Çalışan için sosyal sigortasının işvereni tarafından bildirilmesinde öncelik, çalıştığı gün kadar prim günü bildirilip bildirilmediğidir.
Bu durum çoğu kez ‘Çalıştım ama işveren primlerimi yatırmamış’ şeklinde serzenişlerle ifade edilir. 1999 yılında eski Sosyal Sigortalar Kanunu’nda yapılan değişiklikle sigortalının ay için 30 gün bildirilmesi zorunluluğu yasal güvenceye kavuşmuş olup 30 günden eksik bildirilmesi halinde işverenden eksik günlerin nedeninin belgelendirilmesi istenmişti. Bu uygulama ile işverenler sigortalılarının sigorta bildirimlerini 30 gün üzerinden yapmak zorunda olduklarını eksik bildirilmenin gerekçeli olması gerektiğini öğrenmişlerdi. Bununla birlikte, yine 1999 yılında emekli olma ile ilgili yapılan değişiklik sonrası emekli olmak için prim gün sürelerinin arttırılması ve yaş şartının eklenmesi ile sigortalılar için prim gününün önemini daha öncelikli hale getirmiştir.
Gerçek ücret gösterilmiyor
Kısacası sigortalıların 30 günden eksik bildirilmesi önemli bir sorun olmaktan çıkmıştır. Buna karşın sigortalıların aldıkları gerçek ücret üzerinden bildirilmemeleri ise halen devam eden bir sorundur. İstatistiklere göre yaklaşık 11 milyon çalışanın olduğu ve bunun yaklaşık %45’inin asgari ücret üzerinden bildirildiği görülmektedir. Bu kadar asgari ücretli çalışan olması daha önce de belirttiğim gibi doğru değil. Bu sorun sigortalıların alacakları emekli aylıklarını doğrudan etkileyen bir sorundur. Zira emekli aylıkları sigortalıların çalışma hayatları süresince adlarına bildirilen sigorta primine esas kazançları üzerinden hesaplanmaktadır. Bununla beraber bu sorun SGK açısından da finansman sorununa sebep olmaktadır. Çünkü SGK’nın en önemli geliri sigorta primleridir. SGK yaptığı bütün yardımları topladığı primlerle finansman etmekte yetmemesi halinde hazineden desteklenmektedir. Bu durum sosyal güvenlik sistemindeki aktif pasiflik dengesini bozmaktadır.
SGK maaşları inceleyecek
Bu sorunun kaldırılması için geçen hafta SGK tarafından maaşların inceleneceğini ve mesleğe göre maaş sistemine geçileceğine dair haberler medyada yer aldı. Bu uygulama ücretlerin gerçek miktarı üzerinden SGK’ya bildirilmesini sağlayabilir mi? Bilemiyorum. Ancak bununla ilgili meslek kodlarına göre alt sınır ücret uygulaması yapılabilir. Buna göre; sigortalılar için işe girişte verilen sigorta işe giriş bildirgelerinde belirtilen meslek kodlarına göre alt sınır ücret uygulaması ile nispeten çözüm üretilebilir. Örneğin dersanelerde çalışan öğretmenler ile ilgili SGK’ya prim bildirimi yapılırken dersanede çalışan öğretmenin sigorta prim bildirimi asgari ücretin üstünde olacağı gibi ve öğretmenler için belirlenecek olan alt sınır ücretin de üstünde olacaktır. Bu şekilde dershanede 1000 lira, 15 bin lira veya daha yüksek ücretten çalışan öğretmen için sigorta bildirimi asgari ücretten değil de öğretmenler için belirlenecek olan alt sınır ücret üzerinden sigorta bildirimi yapılır ve en azından gerçek ücrete yakın sigorta primi alınabilir.
Mesleğe göre sigorta prim uygulaması ile ilgili haberler çalışma hayatı ile ilgili köşe yazarları tarafından analiz edilirken sosyal güvenlik açıklarının finansmanın bütçede büyük yer kapladığı, maliyet oranın fazla olduğu ve sosyal güvenlik açıklarının kara delik olduğuna dair yorumlar yapıldı. Peki gerçekten sosyal güvenlik açıkları kara delik mi? Bence değil ve hatta sosyal güvenlik açıklarına kara delik yorumu sosyal güvenliğin ne olduğunu bilmeyenler tarafından yapılır. Zira sosyal güvenlik açıkları SGK tarafından vatandaşa doğrudan yapılan sağlık yardımı, emekli aylığı, dul ve yetim aylığı, iş göremezlik geliri gibi yardımlardan oluşur.
Örneğin Türkiye’nin adını dünyaya duyuran yüz nakil operasyonları ile ilgili maliyetin 250 bin TL olduğu belirtiliyor. Peki bunu kim finanse edecek? Tabii ki SGK... Esenyurt iş kazasında feci şekilde ölen vatandaşlarımızın ailesine aynı gün gelir bağlayan kurum da SGK... Her ay yaklaşık 9 milyon emekliye aylık veren kurum da...
Görüldüğü üzere; SGK’nın harcamaları doğrudan vatandaşa hem de 74 milyona, herkese yapılan harcamalar. Hatta daha fazlasına... Zira SGK’nın yardımları doğmamış çocuktan (örnek analık ödeneği) ölmüş vatandaşa kadar (örnek; cenaze yardımı) daha fazla sayıya harcama yapıyor. Ve bu harcamalar doğrudan vatandaşa yapıldığı için transfer harcamasıdır ve gelir dağılımının adil olmasını sağlayacak harcamalardandır. Bu sebeple sosyal güvenlik harcamaları ve bu harcamalardan oluşan açıklar ‘kara delik’ olamaz.
Ersin Umdu
http://haber.gazetevatan.com/Haber/438861/1/Gundem