamesi vermesi söz konusu olmayacaktır.
Öte yandan yabancı çalışanın ücret ödemesinin, Türkiye'de görevlendirilmesinden önce bulunduğu ülkede veya vatandaşı olduğu ülkede yapılması durumunda gelir vergisi tevkifatı yapılması mümkün bulunmayacaktır. Böyle bir durumda gerek yerel mevzuatımız ve gerekse Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması hükümleri dikkate alınarak yurt dışındaki mukim firma tarafından yapılan ücret ödemelerinin Türkiye'de gelir vergisine tabi olması ve bunun da yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekebilecektir.
Henüz yabancı çalışanların vergi beyanlarının takibi konusunda ülkemizde merkezi bir takip sistemi bulunmamaktadır. Ancak, özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sosyal güvenlik prim alacaklarının takibi konusunda daha merkezi kontrol mekanizmaları kullanmaya başlaması, gelir vergisi alanında da benzer uygulamaların gelecekte yürürlüğe konulabileceğini göstermektedir.
4. Sosyal güvenlik mevzuatı uygulamaları
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun ‘'Sigortalı sayılanlar'' başlıklı 4. maddesine göre; hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar Türkiye'de sigortalı sayılmaktadır.
Yurt dışı personel görevlendirmelerinde, çalışanın Türkiye'deki kurum ile işçi işveren ilişkisinin devam ettirilmesi durumunda, iki ülke arasında sosyal güvenlik anlaşması bulunması ve anlaşma hükümlerinin bir muafiyet getirmesi halinde çalışan Türkiye'de sigortalı sayılmaya devam edebilir.Ayrıca ikili sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerden gelenler için; yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş hesabına (3 aydan az kalmak üzere) Türkiye'de bir iş için gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tabi olduğunu belgeleyen kişiler ile Türkiye'de kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlardan, yurtdışında ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatına tabi olanlar Türkiye'de sigortalı sayılmamaktadır.
Bu hükümlere göre, yabancı ülkede sosyal sigortaya tabi olduğunu belgeleyen ve aşağıdaki şartları taşıyan yabancılar Türkiye'de 5510 Sayılı Kanun açısından sigortalı sayılmamaktadırlar.
1- Mütekabiliyet esasına dayalı olarak Türkiye ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan bir ülke uyruğunda olan,
2- Yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye'ye 3 ayı aşmamak üzere bir iş için gönderilenler.
Yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye'ye çalışmak üzere gelen kişilerin muafiyet süresi 3 ay ile sınırlandırılmış, 3 ayı geçen görevlendirmelerde bu yabancı kişilerin Türk sosyal güvenlik sistemine kayıtlanmaları zorunlu tutulmuştur. Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye'de çalışma izni alan kişilerin takibini yaparak 3 aydan uzun süre Türkiye'de kalan kişilerin sosyal güvenlik sistemi kapsamına alınmasını sağlamaktadır.
5. Diğer ülkelerin uygulamaları ve takip sistemleri
Bir çok ülke uluslararası personel görevlendirmelerinden kaynaklanan gelir vergisi yükümlülüklerini özel olarak takip etmektedir. Ülkeler arasında çalışan dolaşımının yüksek olduğu bazı devletlerin konuya nasıl yaklaştığına bakmakta da yarar görüyoruz.
a. İngiltere uygulaması
İngiliz gelir idaresi yabancı çalışanlarla ilgilenen ve takipte bulunan ayrı bir çalışan grubu kurmuş, yabancı çalışanların gelirlerini bildirmesini zorunlu tutmuştur. Yabancı çalışanların takibini kolaylaştıran ve doldurulması zorunlu olan formlar oluşturulmuştur. Bu şekilde yabancı çalışanın göreve başlaması ve görevini bitirişi efektif olarak takip edilebilmektedir.
İstatistikî olarak da yabancı çalışan popülasyonunun takip edildiği İngiltere'de, gelir idaresi diğer ülkelere de bilgi değişimi için başvurmakta ve bir vergi incelemesi başlatması halinde ilgili diğer ülkelere de bilgi vermektedir.
İngiliz vergi idaresi, sosyal güvenlik kurumu ile aynı örgütlenme sistemi içinde yer almaktadır. Yurt dışından çalışmak üzere İngiltere'de görevlendirilmiş olan kişiler, hem sosyal güvenlik sistemi tarafından hem de vergi idaresi tarafından takip edilmektedir. Böylece hem gelir vergisi hem de sosyal güvenlik prim ödemelerinin yapılması güvence altına alınmaktadır.
b. Japonya uygulaması
Japonya'da çalışan yabancı kişilerin yurt dışından ücret almaları durumunda gelir vergisi beyannamesi vermesi gerekmektedir. Ödenmesi gereken vergi tutarı bulunmasa da bu beyannamelerin verilmesi zorunludur.
Ücret ödemesinin Japon firma tarafından yapılması durumunda, firma bordro aracılığı ile hesapladığı gelir vergisini Japon vergi idaresine beyan ederek ödemek durumundadır. Gelir vergisi yükümlülüğü oluşmasa dahi bu beyannamenin vergi idaresine verilmesi zorunlu tutularak Japon vergi idaresinin çalışanları takip edilebilmesi mümkün kılınmıştır.
Japon vergi idaresi ile sosyal güvenlik kurumu, ödenmesi gereken bir yükümlülük bulunmasa dahi, Japonya'da çalışan yabancı çalışanları ayrı ayrı takip etmektedirler.
c. Almanya uygulaması
Alman vergi idaresi yabancı çalışanlarla ilgilenen ayrı bir çalışan grubu kurmuştur. Bu bölümde çalışan görevliler yabancı çalışanların gelir vergisi yükümlülükleri ile ilgili özel vergi incelemeleri gerçekleştirmektedir.
Yabancı çalışanların istatistiki takibi yapılmamakla birlikte, firmalarda gerçekleştirilen vergi incelemelerinde yabancı çalışanların listesi temin edilerek kişi bazından inceleme yapılmaktadır. Yabancı çalışanların ödemeleri gereken vergi tutarı bulunmasa da bu durumu dilekçe ile Alman vergi idaresine bildirmeleri gerekmektedir.
Alman vergi idaresi ve sosyal güvenlik kurumu tamamen farklı örgütlenme sistemi içinde yer almakla birlikte, her iki kurum da yabancı çalışanlar ile ilgili bilgi alışverişi yapabilmektedir.
6. Sonuç
Globalleşen dünyanın gereklerine paralel olarak ülkelerin mali sistemlerinde, kendi egemenlik sahasına giren gelirlerin vergilendirilmesini daha yakından takip edilmesini öngören uygulamalar giderek artmaktadır.
Türkiye'de sosyal güvenlik kurumunun da uygulamakta olduğu takip sistemine benzer uygulamaların gelir vergisi açısından da uygulanabilir olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, yabancı çalışanların vergi yükümlülüklerinin yerine getirildiğine dair ek bilgi veya beyanların istenmesinin söz konusu olabileceğini belirtmekte fayda görüyoruz.
Didem Erdem
kaynak http://www.vergidegundem.com/