.
İki senedir bir sonraki yazıda sunacağım teklifleri anlatmaya çalışıyorum.
Ancak 'çok solcu ağzıyla yazılmış, hükümetle aramızı bozar, bürokrasi bize kıl olur, zaten rekabette zorlanıyoruz' gibi argümanlarla bu teklifler geri çevrilmişti. 2008 yılından beri konuyu sümenaltı ettiğini açıklayan hükümet de bu kanaatteymiş.
Telefondan alınan İletişim Vergisi'nden 'çok rahatsız olduğunu' ifade edip bu vergi kaybını göze alanlar, yüzlerce insanın yoktan yere ocaklarına incir ağacı dikilmesine yol açan çok küçük bir maliyeti kamu ve işveren arasında bölüşmediler. Ne yani kalite, verimlilik, rekabeti bilmeyen sözde girişimcilerin tek tutanağı asgari ücretle çalışan milyonlarca gariban mı olacak? Rekabet deyince akıllarına emekçinin ensesine çökmekten başka bir şey gelmiyor anlaşılan. Bir dahaki yazıda önerilere geçmek üzere önce başlıca sorunları özetleyelim.
1. İlk kritik sorun alanı eğitimle ilgilidir. Her şeyden önce emekçiler iş kazaları ve meslek hastalıklarının birinci muhatabı ve mağdurudur. Meslekî eğitim sistemi, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri yetersiz olup, iş güvenliği hizmetlerinden yeterince fayda sağlanamamaktadır.
2. Esasen kazaların diğer mağduru olan işveren ve temsilcileri de işçiler gibi eğitimsiz ve bilinçsizdir. Bu eğitim şart tutulmalı, ancak önce bu eğitimi verecek olanların eğitilmesi gerekmektedir. Yoksa maksat yeni türeme tiplere yeni rant kapıları açmak, haybeden sertifika dağıtmak olmamalıdır.
3. Keza İSG hizmeti sağlayanların da (kişi-kuruluşlar) y etkinlik sorunları vardır. 2004-2012 arasında yaklaşık 9.000 kişiye 'A-B-C sınıfı uzmanlık sertifikası' verilmiş, ancak daha sonra eğitimler ve sertifikalandırmalar Danıştay kararlarıyla çeşitli kereler sekteye uğramıştır. Bu A-B-C uzmanlık meseleleri nedeniyle iş güvenliği hizmeti sağlayan mühendis ve hekimler kendi aralarında bölünmüş, kendi dertlerinden neredeyse asıl konularını düşünemez hale gelmişlerdir. Zira yıllardır bu işi yapanlar, denetimler esnasında sertifikaları olmadığı vb. sebeplerle işsiz kalma korkusu yaşamış ve işsiz kalmışlardır.
4. Türkiye'deki 4857 sayılı İş Kanunu denetim ve kazaları önlemekte 'proaktif' olamamış, testi kırıldıktan sonra, yani kaza gerçekleşince cezalandırmaya yöneliktir. Türkiye'deki sistem varlığını 'korkulardan' aldığından 'en iyi kişi, iş yapmayan, risk almayandır' diye bakılıyor, iş yaptırmamaya, işi zorlaştırmaya odaklanılıyor. Böylece kendi elleriyle herkesi sistem dışına itiyor, kuralları ihlale zorluyor, kayıt dışılıkta ve vergi kaçağında olduğu gibi, sonunda da elde etmek istediği hiçbir sonuca ulaşamıyor. Acilen Kamu Personel Yasası da çıkartılarak işini iyi yapmayanlara maddî, manevî, kariyer olarak hesap sorulabilmelidir.
5. Her tarafımız kışla mantığı ile konulmuş çağdışı yasaklarla kuşatıldığı halde Türkiye adeta bir denetimsizlik cennetidir. Yüzlerce işçi çalıştıran işyerleri senelerce müfettiş-denetim yüzü görmeden çalışmaya devam edebilmektedir. Toplam kazaların % 80'i 50 kişinin altında işçi çalıştıran işyerlerinde gerçekleştiği halde ciddi bir kaza olana kadar bunlara hiçbir teknik müfettiş uğramamaktadır. Hem de nerede? Mesela, Zeytinburnu'nun ortasında! Vergilerde denetim oranı % 2 olduğu gibi, kazalardan da denetimler aylar sonra yapılmaktadır. O da ölümler yeterince 'toplu' olursa. Öyle 'münferit hadiseler' için görevlileri ve telefonları meşgul etmeyin.
6. Esasında İSG sektöründeki çalışanların en büyük sorunu, işverenlerden maaş-ücret almaları sebebiyle işlerini tam anlamıyla özgürce yapamamalarıdır. Bu açık bir çıkar çatışması, ahlakî erozyon alanıdır. Astına üstünün darbe suçunu yargılatan ağır militarizm ile, çalışanına patronunu denetlenen bu vahşi kapitalizm arasındaki fark nedir ki?
7. İşyeri hekimleri ile iş güvenliği uzmanı ayrı çalışmakta, işyerleri için fazladan külfet olmanın yanında yeterli ve gerekli fayda da sağlanamamaktadır.
8. Oda ve sendikalar siyasi görüşlerini İSG alanında dışarıda tutamadıklarından bu konuda da yeterince aktif ve etkili olamamaktadırlar. Çok haklı oldukları konuları bile doğru ifade edememekte, bazen de rant düşüncesine esir olabilmektedir.
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1263998&title=is-guvenliginde-baslica-sorunlar